DARK 2. Sezon: 1954'te Neler Oldu? (Hannah’ın Yolu)

Aslı
Aslı | Ben Bu Ay Ne İzledim?
9 min readApr 5, 2020

“Tesadüf diye bir şey yoktur. Her yol önceden belirlenmiştir. Her şey olması gerektiği zaman olur. Doğru zamanda. Doğru yerde. Sanki dünya sayısız iplikle dokunmuş bir halıymış gibi. Bütün ipliklerin yeri belli. Ama yolculuğun nereye gittiğini pek azımız biliriz.” — Adam

Bildiğiniz üzere ikinci sezonda aslında sadece 6 gün izledik. Ama tüm günler ayrı bir bölüm olduğu için dağıldı ve doğal olarak kafamız karıştı. Ben de olanları toparlamak üzere, yıl yıl blog yazısı yazmaya karar verdim ve daha evvel 1921 ile bu seriye başladım. Şimdi sıra geldi 1954'te.

Eğer diziyi bitirdikten sonra buradaysanız, tüm sezon özetlerine buradan ulaşabilirsiniz:

Bu blog yazısında 1954'te yaşananlar ve sezonla ilgili bazı yorumlar yer alıyor. İyi okumalar!

Bu yazıyı yazmak için başladığımda fark ettim ki 1954'ü toplamda sadece 2 bölümde görmüşüz. Bu tarihler: 23 Haziran ve 26 Haziran. Az bir kısım gördük ama açıkçası yeterli entrikayı aldığımızı düşünüyorum ve sizin de yazının sonunda aynısını düşüneceğinize inanıyorum.

1954'e başlamadan önce birkaç şey hatırlatmakta fayda var:

  • Yaşlı Helge’yi takip etmeye çalışırken kendini 1953'te bulan Ulrich, Helge’nin küçüklüğüyle karşılaştığını fark edince “Şimdi öldürürsem gelecekte Mikkel’e zarar veremez.” diyor ve Küçük Helge’ye saldırıyor, başında ölmesini bekliyor, öldüğünü düşündükten sonra da 2019'a geri dönebilmek için mağaraya doğru yol alıyor. Egon’un gençliği tarafından yakalanıyor ve AKW inşaatı arazisinde bulunan Yasin ve Erik’in cinayetleri de Ulrich’in üstüne kalıyor.
  • Bu konuda hatırlatmam gereken bir diğer şey ise birinci sezon finalinin son sahnesinde olan olay. Gelecekten gelen Jonas’ın (2054), solucan deliğini kapatmak adına makineyi çalıştırması sonucunda 1986'da o sırada kulübede olan Jonas (2019) ve 1953'te yine aynı kulübede olan Helge arasında bir kapı oluşuyor ve birbirlerini görebiliyorlar hatta ellerini birbirine dokunduruyorlar ve yer değiştiriyorlar. Daha doğrusu Jonas kendini 2054'te, Helge ise 1986'da buluyor.
  • Bu sezon Noah’ın, 1954'te gördüğümüz Agnes’in (Ulrich’in babaannesi) kardeşi olduğunu da öğrendiğimizi hatırlamakta fayda var.

23 Haziran 1954 — Kıyamete 4 Gün Kala

“Yakında tüm bunlar sona erecek. Ama o zamana kadar her şeyin olduğu gibi kalması gerek.” — Claudia

Küçük Helge’nin 1986'ya gittikten sonra 23 Haziran’da geri döndüğünü görüyoruz.

Eve geri döndüğü haberi gelince, Egon hemen Dopplerlerin evine gidiyor. Ama Helge döndükten sonra ne annesiyle ne Egon ile konuşuyor.

Sonrasında Noah’ı çağırıyorlar. Noah’ı gören Helge koşup hemen Noah’a sarılıyor ve Noah’ın ona okuttuğu şeyi okumaya başlıyor. Bu andan sonra Helge konuşmaya başlıyor.

