İllüstrasyon: Funda Çevik Dinsdale

Gelecek Zaman #3: Andrés Colmenares ile “Uyanış”

Olası gelecekleri keşfeden bir etkinlik serisi

ATÖLYE
ATÖLYE İçgörüler
6 min readSep 22, 2020

--

Yazarlar: Deniz Yazıcıoğlu, Engin Ayaz
Editörler: Melissa Clissold, Omer Faruk Atas
Çevirmen: Cüneyt Bender (cüneyt.bender)

Bu yıl, yeni girişimimiz ATÖLYE Akademi ile tüm dünyadan kanaat önderlerini uzun vadeli bir bakış açısıyla öncelikli meseleleri tartışmak üzere ağırladığımız “Gelecek Zaman” isimli etkinlik serisini başlattık. Serinin ilk etkinliğinde Dubai Future Foundation’ın baş fütüristi Noah Raford’u konuk ettik; bu etkinliğin özetine buradan ulaşabilirsiniz. İkinci konuğumuz tasarımcı, yazar ve şehircilik uzmanı Dan Hill’in katıldığı etkinlik hakkındaki yazımızı da buradan okuyabilirsiniz.

Gelecek Zaman’ın üçüncü etkinliğinde IAM kurucu ortağı ve stratejist Andrés Colmenares’i ağırladık. Etkinlikte, Andrés bize Her Şeyin Manifestosu’nu (“Everything Manifesto”) tanıttı ve PROVISIONS için yazdığı Büyük Farkındalık (“The Great Awareness”) isimli kısa hikâyesini okudu.

IAM kurucu ortağı ve stratejisti, Andrés Colmenares

IAM, gezegenin geleceğini düşünürken dijital ekonominin ve internet kültürünün olası çok boyutlu sonuçlarını keşfeden alternatif bir düşünce kuruluşu (think tank). Kendi sözleriyle, IAM “alternatif öğrenme deneyimleri, araçları ve platformları tasarlayarak dijital ekonominin Her Şey’i değiştirme biçimini değiştiriyor.” Andrés, IAM Weekend (IAM Hafta sonu) ve yaratıcı düşünürlerin (ve yapıcıların) her yıl bir araya gelerek nasıl “internet yapılacağını”, aynı zamanda da çağımızın çevre krizine nasıl yaklaşılması gerektiğini kolektif bir biçimde öğrendiği disiplinlerötesi bir topluluk olan We Internet’in (Biz İnternet) yöneticilerinden biri.

Andrés’in sunumundan öne çıkanları ve sunumda ortaya çıkan — ve bu yazının altında cevap verebileceğiniz — ilgi çekici soruları sizin için özetledik.

Her Şeyin Manifestosu: Önümüzdeki bir milyar saniye için bir düşünce deneyi

Dijital ekonomi her şeyi değiştiriyor. IAM’in temsil ettiği şeyin omurgası hâline gelen Her Şeyin Manifestosu, gezegen ve internet arasındaki karşılıklı bağımlılığı ortaya çıkaran kışkırtıcı bir düşünce deneyi. Andrés’in sözleriyle, manifesto “hepimizin doldurabileceği çok boyutlu bir tuval yaratan” farazi sorulardan oluşuyor ve evimiz dediğimiz bu mavi noktayla aramızdaki çok boyutlu ilişkiyi ele almak için hepimizin kullanabileceği bazı tasarım araçları sunuyor.

Andrés’e göre “şirketleri dünyadaki en geniş büyük veri toplama ve yayınlama kurumları olarak tanımladığımızda ölçek daha da önemli bir hâle geliyor.” Bundan dolayı, Andrés’in Lucy Black-Swan ile ortaklaşa yazdığı Her Şeyin Manifestosu, “milyarlar” terimini gezegen ile Facebook ve Google gibi büyük veri şirketlerinin ilişkilerini düşünmek adına bir ölçek olarak kullanıyor. Çünkü bu şirketlerin etkisini tam olarak ancak ortak ölçü birimini “milyarlar” olarak düşünerek anlayabiliriz.

