İlham Veren Hayatlar VI | Francis Bacon
Merhaba okur, son zamanlarda elimden geldiğince ilham aldığım kişileri, klipleri, tabloları burada anlatıyorum. Bugün ise uzun zamandır anlatmak istediğim bir ismi ele alacağım bu yazımda; Francis Bacon’u.
“Hayal gücü insana olamadıklarını telafi için verilmiştir, mizah anlayışı ise olduklarından dolayı teselli için.”
Francis Bacon
Francis Bacon’dan yıllar sonra 1990 yılında dünyaya gelmiş, ondan çok uzak da bir coğrafyada doğmayan İskoç komedyen Daniel Sloss’da da bunun örneğini fevkalade görüyoruz.
“Ofansif ve kara mizah sevemiyorum hiç.”, “Yahu bu tür de çok çirkin.” diyenlere onun sıra dışı hayat görüşüyle anlattığı Dark ve Jigsaw stand up gösterimlerini tavsiye ediyorum. Mizah anlayışının teselli boyutuna vakıf olmanın zirvesini yaşayan bir ailede büyümüş olması onun bu yaşta dünyaca ünlü şahane bir komedyen olmasını sağladı.
Bilginin kendisi güçtür.
Francis Bacon
Francis Bacon ise söyledikleriyle ve ömrüyle yazıma esin kaynağı oldu. Ona bakacak olursak döneminde çok iyi bir konumda olan adalet bakanı bir baba ve kraliçe bir anneanneye sahip olsa da hepsini geride bırakacak kadar üne kavuştu.
İlk gençlik çağlarında girdiği Trinity College’de Cambridge’de skolastik felsefeyle tanıştı ve skolastik felsefeye karşıt görüşlerinin ilk yazılarını burada kaleme aldı. Hukuk okumaya 1576'da başladı. Daha sonra bir teklif üzerine Fransa’da buldu kendini. Tam felsefe ile haşir neşir olmaya başlamışken 1579'da babasının vefat haberi onun felsefeyle ilgisini bir süre kesti ve maddi yetersizliklerle İngiltere’ye döndüğünde hukuk eğitimine devam etti.
Öğrenimi sırasında Aristo felsefesinden hoşlanmamaya başlamıştı. “Filozofun değersizliğinden dolayı değil, felsefesinin verimsizliğinden, yalnızca tartışma ve kavgalara yol açmasından, insan yaşamı için yararlı yapıtlar yaratma bakımından kısır olmasından dolayı” beğenmediğini söylüyordu. Yaşamı boyunca hiç değiştirmediği bu kanısı, onun daha sonraki felsefi durumunu belirlemede önemli rol oynadı.
Lükse olan düşkünlüğünün peşinden gitti ve 1584'te parlementoya seçildi.
“Essex kontuyla yakın bir arkadaşlığı vardı. Fakat arkadaşlıkları, Essex kontunun Kraliçe 1. Elizabeth’i devirmek üzere kurduğu planlar nedeniyle bozuldu. Kraliçeye olan bağlılığının büyük olduğunu belirten Bacon, uzun süre arkadaşını fikirlerinden döndürmeye çalıştı. Kraliçeye yapılan başarısız bir suikast girişiminden sonra Essex kontu tutuklandı. Bacon’ın da çabalarıyla salıverilen kont, daha sonra Kraliçeyi devirmek için yeni bir girişimde bulundu. Bu sefer tutuklandığında, suçlu bulundu ve idam edildi. Bu sırada Bacon’ın yıldızı parlamaktaydı, her ne kadar Essex kontuyla olan bu ilişkileri sonucu onu hayatı boyu tehdit edecek düşmanlar edinmiş olsa da Kraliçeye olan bağlılığı hiç kuşkusuz ona kariyer açısından büyük fırsatlar vermişti.
1603'te Kraliçenin veliahtı olarak James I tahta geçince hızlı bir şekilde önemli mevkilere geldi. Önce ‘Sir’ unvanı aldı, sonra 1606'da başsavcı, 1618'de ise İngiltere başyargıcı oldu. Kariyerinin zirvesindeyken, çöküşü kapıyı çaldı. 1621'de rüşvet suçuyla tutuklanıp yargılandı. Suçlu bulundu ve hapis cezasına çarptırıldı. Hapishanede fazla kalmadı ve salıverildi, fakat ne parlementoda ne de herhangi bir politik konumda bulunması bundan sonra imkânsızdı. Siyasetten kopan Bacon hayatının geri kalan yıllarını felsefi düşüncelerine adadı. 1626'da zatürree olduğu varsayılan bir hastalık yüzünden vefat etti.”
Bacon kendi toplumunun yaşadığı sıkıntıların çözümünü bilimde ve bilgide aramış; bulmakla kalmamış, bu konuda çalışması gereken her kesime yöntemsel davranış biçimleri sunmuştur. Tecrübeye dayalı öğrenmenin ve bilgi edinmenin, önce tek tek bireyler, ardından genel çerçevede toplumlar üzerinde olumlu ve sağlıklı bir davranış biçimi oluşturarak akli bir yaşama ve düşünme biçimi geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Bacon, karşısındaki skolastisizm yandaşlarına karşı sağlam argümanlarla çıkabilen nadir isimlerden biridir.
"Eğer bir insan bir işe kesin olarak, ben biliyorum iddiası ile başlarsa, şüphe ile son bulur. Fakat eğer o şüphe ile başlamaya razı olursa, sonunda gerçeği bulacaktır.”
Söylediklerinde hep bilgiye değer vardı. Bilgiyi, insanlığı doğaya egemen kılacak bir güç diye anlar buna göre düşünürdü. Aşağıdaki sözlerinden de düşünmeyi önemsediğini kolaylıkla çıkarabiliriz:
“Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak, nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku.”
Bir iddiaya göre karlı bir kış günü arabasıyla giderken bir kulübenin önünde durarak sahibinden bir tavuk satın aldı. Hemen oracıkta kestirdi. Kendi eliyle tavuğun içini karla doldurdu. Soğuğun eti kokmadan ve bozulmadan koruyup koruyamayacağını öğrenmek istiyordu. Bu deney yaşamına mal oldu. Ansızın hastalanınca arkadaşı Lord Arundel’in evine götürüldü. Lord, evinde yoktu, bir hizmetçi hemen bir yatak hazırladı. Hastayı yatırdılar fakat çarşaflar nemliydi. Bacon daha da kötüleşti, yaşlılığı ve zayıflığı yüzünden iyileşemedi. St. Albans kasabasında bir kilise mezarlığına gömüldü.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Bana ulaşmak isterseniz sosyal medya hesaplarımı kullanabilirsiniz.
Sağlıcakla kalın.