Robotlardan Dost Olacak Mı?

Arman ACAR
arman acar
Published in
3 min readMar 7, 2015

Hepimiz mutlaka bugüne kadar içinde robot olan bir film mutlaka izlemişizdir. Ya dünyayı ele geçirdiler, ya hepimizi yok etmek istediler, ya köleleştirdiler. Aralarda iyileri de oldu. Dikkat ettiyseniz bir çok robotlu filmde yapay zekaya kavuşan robotların büyük çoğunluğu kötü olsa da duygusal robotlar da (4. paragtafta bu konuya kısacak dokundurdum) oluyordu. Bazıları bizi yok ederken bazıları koruyordu. (Elbette hizmet de edenleri oldu)

Yapay Zeka algısı hayatımızda iyice yer etmeye başladığı günden itibaren, sistemi az da olsa algılayabilen kişiler robotların NASIL düşünebileceklerini değil de bizi nasıl öldürecekler ve biz bunu nasıl engellerizi konuşuyor ya da yazıyor oldu. Bir çok espirinin de ana konusu oldu robot istilası. Bataryaları biter, şarj etmezsek yırtarızdan tutun da, fişlerini çekeriz bitti gitti diyen de oldu. Elbette espiri olarak bahsettiğimiz de robotların sonu komik sonuçlanıyor ama bahsettiğimiz robot düşünüyor arkadaş! Kendi kendini şarja mı takamayacak? Ya da en basitinden sen koştuğun zaman oluşturduğun enerjiyi yaşamak için kullanamıyorsun. Ama ya o kullanırsa?

Detaylı bir şekilde yapay zeka analizi yapabilecek ya da sizlere işin tekniğini ya da terminolojisinden bahsedebilecek teknik bilgiye sahip değilim. Fakat zaten bahsetmek istediğim konu ‘Kendi robotunu kendin yap’ değil.

Şimdi sakince arkanıza yaslanın ve robotların gerçekten zekaya sahip olduklarını düşünün. Bunun anlamı şu. Sen nasıl düşünebiliyorsan o da düşünebiliyor. Fakat sen yemek yemeyi düşünürken, onun yemek yemeye ihtiyacı yok. Sen yaşamak için nefes almak zorundasın ve nefessiz kaldığında bunu düşünürsün. Robotun nefes almaya ihtiyacı yok. Bunu düşünmez. Karşınızdakini sevmek bir düşünce veya zeka ürünü değil. Duygusal davranmak robotlara uygun bir şey değil şu anda gözüken. Ama robotların EQ’larının olamayacağının garantisini kim verebilir ki?

Videoyu izledikten sonra bir de şunları göz önünde bulundurarak izleyin.

  • Senden hızlı tırmanıyor.
  • Darbe aldığı zaman yere yığılmıyor, dengesini sağlayabiliyor.
  • Üzerindeki sensörler sayesinde duyuları senden daha iyi. Takılmadan, bir yere çarpmadan ilerleyebiliyor.
  • Hızlı
  • Kendisi hareket edip, yön bulabiliyor.

Yukarıda saydığım 5 madde, inanılmaz basit ve düşünmesi, algılaması en kolay maddeler. Şimdi bu maddeler ışığında izlediğiniz videodaki robot köpekleri silahlandırın. Gerisi hayal gücünüze kalıyor.

Fakat hayata hep kötümser yaklaşmamak gerekiyor. Silahlandırmak yerine bu köpeklerin düşünce yapılarını iyilik üzerine kurduğumuz zaman arama kurtarma için eşsiz, insanlara yardım götürme konusunda hızlı ve gerçek bir köpek kadar sadık robotlar yaratabilirsiniz. Bu da bizi şu konuya getiriyor.

Silahlandıran biz, iyilik için programlayan biz. Peki iyilik için programlayalım kafamız rahat olsun. Neyi dert ediyoruz ki?

Biz insanlar sahip olduğumuz merak duygusundan dolayı her zaman daha fazlasını istiyoruz. Çünkü biz programlanmış bir robot değil, kendi düşünen, öğrenen bir robot yapıyoruz. Bu durumda biz robota öğrenmenin ne demek olduğunu öğretebildiğimizde (ki bence bu mümkün ve yapıldı) robot kendisi araştırabilecek, öğrenebilecek ve karar verebilecek. Şu anda sensörleri sayesinde ne yöne gideceğini, neyi takip edeceğini veya nereye saldıracağını bilen robotlar bu konuda kararlarını kendileri verebiliyor olacaklar. Bu da iyi ve kötüyü nasıl algılayacaklar konusunu devreye sokuyor. Bu sorunun cevabını kendimiz verebiliriz. Biz iyiyi ve kötüyü nasıl öğrendik ve algılıyoruz? Kimin iyisi? Kimin kötüsü?

Bu konuda beni asıl heyecanlandıran konulardan biri ise yeni arkadaşlarımızın robotlardan olup olmayacağı. Zaten şu anda hayatımızın büyük bir kısmını makineler bağımlı yaşıyoruz. Akıllı telefonlar, saatler, gözlükler, e-postalar, sosyal medya derken kaşımızdaki gerçek bir insan olsa dahi dostluğumuzun büyük kısmını sanal yaşayabiliyoruz. (İyi ya da kötü.) Peki zamanı geldiğinde robotu karşıma oturup sohbet edebilecek miyim? Tavla oynayabilecek miyim? Keyfim olmadığında gel 2 sohbetin belini kıralım diyecek mi? Çünkü eğer diyecekse ve EQ’su ile bana insan gibi yanaşabilecekse, o zaman insandan farkı kalıyor mu?

Ben bunları düşünürken ve bazı zamanlar sesli olarak dile getirirken bir arkadaşımdan şöyle bir bilgi aldım. (Fakat doğrulayacak kaynağı bulamadım.) Robotlarla ilgilenen insanlar, robotların hakları olacak mı diye konuşuyorlar. Saldırı ya da taciz durumunda robotları insanlardan nasıl koruyabileceklerini ya da korunması gerekip gerekmediğini tartışıyorlar. Yemeyip, içmeyip, milyonlarca datayı işleyip öğrenebilecek ve uygulayabilecek robotların kullanılacağı iş hayatında bu robotların bir sendikası olacak mı?

İzlediğimiz bilim kurgu filmlerinin bir çoğunun bizi eğlendirmekten çok, geleceğe hazırlamak için yapıldığını düşünen biriyim. Nasıl hayal edersek edelim robotlu bir gelecek imkansız olmadığı gibi uzak da değil. Korkum robotların düşünebilecek olmaları değil, insanlar tarafından düşündürülecek olmaları.

Bu arada kendinize evcil hayvan olarak robot böcek alabilirsiniz. 99 dolar fiyatıyla Kickstarter’da destek toplayan Ringo ekibi, sensörleri olan ve yön takibi yapabilen, ses çıkartabilen bir robo böcek geliştirmişler. Şu anda tamamen basit özellikleri bulunan robo göceğin bir yapay zekası bulunmuyor. Fakat bulunmaması için bir sebep yok. Açık kaynak kodlu yazılımı sayesinde Ringo’yu alıp dilediğiniz gibi geliştirebilirsiniz. Detaylar buradan.

Görsel kaynağı: Georgia Institute of Technology

--

--