TACİZ Mİ, KİŞİSEL VERİ PAYLAŞIMI İHLALİ Mİ, METRODA GÜRÜLTÜ MÜ?

Ahmet Turan Köksal
Ayasofya
Published in
4 min readNov 2, 2019

2019 yılı 29 Ekim Bayramı’nda metroda cübbeli sarıklı bir adam, kutlamadan gelenlerle aynı vagondadır. Kutlayanlar metroda marş söylemektedir. Bu adamın görüntüleri sosyal medyada paylaşıldı.

https://twitter.com/MBekaroglu/status/1189969845808443393?s=20

Mehmet Bekaroğlu şöyle bir tüvit yazdı. Sonra olaylar olaylar.

Akabindeyse bu adama taciz var mı, yok mu tartışmaları ortaya çıktı.

Zaten kamplaşmış halimiz daha da belirgin hale geldi. Seküler kesim bu marşı söylemenin taciz olmadığını, hakaret ve dokunma olmadığını belirtti ve bir başka videoda yine sarıklı cübbeli birinin genç çocukları hırpalama görüntülerini paylaştılar asıl taciz örneği budur diye.

Şimdi biraz sakin olalım ve durumu bir tahlil edelim.

1- Toplu taşıma araçlarında hep bir ağızdan marş, şarkı söylenmez. O araçta sessizlik isteyen yolcular da olacaktır. 29 Ekim kutlamalarından geliyor olmanız ortalığı yıkmanıza mazeret değildir. Aynı şekilde maçtan gelen taraftalar da bağırsın o zaman. Ya da düğün dernekten gelenler halay çeksinler. Bir başkası da Kadir gecesi metroda Kur’an okutsun. Budist rahipler tütsü yaksınlar.

Zaten takımı başka takımı yendi diye, şampiyon olundu diye veya asker uğurlamasında trafiği kapatanlardan bıktık.

Sizin önemli gününüzün ne olursa olsun, diğerinin sessiz yolculuk etme hakkını elinizden almanıza sebep değildir.

1.5- Ben hatta Vapurda izin alınmış olduğu halde sesi kart ve doğru dürüst enstrüman çalamayanların müzik yapmasına da karşıyım. O sırada o salondan çıkamıyorum, dışarısı soğuk. Adam şarkıyı katlediyor. Laf etsen, sen kötü oluyorsun. Yahu kötü söylüyor, belki bana göre bu eziyet.

Sokak sanatçısı tamam, eğer beğenmiyorsan kalkar yürür gidersin.

Ama mümkün değilse çekmek zorundasın öyle mi. Mimarlar Odasının İstiklal Caddesindeki eğitim merkezinde 13 yıl ders verdim. Ders verdiğim binanın hemen önünde ağzındaki metal parçayı satan biri (öyle garip bir minik hijyenik olmayan tenekeden bir alet vardı) Godfather’ın müzüğini ağzıyla yıllarca ve her gece, saatlerce çaldı. Saatlerce, defalarca. O metal şeyi satacak ya…

İstiklal Caddesi zaten gürültünün merkezidir. Orada sessiz ol denmez zaten de metroda coşmak nereden hak sayılıydı bilemiyoruz.

2- Toplu taşıma aracı içinde ya da sokakta birinin fotoğrafını videosunu çekip yayınlayamazsınız.

“O vagon o kadar dar ki, benim amacım aslında Atatürk resmi taşıyanların çoşkusunu çekip sosyal medyada yayınlamaktı o adam da o sırada cüppeli ve sarıklı olarak o kareye girmiş benim suçum mu?”

Evet, o kişiyi görüntüden ayırmalı kesmeli veya buzlu hale getirmelisiniz.

Neden?

Diyelim ki maçtan dönüyorsunuz takımınız yenmiş, bir curcuna ve toplu taşıma aracından marşlar türküler… Kimse de size bir şey diyemiyor, o kadar kişiye nasıl karşı gelinsin. Neyse siz de bu kutlamayı telefonunuz ile videoya çekip sosyal medyaya koyacaksınız. O sırada orada kısa şortlu bir hanımefendi var, siz daracık yerde onu almadan bir görüntü kaydedemediniz. Sonra o görüntü dağıldı, herkes sizin o kutlamalara değil o hanımefendinin vücuduna baktı, yorum yaptı. Eeeee…

“Belki benim o sırada orada olduğumu beyan etmiş oluyorsunuz.

