Bilim Kadınları Manifestosu
Aktif olarak yürüttüğümüz Bilim Kadınları adlı Twitter projesini, başlangıcını, nereye gideceğini ve amaçlarımızı sizlerle burada paylaşmak istiyoruz.
Bilim Kadınları Tarihçesi
Bizim hikayemiz aslında astrobiyolog olan Betül Kacar’ın Twitter’da “Tarihteki bilimsel araştırma yapmış Türk kadınları kimlerdir, neler yapmışlardır? Nasıl ulaşılabiliriz bu bilgilere? Bir bilen var mı?” sorusunu sorması ile başladı. Bu sorunun ardından Twitter’da aktif olarak yer alan Evrim Çalışkanları’ndan Duygu Özpolat ve İstem Fer; Açık Bilim’den ise Çağrı Yalgın ve Kerem Kaynar; moleküler biyolog Fatma Akın ve astrobiyolog Betül Kacar Türkiyeli Bilim Kadınları listesini başlatmış oldu. Bu grup Twitter hesabı açtı ve Google Sheets üzerinden Türkiyeli Bilim Kadınlarının isimlerini toplamaya başladı. 2015’te başlatılan bu Twitter sayfası ve Excel dosyası üç yıl âtıl kaldı.
Bilim kadınlarının varlığını ve çokluğunu göz önüne getirmek isteyen Şeyda, “Bilim Kadınları, elime mum diksin!” diye çağrıda bulundu. 2015’teki ilk Twitter etkinliklerini takip etmiş olan Mustafa Gündoğan’ın aracılığı ile de Şeyda ve Fatma iletişime geçti. Yine Twitter’dan Fatma’nın temas halinde olduğu Elçin Ekşi de sonradan aramıza katıldı.
Amacımız
Temel amacımız bilim kadınlarının görünürlüğünü arttırmak. Bu amaçla Twitter üzerinden Türkiyeli bilim kadınlarını ve çalışmalarını tanıtıyoruz. Eğer tanıtmamızı istediğiniz bir isim varsa (kendiniz de dahil) Türkiyeli Bilim Kadınları listemize Google formumuzu kullanarak ekleme yapabilirsiniz.
Amaçlarımızdan bir diğeri de bilim kadınlarına kariyerleri boyunca destekte bulunmak ve bir dayanışma ağı kurmak. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bilim camiasında kadınların karşılaştığı pek çok sorun var. ABD ve Avrupa’ya kıyasladığımızda Türkiye’de kadın akademisyen oranı (yaklaşık %40) daha yüksek. Fakat bu istatistiğin derinine indiğimizde görüyoruz ki kadınların büyük oranı düşük seviyeli pozisyonlarda (araştırma görevlisi, okutman) yer alıyor. Daha üst düzeydeki ünvanlara sahip (Profesörlük) kadın oranı (%29) ise düşmekte.
Farklı bilim dallarındaki kadın oranı da değişiyor. Mesela biyoloji, kimya gibi alanlarda fizik, matematik ve mühendislikten daha çok oranda kadın var. Kadın oranının düşük olduğu bir başka alan ise felsefe. Kişisel olarak en çok karşılaştığımız algı mesleklerin ‘kadına uygun’ ya da değil diye ayrılması. Eğer bir alanda kadın oranı az ise insanlar hemen ‘Kadınlar o mesleği yapmak istemiyor’ diye düşünmeye başlıyor. Hâlbuki kadınları o meslekten uzak tutan diğer dinamikler var, bunlar göz ardı ediliyor.
Bu tarz istatistikler tabii ki bilimde kadın algısını da etkiliyor. Birçok ülkede yapılan şöyle bir deney var: Çocuklardan “bilim insanı” çizmeleri isteniyor ve kadın mı erkek mi çizildiğine bakılıyor. Bilim kadını çizen çocuk sayısı artışta olsa da yine yeterli değil. Birçok çalışma gösteriyor ki çocuklar “bilim yapan kişi” düşüncesini resme döktüklerinde büyük çoğunlukla erkek figürü çiziyorlar. Özellikle medyada bilim temsilinde erkeklerin öne çıkması bunun bir nedeni..
Sayıların yanında kadınların akademide maruz kaldıkları taciz ve erkek şiddeti olaylarını da düşünmemiz gerekiyor. Böyle bir ortamda çalışmalarını sürdüren bilim kadınlarının bu yükü her zaman göz önünde olmuyor. Akademi dâhil pek çok alanda kadınlara yönelik taciz iddialarının ortaya çıkıp dikkate alındığı bir dönemden geçiyoruz. #MeToo ve #MeTooSTEM hareketleri ile bu konulara daha fazla gündemde yer verilmeye başlandı. Türkiye’de de kadınlar, tacizci hocalara karşı seslerini çıkarıyorlar. Biz de Bilim Kadınları olarak kadınların cinsiyetlerinden dolayı yaşadıkları sorunlara ışık tutup onlara destek vermek için çalışıyoruz.
Neden Bilim *Kadın*ları?
