Çizim: Yusuf Akın Gülsayın

İyilik için tasarlamak: Temiz Su Tasarım Maratonu

Etkinlik düzenlemekten etkinlik tasarlamaya

ATÖLYE
ATÖLYE İçgörüler
9 min readOct 21, 2020

--

Yazar:
Katkıda bulunan yazar:
Editörler: ,
Metin içi görseller: Yusuf Akın Gülsayın
Çevirmen: Atakan Karakış

Giriş

Etkinlikler, dünyanın her yerinde çeşitli biçimlerde “deneyim” adı altında sunulur. Kaçış odalarından izleyiciyi oyunun içinde konumlandıran teatral yapımlara veya interaktif sergilere kadar bunun sayısız örneğine rastlayabiliriz. Bu etkinlikler her bireyde farklı etkiler yaratmaya çalışsa da, unutulmaz deneyimler sunmak için katılımcının etkinliğe katılım motivasyonunu hesaba katmak daima iyi bir fikir olacaktır.

Etkinlik plânlayıcılar olarak bizlerin, önceki etkinliklerimize katılımlara ve kendi deneyimlerimize dayanarak potansiyel katılımcıların kimler olacağına dair genel bir fikrimiz olur. Ayrıca etkinlikleri tanıtırken belirli bir kitleyi hedef almayı dener ve etkinlikleri ona göre plânlarız. Dahası, etkinliklerimizi daha ilgi çekici kılmak için, düzenleyeceğimiz etkinliğin konusunu ve programını belirlerken etkinlik dünyasında gördüğümüz bir “boşluğu” doldurmaya çalışırız. Bununla birlikte, konuklarımız için sürekli daha iyi deneyimler sunmakta gerçekten başarılı olmak istiyorsak, önceki etkinlikler üzerine düşünüp nelerin iyi gittiğini, nelerin yolunda gitmediğini ve nelerin daha iyi olabileceğini belirlememiz de büyük önem taşır.

Burada cevaplamaya çalışacağımız soru şu: “Bakış açımızı ‘etkinliklik planlama’ olarak değil de ‘etkinlik tasarlama’ olarak değiştirebilir miyiz? Bu değişim sayesinde, sürekli gelişime alan bırakırken herkesin baştan sona dâhil olduğu daha bütüncül bir yolculuk ortaya çıkarabilir miyiz? Bu yaklaşımı olumlu sosyal etki yaratan etkinlikler “tasarlamak” için de kullanabilir miyiz?

Bu düşünselin bizi getirdiği soru da şu:

“Tasarım odaklı düşünme metodunu kullanarak olumlu sosyal etki yaratan insan odaklı etkinlikleri nasıl tasarlayabiliriz?”

Bu sorudan ilham alarak, insan-merkezli (insanların bakış açılarına, yani bu örnekte katılımcıların bakış açılarına odaklanmış) ve olumlu sosyal etki yaratmak için tasarıma odaklanmış bir etkinlik yaratmaya karar verdik. Amacımız, hem katılımcı ve paydaşların ihtiyaçlarını karşılayan, hem yaratıcılığa alan bırakan, hem de katılımcıların ciddi sorunlara gerçek çözümler üretme hazzına varabildiği bir etkinlik sunmaktı. Böylece, etkinlikte bulunan kişiler sadece “katılımcı” değil gerçek birer “iştirakçi” olabileceklerdi.

Bu nedenle de bu etkinliği “tasarlarken” Tasarım Odaklı Düşünme (Design Thinking) metodolojisini kullanarak bir “tasarım maratonu” (designathon) düzenlemeye karar verdik. Bu etkinliği tasarlamaya gönüllü olarak, çevre sorunları konusunda farkındalık yaratacak bir rol üstlenmek istedik.

Tasarım Odaklı Düşünme metodolojisi

Tasarım Maratonu (Designathon) kavramını aşağıda daha da irdeleyeceğiz, ancak bir bağlam sunmak adına, Marco Torrento’nun “What is a Designathon and how to run one successfully?” (Designathon nedir ve nasıl başarıyla yürütülür?) adlı yazısında kullandığı tanımı referans alabiliriz. Bu yazıda “designathon” şöyle tanımlanıyor: “‘[designathon] hackathon’a benzerdir ancak belli bir konuya çözüm getirmeye girişen bilgi teknolojileri uzmanları ve bilgisayar heveslileri yerine, kullanıcı deneyimi (UX), dijital tasarımcıların ve iş tasarımcılarının kendilerini bir odaya kapatıp, toplumun iyiliği için geniş çaplı tanımlanmış bir mesele üzerine çalışmalarını kapsar.” Peki, bu fikir aklımıza nasıl geldi?

