Modern Lisenin Modern Olma Şansı Kalmadı
Öğretmenlikte 24 yıla girdim… Her türlü felsefi politik ve yapısal tartışmalar ‘eğitim’ konusuna gelip dayanmakta… Arada sırada bir de doğrudan bana bir öğretmen olarak eğitimi nasıl değiştireceğim soruluyor… Ben komple eğitimi/öğretmenliği savunmak zorunda kalıyorum ve bu durumda içten içe kendimi kötü hissediyorum.
Zaman hızlı değişiyor ve eğitime dair “değişiklikler/reformlar” ertesi gün tarih oluyor. Her değişikliğin yaratacağı fark minimuma yakındır. Potitik karar vericilerin ve devletlerin değişen teknolojik şartlara “içerik/müfredat” olarak ulaşması mümkün gözükmemektedir.
Ana okulunda başlayan (fil boyamaktan ibaret) yaşamdan kopuk, öğrencileri artık olmayan bir dünyaya hazırlayan bu eğitimin esasına dair sorunların ise başında “nasıl bir insan profili” istiyoruz sorusunun cevabının olmamasıdır.
Sarsıcı kararlar almanın vakti geldi:
1- Zorunlu eğitim tam bi saçmalık: Okullar zorunlu olduğu için orada olan çocuklarla doludur. Eğitim sisteminin üzerindeki, öğretmenden müfredata süren ideolojik baskıdır. Bunun nedeni ise eğitimdeki finansal politikalar ve buna bağlı yönetim şeklidir. Bir diğer zorunluluk müfredattaki zorunluluktur. Bizim memlekette İnkılap Tarihi ve Din Kültürü dersleri örneğinde olduğu gibi… Neticede zorunlu eğitim peşinen ideolojik eğitim doğurmakta.
2- Öğretmen adaylarının 4 yıl eğitme çok gereksiz: Tecrübeli bir öğretmenin yanında derse girip çıksın yeter…
3- Eğitim yöneticilerini en çok öğretmenlik yapandan seçmeliyiz: Sınıf ortamını erken terk etmiş olmakla övünen eğitim yöneticileri ile derhal yollar ayrılmalı… Eğitimde itibar yöneticide değil öğretmendedir.
4- Klasik notları ve kredileri tamamen ortadan kaldırın: “Matematik derslerinden sınavları kaldırın, ortaya olağanüstü bir güzellik çıkar, gençler “Enerji” dolarlar” diyen ünlü matematikçi Ali Nesin’e katılıyorum.
5- Eğitimde kadın baskısı tehlikeli: Öğretmenlerin 447 bin 958’i erkek, 545 bin 836’sı kadın. Şu anda eğitim fakültelerinde okuyan kız öğrencilerin sayısı erkeklerin neredeyse iki katı kadar. OECD ‘kim öğretmen olmak ister’ raporuna bakılırsa gelecek yıllarda da kadın öğretmen üstünlüğü devam edecek. Raporda, Türkiye'de öğrencilerin yüzde 25’inin öğretmenlikle ilgili bir kariyer planladığı belirtiliyor. Ayrıca kızların, erkeklere oranla öğretmenlikte kariyer yapmaya daha sıcak baktığı da tespit edildi.
6- Merkezi sınavlardan kurtulun: Eğitim bir sistemdir. Toplumsal olayları açıklarken kullanılan “sistem mantığı”na göre düşünebiliriz eğitim sistemini. Çoğu zaman sistemin içeriğine dâhil olmayan bazı sorunlar tastamam dışsal soruna bağlı olur. Eğitim sistemimizde temel dışsal sorunlardan biride merkezi sınavın kendisidir. Eğitim sisteminin içindeki bir unsur olarak görülmeyen merkezi sınav (ösym) eğitimin tüm rengini belirlemektedir. Örneğin öğretmenlik alımında kullanılmaya başlanan kpss sınavındaki eğitim bilimleri sınavı üniversitelerdeki eğitimi zorunlu olarak şekillendirmiştir. Sonuçta ister açık uçlu ister çoktan seçmeli tüm merkezi sınavlar eğitimi kendine göre fiili ama gizli bir şekilde belirler. Merkezi sınav başlı balına eğitim sistemimizin dışında gibi gözükse de içerikte ahkam kesen gizli bir patrondur. İşe buradan başlamalı ve üniversite yerleştirmesinde merkezi sınav sisteminin belirleyiciliği yumuşatılmalı. Mesela üniversitelerin kendi aralarında birlik kurarak kendi sınavlarını yapabilmeli. Üniversite yerleştirmesinde öğretmen ve okul referanslarının önü açılmalı. Biraz reklam olacak ama örnek bir uygulamayı Bahçeşehir Üniversitesi başlatmış bile.
