5 Saniye Kuralı

Ayse Naz Acar
Bi’ Dünya İçerik
5 min readDec 19, 2020

“Hayat ve özellikle işler, yapmakta zorlandığınız şeyler için kendinizi zorlamakla başarılır”

5, 4, 3, 2, 1 başlayalım. 😄

41 yaşındaki Mel Robbins’in hikayesi, olumsuz sarmal döngülerimizi nasıl kırabileceğimizi anlatıyor. Televizyon ve radyo sunucusu Mel Robbins’in televizyonculuk ve radyoculuk dışında daha pek çok kimliği vardı fakat 2008 yılında işsiz, parasız ve çaresizlik içerisinde sıkışıp kalmıştı. Eşi Chris, bir iş için yatırım yapmış fakat planlar istenildiği gibi gitmemişti. Artık onlar için iflas söz konusuydu. İflasla birlikte Mel Robbins için sabahları yataktan kalmak bile çok büyük çaba gerektiren bir aktivite olmaya başladı. Gelin onun hikayesinin önemli bir kısmına bakalım.

“41 yaşındayken hayatım alt üst olmuştu. İşsizdim, iflasla uğraşıyordum, evliliğim bir kısır döngüye girmişti, özgüvenim yerlerdeydi ve sürekli alkol alıyordum. Yataktan çıkmak için bile mücadele ediyordum. Her sabah alarm çalardı, kalkmam gerektiğini bilirdim ama anksiyete ağır basardı ve ben de yataktan çıkmak yerine erteleme tuşuna basardım. Mesele şuydu ki değişmek istiyordum ancak kendimi harekete geçiremiyordum. En küçük şeyleri bile yapmak imkansızmış gibi geliyordu. Kitaplar okudum, dergiler aldım ama aklımda hiçbir şey kalmadı. Motivasyon için dua ettim ama hiç gelmedi. Kelimenin tam anlamıyla her zaman bir bahane vardı. Kendinizi hiç her şeyden vazgeçmiş isteyecek kadar sıkışmış hissettiniz mi? Ben hissettim. Bir gece yine kederlerimi viski kadehlerinde boğarken ve kendimi dünyanın en büyük kaybedeni gibi hissederken bir reklam sırasında televizyon ekranından bir anda bir roket fırladı ve geçti ve bana çılgın bir fikir verdi. Alarm çaldığında düşünmek yerine kendimi bir roket gibi yataktan fırlatırsam ne olurdu? Ertesi sabah alarm çaldığında orada uzanıp tüm problemlerim hakkında düşünmek yerine beşten geriye doğru saymaya başladım. 5,4, 3, 2 ,1 ve değişim anında gerçekleşti. Geriye bakınca hepsi anlam kazanıyor. Beşten geriye saymak ve bir deyince harekete geçmek, bana yardım etti ve düşünme ile yapma arasındaki boşluğu kapattı ve sadece harekete geçmekle özgüvenim yükseldi. Beş saniye içinde düşünmeyi bıraktım ve ilerlemeye başladım. Kafamın içindeki çöplüğü dinlemeye son verdim ve pozitif düşünmeye başladım. Zaman içinde sadece kişisel farkındalık ve özgüven kazanmakla kalmadım hayatımı değiştirmenin basit sırrını da keşfettim.”

Robbins verdiği bir röportajda “motivasyon” hakkında şunu söylüyordu;

“Motive olmamaktan mı bahsediyorsunuz? Benim de durumu ve yarattığım koşulları olduğu gibi kabullenecek motivasyonum yoktu açıkçası.”

Karanlık ruhsal bunalımdan kurtulabilmesi için motivasyonun yeterli olmadığını, daha fazlasına yani stratejiye ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor. Çünkü bazen derin yıkıntılarından sonra güçlüce ayağa kalkabilmek için sadece motivasyon yetmez, potansiyelimizi ateşleyebileceğimiz pozitif duygulara da ihtiyaç duyarız.

“Çoğu zaman yapmanız gereken bir şeyler olduğunda, içinizden yapmak gelmiyor. Ve bu gibi durumlarda oturup, önce motive olmanız gerektiğini düşünmek büyük bir hata. Bir süre sonra kendiliğinizden yapmayı isteyeceğinizi düşünmek ise daha da büyük bir hata.”

Bugün 5 saniye kuralını Mel Robbins’in adıyla birlikte konsept olarak anmamızın sebebi Nasa’nın “Roket” reklamıdır. Roket’in fırlamasını gören Robbins der ki; “Benim de sabahları aynı hızda yataktan fırlamam gerekiyor”. Ertesi gün yataktan kalkarken izlediği Nasa’nın reklamını taklit ederek güne başlar. İlerleyen günlerde ise Robbins için değişmeyen bir şey vardır, o da roketlemek. Ayrıca sadece yataktan kalkmak için değil, hayatta yaşadığı diğer zorluklarda da -duygusal olarak pozitif hissetmediği işleri yaparken- büyük bir ustalıkla roketleme metodunu kullanmaya başlar.