Diğer taraftan ise, Agnes malum kulübenin oraya geliyor. İçeride Claudia var. Claudia, Agnes’e Noah’ın geri döndüğünü belirtiyor ve diyor ki:

“Bir sonraki döngüye hazırlanıyorlar. Dört gün sonra.. Abin kör bir aptal. İnsanlara onca ızdırap çektirdi. Ama sonu gelecek.”

Agnes’e bir gazete kupürü veriyor ve “Bunu daha sonra bana vermen lazım” diyor.

Tabii bu noktada belirtmemiz gerekiyor ki Claudia’nın asıl amacı bu kupürün Noah’ın eline geçmesini sağlamak. Gazete kupüründeki haber ise yaşlı Claudia’nın bugün öleceğinin haberi.

Bugün öleceğini bilen Claudia son işlerini halletmeye başlıyor:

1.İlk olarak, 1954'te babasını yani Egon’u görmeye gidiyor ve bir şey söylemek için geldiğini söylüyor:

“Fazla iyi bir insansın ama dünya seni hak etmiyor. Beni affet. Ama bazen en sert darbeleri en iyiler alır.”

Egon ne dediğini anlamıyor doğal olarak ama sonra Claudia diyor ki:

“Bir gün anlayacaksın. O gün geldiğinde bilmeni istiyorum ki yaşananlar bu şekilde geliştiği için çok üzgünüm.”

Bu kısmı toparlamak gerekirse, Claudia hayatındaki son gününde babasına gelip onu öldürdüğü için özür diliyor (daha doğrusu 1987'de öldüreceği için). :(

Bu konuşmadan hiçbir şey anlamayan Egon, eve döndüğünde küçük Claudia ile konuşmaya başlıyor. — Tabii bu sırada Claudia’nın, annesi (Doris) ve Agnes’in ilişki yaşadığını fark ettiğini hatırlayalım. — Konuşmaları sırasında küçük Claudia diyor ki:

“Sen fazla iyi birisin ama dünya seni hak etmiyor.”

2. Yaşlı Claudia ikinci olarak ise, 1954'te saat tamircisine gidiyor. Tabii bu noktada Claudia’nın daha önce saat tamircisine gidip bir makine çizimi verip zaman makinesini yapmasını istediğini söylediğini hatırlatmakta fayda var. İlk içeri girdiğinde, saat tamircisi hemen makinenin henüz hazır olmadığını söylüyor. Claudia da o makinenin hazır olması için 33 sene geçmesi gerektiğini söylüyor ve saat tamircisine kendisinin gelecekte yazacağı kitabı veriyor. Ayrıca diyor ki:

“Tekrar karşılaşacağız ve bana makinenin nasıl çalıştığını anlatacaksınız.”

Burada Claudia, 23 Haziran 1987'de genç halinin saat tamircisine gideceği zamanı kast ediyor.

** Burada öğrendiğimiz şeyse, saat tamircisinin “Eine Reise durch die Zeit” kitabını aslında hiç yazmamış olması…

Saat tamircisi bu olayı 1987 senesinde kendisini ziyarete gelen 1987 yılındaki Claudia’ya şöyle anlatıyor:

“Yazgı paradoksunda bir obje ya da bilgi gelecekten geçmişe geri gönderilir. Bu yolculuk sonsuz bir döngü yaratır ve obje artık bu döngüde hiçbir yere ait değildir. Vardır ama aslında hiç yaratılmamıştır. Bu kitap zamanda yolculuk yapmış. Ben daha onu yazmadan o beni gelip buldu.”

