E-Ink Teknolojisi Kullanan Cihazlar

Berk Orbay
berk-orbay
Published in
7 min readAug 8, 2012

Bu konudaki karpuz kabuğu aklıma Serdar Kuzuloğlu’nun yazısıyla düştü. Zamanında (2006–2008) bu konuyla epey ilgiliydim. YFYİ adındaki güzide teknolojik fikir yarışmasına e-ink teknolojisi tabanlı iki iş fikri göndermiştim, ikisi de ilgi çekti ve ikinci tura kaldı.

Bunlardan biri e-ink teknolojisini kullanarak fiyat etiketi (ki yapılmışı vardır) sistemi, billboard sistemi ve en nihayetinde iç dekorasyon malzemesi olarak (misal olarak düşünün evinizin bütün duvarları, tabanı ve tavanı ekran kaplı veya gittiğiniz restoranda bütün duvarı istediğiniz bir şeyle değiştirebiliyorsunuz).

[caption id=”attachment_76" align=”aligncenter” width=”200"]

RFID teknolojisini kullanan e-ink fiyat etiketi.[/caption]

Bunlardan ikincisi ise şu anda ana kullanımı olan bir e-okuyucu yapmaktı. O zamanlar e-ink kullanan okuyucular 400–600 dolar civarındaydılar ve sayıları çok azdı. Amazon Kindle’ın bile ilk versiyonu hem çirkin (buyrun Starck’tan dinleyelim) hem fahişti (400 dolar).

[caption id=”attachment_81" align=”aligncenter” width=”300"]

ilk Kindle[/caption]

Benim önerdiğim e-okuyucu ise iki yıl sonra piyasaya çıkacak ve 200 dolarlık bir fiyata sahip olacaktı ve paketinin içinden telifi geçmiş (ekseriyetiyle klasikler) yüzlerce kitabın olduğu bir cd çıkacaktı. Sanırım diğer e-ink okuyucularının yarı fiyatına satılmasına sebep olarak cihazın özelliklerini düşük tutup yük isteyen bütün işlemleri ise bluetooth vasıtasıyla…neyse, yapılabileceğinden bile emin değilim. Kısaca Saas muhabbetinin bluetooth üzerinden olanı gibi düşünün. Aynı zamanda 2 sene içinde e-ink ekran maliyetlerinin düşeceğini de tahmin ediyordum. Nihayetinde bugün 75 109 dolara bile bir e-okuyucuya sahip olabiliyorsunuz (ne zaman 110 dolar oldu bu?). Bana YFYİ’de sorulan en can alıcı soru ise bu ekranı “sen mi üretiyorsun?” oldu. Oldu canım.

Gel zaman git zaman piyasanın öncüleri olan Sony, iRex ve Amazon dışında pıtrak gibi pek çok e-ink okuyucu çıktı. Bookeen, Reeder vb. bir sürü marka ortaya çıktı. Hatta ilk dönemlerinde bir Türk girişimcisi Walkbook diye bir isimle ilk Türk e-okuyucusunu piyasaya sürdü. Tabi bu Çin’deki bir ürünün yeniden isimlendirilip piyasaya sürülmüş haliydi.

[caption id=”attachment_85" align=”aligncenter” width=”215"]

Türk e-okuyucusu[/caption]

[caption id=”attachment_87" align=”aligncenter” width=”199"]

Çinlilerinki[/caption]

Burada bir parantez açıp iRex denen şirketin nefis e-okuyucusu olan Iliad’ı tanıtmam gerekiyor. Bu alet ilk çıktığı zaman en iyi e-okuyucuydu. Fiyatı da en tuzlusundandı (630 euro). Ama hem wireless adaptörü vardı, hem de stylusu. Yalnız dağıtım ağı biraz kötüydü. Dükkanlarda bulunmuyordu. Belki internetten sipariş verebiliyordunuz ama 630 euroluk bir aleti Türkiye’ye göndertirseniz gümrük memurları sizi öpebiliyor. Ben gittim benimkini Milano’da bir hukuk firmasından satın aldım. Arkadaşı bunları satıyormuş, o da yardımcı olmak için ofisinden satıyordu. Üstüne üstlük utanmazcana bir de tax free isteyince direk bütün KDVsini düştüler ve 520 euro’ya aleti satın aldım.

