Teknolojide Yeşil Adımlar: Dijital Karbon Ayak İzi

Eslem Kahraman
Yönetişim Akademisi Gençlik Ağı
6 min readAug 7, 2021

--

Bir düşünün; günde kaç kez mesajlaşıyor, dizi izliyor, çevrimiçi toplantılara-etkinliklere katılıyor, tweet atıyor ve saatlerce videolar izliyorsunuz? Teknolojinin getirdiği birçok yenilikte heyecanlanıyoruz ve sadece bir tuşla birçok işlemi yapma fırsatına sahibiz. Fakat dijital alışkanlıklarımızın çevre üzerindeki etkisi hiç de azımsanacak kadar küçük değil. Son zamanlarda pandeminin etkisiyle de artan dijitalleşme hayatımızı birçok alanda değiştirdi ve dönüşümü tetikledi. Artık toplantılara online katılıyor, ders dinliyor, film izliyor, etkinliklere katılıyor ve günümüzün büyük bir çoğunluğunu bilgisayar karşısında geçiriyoruz. Peki bu aktiviteleri yaparken arkamızda bıraktıklarımızı hiç düşünüyor muyuz? Gelin, bu yazıda gerçeklerle yüzleşerek atabileceğimiz yeşil adımları inceleyelim.

Fotoğraf Kaynağı: NY Times

Dijital Tüketimler

Sürekli bir tüketim döngüsü içindeyiz. Pandeminin de etkisiyle dijital tüketimlerimiz katlanarak hayatımıza daha çok yerleşti. Evet, bu belki zorunluluktu fakat daha az tüketmeye çaba göstermek elbette ki hala bizim elimizde. Dijital tüketimlerimizi sorgulamanın şimdi tam vakti!

We Are Social 2021 Raporu’na göre, şu anda 7,85 milyar dünya nüfusunun 4,33 milyarı aktif sosyal medya kullanıcısı. Bu da demek oluyor ki, her gün milyarlarca insan olarak etkileşimlerimizle dijital dünyadaki kirliliği daha da tetikliyoruz.

Fotoğraf: We Are Social 2021 Report

Guardian’ın 2012 yılında kendi içerikleri ile ilgili yürüttüğü bir araştırmada; makale okumak için bir dizüstü bilgisayar kullanmanın, beş adet 11W ampulle aynı miktarda karbon emisyonuna sebep olduğunu söylemişti. Evet, şu anda bu yazıyı okuyor olmanızın da çok masum bir tarafı olduğu söylenemez:)

Fotoğraf: Guardian

BBC’nin yayınladığı bir habere göre, bir e-postanın kapladığı alan, bir spam e-posta için 0,3g CO2, normal bir e- posta için 4g CO2 ve fotoğraflı veya ağır ekli bir e-posta için 50g CO2’ye kadar önemli ölçüde değişebilliyor.

Fotoğraf: BBC
  • Bir dakikalık cep telefonu görüşmesi yapmanın karbon ayak izi, metin göndermekten biraz daha yüksek, ancak internet üzerinden görüntülü görüşme yapmak çok daha yüksek. ABD’de Purdue Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, bir saatlik yapılan görüntülü görüşme veya benzer konferanslar esnasında yaklaşık 150–1000 gram karbondioksitin gezegenimize yayıldığı tahmin ediliyor.
  • Aynı habere göre; Birleşik Krallık’taki her yetişkin daha az “teşekkür ederim” e-postası gönderirse, yılda 16.433 ton karbon tasarrufu sağlayabilir ve bu 3.334 dizel arabayı yoldan çıkarmaya eşdeğerdir.
Fotoğraf Kaynağı: Dijital Temizlik Rehberi- Habitat Derneği
  • Bazı tahminlere göre cihazlarımızın, internetin ve onları destekleyen sistemlerin karbon ayak izi, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %3,7'sini oluşturuyor . Lancaster Üniversitesi’nde araştırmacı olan Mike Hazas, bunun küresel olarak havayolu endüstrisi tarafından üretilen miktara benzer olduğunu açıklıyor. Ve bu emisyonların 2025 yılına kadar iki katına çıkacağı tahmin ediliyor .
  • Video akışının da önemli ölçüde karbon ayak izine sahip olduğunu az çok tahmin edebiliyor olabiliriz. Örneğin, Netflix, ÇSY Raporu’nda 2020 yılındaki karbon ayak izinin yaklaşık 1 milyon ton olduğunu açıkladı fakat üyelerinin Netflix izlemek için kullandığı internet veri trafiğini veya elektronik cihazlarının emisyon hesapları içine katılmıyor. Hangi sektörden olursa olsun, geleceğimiz için şirketlerin de karbon nötr- karbon negatif politikalar izlemesi çok önemli.

The Shift Project’in 2019 yılında yayınladığı bu çarpıcı video; hem içeriği hem de başlığıyla bizi sorgulamaya davet ediyor. Seçimlerinizi gerçekten sorgulamaya cesaret edecek misiniz?

The Shift Project’e göre, çevrimiçi video izlemek dünyanın internet trafiğinin %60'lık kadar en büyük kısmını oluşturuyor ve yılda 300 milyon ton karbondioksit salımı yapıldığı söyleniyor.

The Shift Project

Evet, her gün milyarlarca insan dijitalleşme ve teknolojinin etkisiyle sürekli bir etkileşimde içerisinde. Bunun yanı sıra günlük hayatımızın akışında artık oldukça normal gelen birçok email, google aramaları, fotoğraf ve videoları derken arkamızda birçok dijital karbon ayak izi bırakarak “dijital evlerimizi” ve gezegenimizi daha çok kirletir hale geliyoruz.

