Yazılım iş görüşmesinde işverene neler sorulur?

Gokhan Topcu
Bilişim Hareketi
Published in
19 min readJan 30, 2019

İş görüşmelerine giderken hep bize sorulacak soruları düşünüp onlar için hazırlıklar yapıyoruz. Peki ya bizim soracaklarımız?

Sorry for non-Turkish followers. This post targets Turkish speaking software developers. Maybe later I can translate it to English, for now you can just ignore it.

İş görüşmeleri veya iletişim konusunda uzman, yetenekli veya çok tecrübeli sayılmam. Aktaracağım şeyler sadece kendi dünyamdan görebildiğim kadarıyla oluşan görüş ve düşüncelerim olacak. Bazılarını fuzûlî veya mübalağalı bulabilirsiniz. Bazıları da aşikâr olanı ifade ediyor olabilir. Bilmeyen bir kişi bile varsa bile diyerek ve affınıza sığınarak paylaşacağım.

Normalde bu yazıya; kolektif üretimin ve serbest ticaretin tarihinden girip, köleliğe, ve köleliğin son birkaç yüzyılda nasıl kabuk değiştirdiğinin iktisadi ve sosyolojik temellerine değinerek başlamam gerekiyor ama hedef okuyucu kitlesinin -yeterince uzun olan bu yazı özelinde- post-modern üretim ilişkilerinin tarihsel altyapısıyla ilgilenmediğini varsayarak, konunun felsefi boyutuna girmeden oldukça sade ve herkese hitap edebilecek yalınlıkta anlatmaya çalışacağım.

Basit bir tweetteki soru listesi paylaşma fikrimi konunun önemine dikkat çekerek duyurup, beni derli toplu bir şeyler paylaşmaya iten 🙃 sonrasında da bu yazının içeriğine çok vurucu noktalara dikkat çekerek ve sayfalarca yorum yaparak katkıda bulunan, Bilgem Cakir a teşekkür ederek başlayacağım. Bilgem Abi hazır gündem oluşmuşken, kariyer yönetimi hakkında harika içerikler ürettiği Yalın Kod kanalında bu konuyla ilgili bir video paylaşsa ne güzel olur değil mi 😃

Sektörün Mevcut Durumu

Yazılım sektöründe belirli bir tecrübenin (yılla değil kişisel gelişimle oluşmuş tecrübe) üzerindeki insanlar için çok çok fazla seçenek var. Ortalama bir yazılımcıya Linkedin üzerinden veya telefon-mail yoluyla ayda en az 5 recruiter ulaşıyor. Ülkemizde yetenek havuzunun beyin göçü nedeniyle giderek daraldığını da düşünürsek; artık kibirli, çalışana yukarıdan davranan işveren profilinin de tarihe karışma vakti geliyor. Bireyler gibi şirketlerin de buna adapte olması gerekiyor.

Sen Gelme

Pazarın tabiatı gereği (işçi sayısı işveren sayısından daha fazla) bu ilişkide işverenin eli zam, terfi, prim gibi ödül mekanizmalarını elinde tuttuğu için daha güçlü gibi görünse dahi; pratikte nitelik nicelikten daha değerli olduğu için kendine yatırım yapmış, “aranan adam” olmayı başarmış bir çalışanın eli de oldukça güçlü.

Özellikle işe girdikten sonra işveren-işçi (para veren, emir alan) rollerinden dolayı üstünlük işverene geçiyor gibi görünse de bu bir psikolojik yanılgı. Çünkü siz işe girdikten sonra şirkete adapte olmaya, projeyi, süreçleri kavramaya başlıyorsunuz ki bu aslında şirketin size yaptığı yatırım oluyor. Yaptığınız işlerle beraber sizde bir know-how birikiyor. Yazılım şirketlerinin sermayeleri ve birikimleri sadece git reposundaki objeler değil bunlara hâkim olan insanlarda biriken know-howlar. Çalıştığınız süre uzadıkça şirketin size yaptığı yatırım artıyor, ayrılmanız durumunda siz daha iyi koşullarda bir iş buluyorken şirketin kaybı astronomik seviyelerde olabiliyor.

“Best employee”sini kaybettikten sonra batan startuplar, bocalayan, işlerin aksamasından dolayı ciddi maddi zararlara uğrayan kurumsal şirketler biliyorum.

Şunu da eklemeliyim ki bu değeri etkileyecek olan iki parametre var. Birincisi işin “learning curve”ünün büyüklüğü, diğeri sizin o işte ne kadar fark yarattığınız.

Photo by Nik MacMillan on Unsplash

Şirketler C-Level (CEO-CTO) bir işe alım yapacakları zaman, otellerde yemekli toplantılarla her şeyin açıkça konuşulduğu gayet insani şartlar altında görüşmeler yapılıyor. Yazılımın “nitelikli iş”, yazılımcının da “nitelikli çalışan” olduğunu kabul edersek, iş görüşmelerinin hayvan pazarından hayvan seçer gibi olmaması gerektiğinin altını çizmemiz ve sektörün profesyonelleşmesi açısından bunun standart haline gelmesi için çabalamamız gerekiyor. Şirketlerin insan kaynakları için oldukça kapsamlı süreçleri var, bu yazının amacı çalışanlar tarafında da asgari bir strateji, süreç ve kriter kümesi oluşturulmasına katkı sağlamak, umarım faydalı olur.

