Hepimiz SANALIZ
Anlama Kılavuzu
Published in
5 min readOct 30, 2022

--

PORTRAİT OF MADAME MATİSSE TABLOSUNUN ANALİZİ

Resmin Adı : The Green Line — The Green Stripe — Portrait of Madame Matisse (1905)

Giriş: Bu çalışmada modern resim sanatından bir örnek olan Henri Matisse’e ait “Portrait Of Madame Matisse veya Green Line olarak da bilinir,(1905, tuval üzerine yağlıboya) analiz edilecektir. Hem biyografik hem de genel sanat akımlarından olan “fovizm” üzerinden bir değerlendirme yapılacaktır. Özetle iki temel üzerinden mevzuu resmi anlamaya çalışacağız: Birincisi resmin yaratıcısı sanatçıyı merkeze almak, resmin yapıldığı tarihlere tekabül eden genel anlayış ve eğilimlerle (bağlam içinde); resmin biçimsel özellikleriyle (form) birlikte resim analiz edilecektir. Bunlar her ne kadar ayrı gibi dursa da sanatçının içinde bulunduğu bağlamlar ile, bir ürün, nesne olarak resim bir bütün olduğu unutulmamalıdır.

Tarihsel Bağlamı ve Form Yapısı: Sanat, içinde yaşadığımız çağa natüralizm’den soyuta kayan bir anlayış içinde girer. Bu geçiş döneminde aracılık görevini de Cézanne üstlenir. Şimdi Cézanne, bu görevi nasıl yerine getirir, bunun üzerinde biraz duralım. Çünkü, bu görevin nasıl yapıldığını göstermek, bir anlamda tüm yeni sanatın niteliğini ve onun evren tablosunu belirlemek anlamına gelir. 20. yüzyılın hemen hemen ortalarına kadar tüm sanat anlayışları, bu evren tablosu ile ilgi içinde gelişirler[1]. Cézanne’nin resimlerinden yalnız Fauves ve Matisse değil, aynı zamanda kübizm de çıkış noktasını alır. Soyutluk resimde özenelliğin karşı konulmazlığı yaratmaktadır.

Sanatçının kendisini açığa çıkarma ihtiyacı, bu ihtiyacı körükleyen arzuların motivasyonu 20. Yüz yılın başlarında belirgin hale geldi. “Peşinde olduğum şey, her şeyden çok, dışavurum” diye yazdı Henri Matisse. Kıta Avrupa’sında ortaya çıkan sanatçı toplulukları sanatçının bir özne olarak kendisini ortaya koyma ihtiyacı, insanların ya da nesnelerin görünümleri konusunda sanatçının yapabileceği her tür saygısızlığı haklı çıkarma isteğini açıkça ortaya koymaktaydı bu sözler[2]. Matisse, yada çağdaşı olan yenilikçi ressamlarına ait bir resme bakan kişi şunu itiraf etmeden duramaz; bunu yapan ressamın öncülü yoktur… Durum her ne kadar böyle olsada onların bu resimlerini anlamak için geleneksel kabullere başkaldırdıklarını görmek zor değildir. Bu ise onların tavırlarını tersten geçmişe bağlamaya olanaklı kılmaktadır. Araçların anlatım gücü sıradanlaşınca zayıflayınca geleneksel olana başkaldırarak “irkiltme” ihtiyacı ortadadır[3]. İnsan dilini oluşturan temel ilkelere dönerek bi nevi geçmişe saldırı yapılmıştı. Öznel düşünceye açıklık duyguların düzene ihtiyacı vardı.

Geleneksel çağın kapanışına tanıklık eden Empresyonizm sonra 1905 yılında Paris’te Salon d’Automne’de bir grup ressamın açtığı sergideki eserlerde renklerin hoyrat ve kaba kullanımı bir eleştirmenin bunu yapanlar ancak vahşi hayvan (fauves) olabilir anlamına gelecek sözler ettiği için; bu tabloyu yapan ressam grubuna ve yarattıkları akıma bu isim verilir. Bu ressamların genel tarzları; parlak renk kullanımı, doğal renklere tuvallerinde yer vermemeleridir. Tuval üzerine saf olarak sürülmüş doğrudan renkler ve bozuk perspektif ilk başta izleyenleri şaşırtmıştı. Matisse 1908 yılındaki bir açıklamasında tüm kuramlardan bağımsız olduğunu, renk seçimindeki temelin gözleme, duyguya ve her yaşantının niteliğine bağlı olduğunu belirtmiştir. Fauvların Primitivizm’e olan ilgisi, doğrudan ifade, etkili görsel formlar ve içgüdüsel çekicilik keşifleriyle sanat için yeni olanaklar arayan “vahşi hayvanlar” olarak ünlerini pekiştirdi.

Döneme imza atan ve aynı zamanda yeni bir dönemi açan eser Matisse’in ‘Yeşil Şerit’ isimli tablosudur. Matisse 1905 yılından önce renkle ilgili araştırmalara başlar. Matisse, klasik geleneğe dayanan kapalı mekânda poz veren figürlere ışık-gölge tekniği uygulamasıyla, kendisinden önce varolan noktacılık, renk çözümlemeleri tekniğini bir arada kullanır. Noktalarla boyama stili, yerini; düz motifler hâlinde özgürce uygulanan, çarpıcı saf renklere, geniş kesik fırça darbelerine bırakmış olsa da renk uyumu merkezli bir akım doğmuştur artık.

