Şafak
Bi’ Dünya İçerik
3 min readDec 24, 2020

--

Osman Hamdi Bey’in Gizemi; Kaplumbağa Terbiyecisi

Osman Hamdi Bey’in, 1906 yılında çizdiği bu düşünülesi tablo(sol), kendisi tarafından 1907’de ikinci defa çizilerek(sağ), içerdiği anlam, güçlü renk ve fırça darbeleri ile tabloya kitlesel bir ün kazandırmıştır.

Çizilen İki resim arasındaki son derece benzerliğin yanında, belli farklılıklar da mevcuttur. Bunlar arasında; kaplumbağa sayısı, vurgu ve tonlamalar, pencere pervazı, vazo, “Allah,Muhammed” yazılı tablo gibi gözle görünür farklardan söz edilebilir.

Osman Hamdi Bey’in Kaplumbaga Terbiyecisi eseri, çizdiği diğer çeşitli tablolardan neden ayrılırı ve daha fazlasını konuşmadan önce, hayatı hakkında biraz bilgi sahibi olmakta fayda var.

Rum asıllı Osmanlı Sadrazamı İbrahim Ethem Paşa’nın oğlu olarak, 30 Aralık 1842’de İstanbul’da dünyaya geldi. Belli bir yaşa kadar, İstanbul’da eğitimine devam etti. Ardından babasının isteği üzerine hukuk eğitimi alması için Fransa’ya yollandı. 12 yıllık eğitiminin yanında, resime olan büyük ilgisi sonucu Paris’te çeşitli çalışmalar yaparak, ünlü ressamlar ile çalıştı ve bu alanda kendini geliştirdi.

Dikkat çeken renk tonlamaları ve eserlerinde ki eleştirel anlam özelliği bakımından, ressam olarak tanınılsa da aynı zamanda, Kadıköy 'ün ilk belediye başkanı, yazar, arkeolog(İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin Kurucusu, 29 yıl müdürlüğünü üstlenmiştir.) ve Osmanlı’da modern arkeoloji biliminin kurucusu, ilk Türk Arkeolog olarak da tarihi kayıtlarca bilinir.

Hayatından hiçbir zaman resimi, sanatı eksik etmeyen Osman Hamdi Bey, genellikle eserlerini yaz aylarında, Eskihisar’daki yazlık evinde yapardı. Onun için bu yazlık evin anlamı bambaşkaydı. Dolayısıyla vasiyeti üzerine, 24 Şubat 1910 tarihinde, Eskihisar çiftlik evinin civarlarında defni gerçekleştirildi.

Yaşamı boyunca bir çok esere imza atan Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa terbiyecisi adlı eseri, aralarından en çok ses getiren, konuşulan oldu. Zamanın, Fransız Dergisi “Le Tour Du Monde” yi ilgiyle takip ederdi. Derginin, 1869’da çıkan bir sayısındaki, üst görselde belirtmiş olduğum, gravürden esinlendiği düşünülür. Fakat yaptığı tablo çalışması ile öncüsünden çok daha iyi olduğu söylenebilir.

Resimdeki yaprak yiyen kaplumbağaları, dönemin katı siyasi yönderleri, insanların pasif tutum ve davranışları olarak anlamlandırırken, ortada duran adamı ise kendisi olarak konumlandırmıştır. Elindeki ney ve sırtındaki muhtemelen vurmalı bir çalgı olan nakkare ile ümitsizce, her şeyden bihaber, yavaş, önündeki yaprakları yemek ile meşgul olan kaplumbağalara dikkatle bakıyor.

Resimdeki mekan ise Bursa’da bulunan, Yeşil Cami’dir. Resmine burda başlayıp daha sonra devamını, önceden çektiği fotoğraflara bakarak tamamlamıştır. Eserde göze çarpan, ince motifler ve tonlamalardaki ahengin yanı sıra, barındırdığı anlam ile eserleri arasındaki en güzel tablo olarak kabul edilmiştir.

Diğer önemli eserleri arasında;

  • Kahve Ocağı (1879)
  • Haremden (1880)
  • İki Müzisyen Kız (1880)
  • Kuran Okuyan kız (1880)
  • Çarşaflanan Kadınlar (1880)
  • Vazo Yerleştiren Kız (1881)
  • Gebze’den Manzara (1881)
  • Çekik Gözlü Kız-Tevfika (1882)
  • Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız I
    Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız II (1890)
  • Feraceli Kadınlar (1904)
  • Pembe Başlıklı Kız (1904)
  • Kaplumbağa Terbiyecisi (1906)
  • Mimozalı Kadın (1906)
  • Şehzade Türbesinde Derviş (1908)
  • Silah Taciri (1908)
  • Beyaz Entarili Kız (1908)
  • Sarı Kurdeleli Kız (1909)

yer alır.

Eser ilk olarak Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin çıkardığı bir dergide, Kaplumbağalar ve Adam olarak tanınılsa da sonradan değişip dönüşerek bugün ki Kaplumbağa Terbiyecisi ismi ile bilinmektedir.

Eser şu anda, İstanbul Pera Müzesi’nde sergilenmektedir.

Teşekkürler..

Şafak.

https://www.instagram.com/bidunyaicerikk/?hl=tr

--

--