100 Numaralı Adam sözleşme imzalarken

İş Görüşmesinde Taraflar

Önce buradan başlamak istiyorum, unutmayın ki iş görüşmesi dediğimiz şey her görüşme gibi çift taraflı bir faaliyet. İşveren kişi/kurum sizi değerlendirdiği gibi siz de onları değerlendireceksiniz.

İş görüşmesindeki rolleri kabaca talepkâr (talep eden) ve matlup (talep edilen) olarak ayırırsak görüşmede bu iki rol arasında hem sizin hem şirketin bulunacağı bir konum olacaktır.

O masada oturduğunuza göre aslında iki taraf da bir miktar talepkâr ve aynı şekilde cazibeleri seviyesinde matlup rolünde olacaktır. Bu cazibeyi bir şirkete başarılı işler, çalışanlarına sunduğu imkânlar (maddi veya gelişim) ve sektördeki itibarı gibi parametreler sağlarken; bir çalışana ise içi gerçekten dolu bir CV, zorluk seviyesi yüksek projelerde başarılar, kendine yaptığı yatırımlar sağlar. Unutmayın ki görüşmeye bir değerlendirme ve pazarlık için katılıyorsunuz. İşi alıp alamayacağınıza, kaba tabirle ederinize (satacağınız emeğinizin nakdî karşılığı) ve değerinize (katma değer üretme potansiyeliniz) geçmişinizle beraber o görüşme esnasında yaşananlar değerlendirilerek karar verilecek. Bu yüzden görüşme boyunca çizdiğiniz profil çok önemli.

Görüşme Öncesi

  • Kendi beklentinizi yani odağınızı belirleyin. Bu işten ne bekliyorsunuz. Maksimum finansal getiri mi? Kendinizi herhangi bir alanda geliştirmek mi? CV’nizde güzel görünecek bir başlık mı? Yoksa piyasaya damga vuracak insanların hayatını kolaylaştıracak bir ürünü ortaya çıkartmak mı? Yoksa hepsi mi? Bu karar tüm stratejinizin odağını oluşturacak, o yüzden bu noktada kendinize karşı net olmanız gerekiyor. Tabii ki görüşme sonrası edindiğiniz izlenime göre bu beklentiyi de tekrar güncelleyebilirsiniz. Odak konusunu kariyerinizin bütünü için düşünmeniz de yararlı olacaktır. Sizi geliştirmeyecek bir işte yüksek maaşla emekliliği beklemek mi? Yoksa daha düşük maaşla çok şey öğreneceğiniz ve sizi hedefinize (Google’da çalışmak olabilir) bir adım daha yaklaştıracak bir iş mi?
  • Bu işi ne kadar istediğinizi ve bu iş için ne kadar uygun olduğunuzu değerlendirip önce kendinizi talepkâr-matlup olma ekseninde bir pozisyona konumlandırmanız gerekiyor. Daha sonra kendinizi işveren gözünden tekrar değerlendirip “Beni niye işe alsınlar?” sorusunu kendinize sorarak bu değerlendirmeyi tekrarlamalı ve bu doğrultuda kendinize görüşme öncesi bir talepkârlık-matlupluk çizgisi belirlemeniz gerekiyor. Tüm görüşme süreci boyunca, özellikle yüz yüze görüşme esnasında bu değerlendirmedeki ağırlıkları tekrar gözden geçirmeli ve nihai kararı bu doğrultuda almalısınız.
  • Görüşeceğiniz şirketin ve yaptıkları işlerin hakkında mümkün olduğunca fazla bilgi edinmeye çalışın. Bunun için her ne kadar ülkemizde çok yaygın olmasa da Glassdoor veya ekşisözlük gibi platformlardan yararlanabilirsiniz.
  • Günümüzde şirketlerin bir başka beklentisi de o şirkette çalışmak için sahip olduğunuz heyecanı göstermeniz. Bunu da görüşme öncesinde o şirkete özel yaptığınız araştırmalarla, mülakat süreçlerinde o şirkete özel olan kısımlara hazırlanışınızla, hatta pek çoğumuzun angarya bir iş olarak gördüğü başvurudaki ön yazı (cover letter) ile göstermenizi bekliyorlar. Bunun için görüşme öncesinde şirketin ürününü veya iş modelini inceleyip bunlarla ilgili bir iyileştirme noktası bulup bunu mülakatta dile getirmeniz artı puan toplamanıza yardımcı olacaktır.
  • Görüşme organizasyonu sırasında sürecin baştan sona hangi adımlardan oluştuğunu ve mümkünse kimlerle görüşeceğinizi öğrenmeye çalışın. Bu kişilerin hakkında sosyal medya veya linkedin/github gibi platformlar üzerinden bilgi edinmeye çalışın. Sosyal medya kullanım biçimi ve paylaşılan içerikler size kişilerin karakterleri, kültürel seviyeleri, ilgi alanları ve iletişim yetenekleriyle ilgili fikir verebilir. Linkedin/github ise iş geçmişleri, teknik uzmanlıkları gibi konularda karşınızdakileri tanımanıza yardımcı olacaktır. Bu bilgiler görüşme öncesi kişilerle ortak noktalarınızı farketmenize ve bunlara yoğunlaşarak görüşme esnasında güçlü bir iletişim, frekans/doku uyumu sağlayıp, sempati kanalını daha verimli kullanmanıza olanak sunar.
  • Edineceğiniz ön bilgileri işi ne kadar istediğiniz konusunda kendi motivasyonunuzu değerlendirmek için de kullanmalısınız. Öğrendiğiniz şeyler işe dair iştahınızı artırıyor ise görüşmede talepkâr yönünüzü biraz daha ön plana alabilirsiniz.
  • Kendi CV’nizi hatırlayın, CV’nizde yazanları bilmiyor/hatırlamıyor oluşunuz bırakabileceğiniz en kötü intibalardan birisi olur. Söylediğiniz her şeye şüpheyle yaklaşılmasına neden olabilir.

