Akıllı Teknolojiler ve Reklam

Arman ACAR
arman acar
Published in
3 min readMar 3, 2015

Bir siteye girdikten sonra, o sitenin reklamlarının sizi takip ettiğine dikkat ettiniz mi? Ya da Gittigidiyor’da baktığınız bir ürünü -satın almış olsanız da- Facebook’un sağ tarafında size göz kırptığını? Whatsapp’ta sohbet ettiğiniz ama Facebook hesabınızda ekli olmayan birini, Facebook’un size tanıyor olabileceğiniz kişi diye önerdiğine dikkat ettiniz mi? Bu bahsettiklerim reklam sektörünün içerisindeki kişiler için ne kadar normal olsa da (inanın bir çoğunun fikri bile yok) normal kullanıcılar için aslında hala hayret verici bir olay datalarımızın harmanlanıp bize sunuluyor olması.

Peki hayatımıza soktuğumuz, bizi bizden iyi takip eden ve bizi bizden iyi tanıyan akıllı cihazlarımız ile beraber reklam sektörü nerelere gidebilir hiç düşündünüz mü? Uzun uzadıya bir yazı yazmaktansa ufak bir örnek veririp konunun gidişatını anlatmak istiyorum.

Google, Samsung, Sony, Apple, Microsoft, Nest ve diğer bir çok marka sürekli yeni ürünler ve yeni modeller duyuruyorlar. Akıllı gözlükler, saatler, telefonlar, uygulamalar, ev sistemleri, güvenlik uygulamaları. Evimizdeki lambalar internete bağlanabiliyor, akıllı telefonumuzdan ışıklarımızı açıp kapatabiliyoruz. Sensörler eve geldiğimizi algılıyor sevdiğimiz müziği açıyor, ısıtıcıyı ayarlıyor, giriş kapısının ışığını yakıyor. Akıllı saatimiz ya da spor ürünümüz kaç adım attığımızı, kalorimizi hesaplıyor. Hatta bazıları uygulamalar yemek önerisi sunmak için neler yediğinizi girmenizi istiyor. Daha da güzeli bu uygulamalar ve cihazlar kendi aralarında da konuşuyor. Yani akıllı saatinizi, telefonunuzla, telefonunuzu bilgisayarınızla senkronize ediyorsunuz. Uygulamalara e-posta adreslerinizin yanında sosyal medya hesaplarınızla da giriş yapıyorsunuz. Facebook hesabınızla giriş yaptığınızda online kimliğinizin bir kısmını uygulama ya da cihaz üreticisi ile paylaşıyorsunuz ve haliyle toplanan datalar da sizin bilgilerinizle eşleştiriliyor, analiz ediliyor.

Rutin hayatımızı (en azından benim) anlatan paragrafı canlı bir örnek verip toplamak istiyorum. Misfit ve Nike+ kullanıyorum. İkisini de Facebook hesabımla bağladım. Misfit’i Android ile (S4) ve iPad ile senkronize ediyorum, Nike+’ı da bilgisayarım üzerinden senkronize ediyorum. Bu basit düzen içerisinde Facebook hesabımı bağladığımız Misfit benim ne zaman uyuduğumu, kaç saat uyuduğumu, ne zamanlarda yürüdüğümü, kaç kalori yaktığımı, kaç kilo olduğumu ve kaç kilo olmak istediğimi biliyor. Nike+’ı ise yürüyüş yapacaksam (çok yapıyormuşçasına) hesap kitap tutması için kullanıyorum. Fakat sonuçta onda da sağlıkla ilgili bir çok datam bulunuyor. Hem de güncel olarak.

Yaşayan örneğe bir kaç ek ekleyeyim. Akıllı ev sisteminiz sizin eve kaçta girdiğinizi, ne kadar elektrik yaktığınızı bilirken, akıllı tartınız bir önceki günlerde kaç kilo olduğunuzu biliyor.

Şimdi gözünüzü ekrandan ayırın ve sakince bir düşünün. 5 saniye sonra ilk paragrafa dönün ve akıllı cihazlarımız ve uygulamalarımıza sağladığımız bilgilerin bize nasıl geri döneceğini gözünüzün önünde canlandırın.

Son 3 aydır 120 kilo olan Arman ACAR adlı kişi, günde ortalama 6000 adım atıyor ve 2000 kalori yakıyor. Şişman olduğu için spora gitse de kaçak yapıyor. O zaman bu adamın oturduğu yerden zayıflamasını sağlayacak bir ürünü veya servisi ona gösterirsek alma ihtimali yüksek. Gösterilen reklama tıklamadığım ya da tıklasam da aksiyon almamamla beraber o reklama olan ilgim ortaya çıkacak ve farklı yönlendirmeli reklamlar bana sunuluyor olacak. Diyet kitapları, ürünleri, hapları, suları, spor salonları, kişisel eğitmenler, diyetisyenler ve daha niceleri akıllı cihazımızın sağladığı veri ile bana nokta atışı ulaşabiliyor olacak.

Evinize geldiğinizin bilgisini tutabilen akıllı ev sistemlerinin harmanlayacağı veri sayesinde evinizin konforunda reklamlar size sunulabilir hatta teknolojinin gelişmesi ile dijital yayın sistemleri üzerinden özel reklamlar bile gösterilebilir. Evinizde olmadığınız durumlarda göremediğiniz reklamları size sunabilir böylece çok daha az kayıp ile reklam gösterimini gerçekleştirmiş olabilir mecralar.

Toplanan dataların işlenmesi çok başka yazı ve yazıların hatta makalelerin konusu. Fakat 3. parti servislere çoğunlukla en yakınlarımıza bile söylemediğimiz bilgilerimizi paylaşabiliyoruz ve işin kötüsü aslında bu bilgilerin sadece bizim için olduğunu zannediyoruz. Biz 3000 puan yapmışım, 5000 kalori yakmışım 8000 adım atmışım derken, uygulama sahipleri ve reklam teknolojileri toplanan datalar ile daha hedefli reklamlar sağlayabiliyorlar, sağlayabilecekler.

Peki bu ne kadar kötü? Ya da kötü mü? Bu da tartışılması gereken farklı bir konu. Açıkçası hiç ilgimin olmadığı, işime hiç yaramayacak saç ektirme, sakal çıkartıcı, arap baharı, siyahi üzümü, pekmezi gibi reklamları görmek yerine beni hedefleyen diyetisyen reklamını görmek ya da kullandığım arabanın yeni modeli için bir bankanın bana özel uygun kredisini görüyor olmak bana daha cazip geliyor. Fakat her ne kadar normal insanlar olsak da komplo teorileri ile faydalı bi durumu tam tersi negatife çekmek de olası.

Bu arada bu konuya yakın bir konu için Sosyal Mahremiyet yazılarıma da göz atabilirsiniz.

Görsel Kaynağı: Fast Company

--

--