Ortadoğu’da Tartışmalı Yeni Aktör : Haşdi Şabi

Çağrı Çınar
batidandoguya
5 min readMay 15, 2017

--

Işid’in Musul’u 2014 yılında ele geçirmesinin ardından, Irak’ın dini lideri Ayetullah Sistani’nin fetvasıyla çoğunlukla şiilerin katılımıyla milis bir kuvvet olarak ortaya çıkan Haşdi Şabi’nin bulundurduğu savaşçı sayısı 100 bini geçmiş durumda. Örtgüt hakkında farklı çevrelerce, farklı görüşler hakim. Grubun mezhepçlik çatısı altında ikinci bir Işid olma yolunda ilerlediği, çeşitli insanlık suçları işlediği, İran’la yakın ilişkilerde bulunduğu dillendirilen çeşitli iddialar. Tam tersi iddialar da bulunmuyor değil. Bazıları örgütü kurtarıcı olarak görürken, grubun içindeki sünni savaşçılar mezhepçilik iddialarını reddediyor. Bu yazıda Haşdi Şabi hakkındaki gerçekleri araştırırken, ortaya atılan iddiaları karşılaştıracağım.

Musul’un 2014'te Işid’in eline geçmesiyle başlayan süreçte Irak’ın dini lideri Ayetullah Sistani bir fetva yayınlayarak, halkı özellikle de Şiileri ve ehlibeyt takipçilerini Işid’e karşı cihada çağırdı. İlk başlarda örgütün Irak güvenlik güçlerine destek vermesi beklenirken, güvenlik güçlerinin sahadaki yetersizliği Haşdi Şabiyi Işid karşısında mücadelede en önemli unsur haline getirdi. Tüm ülkede popüler bir hale gelen örgüte özellikle, 18–30 yaş arasındaki şii gençlerin yoğun katılımı mevcut. Irak ordusunun ve güvenlik güçlerinin zayıflığı ve Işid karşısında ezilişi özellikle de şiilerin Haşdi Şabi bünyesindeki paramiliter gruplara katılımını tetikleyen faktörler.

Mezhepçilik ve İnsan Hakları İhlali Tartışmaları

Haşdi Şabi oluştuktan sonra en çok mezhepçilik ve insan hakları ihlali tartışmaları ile gündeme geldi. Bu çatı oluşumun bünyesindeki grupların isimlerine baktığımız zaman bazılarının şii mezhebinde önemli bir yer tutan ehlibeytin isimlerini aldığını görüyoruz. İmam Ali Tugayı, Seyyid Şüheda Tümeni, Asaib El Hakk, Ali Ekber Tugayları, Seraya Aşura gibi. Buradan mezhepçilik tartışması adı altında kafalarda ilk soru işaretleri başlıyor. Fakat grubun içinde 22 Sünni grubun olduğu da söylenenler arasında. Örneğin paylaşılan şu videoda Haşdi Şabi bünyesindeki sünni komutanların konuşmaları görülüyüor. Konuşanlar mezhepçilik iddialarını reddediyor.

Irak ve Hz. Ali bayraklı şii milisler

Carnegie Middle East Center’da yayınlanan bir makalede, Sünni parlamento üyelerinin Ulusal Muhafız Yasasını oluşturamamasından ötürü, Işid’e karşı savaşmak isteyen sünnilerin kendilerini tek bir çatı altında toplayacak devlet otoritesi olmadığından dolayı öncelikli olarak Haşd-i Şabi’ye katıldığı yazıyor. Sünni aşiretlerin Haşdi Şabi’den para ve silah yardımı aldıkları, Musul’daki sünnilerin ise Haşdi’den daha çok Kürdistan Peşmergeleriyle çalıştığı, 2016'‘nın sonlarında eski Ninova valisi Nuceyfi’nin bile kendi paramiliter güçlerini finanse etmek ve silahlandırmak için Haşdi’ye gittiği de iddialar arasında.

