Yeni mezun ve üniversite öğrencisi dostlarıma notlar

Ali Göktaş
Bilişim Hareketi
Published in
4 min readOct 15, 2019

Selamlar dostlar bugüne kadar karaladığım makaleler arasında ilk kez teknik olmayan ama birçoğumuzun hayatında yeri olmuş veya olabilecek birkaç önemli noktaya değinmek istiyorum.

Aşağıda bahsettiğim her detay hepimizin yapabileceği, sadece biraz motivasyon eksikliğinden kaynaklı harekete geçemediği ve makale sonunda harekete geçeceğini garanti ettiği bir yazıdır. Aslında sen bensin, ben de sendim…

İşte böyle…

Bildiğimiz üzere ülkemizde yeni mezun gençlerin iş bulma kaygısı bir hayli meşhur. Bu durumun yaşadığımız ortamın bir eksikliği olduğu aşikar. Fakat yeni mezun gençlerin de teknik olmayan bazı konularda daha diretici olmak zorunda olduğu da ayrı bir gerçek. Çift yönlü olan bu iki gerçekle de yakın zaman içerisinde yüzleşmek durumunda kaldığım için sizlere hem içinizden hem dışınızdan biri olarak deneyimlerimi ve tavsiyelerimi aktaracağım.

“Ekmek aslanın midesinde” deyimi tam da günümüz koşullarına dem vuruyor değil mi?

“İş hayatından bir önceki aşama olan üniversite, iş bulmamız için hiçte yeterli değil” dediğinizi de,

“Herkes deneyimli ekip arkadaşı arıyorken bu deneyimliler ilk deneyimini nerede edindi? ” dediğinizi de,

“Siz bize fırsat vermezseniz biz fırsat verebilecek duruma nasıl gelelim? ” dediğinizi de duyuyorum.

Kesinlikle haklısınız…

Üniversite yıllarımda bu yakarışları çokça yaptım ve duydum. Peki sizce sorun tek taraflı mı?

İş bulmak için sınırsız çabalıyor olabilirsiniz. Peki ya mezun olmadan iş aramayı denedik mi?

Her yerden iş başvurusu yaptınız. Hatrı sayılır projelerinizi Github’a yüklediniz. Peki ya bu projeleri direkt olarak doğru kişilere sundunuz mu ?

İş arama platformlarındaki ilanların hepsine başvurdunuz. Peki ya A şirketinin ilgili departman müdürüne Cv’nizi kısa bir mesajla ilettiniz mi?

Örnekleri kendi hayatım ve yaptıklarım üzerinden veriyorum. Yani aslında sizi değil geçmişimi eleştiriyorum. İlk cümlelerdeki de benim, ikinci cümlelerdeki de.

Bu durumda neler yaptım da ikinci cümleleri sizlere yazabilir durumdayım.

Bir şeyleri istiyorsanız biraz gürültü yapsanız iyi olur.

Linkedin bizler için bulunmaz bir nimet, neden mi? Çünkü 10 sene önce yeni mezun birinin iş arıyorum diye haykıracağı bir platform yoktu. Binlerce insanı ağına ekleyip mesaj atma, sesini duyurma fırsatı yoktu. Yabancıların “networking” dediği olayı ekstra olarak görmeyip hayatımızın ortasına koymalıyız. Bu platform da bunun için benzersiz bir fırsat. Üniversite 3. sınıftayken işsiz mezunlar kervanına katılma korkumdan ve mesleki gelişimime bi an önce başlamam gerektiği düşüncemden dolayı, Linkedin’de haykırışlarıma gelen bir yorum ile başladım ilk işime. Sonrasında tekrar aynı şekilde ikinci işim. Ve bugünki ekibim içerisinde olmak için aldığım teklif. Olay zinciri, basit görünen ve tamamen bir ve birden çok platformu doğru kullanmaya dayanan temeli içeriyor. Evet hepimiz için yapması kolay. Ortadaki sorun bilmemek değil, yapmamak. Ekmeği aslanın midesinden almanın yollarından biri budur.

Toplulukları takip ediyor muyuz?

En son ne zaman bir meet up’a veya bir workshop’a gittik? Ne zaman orada bir insanla tanıştık?

Aradığımız işi bize sağlayabilecek insanlar ve o insanların dostlarını tam olarak bu tarz etkinliklerde tanıyabiliriz.

