Tasarım: Şener Soysal

Tasarımcı&Müşteri İlişkilerinde Beyaz Peynir Metaforu

Sener Soysal
Bahtınız Açık
Published in
5 min readNov 24, 2019

--

Perakende bir ürün ile grafik tasarım gibi bir hizmetin satın alım süreci arasında ciddi farklar var. Her zaman elle tutulur bir ürünü benzerleri ile mukayese edebilmek müşteri için daha kolaydır. Mühendislik lisansına da sahip bir tasarımcı olarak tasarım hizmetini bir ürün alımı ile kıyaslayarak anlatmanın işleri kolaylaştırdığını düşünüyorum. Benim için bunun adı “Beyaz Peynir Metaforu”.

Sorulara cevaplar bularak ilerleyelim!

Neden beyaz peynir?

Bugüne kadar farklı peynirler deneyimlediğinizden eminim. Sabah sofralarının vazgeçilmezi olduğu aşikar. Hepsinin görünüşleri farklı; tatları değişik ve bu durum eşlik ettiği diğer lezzetleri de farklılaştırıyor. Örneğin Ezine peyniri daha keskin, tulum peyniri daha kokulu, kaşar peyniri ısı karşısında eriyor. Tost için kaşar, şarap için gouda, sezar salata için tulum peyniri daha uygun. Siz sabah kahvaltılık ürünlerle tüketmek istediğiniz, çatala daha kolay geldiği ve simitle çok uyumlu olduğu için beyaz peyniri tercih etmiş olabilirsiniz. Sonuç olarak peynir çeşidi çok olsa da, seçerken hangi ürünle beraber tüketeceğinize, nasıl bir tat sevdiğinize ve yaşadığınız deneyime göre bir karar verdiniz.

Peynir. Evet ama hangisi? Neyle servis edilecek, kime hitap edecek, ne kadar bütçe var? Görsel: Pexels.com

Şimdi peynir yerine firmanız için logo tasarım hizmeti alacağınızı düşünün. Nasıl logolar sevdiğinize, firmanızla hangilerinin daha uyumlu olacağına ve firma müşterilerinize hangisinin daha çok hitap edeceğine dair fikirleriniz varsa, bunu sonuca ulaştıracak bir tasarımcı bulmanız gayet mümkün! Ayrıca o tasarımcının beklentinizi karşılaması da mümkün. Evet, pek çok tasarımcı var ve onların sizin için yapabilecekleri pek çok farklı üslupta logo var; ama tıpkı beyaz peynir seçerken olduğu gibi sizin de artık seçim kriterleriniz var!

Müşteriler tasarımcılarına kurumları, değerleri, hedef kitle, mecralar ile ilgili doğru bilgiler veremediği takdirde; tasarımcılar da pekala gouda peyniri yapmaya çalışabilir. Oysa ihtiyaç olan belki de az sütle yapılmış kaşardır.

Bir kalıp beyaz peynir yeter mi?

Peynir ölçümlenebilir bir ürün. 500 gram ağırlığında bir kalıp peynir de alabilirsiniz, bir teneke de. Öngördüğünüz ihtiyaca göre talep ettiğiniz miktarı belirleyebilir, gerekirse fazladan alıp stok da yapabilirsiniz. Tabii son kullanma tarihini öngörerek.

Gelelim yeniden tasarıma. Tasarımcıdan taleplerinizi “bir kalıp” gibi bir birime indirgemek pek mümkün değildir. Hem logoyu, hem katalogu aynı kalıba sığdıramazsınız. Başka bir örnek; bir logo ile kartvizit, zarf, antetli kağıt için tasarım hizmeti aldığınızı düşünün. Burada logo, üzerine en çok emek harcanan ve tüm konsepti etkileyen çalışmadır. Dolayısıyla ne her birini bir kalıp peynir gibi “aynı” saymak mümkündür, ne de birinden vazgeçince bütçenin de 1/4 oranında azalmasını beklemek mümkündür.

Aldığınız hizmetin bir miktarı olmamakla beraber, doğru seçimler ve işbirlikleri ile ilerlendiği takdirde firmanıza katma değer olarak yansıyacağından emin olabilirsiniz.

Çeşit çeşit beyaz peynir var, en iyisi hangisi?

Beyaz peynirleri birbirinden ayıran şeylerden biri içindeki süt miktarı, diğeri ise yağ miktarı. Bunun haricinde bir de dinlendirme diye bir kavram var. Çok daha yüksek fiyatlı peynirler özel koşullar sağlanmış depolarda bekletiliyor ve böylece daha yoğun kıvamlı ve lezzetli peynirlere dönüşüyor. Bunun haricinde sağlığa zararı tartışılan katkı maddelerini de içeriyor olabilir tabii. Raflarda gördüğümüz ürünlerin fiyatlarını bu tip teknik durumlar etkiliyor. Tüm bu koşulların aynı olduğu iki üründe ise fiyat farkını marka değeri belirliyor.