Örneğin yazmak için o esnada kendini duygusal olarak hazır hissetmiyorsa çözüm 5, 4, 3, 2 ve 1'dir. Artık her şey onun için daha kolaydı. Çünkü hazır olması için gereken duygunun gelmesini beklemiyordu. Artık bekleyen ve çaresiz bir Robbins yoktu. En zor zamanlarında, savunmasız anlarında roketlemeden güç aldı. Kendini roketledi, sorumluluğunu yüklendi ve yola çıktı.

En doğru anı ve duyguyu beklemek, ilhamı beklemek, periyi beklemek ne kadar da çok şey alıp götürüyor bizden. Sevgili Yasemin Karakaya, zaman yönetimi eğitiminde duygu durumundaki değişikliklerin etkili zaman yönetimi konusunda nasıl bir handikap olduğuna parmak basmıştı. Bu teknik vasıtasıyla duygu durumumuzun esaretinden kolaylıkla kurtulabilir, üzerimizdeki ataleti yenebilir ve bir an önce harekete geçebiliriz. Augustine’in dediği gibi Tanrı hepimize potansiyel veriyor, potansiyelimizi kullanarak yelkenleri çekmek ve yol almak tamamen bizim insiyatifimizde.

5 Saniye Kuralı Neden Önemli?

Gün içerisinde binlerce karar alıyoruz. Kahvaltıda çay mı yoksa kahve mi içeceğimizden tutun da bugün arkadaşımızla görüşüp görüşmeyeceğimize kadar pek çok karar... Peki bu kararları alırken her defasında elimize kağıt kalem alıp analiz mi yapıyoruz ya da kendimizi, bu sorunun en doğru cevabı ne acaba diye düşünürken mi buluyoruz? Hayır, bunların hiçbirini yapmıyoruz.

Kararlarımızı bir çırpıda etkileyen en önemli katalizör duygularımız. Duygularımız, kararlarımızı %95 oranında etkiliyor. Şunu demek istiyorum aslında kalem kağıtla matematik işlemi çözmüyoruz, her şey spontane bir şekilde ilerliyor. Tabii ki her zaman olumlu duygular ile karar almıyoruz. Bazen de yanımızda korku, endişe, kaygı gibi duygular oluyor ve karar verme sürecimizde bizi etkiliyorlar. Haliyle de kararımız üzerinde onların da izleri bulunuyor. Peki şimdi size bir soru. Negatif duygularımız kararımızı nasıl etkiler? Eminim “olumsuz” diyeceksiniz. Bu metotta 5, 4, 3, 2, 1 şeklinde geriye doğru sayarak beynimizi başka bir olaya kanalize ediyoruz ve olumsuz duyguları düşünmemesi için önüne bir bariyer koyuyoruz. Negatif duygulara “Bir dakika, orada kal!” diyoruz. Karar almadan önceki, 5 saniyelik roket aramız ile kararımızdan hemen önce “Kontrol mekanizması bende!” sinyalini beynimize yolluyoruz.

5 saniye nasıl böylesi bir etki yaratıyor? Beyni ikna etmek bu kadar kolay mı?

Geriye doğru saymak, beynin durmasına ve odaklanmasına sebep olur. Böylece beynimiz artık korku, endişe, şüphe gibi güçlü ve sert duyguların esaretinden bir çırpıda kurtuluyor. Ayrıca bu yöntem vasıtasıyla beynimizin prefrontal korteksi aktive olur. Bu korteks davranış değişikliklerinde, yeni bilgiler öğrenildiğinde, düşüncelerimizi bir noktaya kanalize etmek istenildiğinde aktive olan beynin bir bölümüdür. Yani sabote eden taraf beyin değil, biz oluyoruz. Öyleyse hadi 5, 4, 3,2 ve 1. Kalkalım, korktuğumuz ve kaçtığımız işe başlayalım.

Umarım yazımı beğenmişsinizdir, yeni yazılarda buluşmak üzere. Mutlu hafta sonları.

Kaynakça:

📌5 Saniye Kuralı Tüm Yaşamınızı Değiştirebilir

📌5 Saniye Kuralı ile Yeni Bir Hayata Başla/Mel Robbins Tekniği

--

--

Ayse Naz Acar
Bi’ Dünya İçerik

Bi'dünyaiçerik Editörü | Düzenli yazar, düzensiz paylaşır.