[caption id=”attachment_89" align=”aligncenter” width=”231"]

iRex Iliad[/caption]

Genelde kitapların boyutları küçük olduğu için e-okuyucuların da boyutları küçük kaldı. Sadece iki model (belki diğer firmalar da çıkarmıştır) A4'e yakın formatlarda e-okuyucu çıkarmayı göze alabildi; iRex Digital Reader 1000 ve Amazon Kindle DX. Bu arada bahsetmeyi unuttum 630 euroluk aleti satan firma doğal olarak battı (2010 yılında). Amazon ise e-ink ekranları üreten firmayı satın aldı.

Artık yeri geldiğine göre size biraz e-ink teknolojisinden bahsedeyim. Bu ekranların faydaları fasulyede bile yok. Öncelikle arkadan ışıklandırmalı değil (yani bilgisayar, televizyon ekranı gibi değil), son derece ince ve esnek, ve ayrıca ekran sabit durduğu sürece pilden yemiyor. Yani çalışıyorken aletin pilini çıkarırsanız son ekran sabitlenmiş bir şekilde duruyor. Aynı şeyi televizyonda yapmayı deneyin. Ayrıca cama benzemez, yere düşünce kırılmaz. Şu anda bulamadım ama bir tanıtım videosunda adam e-ink bir ekrana sağlamlığını göstermek için kösele ayakkabının topuğuyla vuruyordu. Yani kitaba alternatif olarak ideal bir alet.

Bu teknoloji niye ekranları domine etmedi dersek, öncelikle sadece siyah beyaz versiyonları var (sonra sonra renklileri çıkarmaya çalışıyorlar, ama kolay değil). Ayrıca ağır kanlı bir teknoloji. Video oynatamıyorsunuz, ekran yeterince hızlı çalışmıyor. Ve sanırım boyutlarını da çok yükseltirseniz kalitesini koruyamıyorsunuz (bu yüzden dev ekran e-inkler yok). Hemen her sene bütün bu teknolojik sıkıntıların üstesinden gelmeye çalışan bir sürü şirket (bunların arasında LG ve Fujitsu gibi devler de var) çıkıp “video oynatabiliyoruz, renkli ekran yaptık” diyor ama henüz ciddi bir ticari uygulamasını görebilmiş değiliz. Gerçi 2010'dan sonra konuyu takip etmeyi bıraktım, belki bazıları piyasaya çıkmıştır bile.

[caption id=”attachment_93" align=”aligncenter” width=”300"]

Fujitsu’nun renkli e-okuyucusu, sene 2007.[/caption]

Çok kısa bir şekilde teknolojinin temelinden de bahsedeyim. Ekran küçük küçük kapsüllerden oluşuyor ve kapsüllerin içinde siyah ve beyaz renkli mürekkepler var. Bunlar elektrik yüklemelerine duyarlı ve elektrik akımı geçtiğinde polarize oluyorlar. Belki tam doğru anlatamadım ama temelde bi kürenin içindeki küçük kürecikler gibi düşünün. Sinyal geliyor, siyah kürecikler yukarı çıkıyor.

[caption id=”attachment_94" align=”aligncenter” width=”300"]

Teknolojisi böyle bir şey.[/caption]

Bu ekran teknolojisi kendini diğer ekran teknolojilerinden son derece farklı bir yerde konumlandırıyor. Bu yüzden aslında hayal gücü geniş olana pek çok uygulama fırsatı sunabilir. Tabi kaçınılmaz olarak akla saatler ve cep telefonları geliyor. Motorola zamanında bir tane yaptı. Çok da ucuza sattı, bende de bir tane bulunuyor. Düşünsenize ekranın pil yememesi pilin ömrünü epey arttırabilir. Aynı zamanda ekran da kırılmıyor. Ama geri kalanını o kadar dandik yapıyor ki e-ink ekran arada kaynıyor.

[caption id=”attachment_96" align=”aligncenter” width=”125"]

Motorola F3[/caption]

Saat için ise daha yenilerden bir örnek vereyim: Pebble. Bu alet çok ünlü oldu ama e-ink ekranına sahip olduğu için değil, acayip özelliklere sahip olduğu için (konumuzla alakalı değil, merak eden linkten bakabilir). Kickstarter’da inanılmaz bir başarı yakaladı. 100.000 dolarlık bir hedefi varken 10 milyon dolarlık destek aldılar. Bilmeyenler için Kickstarter kısaca; kişilerin seçtikleri projelere ufak paralar yatırabildikleri bir sistem. Bunun karşılığında da hisse veya ortaya çıkacak ürünün bir kopyasını alabiliyorlar. Mesela Pebble projesine yaklaşık 70.000 kişi parasal destek vermiş.

