Olim.piyaz

Ahmet Turan Köksal
Ayasofya
Published in
5 min readAug 27, 2016

(İşbu yazı 2020 Olimpiyat Oyunları’na aday olup alamadıktan sonra ulusal gazetelerde yayınlanmış bir makaledir. Ne yazık ki, bazı okuyucular, olimpiyatı Türkiye’nin almasını istemememizin, siyasi bir tavır olarak görmüşlerdi. Fakat değil…)

2020 Olimpiyat Oyunları’nı (OO şeklinde kısaltılacak) almak için ülkece çaba sarf ettik. Hazırlık sürecindeki her türlü çalışmanın, OO alınmasa bile ülkeyi toptan geliştirmek için önemli bir faaliyet olduğunu kabul edebiliriz. Peki, 2020 adaylığımızda süreç böyle mi işledi, aday olunca kendimizi tam olarak geliştirdik mi? Yeniden talip olursak, ne yapmak lazım?

Seçici Olimpiyat Komitesinin kimlerden ve ne tür karar vericilerden oluştuğu ya da ne tür lobilerin yapılması gerektiği, “OO’yu almalıyız” diyen sıradan vatandaşı pek ilgilendirmez. Sade vatandaş sadece şehrinde düzenlenirse ne kazancı olacak ona bakar. Çocuğu daha kolay spor mu yapacak, OO için yapılan yeni raylı sistemler, taşıma araçları ile şehir daha kolay yaşanır hale mi gelecek, Dünyada tanınan ve değer verilen bir yerde oturmanın hazzını mı yaşayacak?

OO, bir şehrin çehresini sadece 2020 yılının yazında değiştirmeyecektir. Çok büyük ve çok masraflı imar faaliyetlerini körükleyecektir. Bu masrafın tanıtım kazancı veya başka sponsorluk gelirleri ile karşılanacağı iddia edilmektedir. Kanıtlanmış değilse de böyle bir iddia var. Dünyada 2020 yılına yaklaşıldığında savaşlar biter, istikrar sağlanır, üretim ve tüketim artar, ekonomiler canlı olursa belki… 2020 yılında dünyada her şeyin süt liman (sütle dolu liman anlamında değil, durgun manasında alınız) olacağını tahmin edilse bile Yunanistan’dan ders almak gerekir. Atina’nın göreceli az nüfusu olduğu için tesislerinin, OO sonrası boş ve metruk kalacakları hesabını yapmak Yunana zor gelmiş, kibirle OO’yu almıştı hatırlayınız. Şimdi durumuna bakın. 200 Yunanistan eden kalabalık Çin’de düzenlenen OO sonrası tesislerin ne kadar verimli kullanıldığına bakmak gerekir. Londra akıllıca davranmış ve tesisleri OO sonrası fonksiyonlarını değiştirerek kullanımda tutmaya çalışmıştır. Yine de O2 Arena denilen üstü asma germe sistemle kapatılmış tesise, hafta içi sinema ve çeşitli spor aktiviteleri olduğu halde gittiğimizde çok verimli kullanılmadığı gördük bu yaz. Kısaca OO sonrası devasa tesisler bakım masrafları ekonomimize oldukça büyük yük getirebilir. Bir yıl bakım yapılmazsa, kullanılamaz hale gelir bu tesisler. Bu arada hatırlatalım, bizim İstanbul’da bir de kocaman Olimpiyat Stadımız vardı. Sahi ne oldu ona? Zamanında zorunda kaldığı için Galatasaray o stadı bir sezon kullandı. Kim memnun kaldı? Ya da diğer spor faaliyetleri için iyi bir çözüm olduğunu söyleyebilecek olan var mı? Rüzgar hesabı bile yapılmamış inşa edilirken.

OO aslında futbol dışında sporu, spor saymayan bir ülke için kabul edin ki biraz yabancı bir kavram. Belki de OO’da yarışılan spor dallarından çoğunun isimlerini duymamıştır, günde üç defa futbol milli takımı kadrosu çıkartan herhangi biri . Yani 2020 yılında İstanbul’da düzenlenecek büyük bir uluslararası toplantı ya da bir etkinlikten farkı olmayacak belki de halk için. OO zamanı yollar aylarca trafiğe kapatılacak, televizyonlarda sadece Türk sporcuların yarıştığı müsabakalar naklen verilecek, halk doğal olarak kopuk olacak. (Başarı ile organize edildiği kabul edilen İstanbul Habitat bile halktan kopuktu) Sonra OO bitecek. Halk o devasa yatırımlarla ve bakım yükü ile baş başa bırakılacak. Bu yüzden “OO sonrası elimizde kalan tesislerle ne yapacağımızı karar vermeden, OO’ya talip olmasak” deyince kızıyorlar hain ilan ediliyoruz. Öncelikli olarak endişeli olanları dinlemek gerekmez mi, sebebini öğrenmek ya da?

Yola çıkış noktamız OO’yu “Türkiye nasıl da gelişmiş bir ülke” ve ”Turist daha kolay gelir ayrıca” diye ele güne karşı göstermek olmamalı. Keza tanıtım filminin pek bir turistik olmasını da bu yüzden eleştirmiştik. Başta tasarımlarının alelacele yapıldığı belli olan tesislerin hallerinden konuşalım. Bu tesisleri kim tasarladı? Belli değil. Dedektiflik yapıp öğrenmeye çalıştık ve yabancı bir firma ismi bulduk ve tahminimizce astronomik bir bedelle yaptırılmış. (Tokyo Olimpiyat Stadı için bir Türk Mimarlık Bürosu’ndan teklif almışlar bu arada) “Bu görselleri kimin yaptığının ne önemi var” demeyiniz, bulursak soracağız. “Kardeşim kürek pistini yaptınız da bunun istimlâk kararları ve Selimiye Kışlası’nın tarihsel konumu özelinde çalışmasını yaptınız mı? 3 boyutlu render ile iş bitti mi yani?” diye.

