İki Şehrin Hikayesi (Charles Dickens)

Erva Eslem
Bilgi Pazarı
Published in
1 min readJan 26, 2020

“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık hem inanç devriydi hem kuşku aydınlık mevsimiydi”… yazın tarihinin unutulmazlarından olan bu sözlerle başlar Charles Dickens’ın “en iyi hikayem” dediği İki Şehrin Hikayesi. Tutkulu bir aşkın etrafında Fransız ihtilaline giden o karmaşa ve kaos dönemini, insanların doğuştan sahip oldukları özgürlük adalet eşitlik insanca yaşam hakları için verdikleri mücadeleyi çok gerçekçi ve ayrıntılı olarak anlatır. Hikayesini fiziken müthiş şekilde birbirlerine benzeyen fakat karakter olarak taban tabana zıt olan iki insan üzerinden şekillendirir. Fransız aristokrasinde doğan fakat ülkesindeki sınıf ayrımına karşı çıkarak ülkesini terkedip ingiltereye yerleşen Charles Dorney aydınlığı, iyiyi ve aklı temsil ederken Sydnay Carton ise karanlığı, kötülüğü ve aptallığı temsil eder. İnsanı insan yapanın sahip olduğu değerler olduğunu görürüz hikaye boyunca. Adalet, dürüstlük, sorumluluk, fedakarlık, başkası için mücadele etme, doğru tarafta durabilme cesaretidir insanı insan yapanlar. Yazar, roman boyunca iyi ve kötüye dair bütün zıtlıkları bir arada tutar. Fransız ihtilalinin gerekçelerini insanların onurlu bir yaşam için verdikleri mücadele çok çarpıcıdır ve hikayenin sonunda Sdynay Carton’un göstermiş olduğu fedakarlık kitaba dair unutulmazlardandır. Bir insanın aşkı için yaptığı fedakarlığı Sydnay Carton üzerinden görürken Fransız halkı üzerindense doğuştan gelen kimsenin ipoteğinde olmayan değerlerin mücadelesi verilir.

--

--