Lamy neden iyidir?

Ahmet Turan Köksal
Ayasofya
Published in
5 min readDec 1, 2016

Öncelikle belirteyim, Lamy Firmasının dağıtıcısı satıcısı filan değilim. Bu yazı reklam filan da içermiyor. Fiyatına bakmadan aldığım, çekmecemde hiç açılmamış iki üç adet tuttuğum Safari serisi en çok kullandığım modelidir. Size Lamy’ler hakkında bilgi vermek istiyorum.

Şimdi biraz size kendimden bahsedeyim. Mimarım ben. Fakat kalem sevme işi mimarlıkla ilgili değil. Ortaokuldayken babamın kalemleri ve daha çok dolmakalemleri beni çok çekmiştir. Onların pompalarına mürekkep doldurur. Sonra temizler bakımını yapar (rutin bir işti onun için) ahşap bir kutuda saklar, kırılanlar varsa onarmaya çalışır, genelde onarır da.

Sonra o güzel yazısıyla kalemleri denerdi. Ben de öyle bakardım ona. Sonra Mimarlık Fakültesine girince kalemin değerini bir ayrı anladım. Bir kere her projeyi çizdiğim kalemi elime alınca o projeyi hatırlayan biri oldum. Çektiğim zorlukları ya da öğrendiğim şeyler… Aslında hepsi o kalemde kodlanmış olarak duruyordu. Kalemimi kaybettim mi gerçekten üzülürüm ben. Çok üzülürüm. Kaybetmemeye çalışırım. Kısaca kalem tutmayı da kalemin kodunu çözmeyi de mimarlık fakültesinde öğrendim ben.

Sonra hayatıma Lamy diye bir marka girdi. Hocaların kalemleri (o kuşak Caran d’Ache kullanırdı) genelde kullanmaktan ötürü bir bölümünün boyası kalkmış ham derisi gözüken, bordo, koyu kahve bazen naturel renkte, şık kalem kutularında bulunurdu. İyi hocalar kesinlikle tükenmez kalem kullanmazlardı. Hatta duruma göre kalem değiştirirlerdi. Evrak imzalamak için mavi dolmakalem. Efendim eskiz üzerine bazen siyah, önemli bir detay ya da düzeltme yapmak için kırmızı mürekkepli dolmakalem kullanan vardı. Tabii tasarım yapılacak kalın portmin kalem… Hocanın kalemi kendisine özeldi ve o izin vermeden dokunulmazdı. Genelde izin istemeye bile çekinirdik. Sorarsak kendi kaleminin hikayesini anlatır, önündeki kağıda birkaç çizikle özelliğini beyan ederdi. Başta kalemini onlar severdi.

Şimdi öğrenciler bazen heyecanlandı mı, kalemimi elimden çekmeye kalkıyorlar. Ölümlerden ölüm beğenseler daha kolay olacak onlar için.

Neyse ben bir şeyi tükenmez kalemle yazmayı sevmem. Bu “süt almayı unutma” diye buzdolabına iliştirilen bir not da olabilir, bir öğrencinin yüksek lisansa girecekken ihtiyacı olan referans mektubu da olabilir. Dışarıda bir yerlerde bir şey yazmak için bana münasebetsiz bir tükenmez kalem uzatanlara “yooo dostum yooo” der ve hemen kendi kalemime sarılırım. Günlük kalemlerimden biridir Lamy. (Bir diğeri Kaweco. Belki bu bücür hakkında da bir şeyler yazarım.)

Şimdi şu markaya bir bakalım.

Josef Lamy tarafından 1930'da kurulmuş

Önceleri bu amca bir Amerikan kalem firmasının ithalat, satış filan gibi bir sorumlusuyken 1930'da kendi işini Heidelberg’te, Orthos Fullfederhalter-Fabrik adıyla kuruyor.

C. Josef Lamy elinde kalem…

Savaş başladığında (1939) fabrika yıllık 200.000 adet Orthos ve Artus model dolmakalem üretiyor. 1962'de oğul Dr. Manfred Lamy 26 yaşındayken, Ekonomi eğitimini bitirip olaya dahil oluyor. 1964'te Almanya’nın ilk ballpoint (tükenmez) kalemini paslanmaz çelik kullanarak üretiyor ismi LAMYexact. 1966'da eski Braun’un endüstri tasarımcısı Gerd A. Müller işe başlıyor. Firmanın tasarıma ne kadar önem verdiğinin göstergesidir bu.

Sonra 1980 yılına kadar başarılar falan filan ama asıl beni ilgilendiren o yıl çıkardıkları ve Lamy’i sanki Swatch saatleri gibi rakipsiz kılan Safari modelinin çıkışı. Tasarımcı Wolfgang Fabian.

Wolfgang Fabian sadece Lamy’e değil çoğu başarılı firmaya iş yapan bir endüstri tasarımcısı.

Wolfgangcığım sadece Safari’yi değil, LAMY agenda, LAMY AL-star, LAMY logo, LAMY pickup, LAMY safari, LAMY spirit, LAMY swift, LAMY tipo gibi modellerin de tasarımcısı.

