İtalya’yı Keşfet: Verona

Ceren Çakır
Bi’ Dünya İçerik
5 min readJan 24, 2021

İtalya’nın her şehrini her meydanını merakla gezersiniz ama Verona’ya aşık olursunuz: Şehri saran Adige Nehri’ne, nehrin üzerindeki iki yakayı kavuşturan muhteşem mimariye sahip tarihi köprülerine, tesadüfen karşılaştığınız o muhteşem manzaralara… Kısacası tüm Verona’ya.

İtalya’nın kuzeyinde bulanan Verona, Adige Nehri’nin kıvrımlarıyla şekillenmiş çok eski bir şehirdir.

MÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilen şehirde başta Verona di Arena (Roma’nın Colosseum ile aynı tarzda) olmak üzere birçok Roma dönemine ait eser bulunuyor.

Castelvecchio ve Ponte Pietra Köprüsü

1350 yıllarında Verona’yı yöneten Cangrande II della Scala tarafından, zalim yönetimine karşı olası bir isyan durumunda kaleden kaçmak için Castelvecchio Köprüsü’nü inşa ettirdiği söyleniyor. Benim de Verona’da en etkilendiğim yer bu köprü oldu. İkinci fotoğrafta bulunan pencereye oturarak dakikalarca manzarayı seyrettim. :)

Bahsetmek istediğim diğer köprü ise Ponte Pietra: 1861 yılında İtalya birleşmeden önce şehrin bir kısmı Fransızlara diğer kısmı ise Avusturya’ya aitti. Adige Nehri sınır kabul ediliyordu ve iki yaka arasındaki geçişler ise Ponte Pietra’den yapılıyordu. (Sağdaki köprü)

O zaman şehrin bir kısmında Almanca bir kısmında ise Fransızca konuşuluyordu. Bugün hala İtalya’nın kuzeyinde yaşayan kişiler günlük hayatlarında Almanca ve Fransızca konuşuyorlar.

Juliet’in Evi

William Shakespeare’in en çok bilinen ve sevilen eseri olan The Most Excellent and Lamentable Tragedy of Romeo and Juliet’de Verona sokaklarında geçer. Daha önce de Veronalı İki Centilmen’i yazan Shakespeare aslında Verona’ya hiç gitmemiştir. Yazarın hayranı olduğu Ovidius’un tasvirleriyle şehri anlattığı düşünülüyor.

Romeo and Juliet bir kurgu olmasına rağmen Verona’da 13.yy’dan kalma bir yapı Juliet’in evi olarak anılıyor. İşin en garip kısmı ise Romeo’nun altında diz çöktüğü söylenen balkonun evin orijinalinde olmayıp 1936 yılında eklenmiş olması :)

Fotoğraflarda görüldüğü gibi bazı aşıklar da bahçeye ‘Aşk Kilitlerini’ asarak mutluluğu yakalamaya çalışmış.

Arena di Verona

Verona’nın şüphesiz en önemli yapısı ise Arena di Verona. Antik çağlardan günümüze kalan dünyanın en büyük üçüncü amfi-tiyatrosudur. MS 30 yılında inşa edilen yapı gladyatör dövüşlerini izlemek için kullanılıyordu. O zamanlar gladyatör dövüşlerinde akan kanı tutması için yapının içi kumla dolduruluyordu ve ismi de İspanyolca (La arena) kum, kumlu anlamında olan Arena kelimesiyle anılmaya başladı.

Arena di Verona

30 bin seyirci kapasiteli olan Arena di Verona’da 1913 yılından itibaren Opera Festivali düzenleniyor ve Opera’nın kalbi olarak anılıyor. 18. yy’da Mozart’ın sahne aldığı Arena’da Opera’nın en ünlü isimleri de birçok oyunu sergilediler.

Efsane Tenor Placido Domingo ve Murat Karahan

Türk Operası’nın değerli isimlerinden Murat Karahan’da bu büyülü sahnede birçok kez dünyanın önemli Opera eserlerini seslendirdi.