Belki önceden sekülerdim şimdi cübbeliyim, sarıklıyım.

Belki dini itikatimi eskiden beni tanıyanların görmesini çok arzu etmiyorum mesela. Ancak mecburen işe, eve gidiyorum az kişi görüyor olsa bile buna katlanırım. Fakat siz öyle bir tüvit atıyorsunuz ki, görmeyen kalmıyor.

Belki tam tersi, eskiden kapalıydım açığım. Eskiden müslümandım şimdi göğsümde 100 gramlık saf altından HAÇ TAŞIYORUM. Sadece beni görenler bunu fark etsin benim yerime benim durumumu yayın yapma hakkına sahip değilsiniz.”

Bu böyle uzar gider. Daracık bir vagonda bir hanımefendinin istediğini giydiği kıyafeti ile görüntüye girmesi ve suistimal edilmesi ile bunun bir farkı yoktur.

Hem de hiç farkı yok. O adamı göstermeyeceksiniz.

Bakın bu bizim ev. Eski bir arabamız var. Google Maps’teki sokak görüntüsünde park etmiş arabamızın plakası dahi buzlu şekilde gösteriliyor.

Bunu ben değil “Kişisel Verileri Koruma Kanunu” diyor.

Arkadaşla selfi çekerken arkada görüntüye giren adam sizi dava edebilir. Veya o arkadaşınızla yıllar sonra kavga edersniz yayınladığınız görüntü için o da sizi dava edebilir.

3- Bu videonun bu kadar çok seyredilmesindeki sebep nedir?

“Cumhuriyet kutlaması yaptık, bağırırız çağırırız. Bu zamana kadar dindarların hakimiyeti vardı şimdi yok. Bak nasıl da sessiz duruyor orada diye o adamı GÖSTERMEK”.

Eğri oturup doğru konuşalım. Bunu itiraf etmek gerekir.

“Ne yapalım kadraja girmiş, taciz yok dokunma yok, bayramdan gelenlerin marşını dinleyecek tabii, biraz da o dinlesin, sıra onda” demek isteniyor belli. Tabii ki dokunma ve taciz olmayacak ama bu da olmamalı.

İşte bunu yapmayın. Eğer sizin için Cumhuriyet’in ilan edilişini kutlamak önemliyse, beğenmediğiniz şekilde giyinen (ki bence isteyen istediğini giyinir) birini KAREYE ALMAK, KUTLADIĞINIZ DEĞERE TERS DÜŞER.

Tamam 29 Ekim’i kutlayın. Ben de kutladım sevindim iyi ki Cumhuriyet var dedim. Ama işte o Cumhuriyet ve onun yasaları bu adamın yayınlanmamasını şart koşuyor. Onun istediği şeriat geçerli olsaydı bu yasa değil, kadınlar o metroya bile yanlarında erkek olmadan binemeyeceklerdi belki. Evet, tamam. Fakat Cumhuriyet, yasalarla korunan bir yaşamı ortaya koyar. İlk elinize fırsat geçtiğinde buna ters davranmayın. Cumhuriyet kutlamasına bu adam yakışmıyorsa onu kareye almayın işte.

Bunu anlamak çok mu zor. Yapmayın işte.

En son dostum Ömer Yılmaz’ın tüviti ile yazıyı sonladırayım.

Bu kadar basit aslında.

Her türlü takım tutar gibi taraflı olmayı bıraksak iyi olacak.

--

--

Ahmet Turan Köksal
Ayasofya

İstanbul. Dr. Mimar. YTÜ. Yarışmalarda ödül alır-almaz. Ustura, Tuhafiyedeki Hafiye, İnternet Sizden Korksun, Kimkorkar intenernetten kitap yazarı. ayasofya.com