İngilizce gibi diğer bazı dillere kıyasla Türkçe, cinsiyet temelli olmayan bir dil. Türkçe zamirlerde, İngilizcede yer alan ‘he/she’ ayrımı yapılmaz ve sadece “o” olarak belirtilir. Bunun yanı sıra aynı şekilde Türkçede, İngilizce ve diğer bazı dillerdeki waiter/waitress (erkek/kadın garson) gibi dişil/eril kelimeler ayrımı yapmaya da ihtiyaç yok. Fakat cinsiyet olmayan bu dilde bilim ile uğraşan kişilere “bilim adamı” demeyi seçmişiz. İsmimizi, bu ayrıma ışık tutmak için Bilim Kadınları olarak seçtik.
Bilim Kadınları’nda kadını vurguladığımızdan dolayı genelde iki tür tepki alıyoruz.
1- “Adam” aslında “insan” demektir, o yüzden ‘bilim adamı’ sorunlu bir deyiş değildir.
Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe sözlüğünde “adam” kelimesinin birinci karşılığı “insan” olarak geçmekte, fakat ikinci karşılığı ise “erkek kişi” olarak yer almakta. “Adam” kelimesi Arapça kökenli olup, “adem” kelimesinden türemiştir. Temel olarak da, İslamiyet çerçevesinde ilk yaratılan insan olarak kabul edilen erkek birey “Adem”’i temsil eder ve “insan” anlamı buradan gelmekte. Bu sebeple “adam” kelimesi, sözlük anlamı bakımından her ne kadar “insan” anlamını taşıyıp cinsiyet belirtmese de temel olarak “erkek birey”i niteleyen bir kelime. Bununla birlikte toplum nezdinde de “adam” kelimesi “erkek birey” ve “erkek bireylere özgü özellikleri” çağrıştırmakta. Aklımıza ilk gelen örnek “adam gibi adam” deyişi. Yani “adam” kelimesi, her durumda erkekliği vurgulamaktadır.
Benzer bir durum “iş adamı” kavramında da yaşanmakta. Bununla ilgili olarak TÜSİAD 48. Genel Kurul Toplantısında bir karar aldı ve ”Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği” olan ismini “Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği” olarak değiştirdi.
2- Bilim adamı/kadını yerine niye bilim insanı demiyoruz? Biz de cinsiyetçilik yapmış olmuyor muyuz?
Türkiye’de pek çok yerde “bilim adamı” kullanımı yerini “bilim insanı”na bıraktı. Ancak gündelik dilde hala yeterince yerleşmiş değil. Bilim kadınları olarak halen ‘bilim adamı’ olarak sıfatlandırıldığımız oluyor. Toplumun birçok kısmında bilimin erkekler ile ilişkilendirilmesi yaygın.
Akademik ortamlarda da bu eşitsizlik sürüyor. ‘Bilim insanı’ gibi cinsiyetsiz bir deyişi kullanarak bilimdeki cinsiyet eşitsizliğinin önüne geçmiş değiliz. Mesela, sadece erkeklerden oluşan bir çok bilim topluluğu ve toplantıları mevcut. Bunun sebebinin bilim kadınlarının yokluğu olmadığı aşikar.
Şimdiye kadar bilimadamı terimi içinde eritilmiş, asimile edilmiş bir kimlik olarak ‘bilim kadınlığı’na özellikle vurgu yapmak istiyoruz. Bunu aynı zamanda, kendini kadın olarak tanımlayan bilim insanları için de bir dayanışma biçimi olarak görüyoruz.
#haftaninbilimkadini
Şu anda ağırlık verdiğimiz proje #haftaninbilimkadini etiketi altında her hafta bir bilim kadının çalışmalarına yer vermek. Açılışımızı astrofizikçi Dr. Burçin Mutlu Pakdil ile 24/09/2018 tarihinde yaptık. Bunun sonrasında listemizde yer alan isimlerden seçim yapmaya başladık. Bu seçimleri yaparken amacımız bir hiyerarşi oluşturmak veya bir ödül vermek değil, kariyerinin farklı aşamalarında bulunan çeşitli grupları temsil etmek. Bu seçim sonrasında eğitim geçmişi, çalışma alanı, motivasyon kaynakları gibi standart soruları kendilerine e-posta atıyor ve fotoğraflarını rica ediyoruz. E-posta atmamızın nedeni bilim kadınlarının kendi seslerine yer vermek. Fakat eğer ulaşamazsak, web sitelerinden ve özgeçmişlerden bulabildiğimiz bilgiler ile twit zincirlerimizi hazırlıyoruz.
Bilim kadınları odaklı uğraşan uluslararası diğer oluşumlardan farkımız, Türkiye odaklı olmamız ve Türkçe yayın yapmamız. Çalışmalarını paylaştığımız bilim kadınları dünyanın dört bir tarafına dağılmış olabiliyorlar ama neredeyse hepsi bilimle ilk tanışıklıklarını Türkiye’de yaşamışlar. Yaptığımız bu paylaşımların, bilim insanı olmak isteyen genç kadınlara ilham vermesini umut ediyoruz.
Bütün bilim kadınlarını aramıza davet ediyoruz! Kendiniz ve çevrenizdeki bilim kadınlarını listemize eklemeyi unutmayın.