Hikâyenin arka planı

Her şey, CreativeMornings Istanbul serimizin “su” temalı buluşmasına IDEA Universal’in kurucusu Hayri Dağlı’yı konuk etmemizle başladı. IDEA Universal, kendi tanımlamalarıyla, “aşırı yoksulluğun teknoloji ve yaratıcı fikirlerle ortadan kalkabileceğine dair ortak hayaller paylaşan bir hayalperest, çalışma arkadaşı, destekçi, donör ve gönüllüler topluluğudur.” IDEA Universal’in su ve sanitasyon üzerine yaptığı çalışmalar o kadar dikkat çekmiştir ki, TRT’nin “Su Savaşları” belgesel dizisinde de kendine yer bulabilmiştir.

Hayri etkinlikte şunları söylemişti: “Çok temel bir sorun için yaratıcı çözümlere ihtiyacımız var: temiz suya erişim sorunu.” Bu da ATÖLYE’nin servis tasarımcılarından Aslı Sevinç’in aklına bir fikir getirdi. “Tasarım odaklı düşünme yaklaşımıyla nasıl etkinlik tasarlayabiliriz?” şeklinde sorduğumuz asıl sorumuz “Tasarım odaklı düşünme metodolojisini kullanarak bir sivil toplum örgütü için nasıl bir tasarım maratonutasarlar ve yürütebiliriz?” sorusuna evrildi. Bu ilham dolu anın ardından, temiz suya erişim sorununa çözüm fikirleri üretmeyi hedefleyen bir tasarım maratonu tasarlamaya ve düzenlemeye karar verdik. Etkinliğin adı da “Tasarım Maratonu: Temiz Su” olacaktı. Etkinliği sadece biz değil, etkinlik boyunca katılımcılar da tasarlayabileceklerdi.

IDEA Universal, bu tasarım maratonu için ortağımız olacak ve etkinlik boyunca ortaya çıkan çözümler IDEA’nın görünürlüğünü arttırarak Afrika ve Asya’daki çalışmalarına dair bir farkındalık yaratacaktı. Az gelişmiş ülkelerdeki su ve sanitasyon yoksunluğu gibi önemli bir sorunu ele alacak bir etkinlik düzenlemenin, disiplinlerötesi katılımcılar aracılığıyla yaratıcı ve yenilikçi çözümler sunma potansiyeli olduğuna inanıyorduk.

IDEA Universal’ın çalışma alanları

İnsanlar genelde hackathon’lardan bahseder. Peki ya designathon’lar?

Hackathon sözcüğünü duyduğunuzda aklınıza gelen ilk şey bir çatı altında toplanıp ekranlarına yapışan bilgisayar programcılarıysa tekrar düşünün deriz. Çünkü yazılımcı ve şehir teknolojileri uzmanı Joshua Tauberer’e göre bir hackathon, “insanların süresi belirsiz bir şekilde bir araya gelip sorun çözdükleri bir etkinlik”ten ibarettir” ve teknoloji kullanımı zorunlu değildir(Tauberer, 2017). Jon Erickson’un da Hacking: Art of Exploitation (2008) kitabında belirttiği üzere, “hacking”in özü, “verilen bir durumun kanunları ve özelliklerine dair istenmeyen veya gözden kaçan kullanımları bulmak ve yeni ve yaratıcı yöntemlerle bir sorunu çözmek için bu bulguları uygulamaktır — sorunun kendisi ne olursa olsun.”

“Hacking”, sorunlara yenilikçi çözümler bulmak için sınırları zorlayan yaratıcı bir uğraş olabilir.

Öte yandan, bir tasarım maratonu (designathon), “hacking” ile aynı özgürlükçü ilkeler üzerine kuruludur ancak ondan farklı olarak tasarım odaklıdır.