“Şirketleri dünyadaki en geniş büyük veri toplama ve yayınlama kurumları olarak tanımladığımızda ölçek daha da önemli bir hâle geliyor.”

Çağımızın petrolü: Veri

Andrés büyük teknoloji şirketlerinin dikkatimizi, eylemlerimizi, yüzlerimizi ve bağlantılarımızı sayısallaştırarak değer elde ettiğini savunuyor. Andrés’e göre “büyük veri çıkarmak, petrol çıkarmak kadar kârlı olmaya başlıyor” ve tıpkı petrol üretimi ve tüketimi gibi gelir eşitsizliğini ve iklim krizini derinleştiriyor. Bu argüman, ABD’deki tekelcilik karşıtı davaları, Avrupa Birliği’nde 2018’den beri uygulanan Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ve Türkiye’de yürürlüğe girmekte olan yeni regülasyonlar gibi örneklerle ile hız kazanıyor.

Andrés sunumunda popüler bir örnek olarak Facebook’un veriyi nasıl kâra dönüştürdüğünü anlatan ve kullanıcılarından kâr elde ederken nasıl bir sosyal ağ suretinde gizlendiği iddiasını biçimlendiren bu videoyu gösterdi.

Ölçü birimi olarak “bir milyar”ı kullanmak büyük teknoloji şirketlerinin ve gezegenimizin boyutlarını anlamamıza yardımcı oluyor. Milyarderleri, multi-milyar dolarlık teknoloji şirketlerini, dünya üzerinde yaşayan milyarlarca insanı ve insanlığın günde ortalama 63 milyar saniyeyi cep telefonlarında geçirdiği gerçeğini aynı ölçü birimiyle ele almak, gerçekten de bir adım geri atıp dünyamızı farklı bir şekilde görmemizi sağlıyor.

Bu düşünceyi takip ederek, Andrés şu farazi soruyu soruyor:

Milyarlarca insan
Milyarlarca mobil cihazla milyarlarca saniye harcarsa,
Ve biriken para ve güç,
Milyarlarca veri noktası çıkarmak için nadir materyallerden üretilen milyarlarca cihaz imal eden
Ve bu veriyi işlemek için milyarlarca kilovat saat elektrik tüketip,
Milyarlarca ton karbon salınımı yapan veri merkezlerine sahip
Şirketleri yöneten birkaç milyarderin elinde toplanırsa ne olur?

Grup odalarında katılımcılara sorduğumuz, para, güç ve enerjinin ilişkisini sorgulayan şu soru, bir süreliğine durup düşünmemizi sağlayabilir:

İnternet ve dijital teknolojileri, kolektif odağımızı kârdan toplumsal refaha çevirmek için nasıl kullanabiliriz?

İlginç bir biçimde en popüler cevap ünlü ABD’li yazar Audre Lord’dan bir alıntıydı:

“Efendinin aletleriyle efendinin evini yıkamazsın.”

Bizim konumuz özelinde bu alıntı, çözümün kullanıcılara kendi verilerinin kontrolünü kendi ellerine vermekte, yeni araçlar üretmek için etkin rol almakta ve etik olarak uygun kanunlar yapmakta olduğunu gösteriyor.

Geleceğe bakmak

Mentimeter (mentimeter.com) egzersizi dahilindeki tartışma seansı sırasında da bazı ilgi çekici içgörüler ortaya çıktı. Sorduğumuz ilk soru şuydu: “Her gün kullandığınız dijital araçların çevreye etkilerinin ne kadar farkında veya bu konuda endişelisiniz?” 1 ile 5 arasında bir ölçekte (1 “farkında değil”, 5 “tamamen farkında”) çıkan sonuç 3.3’tü. Verilen cevaplar, bize dijital teknoloji ve internet kullanımımızın çevresel etkileri konusundaki farkındalığımızın hâlâ yeteri kadar yaygın olmadığını gösteriyor. Her gün kullandığımız “Google’a sormak” kadar basit gündelik eylemlerimizin bile çevre üzerinde bir etkisi var.