Dijital evimizde, internet kullanırken ve cihazlarımızda elektrik tüketiyoruz. Bu tüketimle küresel sıcaklık artışına, iklim değişimine neden olan sera gazları salınıyor. Bir internet araması yaptığımızda, e-posta yolladığımızda bizler küçük bir elektrik tüketimiyle karbon ayak izi yapıyoruz. çevrimiçi gezinmenin, çalışmanın, enerji tüketiminin kesemize akçeli, yüksek karbon ayak iziyle gezegenimize iklim değişimi bedeli yüksek demek. Dijital evimizi mutlaka temizlemek gerekli demek! — Filiz Karaosmanoğlu

Bu konu hakkında Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu söylediği gibi; dijital evlerimizi mutlaka temizlememiz gerek. Peki ama nasıl?

Fotoğraf: Marvin Meyer on Unsplash

Dijital Karbon Ayak İzini Azaltmak için İpuçları

  • Realist olursak, tabii ki hepimizin birden elektronik cihazlarını ve dijital kullanımlarını hayatından çıkartması 21.yüzyıl gerçekliğinde pek de mümkün gözükmüyor. Fakat her anlamda olabildiğince az tüketmeye gayret etmeye çabalamamız gerekli. Dijital anlamda ise buna şu anda çevrimiçi görüşmelerimizde kameramızı kapatarak başlayabiliriz. ABD’deki Purdue Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, çevrimiçi toplantılarda ya da görüşmelerde kamerayı kapatmak, karbon salımını %96 azaltabiliyor.
  • Eğer işletmenizin bir web sitesi veya bir blog sayfanız varsa, gezegenimizi ne kadar etkilediğini öğrenmek ister miydiniz? Website Carbon ve Ecograder gibi platformlar aracılığıyla web sayfanızın karbon ayak izini hesaplayabilirsiniz. Web sitemiz için paylaştığımız her videoda, kullandığımız fontlarda, resimler ve daha fazlasında seçici olmamız gereklidir. Eğer siz de daha sürdürülebilir bir web sitesi yapmak için neleri değiştirmeniz gerektiğini merak ediyorsanız burada yer alan makaleyi inceleyebilirsiniz. Ayrıca hosting(barındırma) hizmeti için de daha yeşil seçenekleri tercih etmemiz mümkün. Green web hosting, çevre üzerindeki etkilerini azaltmak için aktif olarak çevre dostu girişimlerde bulunmaya çalışan web sunucularını ifade ediyor. Eğer kullandığınız barındırma hizmetinin yeşil barındırma(green hosting) olup olmadığını bilmiyorsanız Green web foundation arama motoru üzerinden bir web sitesinin bilinen yeşil barındırma kullanıp kullanmadığını anlayabilirsiniz. Örnek olarak ise İklim Dostu Site için Factory’nin neler yaptığını inceleyebilirsiniz.
  • Karbon ayak izimizi dengelemenin yollarından biri de ağaç dikmek. Aşağıdaki platformu kullanarak dijital karbon ayak izinizi ölçebilir ve ayda/yılda kaç ağaç dikmeniz gerektiğini hesaplayabilirsiniz. ÇEKÜL, ÇEKUD, TEMA gibi stklar aracılığı ile veya Yeşilin Başkenti gibi platformlar üzerinden kendiniz veya sevdikleriniz adına bağışlar ile ağaç dikimleri yapmanız mümkün.
  • Hesaplamalara göre bir Google araması yaklaşık 10 gram CO2 salımına sebep oluyor. Google’da bir günde gerçekleşen milyarlarca arama işleminin, tüm internetteki karbon ayak izinin yaklaşık %40’ını oluşturduğunu söyleyenler de mevcut. Bu yüzden Google arama motorunu kullanmak yerine, Ecosia’yı tercih edebilirsiniz. Ecosia , platformda yapılan her arama için bir ağaç dikiyor. Ayrıca merak edenler için, İklim Gazetesi’nin Ecosia’da Ağaç Dikim Yetkilisi olarak çalışan Mélissa De Hertogh ile yaptığı röportajı buradan okuyarak daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz.
Ecosia
  • Bir SMS metin mesajı göndermeyi seçmek, iletişimde kalmanın bir yolu olarak belki de en çevre dostu alternatiftir çünkü her bir metin sadece 0,014 g CO2e üretir . Bir tweet’in ise 0.2g CO2e ayak izine sahip olduğu tahmin ediliyor.
Fotoğraf: Climatecoping.net
  • Kullanmadığınız cihazların fişlerini çekmek ve elektronik cihazlarımızda kullanım ömrünü uzatmak, ihtiyacımız olduğu sürece satın almak da en önemli adımlardan birisi.
Fotoğraf: Climatecoping.net
  • Telefonu mobil ağ üzerinden kullanmak, kablosuz ağ üzerinden kullanmaktan en az iki kat daha fazla enerji yoğundur. Bu nedenle mobil ağ kullanımımızı da olabildiğince azaltmak, ekran parlaklığını düşük kullanmak, gereksiz e-mailleri silmek/ okumadığınız bültenlerden çıkmakla da tasarruf sağlanabilir.

Daha fazlası için, Habitat Derneği’nin oluşturduğu Dijital Temizlik Rehberi’ni inceleyebilir; E-Posta CO2 Hesaplayıcısını kullanarak günlük kullanımlarımızın yansımalarını görebilirsiniz.

Habitat Derneği- Dijital Temizlik Rehberi

--

--