HİNDUİZM

Şafak
Bi’ Dünya İçerik
4 min readNov 22, 2020

Merhaba Sevgili Okur 🤗

Bugün günlerden Hinduizm…

Genellikle hep farklı din ve kültürleri merak etmişimdir. İnançları, hayata bakışları, etnik kökenleri, yaşantıları, düşünce tarzları vs.

Bu yazımda da Hinduizm’i ele alıp açıklamaya çalıştım. O halde hazırsanız hep birlikte Hinduizm’i daha yakından tanıyalım 🤩

Keyifli okumalar…

Hinduizm, M.Ö. 1500’lü yıllarda Baltık kıyılarından göç eden Arya’ların Anadolu ve İran üzerinden Hindistan’a gelerek ülkeye hakim olmaları sonucunda kendilerinin Veda inancıyla yerlilerin Totem inancının birleşmesinden ortaya çıkmış bir dindir.

Fakat Arya’lar kendilerini sürekli üstün ve en güzel ırk olarak görmüş, bütünlüklerinin bozulması korkusuyla belirli tedbirler almışlardır. Bu tedbirler zamanla gelişip sistemleşerek hala günümüzde de geçerliliğini koruyan toplumsal sınıflandırmayı temele alıp 4 hiyerarşik gruptan oluşan ve KAST adı verilen sosyal bir merdiven düzeni çıkarmıştır. Her Hindu bir kast sınıfında doğar ve hayatı boyunca diğer insanlardan ayrı, özel bir konumda yaşar.

Hinduların ana merkezi Hindistan olup, Nepal ve Bangladeş’de de Hindulara fazlasıyla rastlamak mümkün. Hinduizm, islam ve hıristiyanlıktan sonra gelen dünyadaki en yaygın 3. dindir. Yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişi vardır ve mistik bir din olarak kabul edilir. Herhangi bir peygamber ya da ilâhi kitapları yoktur. “Brahman” adında kutsal bir güce inanırlar. “Her varlık Brahman’dan gelmiş ve tekrar ona döndürülecek.” anlayışı hakimdir.

Hinduların birden fazla benimsediği ve farklı görevleri olan tanrıları(yaklaşık 330 milyon) vardır. Bunlar arasında Trimurti üçlü tanrı sistemini oluşturan yaratıcı Brahma, koruyucu Vishnu, yok edici Shiva önemli bir yer alır.

Brahma, sonsuzdur onun başı sonu yoktur ve soyuttur. Tüm varlıkları kapsayan yüce bir ruhtur.

Vishnu, evreni denge içinde tutan tanrıdır.

Shiva, yıkım tanrısı olarak bilinir.

Hinduizm’in din toleransının bu kadar kapsayıcı olması “Çeşitlilikte Birlik" anlayışı ile açıklanabilir. Bu anlayışa göre dinde önemli olan niyettir ve tüm dinler ve ibadetler, tek olan hakikate en sonunda ulaşır. Yani ortak nokta birdir. Bu yüzden tüm ibadet şekilleri kabul edilebilir.

Aynı zamanda reankarnasyon (ruhun olgunlaşana kadar dünyaya tekrar tekrar gelme olayı) inancı vardır. Bu inanca göre tüm varlıklar kutsaldır ve hepsine son derece saygı ve sevgi duyulması gerekir. Bu bağlamda savundukları “Ahimsa” doktrini (şiddete başvurmayı yasaklayan ve tamamen barışçıl bir bakış açısı içeren yaklaşım.)onlar için son derece önemlidir. Reankarnasyon döngüsü, yeterli olgunluk seviyesine ulaştıktan sonra yani kutsal ruh Brahma ile bir oluncaya dek devam eder.

Hatta ilginç olan şu ki; Bazı yaşlı Hindular, Varanasi isimli kutsal şehirlerinde ölürlerse, Brahma ile bir olup bu reankarnasyon döngüsünden kurtulacaklarına inanırlar ve burda ölümlerini beklerler.