Gelelim Claudia’nın ölümüne…

Yazının başında Claudia ve Agnes konuşmasından bahsetmiştim. Bu noktada devam edebilmek için hatırlamamız gereken bir olay var:

  • Dizi boyunca birçok farklı elde gördüğümüz deri bir defter var biliyorsunuz ki. Bu defterde olmuş ve olacak her şeyin yazdığını biliyoruz. Ama bu defterin son sayfaları eksik yani koparılmış. Ne defteri kimin yazdığını, ne de sayfaları kimin koparttığını biliyoruz. Bu defteri en çok elinde gördüğümüz kişi Noah ve kayıp sayfaları aradığını bildiğimiz kişi de yine ta kendisi.

Agnes, Noah’ın yanına gidiyor. Noah, Agnes’e onu Claudia’nın mı yolladığını soruyor ve Adam’ın onu geri almayacağını Agnes’in çoktan tarafını seçtiğini söylüyor. Agnes diyor ki:

“Son sayfaların yerini biliyorum.Claudia hepsini yanında taşıyor. Karşılığında Adam’a dönmek istediğimi söyleyeceksin, yeni döngü başlamadan.”

Aslında, Agnes Claudia’yı harcıyor ama zaten Claudia’nın en başta amacı buydu.

Ve bu uzun günü tamamlıyoruz artık: Noah ve Claudia bir araya geliyor. Noah, Claudia’ya “Her şeyimi aldın” diyor. Claudia ise:

“Öleceğimi biliyorum. Ama bu oyunu kaybedecek miyim acaba? Yoksa tüm bunlar, seninle karşılaşmamız, sen ve o elindeki silah… Nasıl oynayacağını hala öğrenemediğin oyunun bir parçası mı?”

Noah: “Artık piyonlarından biri değilim.”

Claudia: Ama hala Adam’ın piyonusun. Sana vadettiği cennet bir yalandan ibaret. Size özgürlük hayali satıyor. Gerçekten özgür müsün, kendine sor bakalım. Gerçekten özgür olsan, bir seçeneğin olurdu. Seçeneğin var mı?”

Sonrasında Noah Claudia’yı öldürüyor ve defterin kayıp sayfalarını okuyor. Sonuç olarak da Charlotte’nin aslında kendi kızı olduğunu öğreniyor.

** Burada dikkat çekmek istediğim iki cümle var: Noah’ın, Claudia’ya “Her şeyimi aldın” ve “Artık piyonlarından biri değilim” demesi. Yani biz hiç görmemiş olsak da Noah’ın Claudia’nın tarafında olduğu bir zaman olduğunu öğreniyoruz. “Her şeyimi aldın” noktasından ise açıkçası ben Charlotte’yi Noah’tan koparanın Claudia olduğu çıkarımını yapıyorum. Bakalım üçüncü sezon beni haklı çıkaracak mı…

26 Haziran — Kıyamete 1 gün kala

Gelelim 1954'te tıkılı kalan Ulrichciğimize. Öncelikle Ulrich, Egon’dan küçük Helge’nin eve döndüğünü öğreniyor ve şok oluyor. Helge’nin nasıl olup da Ulrich hapisteyken serbest bırakıldığını anlayamayan Egon, bir suç ortağı olduğuna kanaat getiriyor.

Bu sırada 26 Haziran 1954'te yaşlı Claudia’nın cesedi bulunuyor. Helge’nin ortaya çıktığı gün bu kadının gelip kendisinden özür dilediği aklına gelen Egon, Claudia’nın Ulrich’in suç ortağı olduğunu düşünüyor ve Helge’ye Claudia’nın fotoğrafını göstermeye gidiyor. Helge diyor ki:

Bana o kadından bahsetmişti: Beyaz Şeytan. Bizi öldürmek istiyor. Hepimizi… Ama daha işe koyulmadı bile.”

“Bahsetmişti” derken Helge’nin kastettiği de muhtemelen Noah.

Egon pek ne olduğunu anlayamasa da — 1987'de öldüğü güne kadar da anlayamacak — Claudia’nın, Ulrich’in suç ortağı olduğuna karar veriyor ama bu “Beyaz Şeytanı” aklından hiçbir zaman çıkartamıyor.

