Sağdan Korner #2: İyi, Kötü ve Çirkin

İlk haftanın ardından

Alp
Ayaktopu
Published in
5 min readAug 22, 2019

--

İyi

Teknik direktörlük kariyerinin yedinci senesinin açılışını yapan Sergen Yalçın, şimdilik Yeni Malatyaspor’la daha önceki kulüpleriyle yakaladığından daha iyi bir uyum yakalamış gibi gözüküyor. Doğrudan kaleye gitmeyi seven, topa sahip olmaktan çekinmemekle birlikte ikinci bölgede de çok vakit kaybetmeyen takımlar yaratan Yalçın, Malatya’da tanıdık olduğumuz bir oyun planı sergiliyor. Şu ana kadar ileride Adis Jahovic’in bitiriciliğinden bol bol beslenen Yeni Malatyaspor, Avrupa Ligi Play-Off’una bir gol uzaklıkta veda ederken Süper Lig’e oldukça sağlam bir başlangıç yaptı. İrfan Can Kahveci’nin ikinci resmi maçında da kırmızı kart görerek takımını yalnız bırakması, sarı-siyahlı ekip adına maçın düğümünü çözdü. O ana kadar daha baskılı olan taraf Başakşehir olmasına rağmen, orta sahadaki eksiklik Sergen Yalçın’ın oyun planını destekliyor; Guilherme, Bifouma ve Fofana gibi oyuncular Başakşehir ceza sahasına hızla iniyordu. Guilherme ve Jahovic akan oyunda yakaladıkları boşlukları iyi değerlendirirken, Fofana bir karşı atağı hızla bitirip müthiş bir gol attı. Danijel Aleksic’in boşluğu henüz kağıt üstünde doldurulmamış olsa da iyi bir transfer dönemi geçiren ve yaratıcılığını artıran Yeni Malatyaspor, geçen sezonki başarısını tekrarlamaya aday. Erol Bulut sonrası Sergen Yalçın ise şu ana kadar çok doğru bir seçim olduğunu gösterdi. Süper Lig’de mücadele eden ekipler ilk haftaki sonuçlarını önümüzdeki haftalarda tekrarladığı takdirde, Sergen Yalçın’ın lig maratonunu Malatya yerine İstanbul’da tamamlaması yüksek bir ihtimal. Beşinci haftanın tamamlanmasıyla, kağıt üstünde, en zor beş maçının üçünü tamamlamış olacak olan Malatyaspor ve Sergen Yalçın, sonrasında spot ışıklarını uzun süre üstüne çekebilir.

Kötü

Tuhaf bir transfer dönemi geçiren Galatasaray, Süper Lig’e de tuhaf bir başlangıç yaptı. Denizlispor karşısında baskılı başlayan taraf Galatasaray’dı. Nitekim ilk 15 dakika geride kaldığında, orta sahaya dahi topu taşımakta zorlanan ve ileri oyun kuramayan Denizlispor alarm veriyordu. Maçın tek hakimi pozisyonundaki sarı kırmızılılar giderek etkisizleşip rakibini oyuna ortak etmeye ve 29. dakikada kaçan penaltıyla birlikte saha içi varlığını kaybetmeye başladı. Psikolojik üstünlük Marcao’nun kırmızı kartıyla tamamen Denizlispor’a geçti ve ikinci yarı bambaşka bir maç sahadaydı. Takım boyu vasat performanslar; Diagne, Mariano ve Selçuk İnan’ın vasatın da altı performanslarıyla taçlandı ve 2–0’lık mağlubiyet bu maçtan çıkarılabilecek en iyi sonuç halini aldı. Seri’nin 6 numara pozisyonu için, Selçuk İnan’ın ise ilk 11 için en uygun tercih olmadığı onaylandı ve N’Zonzi’nin transfer edilirken düşünüldüğünden daha da önemli olduğu fark edildi. Belhanda’nın performansının saha içi partnerlerine ne kadar bağlı olduğu tekrar görülmüş oldu. Diagne’nin saha içindeki ve dışındaki genel hali taraftarın Falcao isteğini körüklüyor. Takımın geri kalanı iş yaptığı sürece uyum sağlayacakları düşünülen defans hattıysa, çok fazla güveni hak ediyor mu muamma. Falcao transferi de tamamlanacak olursa, açık ara ligin en pahalı kadrosuna sahip olacak olan Galatasaray; her ne kadar kilit roller oynayacak Feghouli ve N’Zonzi gibi oyuncularınan mahrum olsa da, olması gerekenden daha kırılgan bir tablo çizdi. Yönetiminden taraftarına bütün hatları karıştıran Falcao bilmecesi, sezon içi ortaya çıkabilecek problemlerin üstüne yatmış olabilir. Orta saha transferlerini büyük bir başarıyla tamamlayan Galatasaray, Falcao transferine harcadığı enerjiyi iyi kontrol edememiş gibi gözüküyor ve transfer dönemi bitmeden, orta saha transferlerinde sahip oldukları bakış açısıyla takıma genel bir göz atmak faydalı olabilir. Bu noktada sorumluluk yönetime ve teknik heyete eşit dağılıyor. İlerleyen haftalarda bir fatura kesilmesi gerekebilir ve bedel ödemeye hazır olmayan taraf hesabını iyi yapmalı.

