BAŞARI İLE UYUŞMAZ BİR BİRLİKTELİK: AYKUT KOCAMAN

İmran Toprak
Ayaktopu
Published in
3 min readJan 27, 2018
Aykut Hoca gülerken…

Türkiye futbolunu biraz olsun takip eden hemen hemen herkes Aykut Kocaman’ın başarılı olup olmadığı hakkında kesin bir kanaate sahip değil. Kazandığı kupalara, Anadolu takımlarında topladığı yüksek puanlara rağmen oynattığı oyun sadece Fenerbahçe değil, çalıştırdığı diğer takım taraftarları tarafından da her zaman sorgulandı ve keyifsiz bulundu. Tribünleri heyecanlandıran, özel yeteneklere sahip, klişe tabirle oyunun seyrini değiştirebilen oyuncularla yaşadığı problemler de cabası… Elbette akla gelen ilk isim Fenerbahçe efsanesi Alex de Souza, fakat bu isimler sadece sambacıyla sınırlı değil: İlk Konyaspor macerasında Ceyhun Eriş, 2006–2007 sezonunda Ankarasporda Jaba ve iki sezon sonra Mehmet Yılmaz, ikinci Konyaspor macerasında Arsenal ve Barcelona formalarını terletmiş yıldız futbolcu Alexander Hleb ve son olarak Fransız milli futbolcu Mathieu Valbuena formlarının zirvelerinde olmalarına rağmen Aykut Kocaman ile yıldızları barışmayıp kadrodan kesik yiyen diğer isimler…

Buna sebep olarak spor camiasında genel olarak kıskançlık, yetenekli futbolculardan haz almama gibi gerekçeler gösteriliyor fakat hiçbir teknik direktör yetenekli futbolcu istemezlik yapmaz. Sorun Kocaman’ın futbol “doğru”larında. Hoca maçların ardından oyuncu istatistiklerine, koşu mesafelerine fazlasıyla dikkat edip sonraki maç kadro tercihlerini bu rakamlara göre yapıyor. Maç boyu diri ve güçlü kalıp, rakip yorulduktan sonra bu diri görünümüyle işi bitirmeye çalışan bir taktik anlayışa sahip olduğu için kendi doğruları bu yönde şekillenmiş ve bunlarda oldukça kararlı. Her ne kadar kararlılık teknik direktörlüğün olmazsa olmazlarından biri olsa da ne yazık ki Kocaman’ın doğrularında ısrarı kararlılıktan öte bağnazlık seviyesine gelmiş durumda. Bu doğrularının bir “değiştirilemez ön kabul” halini alması yaklaşık 20 yıllık kariyerinde benzer problemlerle karşılaşmasına tekrar tekrar sebep olmasına rağmen bunlara ısrarla devam etmesi onun içini ferah tutsa da oyuncu grubu ve taraftar aynı görüşte olmuyor çoğu kez.

Bir örnekle bu doğruları sorgulayalım: Birçok otoriteye göre dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu Lionel Messi’nin maç başı ortalama koşu mesafesi sadece 7,9 km. Dahası, bu mesafenin sadece %10’unda koşup, %1’lik kısmında depar atıyor. Oyuna ve skora katkısı ile tartışılamaz. Belki Hleb’in, Jaba’nin, Valbuena’nın yetenekleri Messi’nin yanına bile yaklaşamaz fakat Fenerbahçe özelinde düşünürsek özel yeteneği ve skora katkısı sebebiyle Valbuena’nın 11 km yerine 10 km koşması sizin doğrularınız genel doğrular olsa dahi göze alınması zorunlu bir seçim, ki bu farkı futbolcunun oyuna sonradan girdiği maçlarda da açıkça görmek mümkün.

Bütün bu problemlere rağmen CV’sine bakılınca Konyaspor’da iki sezonda bir lig üçüncülüğü (kulüp rekoru) ve bir Türkiye Kupası şampiyonluğu (kulüp tarihinde ilk), Fenerbahçe kariyerinde ise üç sezonda bir lig şampiyonluğu, iki ikincilik, yaklaşık 30 yıl aradan sonra kazanılmış 2 Türkiye Kupası ve en önemlisi Avrupa Ligi’nde yarı final ile karşılaşıyoruz. Fenerbahçedeki 4. sezonunda ise Avrupa’daki Vardar hezimetine rağmen sallan yuvarlan da olsa şampiyonluk yarışının içinde olan ve çok zor maç kaybeden bir takım çıkardı ortaya.

İşte bu sebeplerden ötürü bu başarıları uyuşmaz bir birliktelik olarak isimlendirdim. Çünkü öyle bir hâl aldı ki, artık taraftarlar takım galip gelse bile bazen sevinemiyor, 1–0 öndeyken oynanan oyunu ıslıklıyor, hatta hayatî öneme sahip maçlarda bile 52.000 koltuk dolmuyor. Bu uyuşmazlık ancak başarının tanımı ile açıklanabilir: Başarı; kupaların yanı sıra göze hoş gelen futbol oynamak, camianın tüm unsurlarını memnun etmek ve taraflı-tarafsız herkesin futbol saygısını mı kazanmaktır, yoksa bir yerden ayrıldıktan sonra “Ya bu adam aslında iyi sonuçlar elde etmiş” diye düşündürtmek mi? Cevap her ne olursa olsun, bu sezon şampiyonluk ve “başarı”nın gelip gelmeyeceğini bekleyip göreceğiz. Ama bu bekleyişin Fenerbahçeli taraftarlar için hiç de rahat olmayacağı kesin…

--

--