[caption id=”attachment_97" align=”aligncenter” width=”300"]

Pebble[/caption]

Daha fazla uygulama vb. için e-ink’in sitesine göz atabilirsiniz. Şimdi dipnotlar:

- Bütün yazı boyunca e-ink dedim durdum ama genel olarak aynı özellikleri taşıyan elektronik kağıt teknolojisinden bahsettim. Yoksa e-ink ayrı bir şirket (piyasayı da domine ediyor o ayrı) ve LG, Fujitsu gibi markaların teknolojileri farklı isimlerle adlandırılıyor.

- Amazon’un Kindle’daki başarısı tabi ki muhteşem bir e-okuyucusu tasarlaması değil. Kendisi zaten bir kitap satıcısı olduğu için yayınevlerini bu duruma zorlamaya başlaması sebebiyle e-kitap versiyonlarını da çıkarttırmıştır. Yanılıyor olabilirim ama yayıncıları bir süre sabit fiyattan e-kitap satmaya bile zorlamıştı (sonra tutmadı ayrı mesele).

- Bu arada Amazon Kindle’ınızdaki e-kitapların içeriğini değiştirebiliyor. Basılı kitaplara karşı e-kitabın bir dezavantajı sayılabilir. Avantajı ise düzeltilmiş bir ikinci baskıyı bir daha para vermeden okuyabiliyorsunuz veya kitabınızın bazı sayfaları eksikse hemen düzeltilebiliyor. Bazen de kitabın üzerine aldığınız notlar kaybolabiliyor.

- Ayrıca Amazon’un kendi kurduğu Whispernet adlı bir sistem ile 3G bağlantı üzerinden dünyanın her yerinden satın aldığınız kitapları bedavaya indirebiliyorsunuz. Daha doğrusu faturanızı Amazon ödüyor. Amazon dışına da bağlanabiliyorsunuz sanırım ama o zaman para ödemek durumunda kalıyorsunuz.

- Bu Whispernet Çin’in büyük ateş duvarının (basitçe sansür sisteminin) engellemelerine maruz kalmadığı için bir ara çok popüler oldu. Son durumu bilemiyorum.

- Türkiye’de de e-kitap satışı yapılıyor ama fiyatlarında nedense öyle ciddi bir fark yok. Aşağıdaki ekran görüntüsü Webrazzi’nin haberinden alınma.

- Burası Türkiye diyebileceğimiz bir başka güzel bilgi ise basılı kitapta KDV 8% olmasına karşılık e-kitapta KDV 18%. Belki son günlerde durum değişmiştir, ama pek umutlu değilim.

- Sadece e-kitabın mı etkisi yoksa e-okuyucuların katkısı var mı bilemem ama kısa hikayelerden de bu sayede artık para kazanabiliyor. Yayın masrafı derdi yok, istediğin fiyata satabiliyorsun.

Buraya kadar bol bol konudan uzaklaştım, ama umarım bu güzel teknoloji hakkında sizi sıkmadan bilgilendirebilmişimdir. Referansların çoğu ne yazık ki İngilizce oldu, kusura bakmayın.

Son söz olarak e-okuyucu ve e-kitaplar konusunda bir gelecek öngörüsünde bulunacak olursam, internetin gazeteciliği kökten değiştirdiği gibi e-okuyucular ve e-kitaplar da yayıncılık anlayışını komple değiştirecektir. Yazarların bir yayınevine bağlı kalması gerekmeyecek, freelance editörler sayesinde kitaplarını düzenleyebilecek ve satışa verebilecekler. Ayrıca bir dükkanın raflarında da bulunması gerekmediğinden ekstra olarak kitabevi maliyetleri de ortadan kalkacaktır. Bu da yazarı pek çok aracı masrafından kurtararak kendi e-kitabını daha uygun bir fiyata verip satış gelirinin daha büyük bir kısmına sahip olabilecektir.

E-okuyucu konusunda ise e-kitap okumak için son derece yeterli bir teknoloji iken daha fazla ilerlemedikçe ve ucuzlaşmadıkça yaygın kullanım alanı bulması sıkıntılı olacaktır. Hangi e-okuyucuyu almamız gerek diye sorarsanız da aynı görüntü kalitesine sahip olanlar arasında en ucuzu en makbuludur derim.

--

--

Berk Orbay
berk-orbay

Current main interests are #OR and #RL. You may reach me at Linkedin.