Tabloda saçlar maviye ve arada küçük, parlak kırmızı noktalar bırakılmıştır. Arka plan ise turuncu, mor, mavi ve yeşil gibi parlak renklerden oluşur. Geleneksel kuramlardan bağımsız, temelinde gözlem ve duygu barındıran renk seçimi ve renklerin yarattığı duyumların yardımıyla bir resme ulaşmayı hedeflemiştir. Matisse’nin tablosunda aykırı renklerin yarattığı algısal bütünlük onun resmini geleneksel kuramlardan ve resim geleneğinden ayrıştırdığı düşüncesini doğurmaktadır. Resimdeki belirgin fırça vuruşlarının kadının yüzünü biçimlendirir ve tonlama olmaksızın ışık-gölge efektini elde eder. Bir desen çizgi, leke ya da işaretler ve sembollerden oluşur. Temel öğe ise açık-koyudur. Ancak bundan desenin sadece şematik, geometrik bir çizim olacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Henri Matisse’in “Desen çizmek; seçmek, ayıklamak, doğanın özünü vermektir” sözünde ifade ettiği gibi sanatta önemli olan doğayı taklit etmek değil, onu yorumlamak, değiştirmek, başka şekle sokarak resimlemektir. Sanat eseri ile doğayı birbirinden ayıran özellik burada ortaya çıkar[4]. Tablo, modern sanat hareketlerinin tetikleyicisi olmuştur.

Artık bu tarz resimler ile sanat izleyicisi resmi yapılan şey ile resmin tıpatıp bir benzerlik taşıma zorunluluğunun ortadan kalktığını kabule edecektir. Resmi bir bütün olarak görerek renkler, arka plan ve figürle olan uyumu ve bunlarının hepsinin izleyiciye bir şeyler aktarması önem kazanır. Resimlerde nesneleri renkli lekelerle betimlemeyi dener. Yoğunlaştırılmış saf renkli düzlemlerle kurguladığı bu portre kompozisyonu, sanatçının üsluptaki eğilimini ortaya koymaktadır. Matisse’in eserindeki canlı renklerin kullanımı, öznel, duygusal bildiri niteliğindedir. Bunu ise sanatçının kadınlara, renklere ve süslere karşı duyduğu görsel bir heyecanının, görsel arzunun kanıtıdır. Resmin çizgiden ve geometriden arındırılması resmin duyunun yarattığı hissi zaman dışına taşıyarak resmin kompozisyonu evrensel bir temaya dönüştürmektedir. Tablo sanatçının dışında bir gerçeği vadetmemektedir. Bu da onun resmini kendi içinde özerk kılmaktadır.

Sonuç: Bir portre olmaktan ziyade tablo olan “Yeşil Şerit” dekoratif simgenin uyanışıdır. Kendini doğal biçim ve renkten ayırarak özgür seçilimin rengine dayanan resimsel kurgu yönteminin imkanlarını göstermiştir. Duvarda asılı duran bir tablo değil ressamın hayal gücüdür. Eser yok, sadece “ben” varım dercesine sanatını savunan Matisse şunları der: “Kadınları, sunduğum gibi görmediğimi söyleyenlere cevap veriyorum, ‘Eğer çizdiklerime benzer birilerini sokakta görürsem korkuyla kaçarım.’ Bunun ötesinde, ben bir kadın yaratmıyorum, ben bir resim yaratıyorum.[5]” Bir portreden çok bir tablo olan “Yeşil Şerit” dekoratif simgenin uyanışıdır. Aynı zamanda “vahşilerin” öncüsü ve karşı gelinmeyen ustası Matisse’in 1940’lardan sonra ağırlıklı olarak gerçekleştirdiği kâğıt kesme yöntemiyle ortaya koyduğu sanat şaheserlerinin ön taslağıdır.

[1] Tunalı, İ. (2008). Felsefenin Işığında Modern Resim-Modern Resimden Avangard Resme. Yedinci Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi. Turani, Adnan (1968)

[2] Wood, P., & Harrison, C. (2011). Sanat ve Kuram 1900–2000 Değişen Fikirler Antolojisi. İstanbul: Küre Yayınları.

[3] Lynton, N., (1982). Modern sanatın öyküsü. Remzi Kitabevi.

[4] Üner, Ö. (2010). Resmin temelleri. Say Yayınları.

[5] Whitfield, S, (1996) Fauvısm, Thames and Hudson, London

Kaynakça

Lynton, N., (1982). Modern sanatın öyküsü. Remzi Kitabevi

Tunalı, İ. (2008). Felsefenin Işığında Modern Resim-Modern Resimden Avangard Resme. Yedinci Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi

Turani, A. (2012). Dünya Sanat Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Üner, Ö. (2010). Resmin temelleri. Say Yayınları.

Whitfield, S, (1996) Fauvısm, Thames and Hudson, London

Wood, P., & Harrison, C. (2011). Sanat ve Kuram 1900–2000 Değişen Fikirler Antolojisi. İstanbul: Küre Yayınları.

--

--

Hepimiz SANALIZ
Anlama Kılavuzu

Öğrenmek en doğal ama çaba gerektiren bir haktır.