Atölye15’te Geçirdiğim Bir Buçuk Sene

alperenturkoz
Atolye15
Published in
5 min readMay 5, 2022

--

Pandeminin hâlâ etkisini devam ettirdiği bir sonbahar gününde telefonum birdenbire çaldı. Yetişemediğimi hatırlıyorum, numarayı geri aradığımda Atölye15 ekibinden IT Recruiter pozisyonundaki Ceren ile tanıştım. Hiç beklemediğim bir anda gelen telefon ile birlikte Atölye15'teki aday değerlendirme sürecine katılmış ve sonucunun hayatımı değiştireceği bir döneme girmiş oldum.

Yaklaşık bir ay süren görüşme ve mülakat sürecim boyunca sürekli Atölye15 ile ilgili yeni şeyler öğrendim ve her seferinde bir sonraki aşamaya geçebilmek “Acaba bu sefer oluyor mu?” düşüncesine sürükledi beni. Süreç o kadar detaylı ve ince ince planlanmıştı ki Atölye15 ekibine birinin dahil olmasının asla tesadüf olmayacağını anlamıştım. Elensem bile bir sürü şey öğrenmiş olacaktım. Sonunda mülakat sürecim tamamlandığında ise her şey olumlu geçmiş, Kasım 2019'da Atölye15'te çalışmaya başlamıştım.

https://www.atolye15.com/

İtiraf etmeliyim ki işe başladığım ilk günler beni nelerin beklediğinden habersizdim. Hatırlıyorum da tanışma maillerinde ve şirketin hazırladığı IK prosedürünü gördüğüm zaman cidden böyle yan haklarımız var mı diye şaşırmıştım. Hatta o günlerde Atölye15'te yaptığımız ürün geliştirmelerini “İleride sen de yapacaksın.” deselerdi yine inanmaz, şaşırırdım.

Atölye15 ekibine dahil olduğum ilk günden beri Almanya’daki büyük bir projede çalışıyorum. Proje daha yeni başlarken ekibe katıldım ve böylece proje geliştirilirken ilk aşamalarını da görebildim. Yaklaşık 1–2 ay süren onboarding sürecinden sonra içerideki deneyimli ekibin desteği sayesinde düşe kalka ilk özellikleri geliştirebilir, bugları çözebilir hale geldim. O zamanları net hatırlayamıyorum ama katkıda bulunduğum ilk özellik, kullanıcının aynı Microsoft Paint’teki gibi tuvale bir şeyler çizebileceği bir modüldü. Fabric.js sayesinde kullanıcıya ekranda çizim yaptırıp, React ve Apollo kullanarak kendi logiclerimizi uyguluyor, Azure Blob Storage’da saklıyorduk.

Büyük bir deploy çıkarken :)

Çalışmaya ilk başladığım günden bu yana bir retrospective yaptığımda Atölye15 ile birlikte çok yol katettiğimi ve geliştiğimi hissediyorum. Yazılımcıyım diye de kendimi yalnızca yazılımda geliştirmişimdir diye düşünmeyin. Buradaki doğal sistem sizi; bir ürün yöneticisi, bir deneyim tasarımcısı gibi düşünmeye itiyor. Çok yönlü bir düşünce sistemi geliştirmek zorundasınız çünkü Atölye15'in temelinde bu sistem yatıyor. İçerideki ekip her şeyi acayip sorguluyor. Bunun tek bir sebebi var; herkes sorumluluk almayı ve birbirine destek olmayı çok seviyor. Hatta ben bazı durumlarda biraz ara verip yapmam gereken özelliği kafamda sindiriyorum.

Geliştirdiğimiz bazı özellikler o kadar kapsamlı ve üzerine düşünülmesi gereken şeyler ki tasarlanması birkaç hafta alıyor ve bütün ekibin o anda bir arada bulunup beraber çalışması gerekiyor. Lafı açılmışken size bir Atölye15'teki sosyal hayatımızla işlerimizi nasıl dengelediğimizden bahsedeyim. Ekip olarak çalışmamız gereken bir süreçte, pandeminin getirdiği şartlar da göz önünde bulundurulunca, bizden biri, bir hafta boyunca bir kampa girelim ve bu özelliği geliştirelim dedi. Biz de bu fikre inandık! Günün sonunda, bir grup değil, hepimiz, tüm Atölye15 ekibi olarak kendimizi elimizde bavullarımızla Atölye15 Summer Retreat’te bulduk. Marmaris’te üç gün boyunca birbirimizle eğlendik, stresimizi attık, uzun uzun vakit geçirdik.

Aslında Atölye15 Summer Retreat iki gün boyunca hepimizin kendini yenileyeceği kısa bir araydı. Bir gününde de toplantı yapacaktık ama tatil yapma perileri ağır basmış olmalı! O gün de diğer günler gibi çok eğlendik. Marmaris’te geçirdiğimiz üç gün özellikle benim için ayrı bir boyuttu. Evden çalıştığımız o günlerde ilaç gibi geldi diyebilirim.

