Bir Bandersnatch Yorumu
Yoksa Bandersnatch’te, White Christmas’taki Matt miydik?
Bandersnatch, ilk interaktif film olmasıyla daha çıkmadan dikkatleri üstüne çekip beklentiyi yükseltmişti. Herkesin farklı sonlara ulaşacağı düşüncesi hepimizde merak ve heyecan uyandırmıştı. Ama filmi izledikten sonra çoğu insan filmin pek de tatmin edici olmadığını ve sürekli başa döndürülmenin aslında tam da bekledikleri şey olmadığını söyledi. Peki Bandersnatch’e diğer Black Mirror bölümleriyle benzerliklerinden yola çıkarak bambaşka bir açıdan bakmak mümkün olabilir mi?
Öncelikle Black Mirror’ın 4. sezonunun çoğunlukla cookie’lerden ve cookie’lerin hisleri ve yaşama haklarından bahsedildiğini hatırlamakta fayda var. Hatırlayacağınız üzere cookie denilen şey ise bir insanın ruhunun kod hali olarak düşünebileceğimiz bir kavramdı.
Sonrasında Black Mirror bölümleriyle benzerliklere bakmak için ise şu iki bölümü hatırlamakta fayda var: White Bear ve White Christmas.
Bu iki bölüm hakkında kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse, aslında ikisinde de işlenmiş bir suç üzerine suçlu bulunan biri, kendisi için kurulan bambaşka bir dünyaya hapsediliyordu. Bu dünyalar da aslında suç işledikleri alanla bir şekilde benzerlik gösteriyordu.
Bölümlerle olan benzerliklere daha fazla girmeden önce Bandersnatch ile ilgili teorime geçiyorum: Aslında Stephan’ın cookie’si işlediği suç sonucunda (bildiğimiz kadarıyla babasını öldürmek, tam net olarak söylenmese de annesini de belki?) kendi oyununa hapsedilmiş olabilir mi?
Şimdi White Bear’a geri dönmek gerekirse, Victoria nispeten daha “ilkel” şartlarda oyun parkı tarzı bir alana hapsedilip her gün aynı vahşeti yaşaması sağlanacak şekilde günün başında bir odada uyanıyor, hiçbir şey hatırlamıyor, bir fotoğraf buluyor, kızı olduğunu düşünüyor, insanların onu neden öldürmeye çalıştıklarını anlayamıyor, aslında her gün gördüğü ama o gün tanışmış olduğunu sandığı insanları bir şekilde tanıdığını hissediyor ya da en azından Baxter ona “Gizli alanıma gidiyoruz.” dediğinde onun orman olduğunu hatırlayabiliyor ama nasıl olduğunu bir şekilde bulamıyor. Sonrasında her şeyin bir oyun/tiyatro olması, yaptığı suçun hatırlatılması, yuhalanması, linç girişimleri ve günün sonunda tüm günün hafızasından silinip yarın sabah yine tüm bunlara uyanması. Çok hızlı bir hatırlatma geçmek gerekirse White Bear’da yaşananlar böyleydi. White Bear’a bizi sürükleyen şey ise Bandersnatch’in çok erken bir anında karşımıza çıkan (Stephan otobüsteyken şarkı seçtiği anda arkadaki billboard’da görülüyor) White Bear simgesi:
Bu noktadan hareketle White Bear ve Bandersnatch arasında aslında Stephan’ın oyunda hapsolduğunu düşünürsek hikaye olarak benzerlik olduğunu fark edebiliriz. Ayrıca şu benzerliklerden de söz edebiliriz:
- Bandersnatch’te Stephan’ın Tuckersoft’ta çalışmasını kabul ederseniz, kısa bir sona sürükleniyorsunuz ve oyun/film sizi başa atıyor. Bu noktadan sonra tekrar başladığınızda ise Colin “Daha önce tanışmıştık.” diyor. Hatta Stephan bu konuşmada Colin’in oyunun adından oyunun çalışmama nedenine kadar her şeyi hatırlıyor. Tam da Victoria’nın neden olduğunu bilmese de yaşadığı şeyleri hatırlaması gibi.
- White Bear’da Victoria hep aynı güne uyanıyordu, bir şey anlaması durumunda ise etkisiz hale getirilip bütün gün beyninden silip başa dönülüyordu (Bölümün sonunda Baxter anlatıyor). Bandersnatch’te de film hep 9 Temmuz 1984'te başlıyor. Stephan ne zaman ki bir şey fark edecek olursa, uykudan uyandığı bir sahneye geçiyoruz (Babasının odasına gizlice girdiği sahnelerin çoğunun sonunda ve Colin atladığı zaman).
- Bunu kimin yaptığını sorduğunda şıklardan birinin White Bear simgesi olması da bu teoriyi destekliyor.
Şimdi gelelim White Christmas’a. Bu bölümün bize kazandırdığı “gerçek hayatta birini engelleme teknolojisi hayali” dışında Bandersnatch’in bir ceza olabileceğine dair bize bilgi verdiğini görüyoruz.
