5 yıl sonra kendini değil de,
bizi nerede görüyorsun?

Oğuz Güç
Atolye15
Published in
4 min readAug 11, 2019

Neredeyse tam 2 yıl önce bir yazı yazmıştım. O yazıda ele aldığım temel düşünce ise bundan sonraki hedefimizin “daha fazla büyümek” değil, “daha verimli nasıl olabiliriz” olması gerektiğiydi. Çünkü eskiden büyümeyi sadece kişi sayısının artması sanıyordum.

Aradan geçen iki yıl içerisinde bu konu üzerine çok yoğunlaştık. Çok şanslıydım ki çok iyi ekip arkadaşlarım vardı ve onlar da en az benim kadar “nasıl daha verimli olabiliriz” üzerine kafa yordular. Bu sayede hemen hemen tüm iş yapma şekillerimizi, özellikle tüm yazılım geliştirme süreçlerimizi yenilemiş, çok daha verimli hale getirmiş olduk. (detaylı bahsedeceğim)

Aslında şunu farkettik. Biz hiç sormasak da, mülakatlarda sorulan o klasik soru “5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun?” tamamen yanlıştı. İK’cıların bu soruyu sorarak ne cevap almak istediklerini tam bilemesem de bu soru tamamen şirketlerin istedikleri bir adayı seçmesi üzerine kurulu olduğunu gösteriyor. Halbuki tersten gidip, adayların şirketi seçmesi gerektiğini, şirketlerin o adaya neler verebileceğini (kesinlikle maddi imkanlardan bahsetmiyorum), o adaya teknik veya teknik olmayan neler katabileceğini daha iyi anlatması gerektiğine kafa yormaya başladım. Bu yüzden de artık bu klasik sorunun “5 yıl sonra bizi nerede görüyorsun?” olarak değişmesi gerektiğine inanıyorum.

Daha doğrusu artık şirketlerin insanları geliştirdiğine değil, insanların kendilerini ve çevresindeki arkadaşlarını geliştirebildiğine inanmaya başladım. Aslında zaten bu çevrenin de tam olarak şirketi oluşturduğunu farkettim. O yüzden Atölye15 olarak 5 yıl sonra nerede olacağımızı belirlemek tamamen şu anki ekibimize ve aramıza yeni katılacak arkadaşlarımızın elinde.

Öte yandan dönüp baktığımda son iki üç yılda o kadar değişmişiz ki… Büyümeye değil, verimliliğe kafayı takınca o kadar çok şeyi farklılaşmış ki, biz bile içinde olduğumuz için bu dönüşümün farkında olmamışız. Geçen hafta çok ilham aldığımız Paraşüt ile Üretim Bandı podcast’ine konuk olduktan sonra gelen birçok mesaj sayesinde biz de bazı şeylerin gerçekten değişmiş olduğunu farkettik ve hepimizin suratında o tatlı, mutluluk dolu tebessüm oluştu. Sonrasında da bu değişeme sebep olan düşünce yapısını, bize ışık tutan felsefeleri biraz detaylandırıp yazmak istedim.

“Do one thing, and do it well”

Geliştireceğimiz sistemin en küçük parçasından başlayıp tüm modüllerine kadar planlama ve geliştirme aşamasında olabildiğince bu felsefeye sadık kalmaya çalışıyoruz. KISS prensibini uygulamanın en doğru yolunun bu olduğunu düşünüyoruz.

KISS prensibi kısaca, birçok sistemin olabildiğince karmaşık yapılması yerine olabildiğince basit tutulmasının onları daha iyi çalıştıracağını, dolayısıyla bir süreci planlanırken ana hedefin basitlik ve sadelik olması gerektiğini savunur.

“Standardization brings freedom and reduces entropy”

Aslında burada takip ettiğimiz temel felsefe, bir sistemi kontrol eden mekanizmalar ne kadar katı olursa, o sistemde geliştirme yapacak kişilerin sanılanın aksine kendini bir o kadar özgür hissedeceğini savunuyor.

