Microservice Mimarilerinde Domain-Driven Design (DDD) ve Event-Driven Architecture (EDA)

Umut Akbulut
BilgeAdam Teknoloji
3 min readMar 19, 2024

Bu yazıda yazılım geliştirme metodolojilerinden bahsediyor olacağım.Microservice mimarilerinde iki ana yaklaşım vardır bunları aşağıda elimden geldiğince sizlere açıklıyor ve karşılaştırıyor olacağım.

Keyifli okumalar.

Domain-Driven Design (DDD) ve Event-Driven Architecture (EDA), her ikisi de microservice mimarisinde kullanılan farklı yaklaşımlardır. İşlevselliklerin ve iş gereksinimlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayan ve uygulamada daha esnek ve ölçeklenebilir bir yapı oluşturmayı amaçlayan bu iki yaklaşım arasında bazı önemli farklar vardır.Biraz ayrıntılara ve detaylarına bakalım:

Domain-Driven Design (DDD)

Nedir ve Nasıl Kullanılır?

“Domain-Driven Design (DDD), yazılım geliştirme metodolojilerinden biridir ve karmaşık iş gereksinimlerini ele almak için kullanılır. DDD, iş dünyasının karmaşıklığını, yazılımın karmaşıklığına yansıtmayı amaçlar. Eric Evans’ın 2004 tarihli “Domain-Driven Design: Tackling Complexity in the Heart of Software” adlı kitabında ortaya konan bu metodoloji, yazılım geliştirme sürecinde birçok farklı konsepti ve yaklaşımı içerir.

  • Domain-Driven Design, karmaşık iş gereksinimlerini ve iş alanlarını ele almak için bir metodolojidir. İş gereksinimlerini anlamak ve yazılım modellemesini bu gereksinimlere dayandırmak için kullanılır.
  • DDD, iş alanını modellemek için varlık (entity) ve değer (value) nesneleri, Aggregate Roots, Domain Servisleri ve Sınırlı Bağlam gibi kavramları kullanır.

Avantajları:

  1. İş gereksinimlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlar.
  2. Karmaşık iş alanlarını yönetilebilir parçalara böler.
  3. Hizmet sınırlarının belirlenmesine yardımcı olur.
  4. Daha modüler, esnek ve ölçeklenebilir bir sistem sağlar.
  5. Ekip üyeleri arasında bir ortak dil oluşturur.

Dezavantajları:

  1. Karmaşık iş alanlarında doğru sınırlı bağlamı tanımlamak zor olabilir.
  2. İş gereksinimleri değiştikçe, DDD ile ilişkili modellerin bakımı zor olabilir.
  3. Tüm ekip üyelerinin DDD konseptlerini anlaması ve uygulaması zaman alabilir.

Event-Driven Architecture (EDA)

Nedir ve Nasıl Kullanılır?

  • Event-Driven Architecture, bir sistemdeki değişiklikleri ve iş olaylarını temel alan bir mimari yaklaşımdır. Bu mimari yaklaşımda, sistemdeki bileşenler birbirleriyle olaylar aracılığıyla etkileşime girerler.
  • EDA, olayların yayılması, işlenmesi ve yanıtlanması için bir dizi bileşen içerir. Bu bileşenler arasında olay üreticileri, olay işleyicileri ve olay yayınlayanlar yer alır.

Avantajları:

  1. Esneklik ve ölçeklenebilirlik: Bileşenler arasındaki bağımsızlığın sağlanması, sistemde esneklik ve ölçeklenebilirlik sağlar.
  2. Gerçek zamanlı işleme: Olaylar aracılığıyla gerçek zamanlı işleme ve tepki verme sağlar.
  3. Gevşek bağlılık: Bileşenler arasındaki gevşek bağlılık, sistemde değişiklikler yapmayı ve bileşenleri kolayca değiştirmeyi sağlar.

Dezavantajları:

  1. Karmaşıklık: EDA uygulamaları genellikle karmaşık olabilir, özellikle de sistemde birçok bileşen varsa.
  2. Zaman gecikmesi: Olayların asenkron olarak iletilmesi, zaman gecikmesine neden olabilir ve sistemdeki bazı durumlar için uygun olmayabilir.
  3. Hata yönetimi: Asenkron iletişimde hata yönetimi daha karmaşık hale gelebilir.

Karşılaştırma

  • Goals: DDD, iş gereksinimlerini anlamak ve iş alanını modellemek için odaklanırken, EDA, sistemdeki değişiklikleri ve iş olaylarını temel alır.
  • Communication and Interaction: DDD, sistem bileşenlerinin birbirleriyle nasıl etkileşime gireceğine dair ayrıntılı bir model sağlar. EDA ise bileşenler arasındaki iletişimi olaylar aracılığıyla sağlar.
  • Flexibility and Scalability: Her iki yaklaşım da sistemde esneklik ve ölçeklenebilirlik sağlar, ancak farklı mekanizmalar kullanır.
  • Complexity: DDD, karmaşık iş gereksinimlerini yönetmek için kullanılan bir metodoloji olmasına rağmen, EDA genellikle karmaşıklığı yönetmek için kullanılan bir mimari yaklaşımdır.
  • Error Management: EDA’nın asenkron yapısı, hata yönetimini daha karmaşık hale getirebilir, bu da dikkatli bir şekilde ele alınması gereken bir dezavantajdır.

Özetleyecek olursak, her iki yaklaşım da microservice mimarisinde kullanılabilir ve belirli gereksinimlere ve iş durumlarına göre farklı avantajlar sağlar. Hangi yaklaşımın kullanılacağı, projenin gereksinimlerine ve önceliklerine bağlı olacaktır.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

--

--