Haşdi Şabi bünyesinde yar alan sünni bir savaşçı “ Hepimiz buradayız. Sünniler ve Şiiler tek bir vücut gibi. Bir ayrım yok”

Örgüt sosyal medyayı da etkin bir biçimde kullanıyor. Twitter’da ve Youtube’da yaptığı paylaşımlarda mezhep ve din ayrımı gözetmediklerini bütün Irak halkına yardım ettiklerini söylüyorlar. Örneğin; paylaştıkları bir videoda “ Haşdi Şabi birlikleri Musul’da çanların tekrar çalacağına söz verdiler” başlığıyla din ayrımı gözetmediklerini belirtiyorlar. Bu bağlamda devam edecek olursak, International Centre for Counter-Terrorism’de “ Popular Mobilization Messaging” başlığı altında yayımlanan bir makalede, Haşdi Şabi’nin sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar analiz ediliyor. Makalede benim dikkatimi çeken ve konuyla da bağlantılı olan “Adressing Secterianism” bölümü. Öncelerde Haşdi Şabi bünyesindeki bazı milislerin Irak’taki sünni nüfusu hedef aldığı, sünnilere yönelik işkencede ve yargısız infazlarda bulunduğu söyleniliyor. Bu nedenle Haşdi Şabi’nin medya propagandasının amacının mezhepçi ve şiddet yanlısı bir aktör olarak görülmesiyle mücadele etmek olduğu yazıyor. Makalede bulunan ve Haşdi Şabi’nin paylaştığı ben sünniyim, ben şiiyim, ben kürdüm, ben hristiyanım resmi ve Haşdi savaşçısının Fellucede bir çocuğu kurtarma görüntüleri mezhepçilik karşıtı olarak gözüküyor fakat grubunun sosyal medyayı özellikle propaganda ve algı yaratmak için kullandığını unutmamak gerek.

Haşdi Şabi hakkında olumsuz görüşlere sahip olanlar da var. Vice News’in Bağdat yakınlarında konuştuğu imam Sheik Dr Moussa Haşdi Şabiye mensup şii milislerinin cinayet, hırsızlık gibi eylemlere karıştığını, insanların rastgele öldürüldüklerini ve hükümetin ülkeyi mezhepçi bir ayrıma ittiğini söylüyor.

Uluslararası Af Örgütü’nün yayınladığı raporda da Haşdi Şabi’ye mensup şii milislerin, sünni sivillere yönelik işkencelerde, yargısız infazlarda bulunduğu ve hırsızlık gibi eylemlere karıştığı yazılmıştı. Aslında Youtube’a, Twitter’a ve diğer sitelere bakıldığında şii milislerin işkence görüntülerine ulaşmak zor değil. Bunlardan en korkunç olanını paylaşmak istiyorum. İmam Ali Tugayları’nın Ebu Azrail lakaplı şii komutanı yakılan Işid’li bir mlilitanı kılıcıyla doğruyor. Enteresan olan ise bu şahısın Irak’ta ve İran’da büyük bir üne sahip olması. Irak’lı bir komutan da konu hakkında Haşdi Şabi’yi eleştiriyor.

Sosyal medyanın mezhepçilik tartışmasındaki rolü

Özellikle Felluce’nin Işid’ten geri alınması operasyonu sünni-şii mezhepçiliği tartışmasının tavan yaptığı bir zamandı. Carnegie Middle East Center’daki haberde, Felluce’nin Işid’ten geri alınma operasyonu sırasında medyanın aşırı mezhepsel bir tutumda olmasının Irak’ın gergin sosyal yapısını tehdit ettiği yazıyor. Al Jazeera’nin ve Arap medyasının Felluce savaşında izlediği sünni mezhepçiliği tutumu eleştirilirken, bunun sadece sünni cephesinde olmadığı, İran’ın ve şii politik aktörlerin bu mezhepselleşmeye hem propaganda hem de eylem yoluyla sosyal medya üzerinden katkıda bulunduğu yazılanlar arasında. Türk medyasında da benzer örnekler mevcut. Star’ın haberinde Haşdi Şabi’den “Şii katliam birliği” , TimTurk’ün sitesinin bir köşe yazısın da ise “Muta çocukları” şeklinde bahsediliyor. Bu bağlamda bakıldığında her iki görüşe mensup kurumların ya da insanların sosyal medyada agresif bir motivasyon sergilemesini mezhepçiliği tetikleyen faktörlerden biri olarak görebiliriz.

--

--