Designathon hackathon’dan farklıdır, çünkü daha ziyade denemeler yapmayı ve fikirleri evirip çevirerek onlarla “oynamayı” hedef alır, “bu da katılımcıların özgürce ve daha yaratıcı şekilde düşünmelerini sağlar” (Zeitlhuber). Nihai ürünler, dijital tasarımdan pazarlama kampanyalarına ve reklamlara kadar birçok farklı şeyi veya konuya dair ihtiyaçları karşılayabilecek herhangi bir yaratıcı faaliyeti kapsar.

Çevre ve toplumla ilgili bir etkinlik konusu seçerek, dünyanın gerçek ve somut ihtiyaçlarına değinme potansiyeli olan fikir ve çözümlerin ortaya çıkmasını tetikleyen bir deneyim sunmak istedik. Hackathon mu designathon mu düzenlemeli konusunda sağlıklı bir karar verebilmek adına tasarım odaklı düşünme sürecinin başında yer alan “empati” safhası kapsamında iş ortağımız IDEA Universal ile bir görüşme yaptık.

Ancak empati safhasına geçmeden önce, benzer etkinlikleri bulmak için bir masabaşı araştırması yaptık.

Konusu su olan birkaç küreselörnek bulduk ancak bu etkinliklerin iletişim pratikleri bize göre pek başarılı değildi. Haklarında daha fazla bilgi bulmakta da zorlandık.

Biz de etkinliğimizin tasarımı için şunları dikkate aldık:

  • Etkinliği olabildiğince şeffaf bir şekilde tanıtmak, tasarım maratonununhedeflerini etkinlikten önce belirtmek,
  • Etkinliğe özgü bir isim bulmak ve (mümkünse) yine etkinliğe özgü bir logo tasarlamak,
  • Katılımcıların hazırlıklı gelebilmesi için konuları ve meseleleri önceden belirlemek,
  • Katılımcıları tasarım sürecine dâhil etmek,
  • Etkinlik sürecini ve sonuçlarını paylaşan nihai bir rapor (veya bunun gibi bir Medium yazısı) yayınlamak.

Daha sonra tasarım odaklı düşünme adımlarını uyguladık.

1. Adım: Empati Kur

Tasarım odaklı düşünmenin ilk adımı bizden bir ürünün “kullanıcılarıyla” empati kurmamızı ister. Biz kendi durumumuzda, etkinliğimizin “katılımcılarına” odaklandık. Bununla birlikte, etkinlik deneyimine derinlemesine girmeden önce, etkinliğin ana paydaşı IDEA Universal ile etkinliğin amacını sağlamlaştırmamız gerekti.

Etkinliği tasarlamaktaki bütün amaç, etkinlikten doğan sonuçların IDEA Universal’e doğrudan fayda sağlaması ve fikirlerin ilgili alanda uygulanabilir olmasıydı. Yani IDEA’nın asıl ihtiyaçlarını anlamak elzemdi.

Ardından, daha önce bir hackathon’a katılmış kişiler, etkinlik düzenleyici ve potansiyel tasarım maratonu katılımcılarına sorular sorduk. ATÖLYE’nin Şubat 2019’da İstanbul ayağını düzenlediği Global Service Jam’e daha önce katılmış olanlarla konuştuk. Ayrıca ATÖLYE Komünitesi ve imece sosyal inovasyon platformu ekip üyeleriyle görüşmeler yaptık.

2. Adım: Tanımla

Tasarım odaklı düşünmenin ikinci adımıysa “tanımla.” Etkinliğin neye benzeyeceğine dair yaptığımız röportajlardan üç ortak nokta ortaya çıktı:

  1. Etkinlik öncesi: Tasarım maratonununsonuçlarına dair doğru beklentiler kurabilmek adına etkinlik detaylarının potansiyel katılımcılara düzgün aktarılması büyük önem taşır. Etkinliğin amacı, katılımcı profili ve etkinlik programı tüm olası katılımcılar için şeffaf ve anlaşılır olmalıdır.
  2. Etkinlik sırasında: İşlerinin ehli mentorların ve düzgün bir rehberliğin olması elzemdir. Mentorlar uzman tasarımcılardan oluşmalı ve her ekibin nihai ürünü (prototipi) uygulanabilir bir fikir ve yaklaşıma odaklanmalıdır.
  3. Etkinlik sonrası: Etkinlikte ortaya çıkan prototipler elle tutulur olmalı ve gerçek hayata uygulanabilmelidir. Hatta etkinlik boyunca ortaya çıkan tasarımlar mümkünse paylaşılmalıdır.