Clint Eastwood as Sergen Yalçın

Çirkin

Fikret Orman’ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte bir yükseliş trendi yakalayan Beşiktaş’ta, 2015–16 sezonunun tamamlanmasının ardından ibre tersine döndü. Giden oyuncuların yeri doldurulmakta zorlanırken, genel kadro kalitesindeki ciddi düşüş yeni sezonla birlikte kendini iyiden iyiye belli ediyor. Sivas deplasmanında kaybolan Beşiktaş, 3–0’lık skorla sahadan ayrılırken; genç kaleci Utku Yuvakuran’ın kötü bir performans sergilememiş olması maç hakkında çok şey söylüyor. Tyler Boyd harici yeni sezon transferlerini değerlendirmeyen Abdullah Avcı, onları değerlendirseydi sonuç farklı olurdu demek zor; zira yedek kulübesi ve saha içi arasında belirgin bir kalite farkından bahsetmek pek mümkün değil. Güven Yalçın, Umut Nayır ve Tyler Boyd ileri üçlüsü, gelecekte Beşiktaş için çok kıymetli olabilecek olsa da bugün henüz Beşiktaş’ın hücum yükünü sırtlamaya hazır değiller. Medel’in zayıf performansı orta sahadaki partnerlerine de sirayet ediyor ve Dorukhan Toköz geçen sezonun ikinci yarısında yakaladığı performanstan uzak bir performansla formasını Orkan Çınar’a teslim ediyor. Caner Erkin ile Gökhan Gönül, bir süreliğine son maç başlangıçlarını yapmış gibi gözüküyorlar ve stoper tandemi Tosic-Marcelo ikilisinin taraftara verdiği güveni vermekten uzak duruyor. Burak Yılmaz’ın acil ve formda dönüşüyle birlikte yeni transfer N’Koudou’nun beklentileri karşılayabilmesi, şu an hızlı bir ayağa kalkış için büyük önem taşıyor. Uzun yıllardır taraftar ve yönetim stresi hissetmemiş Abdullah Avcı’nın ise mümkün olan en kısa sürede çözümler üretmesi gerekiyor, çünkü bir yerden kapadıkları başka yerden açılacak ve saha kenarında sürekli takımını bu duruma adapte edemezse, Beşiktaş kariyeri hızlı/hızla bitebilir. Olası başarısızlık senaryosunun altındaki imza yine de kendisine değil, Fikret Orman’a ait olacaktır.

Güvenlik koridoru

Trabzonlular başta olmak üzere bütün futbol kamuoyunun yüksek beklentileriyle lige başlangıç yapan Trabzonspor, Kasımpaşa deplasmanından beraberlikle döndü. Kazanabileceği gibi kaybedebileceği de bir maç çıkaran Trabzonspor, Sturridge ve olası Wanyama eklentisiyle birlikte kadrosuna son halini verecek. Yusuf Yazıcı satışından sonra transferde ibrenin tekrar yüksek maliyete dönmesi eleştirmeye açık fakat yönetim kurulu risk yönetimini doğru yaptığı takdirde, fırsat vermeden eleştirmek doğru olmayacaktır. Defans harici mevkilerinde şampiyonluğa hazır bir rotasyon bulunduran Bordo Mavilililer, ilk hafta itibariyle gri bölgede.

Hedefini şampiyonluk olarak belirlemeye devam eden ve Okan Buruk’u takımın başına geçirerek işe başlayan Başakşehir, oynadığı ilk üç resmi maçı itibariyle henüz gol atamadı. Aslında ortaya gol atamayacak bir futbol da koymayan, hatta Abdullah Avcı’nın bıraktığı futbol çizgisinden pek uzaklaşmamış Başakşehir; bir noktada iyi futbol beklentileri karşılamaya başlayacaktır, fakat o noktaya kadar iş işten geçer mi kestirmek güç. Şampiyonluğun gerçekçi bir hedef olmadığıysa, şimdiden söylenebilir.

Haftanın lideri Fenerbahçe, Gazişehir maçında oldukça baskılı bir futbol oynayıp, net bir skor elde etmiş olsa da; geçen sezonu göze alarak, henüz konuşmak için erken. Fenerbahçe’nin önünde 5 maçlık zor bir fikstür bulunuyor. Ersun Yanal eğer ekibini bu fikstürün içinden minimum fireyle taşıyabilirse, Fenerbahçe daha gerçekçi bir şampiyonluk hedefine sahip olacaktır. Hem oynadığı hazırlık maçlarıyla, hem de ilk haftaki performansıyla Fenerbahçe, şampiyonluk adayları arasından lige en hazır olanı olarak gözüküyor. Yenilenen kadro kalite farkını belli etmiş olsa da Fenerbahçeliler dereyi görmeden paçaları sıvamamalı, zorluk seviyesi daha yüksek maçlardaki Fenerbahçe’yi tahlil etmeden beklentilerini şekillendirmemeli.

Anadolu takımlarıyla Üç Büyükler arasındaki makasın iyice daraldığı, bütün takımlar arasındaki bütün maçların zor ve tahmin edilemez hale geldiği ve tekrar dar bir puan tablosu göreceğimiz bir sezonla karşı karşıyayız. Sadece saha içinde olanları konuşmamız ve Cemil Usta Sezonu’nun bütün kulüplerimizi ileriye götüren bir sezon olması dileğiyle!

--

--