Kutsal İnek

Bu dine göre inekler kutsal sayılır ve asla etleri yenmez. Hatta yakın tarihlerde yaşanan, dana eti sattığı için öldürülen adam, olayın mahiyetini gözler önüne seriyor. İneğin yanı sıra; bazı yılanlar, filler, aslanlar da kutsal sayılır.

İneğin neden kutsal sayıldığı konusu hakkında birden fazla görüş vardır. Hindistan’ın ruhani lideri Gandhi bu konuda şöyle bir açıklamada bulunuyor;

“Aslında Hinduizm’in asıl unsuru “ineğin korunması”dır. Bana göre ineğin korunması, beşeri evrimin en harika olaylarından biridir. Çünkü bu koruma, beşeriyet dışındaki diğer türlerin korunmasıyla ilgilidir. İnek vasıtasıyla kişiye, kendi kimliğini diğer bütün canlılarla birlikte düşünmesi emredilmiştir. Kutsallaştırma konusunda niçin ineğin seçildiği de bana göre açıktır. Çünkü inek, Hindistan’da en vefalı dosttur. O, bereket kaynağıdır; sadece süt vermez, aynı zamanda tarımı mümkün kılar. O milyonlarca Hintlinin sütanasıdır. İneği koruma Hinduizm’in dünyaya bir hediyesidir. Dahası Hinduizm, Hintliler ineği koruduğu sürece baki kalacaktır.”

Ganj Nehri

Himalaya’nın güneyindeki Gangotri Buzulu’’ndan başlayan Ganj Nehri’nin, Dağ Tanrısı Himalaya’nın kızı Tanrıça Ganga’nın vücut bulmuş hali olduğuna inanılır. Nehir bu sebeple kutsal kabul edilir.

Gayet temiz ve berrak olan bu nehir Hindistan yakınlarına gelene kadar, sanayi ve kanalizasyon atıkları bunun yanı sıra ölü külleri, insanların şahsi kir ve atıkları sonucu koyu görünüme sahip kirli bir nehire dönüşüyor. Buna rağmen insanlar bu nehirde yıkanmaya hala devam ediyor.

Indian Council of Medical Research tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Ganj nehri yüksek oranda ağır metal ve zehirli kimyasal atık bulundurduğu için çevredeki insanların kansere yakalanma ihtimalini oldukça arttırıyor.

Hinduizm’de Beslenme

Ahimsa adlı şiddet karşıtlığı olan düşünce tarzlarına sahip oldukları için et tüketimi pek hoş görülmüyor. Vejeteryanlık erdemli bir yaşam biçimi olarak kabul ediliyor. Ayrıca sığır eti tüketimi de oldukça kötü karşılanıp kınanılıyor.

Hinduizm, fiziki ve ruhi gelişmeyi engelleyecek ve zarar verecek her türlü gıdayı yasaklar. Kötü beslenmenin mental sağlığı bozup, Tanrı ile aradaki bağı olumsuz yönde etkilediği düşünülür. Bazı gıdaların ise ruhu, mantığı ve bedeni saflığa yaklaştırdığı düşünülür. Bunlar arasında sığırdan elde edilmiş yoğurt, süt, tereyağı yer alır. Şüpheli besinlerde ise bu gıdalarla muamele edilip biraz da olsa saflaştırıldığı düşünülür fakat alkol ve sığır eti asla saflaştırılamaz ve tüketilmesi kesinlikle hoş karşılanmaz.

Genel hatları ile Hinduizm dinini ele aldım yazarken bende birçok şey öğrendim fakat 5000 yıl geçmişi olan bu dini tek yazıda yeterince anlatmak mümkün değil. Çok çeşitli bir dünya görüşü olan bu renkli dini çok daha yakından tanımak gerek. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle!

Teşekkürler..

Şafak.

https://www.instagram.com/bidunyaicerikk/?hl=tr

--

--