OKU: Siddharta (Hermann Hesse)

Bilgipazari
Bilgi Pazarı
Published in
2 min readJun 28, 2020

Nobel edebiyat ödüllü ‘Siddharta’ eseriyle karşınızdayız. Kitaba başladığınız andan itibaren merakınızın aslında benliğinize olduğunu anlamaya başlayacaksınız. Yaşam bir arayıştır, peki neyi ararız yaşam boyunca?

Marx’ın meşhur bir 11. tezi vardır, der ki “Bugüne kadar filozoflar yalnızca dünyayı anlamaya çalıştılar, ancak asıl önemli olan onu değiştirmekti.” Lakin insan anlamadığı şeyi nasıl değiştirebilir ve bu değiştirdiğinin istediği gibi olması için bütününü anlamadan nasıl hareket edebilir. Siddhartha’nın içine düştüğü durum da budur. Bugüne kadar hırpaladığı, hor gördüğü, kaçtığı Ben’ine hiç kulak vermemişti ki. “Doğrusu, dünyada benim bu Ben’im kadar, bu yaşıyor olduğum, başkaları gibi ve başkalarından ayrı biri olduğum, Siddhartha olduğum bilmecesi kadar kafamı başka hiçbir şey kurcalamadı. Ve dünyada kendim kadar, Siddhartha kadar az bildiğim başka hiçbir şey yok!” Evet, Ben alelade, gündelik yaşam içerisinde keşfedilecek kadar açık bir şey değildir. Tüm bir psikoloji deryası bize kendi Ben’imizi ifşa etmek için uğraşır durur. Ben’imizle yüz yüze gelmediğimiz, onunla hasbihal edip onu kendimize açık kılmadığımız sürece de bir hayal aleminde yaşarız. Ben’ine ve dünyaya tümden sırtını dönmüş, sadece fikirlerle hemhal olmuş bir insan ne alabilir ki dünyadan, neresini kavrayabilir ki? Araf Suresi 179. ayette şöyle yazar: “Onların kalbi vardır ancak onunla kavramazlar, gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler.”

Kitabın çok şık bir dilinin olması belki de doğu felsefesinin naifliğinden ve sadeliğindendir. Kitaba başlamakla farklı ufuklara doğru yolculuğa çıkılmaktadır. Kitap öyküsünde sizleri alıp farklı diyarları dolaştırırcasına farklı kültürlere dair ilginç pek çok şey öğretmektedir. Size öğrenirken sürekli araştırmaya itmektedir. Kişiye bendini, nefsini ve kendini sorgulamayı öğretmekle beraber fazlasıyla sorgulamaya da teşvik ediyor. Öncelikle üç yüce edimi tanıma olanağı sunuyor; Oruç tutmak, yürümek ve düşünmek. Yürüme eğilimi kitapta bekleme eğilimiyle de verilmektedir. İslam dinin temel ibadetlerinden olan, Oruç tutma eğilimi kitapta öyle işlenmiş ki, farklı bir bakış açısı kazandırıyor adeta insana ve insanlığa. Bu durum haliyle okuru Budizm inancından koparıyor zaten. Okur kendi kültürüyle bu sayede bir fark göremiyor. Yazar evrensel dili yakalamayı iyi başarmış.

‘Uyurken üstüme gelen yoldaşlar
Gafil, aç gözünü, uyan dediler
Serseri kalma bu cihan içinde
Yürü bir gerçeğe ey can dediler’

Elinizden bırakamayacağınız sonrasında dilinizden düşüremeyeceğiniz ve tavsiye edeceğiniz bu eser umarım bizlere nefisle muhasebeyi hatırlatıp, benliğimize,kendimize gelmemize yardımcı olur sevgili okur,sağlıcakla… ☺

--

--