Testleri düzgün yazılmamış, gerekli soyutlamaların yapılmadığı, sisteminin bileşenlerinin birbirlerine çok fazla bağlı olduğu bir codebase’de yeni bir feature geliştirmek herkes için bir işkence haline dönerken, yapılacak bir bugfix’in nerelere dokunacağını tam kestiremeyen developer için o codebase genelde koşarak kaçılan bir öcü haline dönüşüyor.

Ancak bunun tam tersi senaryoda, test coverage’i oldukça yüksek, linter’ları olabildiğince sert olan, yaptığınız hataları size daha geliştirme aşamasında haber veren ve sizi düzgünce uyaracağına emin olduğunuz bir sistemde tek odak noktası “Acceptance Criteria” olduğu zaman, geliştirici ister istemez daha az bug’a sahip olan ve daha tutarlı feature’lar geliştiriyor.

“Minimize human errors as much as possible”

Eğer bir şey otomatize edilebiliyorsa, otomatize et! Tüm proje geliştirme ve yönetme sürecimiz bu prensibe dayanıyor. Çünkü bir görevin yapılabilmesi için insanların kas hafızasına veya daha önceki tecrübelerine ihtiyaç varsa bu yetilerin çalışmadığı her anda hata yapmaya müsaitsiniz demektir.

Dolayısıyla görev bir şekilde makineye yaptırılabiliyorsa buna zaman ayırıp, makineye yaptıracak sistemin geliştirilmesi gerektiğini veya halihazırda hazır bir çözümü varsa kullanılması gerektiğini savunuyoruz.

“Act like an open source”

Geliştirilen projede belirli bir kod ve kalite standartı tutturabilmek için en önemli şeyin sanki bir açık kaynak proje yaparmışcasına düşünmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Gün içinde kullandığımız birçok kütüphane ve uygulamayı geliştiren insanlarla yan yana olmasak da, tanımasak da veya bir şekilde iletişime geçmesek de geliştirdikleri ürünleri sorunsuzca kullanabiliyoruz.

Dolayısıyla geliştirdiğimiz her uygulamada, her developer’ımız uygulama içindeki herhangi bir yeri, orayı yazan kişiye sormadan geliştirmeye devam edebilmesi gerekli. Bunun yolu da dokümantasyon ve testlerden geçiyor. Ya da açık kaynak projelerin doğal işleyişinde bulunan bir sorun ile karşılaşıldığında issue açma sürecini de her projemizde repolarımız private olsalar dahi kendi içimizde sorunları issue açarak çözmeye çalışıyoruz. Böylece her projede sanki o codebase’e dünyanın her tarafından insanlar dokunacakmış gibi yaklaşıyoruz ve bu ister istemez güzel bir dokümantasyon ve PR sürecini de beraberinde getiriyor.

Temel felsefe, ekip içindeki herkesin sadece yazılı kaynakları okuyarak projede bir şeyler yapabilir hale gelmesini sağlamak. Yani, sadece bir kişinin hakim olduğu codebase veya unit’ler yerine, herkesin sadece bir kaynak okuyarak her noktasına hakim olabileceği projeler geliştirmeye çalışıyoruz.

Eğer sen de bizi 5 yıl sonra iyi bir yerlerde görebiliyorsan, bu düşünce yapımız, inandığımız felsefelerimiz senin için de doğruysa belki aramıza katılmak istersin.

Güzel İzmir’de kaliteli bir hayat yaşayarak, Amerika’daki, Almanya’daki, İngiltere’deki ve tabii ki Türkiye’deki birçok proje için kaliteli ürünler geliştirmek isteyen tüm developer’ları ve designer’ları aramıza bekliyoruz. Belki de relocation paketimiz gibi birçok ufak destek ile senin de karar verme süreçlerini hızlandırabiliriz.

Belki bizi biraz daha yakından tanımak istersin diye de web sitemizin ve Github, Instagram, YouTube, Dribbble, Linkedin, Twitter hesablarımızın linklerini buraya bırakıyorum.

Aramıza katılmak, önümüzdeki 5 yılın hikayesini bizimle beraber yazmak istersen de buradan başlayabiliriz.

--

--