Opera’nın kalbinde bir Türk sanatçının dakikalarca ayakta alkışlanması çok gurur verici, kendisi müthiş bir disipline sahip ve hiçbir zaman kendini tam olarak görmediğini, sürekli çalıştığını söylüyor.

Hiçbir zaman “oldum” demedim. İnsanı bitiren ve gerileten şey oldum demek. Ben oldum kelimesini lügatımdan çıkardım. Ne mutlu ki bu başarıları yaşıyorum ama oldum demiyorum. Her gün yeni bir şey öğrenmeye çalışıyorum. Her gün kendimi biraz yukarıya nasıl taşırım onunla uğraşıyorum. Murat KARAHAN

Ne yenir?

En keyifli kısma geldik sanırım. :) Bizim kahvaltı için tercihimiz Castelvecchio Köprüsü’nün yanındaki Bottiglieria Castello olmuştu. Sıcak croissant’ın yanında cappuccino ile güne harika bir başlangıç yapmıştık.

Dondurma tercihimizi ise şehrin en ünlü dondurmacısı olan Grom’dan yana kullandık. Benim efsane üçlüm kestane, Nutella ve bisküvili dondurma. :)

Ve şehrin ünlü pizzalarından biri olan Pizzeria da Vincenzo’da fırından yeni çıkmış Margherita’larını yemiştik. (Sanırım bugün evde pizza yapacağım madem karantinadayız. :))

Ne Okumalı?

İlber Hoca Bir Ömür Nasıl Yaşanır? kitabında bir şehir gezmek için şu tavsiyeyi vermişti.

Bir şehri gezmek emek ister. Okuyacaksınız, haritaya bakacaksınız, notlar alacaksınız, fotoğraf çekeceksiniz ve defter tutacaksınız. İlber Ortaylı

Ben genelde gittiğim şehirlerde kaybolmaya çalışıyorum, tabii şehir çok büyük değilse. :) Çünkü tesadüfen bulduğum manzaralar, bilmeden geçtiğim sokaklar daha çok heyecanlandırıyor beni. Bir sokakta yürüyorum mesela az sonra sağa da dönebilirim sola da… Ne ile karşılaşacağımı bilmiyorum… Müthiş bir özgürlük!

Diğer kitap önerimde tabii ki: Romeo ile Juliet

Juliet: Kim yardım etti sana, burayı bulman için?

Romeo: Aşk yardım etti, aramamı fısıldayarak; O bana akıl verdi, ona göz oldum ben de. Denizci değilim ama uzak denizlerde yıkanan Uçsuz bucaksız kıyılar kadar uzak olsan da sen Sana ulaşmak için açılırdım denizlere.

Ne İzlemeli?

Verona’yı yakın zamanda gezme ihtimaliniz olmayabilir ama şehri daha yakından tanımak isterseniz de Hasssstası olduğum Sayın Ayhan Sicimoğlu’nun Renkler programının Verona bölümlerini izleyebilirsiniz, üstelik bir programında da Murat Karaman’ın sahnesine misafir oluyor.

BookingHunterTV ile tüm Verona’yı yürüyerek gezebilirsiniz.

Murat Karahan’ın Verona’daki Opera macerasını ve Dünya Starı olma yolundaki hikayesini anlattığı belgeseli mutlaka izlemenizi öneririm.

Operadan bu kadar bahsetmişken muhtemelen opera tarihinin en popüler şarkıcısı olan Luciano Pavarotti’yi anlamdan geçemeyeceğim. 1961'de Teatro Reggio Emilia’da ilk kez sahneye adım atan sanatçı o gece düzenlenen yarışmada birinci oldu. Benim için bunun ayrı bir önemi var çünkü ben de İtalya’ya staja gittiğimde Reggio Emilia’da yaşıyordum.

Pavarotti’nin de Nessun Dorma’sını mutlaka dinlemelisiniz.

Umarım yazımı okurken keyif almışsınızdır, hata yaptıysam affınızı diliyorum. Görüşlerinizi ve yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Teşekkür ederim.

Referans:

123

--

--