İlla OO yapılması mı gerekiyor. Zaten istiap haddini çoktan aşmış bu şehrin tek eksiği OO mu? Kesinlikle İstanbul OO düzenlemiş şehirler arasında olmalıdır diye bu yola baş koyulduysa, şimdiden yani hemen şimdi, yarın, OO İstanbul Master Planı yapılmalıdır.(Sitesindeki planı ciddiye almamız olası değil. Grafik bir çalışmadan öte gidemiyor. Sitede an itibari ile “Oylamadan umutluyuz” yazan başlık hâlâ duruyor.) Trafikten tutun, denizi doldurmayla yapılacak binaların İstanbul’un doğasına verdiği olası zararlara kadar geniş bir yelpazeye sahip olmalı bu plan. Mimarlık, Şehircilik, Peyzaj, Ulaşım ve Bilgisayar Mühendisliği konularında uzman üniversitelerarası akademik kurul çalışmalı. Adaylık komitesi şeffaf olmalı. Projeleri tanıtım filmi öncesi yani daha tasarlanırken halkına anlatmalı, belki de yarışma yapılmalı, hiçbir detay gizli saklı olmamalı. OO’nun halka ne kazandıracağı anlatılmalı. Anlatılmalı ki, herkes istesin, herkes katkı koysun. Önce OO’yu kendi halkından almaya kazan ki, komite hakkını yese bile üzülme.

Akademik kurula Bilgisayar Mühendislerini neden ekledik? Çok kapsamlı bir benzetim (simülasyon) yazılımı hazırlanmalıdır. En kısa yol hesabı, çakışma kontrolü, toplu taşıma alternatifleri, kalabalık benzetimleri gibi ana sorunları önceden görmek ve önlem almak için bu önşarttır. Rastgele bir misal verelim; 15 Ağustos 2020’te kürek müsabakası olan Kanada Ekibi kaldığı otelden müsabaka öncesindeki günlerde yarışların yapılacağı tesiste yapacağı antrenmana giderken, o gün görevi olan Badminton hakemlerini taşıyan otobüs ile trafikte nerede karşılaşacak? Seyirciler ya da işine gücüne gidenler bir şekilde yolları tıkayacaklar mı? İstanbul’un rutin yaşam sıkışıklığı nasıl etkiyecek, etkilenecek? Ya da OO bitti. Kürek için yapılacak o inanılmaz pahalı ve devasa pist, Kadıköy-Eminönü-Beşiktaş vapur seferlerinin güzergâhını değiştirecek mi? Boğaz trafiğini dikine kesen gemileri nasıl etkileyecek? Her seferde vapurların 5 dakika daha fazla yol uzatması, o kadar kişinin 5 dakika daha az çalışması, daha fazla yakıt harcanması, belki de 2040’a kadar ekonomiye tesisin ederinden fazla yük getirecek. Futbolun yanında esamesi okunmayan (işbu yazıyı yazan kişi eski kürekçidir ve içi kan ağlamaktadır) kürek sporu gelişecek mi devasa bir tesis olunca? Belki de hesap-kitap yapılacak ve dolgu tesis yıkılacak. Yap-yık dediğimiz yere dikkat! Boğazdan bahsediyoruz, şehrin 80 km dışındaki çorak bir araziden değil.

Bu sadece ufak bir detaydı. İşte bu simülasyon bunlar gibi birçok detayı hesap etmeli. Bu yazılımı ortaya koymadan, çalıştırıp sonucunu görmeden “2024’e talibiz” dememek lazım. Belki de tüm tesisler yapılıp sonra kaldırılacak şekilde (geçici) tasarlanacak. Uzun vade projeksiyonu yapmadan, yeniden talip olup, yine hüsrana uğramak istiyor muyuz? Kışla için referandum yaparken bunu da sorsanız?

Bir de değinmeden edemeyeceğiz. “Şu kadar saat uçak yolculuğu yaptık, sevinenlere kına” demek de profesyonel olduğunu tahmin ettiğimiz tüm hazırlık sürecinin ne kadar amatörce olduğunun göstergesidir. Bakan, değil uçakla, Arjantin’e yüzerek gitse bile kaybedilme durumunda, özeleştiri yapabilmeyi de becermeli ve bunu hazırlık sürecinin zorlukları arasında görmeliydi. Kaybettikten sonra yapılan bu yorum, OO adaylığının örovizyon yarışması olarak görüldüğünü anlatıyor. OO için eğitim, sağlık ve diğer konularda vergisinden kesintiye uğrayan ve İstanbul2020’yi alamadığımıza yukarıdaki sebepler yüzünden pek “üzülmeyen” vatandaşa bu şekilde cevap vermek…

(Ek bilgi: Türkiye 2024'e aday olacakmış… Son olaylardan sonra sanırım mümkün olmayacak. Fakat keşke demokrasimize karşı hain planlar yapılmasaydı, Taksim, Ankara ve diğer şehirlerde patlamalar olmasaydı da, yine aday olsaydık, yine biz mimari ve şehircilik yönünde, ekonomistler de bunu maliyeti yüzünden endişelenselerdi. Keşke…)

--

--

Ahmet Turan Köksal
Ayasofya

İstanbul. Dr. Mimar. YTÜ. Yarışmalarda ödül alır-almaz. Ustura, Tuhafiyedeki Hafiye, İnternet Sizden Korksun, Kimkorkar intenernetten kitap yazarı. ayasofya.com