D-GIN 15. Yılını Kutluyor!

Ademi Merkeziyetçi Küresel Bilgi Ağı D-GIN ( Decentralized Global Information Network), bugünlerde kuruluşunun 15. Yılını kutluyor. Blok zinciri tabanlı veri işleme ve saklama hizmeti sunan D-GIN’e bu yılın son çeyreğindeki verilere göre dünya insanlarının %60’ı tüm verileri ile dahil olmuş gözüküyor. Bununla birlikte internet üzerindeki büyük veri akışının %80’i D-GIN ile entegre hale gelmiş durumda.

Gelin 2020 yılında yaşanan Pandemi sonrasında temelleri atılmış olan ve aradan geçen zaman boyunca yaşamın her alanına dahil olmuş ve hayatımızda oldukça büyük bir yeri olan D-GIN’e yakından bakalım ve her şeyin başladığı noktadan bir yolculuğa çıkalım.

Jean Monnet Avrupa’nın krizlerden doğduğunu belirtmişti. Hepimizin bildiği gibi 2020 yılında yaşanan Pandemi AB için yeniden doğumu değil, kesin bir ölümü getirmişti. Pandemi süreci içerisinde devletlerin bir araya gelerek oluşturduğu AB, WHO gibi küresel örgüt ve organizasyonlara karşı güven azalmış, çeşitli alternetiflerin arayışı başlamıştı. O yıllarda geleceğe dönük iki farklı yaklaşım vardı. Savunulan birinci fikir, küresel organizasyonların yeterince güçlü olmadığının ortaya çıktığı ve geleceğin daha güçlü küresel birliktelikler getireceği ya da var olan küresel kurum ve organizasyonların daha da güçlendirileceği yönündeydi. Diğer bir yandan azımsanmayacak bir grup da Pandemi süreci içerisinde küresel organizasyonlardan beklediği desteği alamayan devletlerin kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kaldığını ve bunun ulus-devletin yükselişini getireceğini düşünüyordu. Ama kalabalıklar planlar yaparken, Kozmos’un küçük insan için başka planları vardı. Güç aslında küresel örgüt ve çok uluslu şirketlerden devletlere değil, tüm bu unsurlardan ortak bir küresel bilince sahip birey’e doğru kayıyordu. Devletlerin ve küresel organizasyonların çuvalladığı birçok noktada ortak bilinç ve farkındalığa sahip bireyler gönüllü organizasyonlar ve komüniteler kurup sorun çözüp, pozitif etki yaratıyorlardı. Bu süreç öyle bir hareket başlattı ki devletlerin bir araya gelerek oluşturdukları küresel organizasyonlar zayıflarken çoğunun düşündüğünün aksine ulus-devlet de zayıfladı. Çünkü muntazam bir devlet olup sınırlarının içinde fildişi kulelerde yaşasan da dünyanın diğer ucunda küçük bir yerleşimde senden tamamen bağımsız olarak meydana gelen bir sorun fildişi kulenin duvarında çatlaklar meydana getirebiliyor. Ve küresel farkındalığı yüksek bireylerin meydana getirdiği, birey merkezli küresel organizasyonların yani Küresel Birey’in uluslarüstü kaçınılmaz yükselişi başladı.