Tasarımcılar için de bu durum geçerli. Deneyimi, becerisi, uzmanlığına göre tasarımcılar birbirinden ayrılıyor, bütçeleri de değişiyor. Bazı tasarımcılar tipografi alanında, bazıları gerçekçi figürlerde uzmanlaşmış olabilir. Bazıları sadeliği ve minimalizmi benimserken, bazıları karışık bir düzeni; bazıları oryantalizmi bazıları da fütürizmi benimsiyor olabilir. Bu konularda aldıkları eğitimler, katıldıkları workshoplar, müşterilerle kurdukları iletişimler ile edindikleri deneyim de farklılık gösterebilir. Kişisel olarak benim tercihim sadelik, işlevsellik ve tipografi. Çocukluğumdan beri ilgili olmakla beraber sekiz yıldır ticari olarak iş yaptığımı söyleyebilirim. Bu alanda pek çok eğitime katıldım, endüstri ürünleri tasarımı yüksek lisansı yaptım. Görsel iletişimin parçası fotoğraf ve metinle de uzun süredir ilgiliyim. Sizin de ihtiyacınız ve bütçenize göre bir seçim yapmanız gerekiyor.

Hepsinin yeri, hepsinin hedef kitlesi ayrı değil mi? Hangisine kötü diyebiliriz ki? Görsel: Pinterest

Bu arada marka değeri mi demiştik? Teknik özellikleri aynı iki beyaz peynirin değere göre farklılık gösterebilmesi gibi tasarımcılar arasında da marka değeri ya da ağzın laf yapma miktarına göre bütçesel farklılıklar olabilir. 5000 liraya da, 30000 liraya da gerçekten neredeyse aynı hizmeti veren benzer üslupta tasarımcı bulunabilir. Ama 300 liraya logo yapacağını söyleyenlerin teknik yeterliliğini bir sorgulamakta fayda var. Macrocenter ile Migros’taki peynir aynı olabilir ama Şok’daki peynir kalitesi tartışılabilir. Şans bu ya, salı pazarda da muhteşem bir butik üreticiyi uygun fiyata bulmak pek tabii mümkün olabilir.

Markanız Macro Center gibi mi, yoksa Şok gibi mi? Peki hedef kitleniz hangisine uygun? Her ikisinde aynı peynir var mıdır dersiniz? Bence hiç böyle iddiaları yok:)

Ben şu peynirin bir tadına baksam ustam?

Şarküteriden bir peynir alıyorsanız, tezgahtar inisiyatifiyle bıçağın ucunda ikram edilen bir peynir tatmanız ve ona göre alım yapmanız gayet mümkün. Süpermarketlerde de daha havalı standlarla karşınıza bu durum çıkabilir. Bu, peynir üreticileri için ya da kahraman bakkallar için tanıtıma ayrılan bir dilimden ibarettir. Çoğu zaman bu ve daha ötesi reklam giderleri zaten satın alınan ürünün satış fiyatına çoktan dahil edilmiştir. Seri üretilmiş bir üründe maliyet hesabı yapmak ve giderleri planlayarak satışa dahil etmek gayet mümkündür.

Peki ya tasarımcıdan tadımlık bir hizmet talep edebilir miyiz? “Sen bir logo yap bakayım, beğenirsem devam edelim” deme lüksüne sahip miyiz? Bu, bir kalıp beyaz peynirin tadına bakmak bahanesiyle ücretsiz istemeye benziyor. Öte yandan ise, tasarım seri üretilen bir ürün değil. Dolayısıyla ne ucundan bir parça yapınca bütüne dair fikir veriyor, ne de o parçayı yapma maliyeti başka müşterilere yansıtılabiliyor.

Tasarım, her zaman bütünsel olarak anlamlıdır. Üretim yolu her tasarımcı için farklı kilometre taşlarına sahip olduğu için de süreç her zaman dışarıdan bir göz için anlamlı gelmeyebilir. Tasarımcı ile müşterisi arasında bir güven duygusu oluşmalı ve çalışma öyle başlamalıdır. Müşteri için tadabileceği şey, tasarımcının önceki referanslarıdır. Önceki çalışmalarda yer alan dil ve yaklaşım mutlu ettiyse sizi, tamamdır, bıçağın ucundan bir ince dilimin tadına çoktan baktınız ve beğendiniz! Zaten referansları beğenmediyseniz kendinize sormanız gereken sorular yukarıda mevcut: “Neden beyaz peynir? Bunca çeşit beyaz peynirden ihtiyacım olan hangisi?”

Bıçağın ucundaki ince dilimin tadına bakabilmeniz için kişisel portfolyom www.behance.net/senersoysal Tasarım stüdyomuz Baht.’ın portfolyosu ise www.baht.design adresinde.

Bu yaklaşım, bir müşterimin tasarımı yaptırıp sonrasında işin iptal olması nedeniyle konuştuğumuz bütçeyi vermek istememesi sonrası ortaya çıktı. Acaba nasıl bunu anlatabilirim diye düşünüyordum. Sonucunda müşterime “Bakkaldan peyniri veresiye aldım. Yemedim ve küflendi. Bakkala gidip ‘böyle böyle oldu, bu yüzden parasını vermeyeceğim’ der misiniz?” diye sormuştum. Açıkçası, işimizin bir parçası fikirleri görselleştirerek anlatabilmekse, diğer parçası da emek ve etik değerleri aktarabilmek olmalı.

Sorulacak daha bir sürü soru var haliyle. Aklınıza gelen soruları da benimle paylaşabilirsiniz. (sener@baht.design)

Ama bu soru olmadan bu metin bitmez: “Beyaz peyniri bi tık büyütebilir miyiz?” Marketiniz bu soru karşısında ya bi tık büyütüp parasını alır; ya da toptancısına daha fazla katkı maddesi ilave etmesini söyler. Yani büyüyünce tatlanmayacak. Bu peynir için de, çocuklar için de, logolar için de geçerli.

--

--