Gelelim bence bu sezonun en bomba anına… Başrolde tabii ki Hannah var. ❤

Hannah 2020'deyken, gelecekten gelen oğlu Jonas’ın zaman makinesini alarak herkesten habersiz 1954'e gidiyor.

Sevgili entrikalar kraliçesi Hannahcığımız, polis merkezine geliyor ve hapse atılan adamın kocası olduğunu iddia ediyor. Kendisiyle ise Egon görüşüyor.

Hannah, Egon’a adının Katharina Nielsen olduğunu, başka bir şehirden geldiğini, hapisteki adamın kocası olduğunu düşündüğünü ve onu görmek istediğini söylüyor.

Seneler değişiyor ama Hannah’ın Egon’a yalan ifade veriyor oluşu hep aynı kalıyor…

Hannah’ı gören Ulrich tabii ki çok seviniyor ama o sırada kasap et, koyun can derdinde tadında bir olay yaşanıyor ve Hannah diyor ki:

“Şu an seçme şansın olsa Katharina’yı ya da beni? Kimi seçerdin? Zamanında biz beraberken, bana hiç ‘Seni seviyorum’ dedin mi hatırlamaya çalıştım…”

Can havliyle başka hiçbir şansı olmadığını bilen Ulrich:

“Seni sevdim, seni hala seviyorum. Beni buradan çıkarırsan Katharina’dan ayrılacağım, seni seviyorum.”

Tabii kraliçemiz inanmıyor ve diyor ki:

“Katharina bana ‘Kimseye ihtiyacın yok.’ dedi. Ama asıl sizin bana ihtiyacınız yok.”

Hannah Ulrich’in yanından gidiyor ve Egon’a adamın kocasına çok benzediğini ama aslında onun kocası olmadığını söylüyor. 1987'ye geldiğimizde Ulrich’i akıl hastalarının kaldığı hapiste buluyoruz. Yani Hannah gerçekten de hiçbir zaman Ulrich’i kurtarmıyor.

En başta soyadının “Nielsen” olduğunu söylediği için Egon da Hannah’a Agnes Nielsen’ı tanıyıp tanımadığını soruyor. Hannah tanımadığını söylüyor. Egon, Hannah’a şimdi ne yapacağını sorduğundaysa;

Entrikalar kraliçemiz bir sigara yakıyor ve diyor ki:

“Geldiğim yerde her şeyimi kaybettim. Tek istediğim YENİ BİR BAŞLANGIÇ!”

Evet dostlar, görüyorsunuz ki eğer Hannah Kahnwald’sanız kıyametten bile yırtabiliyorsunuz. Ayrıca Hannah’ın yılların intikamını er geç aldığını da görmüş olduk. Arkanıza yaslanın ve bu kadının intikam alışına güvenin!

** Bu sahnede anlıyoruz ki Hannah 1954'ten geri dönmüyor. Bu sahnenin yarattığı soru işareti ise, karısı ve Agnes’in kaçacağını bildiğimiz Egon ve Hannah arasında bir şey yaşanma ihtimali var mı? Öyle bir elektrik alıyoruz bu sahneden ama tabii cevabı bize zaman gösterecek.

Böylelikle 1954'te yaşanan her şeyi tamamlamış oluyoruz. Umarım toparlayıcı bir yazı olmuştur ve kafanızdaki soru işaretlerini en azından 1954 için gidermiş olurum. Bir sonraki yazı 1987 için gelecek ve evlerde mahsur olduğumuz şu günlerde çabucak hazırlayıp yayınlayacağım. Bu süreçte sizi Dark’ın ikinci sezon şarkılarıyla baş başa bırakıyoruumm. Hoşçakalııın!

Bu arada… diğer dizi önerileri ve yorumları için “Ben Bu Ay Ne İzledim?” podcastimi buradan dinleyebilirsiniz:

Göz atmak isterseniz diğer Dark blog yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz:

--

--