Yaşanan bu dönem birçok alanda yıkıcı inovasyona (Disruptive Innovation) neden oldu ama biz konumuz D-GIN’e dönelim. Pandemi döneminde yaşanan büyük sorunlardan biri şeffaf ve güvenilir bilgi akışının sağlanamıyor olmasıydı. Devletler birbirini bilgi saklamak ve yanlış bilgi aktarmakla suçluyordu. Süreç gösterdi ki bilgi devletler tekelinde ve doğruluğu ise yine devletlerin insiyatifindeydi. Küçük insan farketti, bilgi her şeydi ve tekellerin elinde bir güç asası olarak kalmamalıydı. Dünyanın farklı uluslarından bağımsız insan toplulukları bu sorunu çözmek istedi. Farklı faklı coğrafyalardan yazılım geliştiriciler, fikir önderleri, tasarımcılar, akademisyenler, tarihçiler, mühendisler kafa kafaya verdi ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için çalışmalara başladı. Uluslararası sayısız webinar düzenlendi. Hackathonlar bitmek bilmedi ve artık gelmekte olan geliyordu. Denildi ki bir şey yapalım ve bilgi geriye dönük olarak değiştirilemez olsun, herkes bilsin ki hesap verilmesi gerektiğinde geriye dönüp bakıldığında tüm bilgi olduğu gibi ortaya çıkabilsin. Ve bilgi denilen gücün yönetimini odaklardan, tekellerden alıp onun asıl sahibi olan bireye verelim. Ve D-GIN doğdu. İlk önce bireyler ve STK’lar dahil oldu kurulan sisteme, ardından halkta oluşan talep neticesinde İsviçre, Almanya ve ardından tüm Avrupa kıtasındaki devletler sisteme dahil oldu. Avrupa’yı Amerika ve hala varlığını sürdüren birkaç küresel örgüt takip etti. Ortadoğu’daki devletler küresel trend ve halklarının taleplerine daha fazla direnemedi ve onlarda D-GIN’e entegre oldu. Daha otokrat devletler bir süre daha direndiler çünkü internet altyapıları hala devlet tekelindeydi ve direnebilmek için gerekli gücü çeşitli kısıtlamalarla buradan sağlıyorlardı. SpaceX’in 2015 yılında başlayıp 2030 yılında tamamlayarak hayata geçirdiği Starlink projesi ile tarih boyunca ilk defa internet ve haberleşme sistemlerinin alt yapısı devletlerin hegomonyasından çıktı ve daha da özgürleşti. Ve artık ellerinde direnmek için bu güç de kalmadı ve günün sonunda bu devletler de sisteme dahil oldu.

Peki D-GIN nedir? Nasıl çalışır?

Ana unsurları Bilgi Sağlayıcılar, Bilgi İşleyiciler, Bilgi Fonları ve Sistem olan D-GIN’ de Bilgi Sağlayıcı rolünde olan bireyler sosyal medya, e-ticaret işlemleri, mal varlıkları, banka işlemleri gibi dijitalde yer alan tüm verilerini Sisteme entegre hale getirir. Entegrasyon sonrasında Bilgi Sağlayıcıların verileri 256 Bit uzunluğunda bir şifreyle şirelenir ve kullanıcıya özel bir anahtar oluşturulur. Veri paketi mutabakat algoritmalarıyla sisteme aktarılır. Dünyanın farklı yerlerinde bağımsız bireylerden oluşan milyonlarca Bilgi İşleyici sayesinde verinin bir Planck Zaman dilimindeki en küçük bir değişimi D-GIN’i tüm dünyadaki köklerde (NOOD) günceller. Bilgi Sağlayıcılar sistemdeki bilgilerini kategorize edip Bilgi Fonları’na kiralayabilir. Örneğin birey Sosyal Medya ve E-Ticaret işlemleri sonucunda oluşan verilerini ayrı bir kategori olarak düzenler ve farklı bir şifrelemeyle başka bir veri paketi oluşturabilir, sonra da bu veriyi işleyip özel şirketlere işlenmiş bilgi olarak pazarlayacak olan Bilgi Fonlarına kar payı almak üzere kiralayabilir. Bilgi Fonları Sistem aracılığıyla sağlanan bilgi üzerinden elde ettiği kardan bir pay da Sistem’e vermekle yükümlüdür. Bilgi İşleyiciler işledikleri bilgi oranında Sistem’in sağladığı kardan kendilerine düşen kısmı alır. Ve sistem sürdürülebilir bir şekilde döngüsüne devam eder. Bireylere ek olarak, hayırsever bağışlarının kayıt ve takip edilmesi gibi verilerini sisteme entegre bir şekilde koruyan STK’lar, medikal veritabanları, tedarik zinciri, denetim raporları gibi verilerini Sistem’de saklayan Özel Şirketler, kararlar alan, yatırımlar yapan, ihaleler açan Yerel ve Merkezi Yönetimler de Bilgi Sağlayıcı rolündedir. Bu örnekler uzar gider. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi dünyadaki insanların %60’ı, bütün internetteki büyük veri akışının %80’i D-GIN entegrasyonunu sağlamış durumda. Bu verinin bir kısmı (yerel yönetim kararları, şirket denetim raporları vs.) herkesin erişim sağlayabileceği genel anahtarla paketlenmekte bir kısmı ise birey ve kurumlara özel olan ve sadece anahtar sahibinin erişim sağlayabileceği özel anahtarlarla şifrelenip, paketlenmekte.

“D-GIN insan özgürlüğünü, yaşam mahremiyetini, güç dağılımını, adil bir bilgi yönetimini kutsar ve bu doğrultuda dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için çalışır.”

Fatih Gözükara / Yönetişim+ Ekip Üyesi

--

--