BLOCKCHAIN SORU DİZİSİ

Fatih KÖMÜRCÜ
Bigdatatr
Published in
3 min readJan 25, 2020

Blokchain teknolojisi çok boyutlu bir teknoloji, çok boyutlu bir teknolojiyi kavramanın en kestirme yolu öncelikle bu karmaşayı anlaşılabilir, mantıklı bir çerçeveye oturtmak. Dört serilik yazı dizimi buna yönelik yapmaya çalıştım. Evet ilk sorumuzla başlayalım.

  1. Peki gayet güzel yürüyen bir sistem var zaten, neden buna ihtiyaç var?

İyi de nereden çıktı bu, ne işe yarayacak? Dünyada zaten yeterince miktarda farklı cins para var. İstediğim parayı alıp, istediğimi satıyorum. İstediğim rakamı istediğim yere gönderiyorum? Kredi kartı ile dünyanın her yerinden alışveriş yapıyorum? Neden böyle bir sisteme ihtiyaç duyuldu?

Haklısınız. Ama şunu unutmayın:

Dünya nüfusunun şu anda ciddi bir kısmının para sistemine katılımı yok. Yurt dışında yaşamış olanlar bilir ilk yerleştiğinizde oradaki finansal sisteme girmeniz ne kadar sürdü? Yakın bir zamanda ABD’de lisans öğrenimi gören bir arkadaşımla konuştuğumda bir banka hesabı açtırmak için 6 ay uğraştığını söyledi. Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan milyonlarca göçmen var. Bu insanların geride bıraktıkları ya da başka bir ülkede yaşayan ailelerine para göndermek için yaşadıkları sıkıntıları ve girdikleri masrafı (Dünya Bankası göçmenler tarafından ailelerine sadece 2016 yılında yaklaşık 571 milyar ABD doları gönderildiği tahmin ediliyor). Dolayısı ile hatırı sayılır bir kitlenin temel ihtiyacı aslında bu. Bu temel problemlerin üzerine birkaç tane birinci dünya problemi de sayabiliriz tabii. Bir ülkeden diğerine yaptığınız para gönderiminin SWIFT sisteminde birkaç gün sürmesi, özellikle ticaretle uğraşanlar için ciddi bir zaman kaybı.

Getirdiği onca bürokrasi nedeniyle enerji kaybı. Onlarca dolar tutan yüksek maliyet sonucu oluşan para kaybı. Doların değerli olduğu ülkeler için ekstra yük demek haliyle. Söylemeye gerek yok sanırım, Blockchain bazlı şifreli ağlar sayesinde paranız dünyanın neresinde olursa olsun dakikalar içinde bir başka kişinin hesabına geçiyor. Bu anlattığımız yapı mevcut sistemi yok edecek diye düşünmek şu aşamada gerçekçi değil.

2. Nereden biliyoruz Blockchain’in güvenli olduğunu?

Genelde kaynaklarda Blockchain teknolojisinin Satoshi Nakamoto isimli şahıs(lar)ın 2008 yılında bir makale yayınlaması ile ortaya çıktığı varsayılmaktadır. Fakat 1980 yılında Ralph Merkle’in meşhur makalesi ile başlayan çözülmesi çok zor (imkansız demek yanlış olur) kripto para ve şifreli ağlar ile başladı. Bu sistemleri kripto(şifreleme) sistemleri ile güvenilir kılan en önemli iki özellik şunlar:

  • Sistemin bilgilerinin sistemdeki (ağdaki) tüm üyeler (makineler) tarafından şeffaf bir şekilde tutulması.
  • Yapılan bir işlemin geriye dönük olarak değiştirilememesi ve zaman geçtikçe böyle bir çabanın daha da imkansız hale gelmesi.

Bunu da şöyle düşünelim. Bir örümcek ağı var ve sürekli olarak örülüyor. Bir sinek bir ağa düştükten sonra örümcek sürekli olarak yeni ağlar örüyor ve sineğin kurtulması imkansızlaşıyor. Yani bir bilgi sisteme kayıt olup teyit edildikten sonra üzerine gelen her bilgi de aynı şekilde kayıt olup teyit ediliyor. Geçmişteki bir bilgiyi değiştirmek için o günden bugüne bütün bilgileri değiştirmek gerekiyor, yani geçmişe dönük değişiklikler gittikçe zorlaşıyor. Örnek vereceksek ilk Blockchain uygulaması olarak kabul edilen Bitcoin 2009 yılında başladı ve o günden bugüne bir dakika bile durmadı. Ve 2009 yılında yapılan ilk işlemden bugüne kadar yapılmış bütün işlemleri takip edebilirsiniz. Hiçbiri değişmedi, hepsi şeffaf bir şekilde ortada.

3. Tamam, makineler mutabakat yapıyor. Ne işe yarayacak bu?

Para sadece verdiğimiz bir örnek işin açıkçası. Güven sağlayan merkezi bir yapının yerini (ya da paralel olarak onunla birlikte) her yere dağılmış makinelerin aldığını varsayalım. Neler yapılabilirdi, bize ne faydası olurdu?

  • Online kimliğimiz Blockchain üzerinde tutulsa ve sadece bizim istediğimiz mecralarda bizim istediğimiz kadar gösterilse, beğenmediğimiz bir mecrayı anında kesip atsak, bütün bilgilerimizi anında başka yere taşısak? Tamam böyle bir kimliğe ortam sağladığı için Facebook bizden para almıyor ama, ya biz bu kimliğimizi kullanıp üstüne bir de para alsak örneğin reklam verenlerden?
  • Aracıların olduğu her alana (örneğin Uber’e ya da iTunes App Store’a yüksek komisyon (şu anda %30'larda!) ödeyeceğimize bunu olabildiğince aza (örneğin %1'e) indirsek?
  • Yüksek işlem ücreti isteyen her türlü borsanın (örneğin kripto borsaları bu borsalarda işlem yapanlar ne kadar çok aracılık masrafı yaptıklarını çok iyi bilirler) ücretini sıfıra çeksek?

Aracıyı ortadan kaldıranlar makinelerin kendisi olacaktır. Büyük dönüşüme hazır olun!

--

--