“Google’da bir arama yapmanın 60W bir ampulü 17 saniye boyunca kullanmakla aynı miktarda enerji tükettiğini” biliyor muydunuz?

Dahası, yaklaşık 170 uluslararası çalışmayı inceleyen Paris merkezli düşünce kuruluşu Shift Project’e göre, dijital teknoloji kullanımımız havacılık endüstrisinden daha fazla CO2 salınımına neden oluyor (Reset). Bu gerçek, bizi küresel ısınmayla ilgili haberlerdeki tutarsızlıklara getiriyor. COVID-19 pandemisinden önce sık sık uçağa binen kişiler ve düşük ücretli havayolu şirketleri karbon ayak izlerine dair büyük bir baskı altındaydı. Acaba insanlar dijital teknoloji kullanımlarının sorunun daha büyük bir parçası olduğunu biliyorlar mı? Biz bilmediklerini düşünüyoruz.

İlginç tartışmalara yol açan başka bir içgörü ise izleyicilerin internetin gelecekte ne tamamen kapsayıcı ve demokratik olacağını ne de tümüyle kurumsal ve parçalanmış olacağını düşünmeleriydi. Konuyu derinlemesine inceleyerek kendi fikrinizi oluşturmanız için aşağıda ilgi çekici birkaç makaleyi paylaşıyoruz:

  • “Parçalanmış İnternet” çoktandır aramızda. — Techchrunch
  • Noam Chomsky: Sosyal medya “demokrasiyi baltalıyor.” — Salon
  • Web 3.0: Merkezsizleştirilmiş ağ, interneti yeniden özgürleştirmeyi vaat ediyor. — The Conversation
  • Mahremiyetin olmadığı Bir Dünya Maskeli Baloyu Diriltecek — The Atlantic

Kapanış ve yeni sorular

Andrés sunumunun sonunda şu ilginç soruyu yöneltti:

“Kolektif olarak zamanımızı, dikkatimizi ve paramızı başka bir şekilde harcamaya ve veriyi farklı bir şekilde kullanmaya karar verirsek ne olur?”

Bunu ve aşağıdaki soruları, etkinlikte yaptığımız tartışmaları kendi komünitelerinizde de başlatmak için kullanabilirsiniz.

  • Sorumluluk sahibi yurttaşlar olarak, gündelik kararlarımızı verirken “kâr” yerine “toplumsal refahı” nihai hedef olarak almada internet ve dijital teknolojileri nasıl kullanabiliriz?
  • Fütüristlerin, tasarımcıların ve stratejistlerin “uyanış siyasetini” çevreleyen düşünce yapısını dönüştürmek konusundaki rolü nedir?

Bu önemli konulardaki görüşlerinizi ve düşüncelerinizi okumak için sabırsızlanıyoruz. Etkinliği izlemek isterseniz Youtube kanalımıza gidebilirsiniz (Not: Etkinlik İngilizcedir.).

Tekrar görüşmek üzere!

Gelecek Zaman serisi ve gelecek tasarımıyla ilgili konularda geribildirimleriniz için ATÖLYE kurucu ortağı Engin Ayaz’a (engin@atolye.io) ulaşabilirsiniz.

Ekipleriniz için katılımcı ve etkili işbirliği ve ortak yaratım sistemleri kurma yolları arıyorsanız, ATÖLYE Akademi geçici direktörü Mert Çetinkaya (mert@atolye.io) ile iletişime geçebilirsiniz. ATÖLYE Akademi’nin etkinlikleri, programları ve workshop’ları ile önümüzdeki Gelecek Zaman etkinliklerinin detayları için e-bültenimize buradan üye olabilirsiniz.

Son olarak, organizasyonunuzun kürsel pandemi sırasında yaşamakta olduğu sorunlar hakkında görüşmek isterseniz Stüdyo Direktörü Bengi Turan’a (bengi@atolye.io) ulaşabilirsiniz.

--

--

ATÖLYE
ATÖLYE İçgörüler

ATÖLYE is a strategic design and innovation consultancy. Through our community-powered approach, we help organizations create lasting impact.