Bigpaper # 37 | İçeriğe mi boğuluyoruz?

Gülenay Süer
Big Cat Research
Published in
3 min readApr 9, 2020
fotoğraf | unsplash

Neredeyse bir aydır evlerimizden çok gerekmedikçe çıkmadığımız ve dünya olarak Covid — 19 virüsü ile baş etmeye çalıştığımız bugünlerde bir çok ‘’evde kal’’ başlıklı kampanya yapılıyor. Gerek sosyal medya gerek TV gerekse basılı yayınlar sürekli evden çıkmamamız gerektiğini söyleyen içerikler paylaşıyor, markalar bu konu ile ilgili postlar, reklam filmleri gibi bir çok content üretiyor. Tabi ki bu süreci doğru yönetmek için yapacağımız maddelerin ilk başında evden çıkmamak geliyor. Zaruri ihtiyaçlar dışında kesinlikle topluma karışmamak elzem bir görev. Ancak bu süreçte çalışmak ve dışarı çıkmk zorunda olan kişilere de kolaylıklar dileyelim..

Peki, söyleneni yaptık, önlemimizi aldık, evimizdeki bireylere, bize en azından bir süre yetecek kadar (ihtiyacımızdan fazlası değil) gıdamızı aldık. Home officimize kurulduk yada öğrenciysek online eğitimin başına geçtik. İşlerimizi-dersimizi- evin temizliği vb. her şeyi hallettik. Şimdi ne yapacağız? Daha önceki yazılarımızda bu sorunun cevabını vermiş ve size kendinizi oyalayabileceğiniz onlarca seçenek sunmuştuk. Tabi bu seçeneklerden istediğinizi benimseyebilirsiniz ancak çoğumuzun evde oturduğu ve bilgisayar-akıllı tv- telefon gibi aygıtlardan asla kopamadığı bugünlerde inanılmaz bir içerik zehirlenmesi yaşandığını da fark ettik.

Konuyu biraz daha açmak gerekirse, çağımızın ‘’içerik’’ yani izlenebilir, okunabilir, dinlenebilir, bakılabilir creative medyaların çağı olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Büyük markalardan küçük kuruluşlara reklam için başvurulan ilk yöntemlerden biri, çoğu platformun olmazsa olmazı olan bu medyalar hepimizi besler hale geldi. Peki içerikleri gerçekten besin olarak düşünürsek, bu besinlerin de beynimizi beslediğini hayal edersek, ilk önce hangi besini ne kadar almamız gerekirdi? Besinleri yararlı-yararsız, iyi-kötü, sağlıklı-sağlıksız gibi ayırıp daha çok kendimiz için iyi olan şeyleri tüketmek isteriz değil mi? Arada da kendimizi şımartıp fast fooda gitsek çok da büyük problemler yaşamayız.

İçerik zehirlenmesi derken işte tam olarak bundan bahsediyoruz. Bu süreçte tükettiğimiz içerikler ne kadar yararlı? Daha çok fast food içerik mi tüketiyoruz yoksa sağlıklı olanları mı?

Bir örnekle devam edelim. Aynı anda hem podcast dinleyip hem dizi izleyip hem e kitap uygulamanızdan son seçtiğiniz kitabımızı okuyup hem de YouTube dan o çok sevdiğimiz influencer’ın videosunu izleyemeyiz. Eğer yapabiliyorsanız ve hepsini anlayabiliyorsanız kocaman bir tebrik size! Ama inanın bu pek de mümkün gözükmüyor.

Çok fazla platform elimizin altında. Evden hiç çıkmadan sunucular tarafından yapılan TV yayınlarını da büyük sanatçıların veya müzik gruplarının minik ev konserlerini de gördük. Son çıkan favori yazarımızın kitabını internetten e kitap olarak satın alıp anında okuyabiliyor, sadece birkaç ay önce çıkmış bazı filmleri Netflix üzerinden izleyebiliyoruz.

Durum buyken haydi hepimiz kendimize bir içerik menüsü yapıp hem beynimizi hem gözlerimizi hem de kalbimizi besleyelim! Buna ilk olarak ilgi alanlarınızı yazarak, yeni öğrenmek istediğiniz veya daha önce merak ettiğiniz ancak üstüne gitmeye vakit bulamadığınız konuları not ederek başlayalım. Yada uzun zamandır dinlemek istediğiniz o grubun son albümüne yoğunlaşalım. Çok sevdiğiniz oyuncunun yeni dizisinin Netflix’teki bölümlerinden iki tanesini de listeye ekleyelim. Ama bu kadar. En azından bugünlük.

Ertesi gün okumayı çok istediğiniz o kitabın ilk elli sayfasını kendinize hediye edin. Sindirerek gidin. Search edin. İzlediğiniz film bittiğinde üzerine okumalar yapın. Yönetmenini araştırın. Hızlı tüketmeyin. Fast fooda alışmayın. Beyninizi kaliteli içeriklerle besleyin. Böylelikle Covid — 19 yüzünden yaşadığımız bu evde kalma sürecinden çıktığımızda biraz da olsa uzmanlaştığımız bir yönetmen, bir yazar, felsefe dalı, iş kolu vs. kazanmış olacağız..

Tüketicinizi daha yakından tanımak ve araştırmalarımızdan faydalanmak için tıklayın.

www.bigcatresearch.com

--

--