Baksanıza şuna. Plastik (ABS) ama 80'den beri süper bir kalıba sahip. Lamy bunu hiç değiştirmiyor

Bu model benim için kaliteli bir dolmakalemin günlük hayatta kullanımını kolaylaştıran modeli oldu. Uçları rahatlıkla değişebiliyordu. Mürekkep haznesi de kolaylıkla çıkartılabilir ve yıkanabilir şekildeydi. Ancak kesinlikle sıcak suya sokmayın. O ince kanallı mürekkep akıtma haznesinin kanal aralıkları bozuluyor, kalem kullanılmaz hale geliyor. Ilık suda bekletin o kendisi temizlenir.

Lamy Safari ya da Vista’nın üst parçaları

Uçlar da çeşit çeşit ve hepsi kolaylıkla yakılıp çıkartılabiliyor.

EF (Extra fine) en ince, F (Fine), M (Medium), B (Bold) ve sonra kesik uçlar 1.1, 1.5, 1,9 mm uçlar.

M ile başlamanızı öneririm. 3–4 yıl devamlı kullanımda o B gibi olacaktır zaten. İyi bakmanızı kartuş değiştirdikten sonra ucu masaya kağıda vurmamanızı öneririm.

Kartuşu çok ucuz değil. O yüzden çok kullanıyorsanız, bitince atmayın şırınga ile mürekkep doldurun. Mürekkep de öyle çok basit bir mürekkep olmasın. Kendi orijinal mürekkebi, orijinal tasarımlı cam şişede… Onu kullanın. Şırınga eczaneden alınabilir, ufak boy olsun. Birkaç renk mürekkep dolduruyorsanız birkaç şırınganız olsun. Dolumdan sonra şırıngayı temizleyin ve ucunu suda tutun. (Kullanılmış cam puro tüpleri kullanıyorum ben)

Lamy’nin ucuz pahalı çok modeli var. Hepsine sahip olacağım diye kasılmayın. İşinize gelirse alırsınız ya da şöyle diyeyim Safari’nin hakkını vererek yazı yazabiliyorsanız kendinize aysının Aluminyum gövdelisi olan Al-star modelini alın. Yok gerçekten sıkı dolmakalemciyseniz Studio modelinini öneririm.

Lamy Studio, gerçekten güzel tasarım ve kalemin yazışı çok iyi. Tasarımcısı Hannes Wettstein.

Bir gün önümde bir Lamy Studio’nun yağ üzerine kayar gibi yazan ucuyla yazı yazan biri olursa ona saygımı hemen belirtirim. Ben de Studio ile yazarken saygı beklerim. Gelmezse sorun yok, elimden çekmeyin de…

Hissetmiyorsanız bir liralık tükenmez kalemi hiç tanımadığınız bir kişiden istersiniz. Banka şubesinde elimdeki Lamy Studio’yu isteyen hanımefendiyi fırçaladığımdan beri sevilmeyen adamım ben. “Kullanamazsınız bunu hanımefendi bir yerlerden tükenmez kalem bulun” diye çemkirmişim.

Zorunlu ek: Biri, “Nereden biliyorsun belki o hanımefendi de kalemden anlar niye onu aşağıladın” dedi. I-ıh. Anlamıyordu. Anlayan biri bir başka kalem severin bankaya dahi getirdiği dolmakalemini istemez. Ben istemem. O hanımefendi onun tükenmez mi, dolmakalem mi olduğunu dahi anlamadı. Boşluğuma düşer elimden alırlarsa, kalemi ters tutup bastırdıkları için (yazmıyor diye) kağıdı yırttıklarını bilirim.

Vermem valla. Kızmak yok…

Dolmakalem satınalma işine gelince. Bakın bunu abartmayın. Sonu yok. Fakülte yeni bitmiş, bir gün kalemciden bütçemi aştığı için birkaç kaleme öyle hayal kurararak bakarken yaşlı satıcı sordu. Yazar mısınız yoksa koleksiyoner mi? Yani yazarım beş adet çok satmış kitabım var ama o öyle sormuyor. Kalemi alıp öylesine tutar mısın çekmecende yoksa haşır huşur yazar mısın. Dedim ki çok yazarım. Kalemin tuttuğum, elime değen kısımları parlatacak kadar çok dolmakalem kullanırım. O zaman çok pahalı olanları alma. Lamy, Kaweco, Caran d’Ache, Faber Castell’in bazı modellere bütçeni ayır. Onların zevkine bak, koleksiyoner değilsen dışarıya çıkarmayacağın kaleme çok para verme dedi. Tıfılken gelen o tavsiye bütçemi kurtardı.

Şimdi size sonu ne yazık kameranın gazabı yüzünden duran bir videomun linkini vereyim. İzleyiniz.

İşte videom.

Lamy’li günler dilerim. Güzel yazılı. Zevkli ve özenli…

--

--

Ahmet Turan Köksal
Ayasofya

İstanbul. Dr. Mimar. YTÜ. Yarışmalarda ödül alır-almaz. Ustura, Tuhafiyedeki Hafiye, İnternet Sizden Korksun, Kimkorkar intenernetten kitap yazarı. ayasofya.com