Tasarım araştırmacısı şapkasını giymiş etkinlik düzenleyicileri olarak, etkinliğintasarlanması ve uygulanması boyunca bize bu bahsettiğimiz içgörüler rehberlik etti.

3. Adım: Fikir Üret

Tasarım odaklı düşünmenin üçüncü adımı bizden “fikir üret”memizi” ister. Bu safha sayesinde tasarımcılar önceden belirlenmiş problemlere yaratıcı çözümler bulabilirler. Amaç daima mümkün olduğunca fazla fikir üretmektir. ATÖLYE’nin müşteri bazlı projeleri için gerçekleştirdiğimiz workshoplar’daki bilgi birikimden de yararlanarak, tasarım maratonu boyunca hangi yaratıcı egzersizlerin kullanılacağını tasavvur etmeye karar verdik.

“Dinamik bir gündem” her workshop’un belkemiğidir — hackathon’ların da designathon’ların da. Tasarım sürecinin her adımının izlenmesini ve tüm alıştırmaların/egzersizlerin zamanında yapılmasını sağlar.

Takip edilecek gündemi özenle tasarlamak katılımcıların enerjik kalmasına ve motive olmasına yardımcı olur. Yoksa gündem ardı ardına gelen monoton seanslara dönüşebilir. Biz fikir üretme adımında, etkinlik için zengin ve dinamik bir gündem oluşturmayı başardık.

Etkinliği tasarlarken tasarım odaklı düşünme metodolojisine uymakla kalmadık, katılımcılarımız bu metodolojiyi ilk elden deneyimleyebilsin diye tasarım odaklı düşünme konseptinin kendisini gündemimizin içine yerleştirdik. Bu yapıya uyan spesifik egzersizleri planladık.

4. Adım: Prototiple

Tasarım odaklı düşünme metodolojisinin dördüncü safhası fikrinizi protiplemeyi kapsar. Bir ürün veya uygulamayı prototiplemek belki basit bir şekilde yapılabilir. Fakat söz konusu bir etkinlik olduğunda tüm ekibimizle etkinliğin bir provasını yapmamız gerekti. Böylece, neyin işlediğini ve neyin geliştirilmesi gerektiğini görebildik ve gündemimize son rötuşları atma şansımız oldu.

Bu safhada görsellerimizi, dinamik gündemimizdeki içeriği, etkinlik alanının kullanımını ve etkinlik boyunca kullanacağımız araçları da prototipleştirdik. Böylece etkinliğin kendisine başlamadan önce önemli geri bildirimler alma şansımız oldu.

5. Adım: Test et

Tasarım odaklı düşünmenin son safhası fikrinizi test etmeyi gerektirir. Bu safha bizim için, plânladığımız etkinliği hayata geçirme ve deneyimleme anlamına geliyordu! Bu sayede gündemimizi, programımızı ve katılımcılarımızın kullandığı araçları görebildik. Eğer “test etme” bir mobil uygulama geliştirme projesi için onu App Store’da yayınlamaksa, bizim için de etkinliği sahneye koymak demekti.

Tasarladığımız etkinliği test ederken, nelerin işleyip işlemediğini ve nelerin sonradan iyileştirilebileceğini ilk elden görebilmiş olduk.

Etkinliğin sonuç olarak neye benzediğine dair bir fikir edinmek için tasarım maratonunun videosunu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Etkinliğin rakamlarla özetini ise aşağıda görebilirsiniz:

Etkinlik boyunca geliştirilen protiplerin bazıları gerçekten yenilikçiydi. Çözümler şunları içeriyordu: Gönüllülerin çalışmak isteyecekleri ülkeleri seçebilecekleri bir gönüllü platformu, çocukları temiz su kıtlığına dair eğitecek bir çocuk kitabı, suya dair meselelerde insanlarda farkındalık yaratacak bir mobil oyun oynamaları için su şişelerine barkod yerleştirme.

Sonuç itibarıyla, etkinlik boyunca çeşitli koşullar deneyimleyerek, gelecek sefere dikkate alınması gerekenleri ve ne tür risklerle karşı karşıya kalabileceğimizi net bir şekilde tanımlayabildik.

