Yuvarlanıp Umut Olan Kuruşlar!
En pozitif bakış açısıyla, çocukluk çağında tasarrufu öğretmek adına kumbara ile birlikte birikimi sembolize eden madeni paralar; yetişkinlik çağında ise genellikle palto veya pantolonların sonsuzluğa kadar uzanabilen cepleri ya da özellikle kadınların ufak bölme ve gözlerden oluşan çantalarının en ücra köşeleriyle ilişkilendirilir :)
Çoğunlukla üzerimizde fazlalık yaratmaması için “üstü kalsın” kalıbıyla birlikte taksilerde ve süpermarket kasalarında bu arkadaşlarla vedalaşırız. Bu şekilde vedalaşmadığımız bozuk paraları ise yüksek ihtimalle bir daha hatırlamamak üzere bir yerlere tıkıştırır; sonrasında da ancak bir gün anahtar, cep telefonu gibi daha önemli bir objeyi ararken, toplamı 10 TL ve üzerini bulan vaziyette hasbelkader karşımıza çıkarlarsa işimize yarayacaklarını düşünerek yanımıza alır ve bütünletip kullanırız.
Uzun lafın kısası; 50 kuruş pek azımız için tek başına bir şey ifade eder. Ancak; yukarıdaki örnekte olduğu gibi 20 adet 50 kuruşu tek seferde evin bir köşesinde bulduğumuzda bizim için kıymete biner.
Oysa ki kendi kapalı kutumuzun birazcık dışına çıkıp çevremizdeki sorunları görmeye başlayabildiğimizde o tek bir kuruşun aslında birileri için ne kadar anlam ifade ettiğini fark edebiliriz.
3.sektör olarak adlandırılan sivil toplum kuruluşlarıyla bir şekilde ilişkisi olan veya bizzat bu kurumlarda çalışan kişilerde bu bilinç haliyle daha yüksektir. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının süper market veya mağazalarda kasa önüne ya da çevresine bozuk para kumbaraları konumlandırması da işte bu yüzdendir.
Bu kumbaraların ne kadar kişinin gözüne çarptığı veya göze çarpsa da kaç kişinin elini cebine götürüp de bu kutulara birkaç kuruş bıraktığı tartışılır. Bu şekilde yapılan bağışlar da genellikle tek seferlik olup bir süreklilik veya düzen göstermez.
Bu durumun sebebi salt ülkemizdeki az gelişmiş bireysel bağış bilinci değildir elbette. Evet, farklı Batı ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye ne yazık ki hala tabloda çok yukarılarda yer almasa da özellikle son birkaç yılda hem sosyal sorumluluk özelinde oluşturulan çeşitli platformların artması hem de farklı kurumların sosyal fayda alanında kurumsal düzeyde farkındalık çalışmalarında bulunması umut verici gelişmelerdir.
Bu tip bağışların süreklilik gösterememesinin -bana göre- esas nedeniyse, insanların bu bağış kanalıyla her an karşılaşamıyor olması. En azından bir süre için bu böyleydi. Dijitalleşen çağımızda ise herkesin “mobil” olması aslında bu ihtiyaca cevap olabilecek bir çözüm olanağı yarattı; bu fırsatı en iyi değerlendirenlerden biri de kuşkusuz BKM Express :)
BKM Express “cüzdansız” ve “kartsız” alışveriş yöntemi olarak ödeme adımında önemli bir ihtiyaca cevap verirken, kullanıcılarını bağışla da buluşturmak üzere “yuvarlama” özelliğini geliştirdi.
Burada amaç insanları her an bağış ile buluşturabilmekti. Bunun için de en güzel yöntem; bağışı gündelik yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek üzere, neredeyse her gün yaptığımız e-ticaret alışverişlerinde harcamalarımızın küsuratını dilediğimiz STK’ya bağış olarak yuvarlama fonksiyonuydu.
Bu fonksiyon, BKM Express’in diğer bağış kanallarının içerisinde de o kadar sevildi ki BKM Express ile bugüne kadar yapılmış 380 bin adet bağış işleminin %62'sini işte bu yuvarlama işlemleri oluşturuyor!
Tek başlarına bakıldığında tutar olarak küçük gözüken bu bağışlar birleştiğinde ise on binlerce fidan, yüzlerce çocuğun eğitim masrafı, binlerce sokak hayvanının mama ihtiyacı olarak geri dönüyor.
Unutmayın; BKM Express’in tüm bağış kanalları üzerinden bugüne kadar yapılmış olan toplam 9.5 milyon TL’lik tutar içerisinde “kuruşlarınız” da var! Sizin de bu iyiliğe katılmak için yapabileceğiniz en kolay şey küsuratlarınızı hooop diye bir üst tutara yuvarlamak :)
Sene sonu yaklaşırken 10 milyon TL’lik bağış toplamına koştuğumuz bu günlerde hepinizin en ufak desteği eşsiz bir kıymet taşıyor.
Gelecek yazılarımda sizi BKM Express’in diğer bağış kanallarıya buluşturmaya devam edeceğim; ama siz iyilik yapmak için beni beklemeden harekete geçin! ;)