White Christmas, cookie ile ilk tanıştığımız bölüm. Bu bölümde, Potter işlediği suçu itiraf etmediği için cookie teknolojisiyle cinayeti işlediği evde bir yabancıyla, ona suçunu itiraf ettirecek kişi yani Matt’le, hapsoluyor. Aslında bu bölümdeki olay benzerlikten çok bölümün geneli olarak cookie’leri tanımış olmamız ve cookie teknolojisinin suç işleyen kişiler için kullanılabildiğini bize göstermesi. Ayrıca dışarıdan suç işleyenin ortamına müdahele edebiliyor olduğumuzu göstermesi. Mesela Matt’in Greta’nın cookie’sini koyulduğu yerde kalmaya ikna etmek için 6 ay hiçbir şey yapmadan geçirmesini sağlayacak şekilde zamanı ileri aldığını hatırlarsınız. Bandersnatch’te de zaman çok hızlı geçebiliyor, bir anda 4–6 ay sonrasına gidebiliyoruz.
Şimdi de filmin içindeki ipuçlarına bakalım. Bunlardan en önemlileri hep Colin’den geliyor. Öncelikle Stephan’a ilaç verdiği sahnede ona Pacman’i anlatıyor. Pacman’in aslında kendi özgür iradesi olduğunu düşündüğünü ama kaçmaya çalıştığında diğer taraftan tekrar başa döndüğünü anlatıyor. Stephan’ın durumuyla ne kadar da benzer. Ayrıca “it is all code” dediği sahne de burada. Bir de Stephan’ın Thakur’u öldürdüğü sonda Colin ile yapılan röportajda, Colin’e “Stephan’a ne demek istersiniz?” diye sorulduğunda yanlış seçimler yaptın, diğer hayatlarda daha iyi seçimler yap tarzı bir konuşma yapıyor. Bu durumun benzerini de aslında Hang the DJ bölümünde, bir dating app’in simülasyonu olarak izlediğimiz bölüm, görmüştük. Bir sahnede Frank, Amy’ye “Ya biz şu an simülasyondaysak ve gördüğümüz her şey aslında yoksa” tarzı bir konuşma yapıyordu ki sonunda ne kadar haklı olduğunu gördük.
Dizideki diğer bir sona gelirsek, Stephan’ın cesedi parçalara ayırdığı ve yakalanmadığı sonda karşımıza Colin’in kızı Pearl çıkıyor ve oyunu filme çevirmeden bahsediyor. Bu sahnenin sonunda Pearl’ü çalışırken izliyoruz.O sırada bir şey aklına takılıyor ve oyunu açıyor. Aslında filme başladığını görüyoruz.
Bunların dışında, Stephan’ın sürekli kül tablalarına bakması, babasını öldürmesine neden olmayan tüm sonların erken bitiyor olması. Aslında filmin oyunu yapma sürecinden çok babasını öldürme kısmına yoğunlaşıyor olması. Stephan’ın hapiste olduğu sonlarda duvara White Bear simgeleri çizmesi gibi gibi detaylar da var.
Ayrıca hepimizin bu ara sürekli duyduğu aslında filmde “özgür irade” olmaması olayı da Colin’in bahsettiği Pacman’deki gibi ne yaparsak yapalım Stephan’ı oyundan çıkartamıyor/kurtaramıyor oluşumuz olabilir mi?
Tabii bu teoriyi bir adım daha ileri götürüp “Stephan aslında Jerome F. Davis mi?” demek isterdim ama filmde hepimizin gördüğü benzerlikler dışında herhangi farklı bir ipucu yok ya da en azından ben bulamadım.
Toparlamak gerekirse, Stephan babasını öldürdü ve ceza olarak kendi oyunun içine hapsedildi. Kendimizi Black Mirror evreninde düşünürsek eğer, biz de oyunu oynadığımızda aslında cookie’yi yönetmiş oluyoruz. Bu noktada benim canımı en çok sıkan şey şu oldu: Black Museum bölümünde, bir suçlunun hapisten çıkarılıp cookie’sinin müzeye konulması ve insanların para atarak ona acı çektirtmesini izlemiştik. Ne kadar hepimiz “Ben böyle bir şey yapmazdım.” demiş olsak da Bandersnatch’te hepimiz en az bir cinayete onay verdik.
Son olarak tüm bu teorinin dışında, diğer Black Mirror bölümleriyle benzerlik bulabileceğimiz birkaç nokta var:
- Colin’in oyunlarının isimlerini fark etmişsinizdir. Çoğumuzun hiçbir şey anlamadığı Metalhead bölümününde gördüğümüz robotun aslında Colin’in oyununda da olduğunu görüyoruz. Bu noktada o bölümün de aslında Colin’in oyunuyla ilgili olduğunu öne sürebilir miyiz?
- Colin’in filmin en başında gösterdiği oyununun adı ise Nohzdyve. Bu isme de aslında üçüncü sezondan aşinayız, üçüncü sezon birinci bölümün adı Nosedive’dı.