Bu da yeniden empati kurmamızı, yeniden tanımlamamızı, bir kez daha fikir geliştirmemizi, bir sonraki etkinlik için daha gelişmiş bir prototip geliştirmemizi ve gelecek etkinliklerle birlikte prototipimizi — etkinlik deneyimimizi — yeniden test etmemizi sağlayabildi.

Katılımcıların jüri sunumlarından birkaç kare.

Katılımcıların jüri sunumlarından bazı fotoğraflar

Geri bildirim ve sonraki adımlar

Bu ilk tasarım maratonumuz olduğundan, hâlâ geliştirilmesi gereken şeyler vardı.

Her etkinlikten sonra adetimiz olduğu üzere, herkesin nelerin iyi gidip gitmediğine ve nelerin iyileştirilebileceğine dair düşünebilmesi için bir geri bildirim seansı düzenledik. Ancak geriye dönüp baktığımızda, referans alabilmek için resmî bir raporun daha da kullanışlı olabileceğini düşündük. Buna ilaveten, uygulanıp uygulanmadıklarını görmek için prototiplerin takibini yapmak da tüm sürecin başarısını değerlendirmemiz açısından çok iyi bir sonraki adım olabilirdi.

O günden beri eksiklikler veya iyileştirilebileceklerimiz üzerine düşünerek, etkinlik deneyimlerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Örneğin, bu tasarım maratonundan öğrendiklerimize dayanarak, her etkinlik sonrası ilave bir çıktı olarak düzenlediğimiz resmî raporları daha da detaylandırmaya başladık. Dahası, çıktıları ve tasarım ürünlerini arşivleyebilmek ve daha geniş kitlelerin erişimine sunabilmek adına, hackathon’larımız için mikro siteler kurmaya başladık. Bu etkinlikten bu yana gelişmelerimize birer örnek olarak, Arçelik için yarattığımız Hack the Normal internet sitesini veya Hack the Crisis Turkey için geliştirdiğimiz siteyi ziyaret edebilirsiniz. Her yeni etkinlik için “prototiplemeye” ve “test etmeye” devam ediyor ve katılan herkesin müdâhil olduğu unutulmaz deneyimlere dönüşebilecek etkinlikler yaratmaya daha da yaklaşıyoruz.

Son sözler

ATÖLYE’de tasarım odaklı düşünmeyi geniş bir yelpazedeki zorluklarla mücadele etmek için kullanmayı hedefliyoruz. Çocukların sınıf ortamındaki deneyimini geliştirmek, uygulamalar için alternatif kullanıcı arayüzleri yaratmak veya etkinliklerimiz aracılığıyla unutulmaz deneyimler yaratmak da buna dahil. Bazen müşterilerimiz için karmaşık problemleri çözmek için çalışıyor, bazen de bir iş ortağıyla birlikte tasarlayarak sosyal sorunları çözmeye odaklanıyoruz. Bu sefer, tasarımcı şapkasını kafamıza geçirip etkinlik düzenlemenin ötesine geçmek bizim için harika sonuçlar doğurdu.

Katılımcıların etkinlik alanını mütevazı bir başarmışlık hissiyle terk ettiklerini bizzat gördük. Yeni ilişkiler doğdu, yeni bağlantılar kuruldu ve kapanış seremonimize yaklaştıkça yaptığımız işten dolayı duyduğumuz gurur daha da arttı.

Sonuç itibariyla, etkinlik düzenleyiciler olarak “biz” ile “katılımcılar” arasında bazen kopukluk olabiliyor. Ancak katılımcıların gözünden deneyimin neye benzeyeceğini düşünmeyi seçersek, gerçekten güzel anılar yaratabilir ve etkinlikten tatmin olmuş bir şekilde, neşe, heyecan ve harekete geçmek için aldığımız ilhamla ayrılabiliriz.

Tasarım maratonununa katılan herkes

Not 1: Etkinliği belgelemek için imece ekibinden bize gönüllü katılan Kaya Demiral ve Müge Gümüş’e özellikle teşekkür ederiz.

Not 2: Hackathon veya designathon tasarlamak için bizimle çalışmak isterseniz, lütfen events@atolye.io adresine bir e-posta gönderin. Birlikte nasıl değer yaratabileceğimizi keşfetmekten memnuniyet duyarız.

--

--

ATÖLYE
ATÖLYE İçgörüler

ATÖLYE is a strategic design and innovation consultancy. Through our community-powered approach, we help organizations create lasting impact.