Her hafta düzenli bulunduğum etkinlikler içerisinde kendime koyduğum “Her ay en az 3 faydalı insanla tanış”, hedefinin payı da iş bulmamda fazlasıyla etkin olmuştu. Kaldı ki bu tarz etkinliklerde faydasız insanlarla tanışmak imkansıza yakındır. Direkt kişilere ulaşmak ve projelerinizi yada arayışlarınızı böyle ortamlarda bizzat dile getirmek hem size olumsuz dahi olsa hızlı cevap almaya hem de o insanlarla tanışma fırsatı yakalamaya neden olur.

Öğrendiklerimizi öğretiyor muyuz?

İlk makalemi yazdığımda 2 aylık bir stajyer olarak burada yayımladım. İlk sunumumu 10 aylık bir junior olarak Yıldız Teknik Üniversitesinde yaptım. İlk söyleşimi 15 aylık bir junior olarak YouTube’da yaptım. Eleştirilere fazlasıyla hazırdım çünkü makale yazdığım, sunum yaptığım konularda benden kat be kat bilgili onca insan vardı. Yayınlayıp bazı platformlarda da paylaştıktan sonra geribildirimleri izledim. Ve insanların benden Nobel ödülü alacak bir makale beklemediğini farkettim. En değerlisi de bir insana bir şey aktarabilmiş olmanın mutluluğunu hissetmek paha biçilemez hissettirmişti. Eleştirileri de olumsuz yönlerim olarak değil, geliştirmem gereken yönlerim olarak kendime kabul ettirmiştim.

Yeterince hata yapabiliyor muyuz?

Bilgiye ve deneyime ulaşmanın en kıymetli yollarından biri de hata yapabilmek. Tepemizde dört dörtlük olmamızı bekleyenleri umursamadan bolca hata yapmalıyız. Fakat aynı hatayı ikinci kez yapmamakta fayda var. Bizler hata yapa yapa bu yaşlara geldik. Bebekken ilk adımlarımızdaki deneyimlerimizi dahi ilk hatalarımıza borçluyken hata yapmamızı kınayan insanlara asla kulak asmayalım mümkünse uzaklaşalım. Hata yapmakta bir sanat ki bizler hedeflerimizin doğrultusunda çalışırken doğru hataları yapıyoruz. Ya yanlış işler ve gayeler uğrunda yanlış hatalar yapsaydık. Aslında ne kadar doğru yoldayız değil mi?

İnsanlar öcü değil

Geribildirim alabilmek bizleri ileriye götürecek önemli bir faktördür. İnsanlardan doğru soruları sorarak birden fazla yanıt almanın yollarını anlatan “Güçlü sorular” isimli kitabı şiddetle tavsiye ederim. Soru sormaya çekinmek alışkanlıklarımız içerisindeyse eğer bir an önce kurtulmalıyız, çünkü değerli bilgilerin önünde doğru soruları sormak varken, bizler henüz doğrusunu yanlışını bilmeden bir soru dahi soramıyorsak derhal bu durumdan kurtulmalı ve soru sormayı alışkanlık haline getirmeliyiz ve soru sormayı temel ihtiyaç gibi benimsemeliyiz.

Geribildirim alabilmek egoyu bastırır ve içeriğe odaklı bir şekilde bilgilenmemizi iç eleştiriye alışmamızı sağlar. Kendi değerimizi kaybetmeden özelleştiri yapabilmek bizi daima ileriye götürecektir.

Alanında uzman insanlardan çokça geribildirim almaya özen göstermeliyiz.

Ve son olarak kendimize bir veya birden çok mentör bulmalıyız. Bunu bulmanın yolu da yukarıda bahsettiğim insanlarla iletişime girmekten geçiyor.

Bizler zor bir ortam içerisinde sürekli şikayet eden olmak yerine çözüm üreten taraf olursak, hem mentörümüzün tavsiyelerini doğru anlayıp pratize edebiliriz, hem de mentörlük yapabileceğimiz insanlara değer katarken o mutluluğu hissedebiliriz.

Önceki ekip liderim Samet Atdağ’ın “Sen bir şeyler yapmazsan ben bir şeyler yapmazsam kimse bir şeyler yapmaz, bizi ancak biz kurtarırız” sözü bu konuda beni oldukça motive etmişti. Selamlar olsun ☺

Aslında bahsettiğim konuların hepinizin aklına geldiğini ve hepinizin benim ve diğer insanların yaptığı gibi bunları kolaylıkla yapabileceğini biliyorum. Bu yazıyı atalet hissine kapılmamamız ve bir nebze de olsa motive olup harekete geçmemiz gerektiğini tekrardan hatırlatmak amaçlı sizlerle paylaşıyorum.

Sevgiler…

Geribildirim ve sorularınız için beni buralardan rahatsız edin lütfen

Linkedin : www.linkedin.com/in/alig96

Mail : ali.gkts.14@gmail.com

--

--