Lise Eğitiminden Basit Beklentiler:
Bilimde,çevrenizdeki dünyayı açıklayabilmelisiniz. Örneğin, bir mezun, Dünya ile güneş arasındaki ilişkiyi, neden mevsimlerin olduğunu, zaman kavramımızın bu hareketlerle nasıl bağlantılı olduğunu ve ayın zamanına bağlı olarak ayın neden farklı göründüğünü açıklayabilmelidir. Güneş sistemini ve hareketlerini tanımlayabilmelidirler. Bir mezun, hangi iklimlerin var olduğunu ve çeşitli iklimlerin ne tür bir yaşamı desteklediğini tanımlayabilmelidir.
Anadilde bir öğrenci okuyabildiğini, yazabildiğini ve konuşabildiğini gösterebilmelidir. Bir haber makalesinde gördükleri metni okuyup anlayabilmeli ve makul noktalama işaretleri ve dilbilgisi ile tutarlı bir düşünce dizisini ileten bir mektup veya makale yazabilmelidirler. Akıllarından geçenleri başka bir kişiye sözlü olarak ifade edebilmelidirler. Kısacası, makul ve işlevsel olarak okuryazar olmalıdırlar.
Matematikte toplama, çıkarma, çarpma ve bölme yapabilmelisiniz. Gerçek dünya ayarlarında kesirleri, ondalık sayıları ve yüzdeleri işleyebilmelisiniz. Bir krediye ne kadar faiz ödeyeceğinizi, ne kadar bahşiş bırakacağınızı ve bir odayı boyayacaksanız ne kadar boyaya ihtiyacınız olacağını hesaplayabilmelisiniz. X’i çözmeyi unutun ve ikinci dereceden denklemleri çözmeyi unutun. Mühendislik veya diğer matematik ağırlıklı mesleklere devam etmek isteyen öğrenciler bunu yapabilir, ancak basit bir lise diploması için gerekli değildir.
Sosyal bilgiler oldukça geniş bir bilgi ve konular bütünüdür. Lokalde yaşananlar yerine, bir öğrencinin kısa bir dünya tarihi vermesini istiyorum — tüm dünya, böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişiminin nasıl insan tarihinin küçük bir parçası olduğunu ve mutlaka en büyük kısmı olmadığını öğrensinler.
Finansal okuryazarlık göstermelidirler. Kredi faizini hesaplayabilmeli ve asgari ödemenin neden iyi bir fikir olmadığını açıklayabilmelidirler. Genel olarak bir kredi puanının nasıl hesaplandığını ve finansal davranışlarının bunu nasıl etkilediğini ve kredi puanının yaşamları üzerindeki etkisini açıklayabilmelidirler. Teminatlı ve teminatsız krediler arasındaki farkı açıklayabilmelidirler.
Bilgiyi bulabilmeli ve değerlendirebilmelidirler. Habercilikte yanlılığın nasıl tespit edileceğini açıklayabilmeli ve yanlılığı nerede bulduklarına dair örnekler verebilmelidirler. Ayrıca, eşyaların onarımı, diyet ve sağlık ve diğer konulardaki bilgiler gibi haber dışı bilgilerin güvenilirliğini de değerlendirebilmelidirler.
Sanatta, herhangi birinde, biraz yetkinlik gösterebilmelidirler. Bu, bir müzik aletini ustaca çalmayı öğrenmeyi, anahtarla şarkı söylemeyi, çizimi, resmi, heykeli, seramik, dramatik performansı veya başka bir sanat formunu içerebilir. Bu yetkinlik, canlı performans, bantlanmış performans veya portföy aracılığıyla değerlendirilebilir.
Genel yaşam becerilerinde yeterlilik gösterebilmelidirler. Bu beceriler, bir dairenin nasıl kiralanacağını ve standart bir kiralamada nelerin bulunduğunu bilmeyi içerir. Vergilerini nasıl tamamlayacaklarını, elektrik faturasını nasıl okuyacaklarını, asliye mahkemesinde birini nasıl dava edeceklerini ve aynı şekilde kendilerini nasıl savunacaklarını bilmelidirler.
Bir öğrenci bu yeterlilikleri gösterebildiğinde, onlara yaşa bakılmaksızın bir “lise” diploması verilmelidir. Ya sadece 16 yaşındalarsa? Ne olmuş? Peki ya sadece 16 yaşındalarsa? Bir öğrenciyi sihirli 18 yaşına gelene kadar birkaç yıl bir bekletme havuzunda oturtarak kazanılacak bir şey yoktur. İsterlerse ortaokula devam edebilirler veya bir iş bulabilirler. Yetkinliklere dayalı olarak mezun olabilmek, sadece zamanı işaretleyen ve onu taklit eden öğrencilere de enerji verebilir. Erken mezuniyet, okulda çok çalışmak ve öğrenmek için dikkate değer bir teşvik olacaktır. Mevcut şartlarda (65 yaş) emekli olma yaşı için 40 yaşında çalışmaya başlamak yeterlidir. Bunun için gençlik zoraki heba edilmemeli.