Atölye15 Summer Retreat — 2021 @ Marmaris

Yukarıda anlattıklarım kulağa hoş geliyor değil mi? İçerdekiler bu işi gerçekten biliyor, çalışırken eğlenen ve bunu alışkanlık edinen bir ekip var. Hatta sadece ekibin mutluluğundan sorumlu bir arkadaşımız var içeride. Tatil de bir yere kadar tabii. Güzel bir üç günün sonunda enerjimizi toparladık ve çalışmaya geri koyulduk. Backlog toplantıları, teknik planlamalar derken toplantılar birbirini kovaladı. Yaptığımız her işi en küçük detayına kadar inceledik. JIRA’daki maddeleri okurken müşterinin bizden ne istediğine değil, ürünün kullanıcıya katacak değerini hesaba kattık. Müşterinin bizden istediğinin hep daha fazlasını yaparak daha iyi bir kullanıcı deneyimi yaşatmak için önerilerimizi sunduk. Müşteri isteklerinin yanı sıra kendimizi ve projeyi hep ileriye taşımak isteyen bir ekip var içeride. Böyle bir kültür olması çok güzel değil mi?

Özellikle benim çalıştığım projede on binlerce kullanıcıya hizmet veren bir sistem çıkarmayı başardık. Bugünlerde bu uygulama için çok kompleks işler geliştiriyoruz. Projenin UI’yı, backend’i, operasyonu derken beni büyüleyen çok büyük bir yapıya evrildi ve evrilmeye de devam ediyor.

Gel zaman git zaman derken, Atölye15’teki birinci yılıma yaklaşmaya başlarken havalar da soğumaya başlamıştı. O günleri bazen düşünüyorum da Atölye15’le birlikte ne çok yol katetmişiz.

Neyse konumuza geri dönelim; havalar soğudu ama ekibin enerjisi ve ruhu hiçbir şartta değişmedi. Türkiye’nin dört bir yanında çalışan Atölye15 ekibi, İzmir’de ofiste buluştu ve yeni yıl partisi düzenledi.

Atölye15 Yeni Yıl Partisi @ Atölye15 Ofis

Yeni yıl partisinden sonra da yıla hızlı bir başlangıç yaptık. 2022’nin ilk haftası, Atölye15’te yeni bir Staj Kampı düzenlendi. Atölye15 Staj Kampı; ekibimize dahil olacak, projelerde beraber çalışacağımız yeni arkadaşlarımızı tanımamız için yaptığımız bir tam günlük etkinlik. Burada beraber proje geliştiriyor, birbirimizi tanıyoruz. Ardından seçtiğimiz arkadaşımızla Atölye15'te yeni bir serüvene başlıyoruz.

Farklı olan bir şey vardı; geçtiğimiz senelerdeki Staj Kampı’na aday olarak katılmışken bu sefer etkinlikte konuşmacı oldum. Atölye15’te yaptığımız JavaScript Development’ını katılımcılara anlattım. Geçtiğimiz senelerde aynı masalarda ben konuşmacıları dinlerken, şimdi konuşmacı olarak ben vardım. Her Atölye15 etkinliği gibi bu da benim için inanılmaz bir tecrübe ve keyifti.

8. Atölye15 Staj Kampı

Zaman geçtikte çalıştığım proje daha da büyüdü, biz de buna seyirci kalamadık. Projeyle birlikte biz de büyüdük. Hatta büyürken bölündük. Şu an aynı projede çalışan üç farklı takım olduk. Tüm bunları planlarken, işlerin nasıl yürüyeceği kadar iletişimimizin nasıl olacağını dahi tartıştık çünkü Atölye15’te bürokratik bir yapıyı asla getirmek istemiyorduk. İçeride her zaman fikirlerimizi özgürce söyleyebildiğimiz, düşüncelerimizin değer gördüğü bir yapı var. En önemlisi de bu kültürümüzü büyüyen projelerle ve ekiple birlikte kaybetmedik.

Projenin ve ekibin bu kadar büyümesiyle birlikte oluşan yoğunluğu ve stresi atmak için yine bir tatil haberi aldık. Bu sefer de Atölye15 ekibi olarak Winter Retreat’e gidiyorduk. Bolu, Abant’ta, karlar içinde bir otelde buluştuk. İnanın bana bu tip tatiller işin stresinden sizi kurtarmak için büyük bir nimet. Tüm gün ekran başında çalışıyoruz ve çok doğal olarak bu bizi yorabiliyor. Birkaç günlüğüne iş arkadaşlarınızla işi düşünmediğiniz, anılar biriktirdiğiniz bir etkinlik gerçekten büyük bir avantaj.

Atölye15 Winter Retreat — 2021 @ Abant

Böyle güzel işler çıkaran, hem de eğlenmeyi ve gülmeyi her zaman bilen bir ekiple olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Şunu düşünüyorum da yarın öbür gün Atölye15’te hatırlayacağım şey ne? Gün sonundaki yorgunluklarımız veya tartışmalarımız değil. Hatırlayacaklarım, anlattığım günlerde yaşadığımız o güzel anlar.

Unutmayın; çoğu şeyi seçemesek de çalışacağımız yeri ve iş arkadaşlarımızı seçebiliriz. Ben de öyle yaptım. :)

--

--