Görüşmede Nasıl Davranmalı

Buraya kibar olun, dürüst olun gibi basmakalıp tavsiyeleri eklemeyeceğim. Ancak görüşmedeki duruş, ses tonu, vücut dili gibi etkenleri de talepkâr/matlup’luk seviyenize göre ayarlamanız yani bunların kendi içinde bir bütünlük göstermesi gerekiyor. Yine talepkârlık durumunuzla doğru orantılı olarak heyecanlı görünmeniz de bu imajı güçlendirecektir.

Kız istemeye gitmiş Çiçek Abbas oturuşu, öne eğik bir vücut, aşırı ve kontrolsüz bir heyecan, stresi yansıtan vücuda yapıştırılmış eller, saç sakal çekiştirme sizi daha zayıf ve talepkâr gösterecektir. Bu konuda zorluk çekiyorsanız elinizde kalem gibi bir aksesuar bulundurmanız yararlı olur.

Çiçek Abbas

Arkaya yaslanmış dik bir duruş, öz güvenli ve sakin bir görünüm matlup pozisyonunuzu pekiştireceği gibi daha rahat davranmanızı da sağlayacaktır. Tabii ölçüyü kaçırıp kendisine kaset çıkarma teklifiyle gelen yapımcıların karşısında ağzında kürdanla yediği lahmacun yüzünden dişlerinin arasına kaçan maydanoz parçasını çıkartmaya çalışan Abuzer Kadayıf gibi de olmamanız gerekiyor.

Abuzer Kadayıf

UYARI: Talepkâr/matlup olma durumunun yanlış anlaşılmaması için bu uyarıyı eklemek istiyorum. Görüşmede matlup rolünde davranmak amacınız olmamalı, çünkü talepkâr olmak kötü bir şey değil. Aksine karşı tarafa anlaşmaya daha meyilli olduğunuzu gösteren bir sinyal. Matlup olmanız ise iknası zor itici bir aday imajı oluşturmanıza neden olabilir.

Bu nedenle görüşmelerde talepkâr veya matlup rolünde olma amacıyla değil, X şirketi Y pozisyonu için görüşmede hangi rolü tercih etmeliyim düşüncesiyle davranmalısınız!

Bir işi çok istiyorsanız talepkârlık seviyeniz %100 olabilir. Ancak bu öz güveninizi düşürmeniz, matlupluk yönünüzü törpülemek zorunda olduğunuz anlamına gelmez. Aynı görüşme için kendinizi %100 matlup olarak da konumlandırabilir ve bunu görüşmede göstereceğiniz performansla karşı tarafa da kabul ettirebilirseniz her şirketin çalışmak isteyeceği bir “mükemmel aday” olabilirsiniz.

Sorular

Görüşme esnasında karşınızdakiler sorularla sizin bilginizi, becerilerinizi, tecrübelerinizi ve hatta kişiliğinizi ölçmeye çalışacak, siz de bu sorulara tatmin edici yanıtlar vererek onların onayını almaya çalışacaksınız.

Şimdi madalyonu terse çevirelim. Ne demiştik görüşmede siz de karşı tarafı değerlendiriyorsunuz. Bu nedenle soracağınız her soru alacağınız her yanıt çok değerli. Siz de aynı onların sizi ölçtüğü gibi onları ölçebilirsiniz. Bu teknik sohbette karşınızdaki kişinin derinliğini ölçmek de olabilir, yapılan esprilerin, sohbetin kalitesinden kültür seviyesi ölçmek de. Görüşme esnasında yapacağınız her şey bu amaca hizmet etmeli, ortamı samimi bulsanız bile seviyeyi korumanız ve amacınızı unutmamanız gerekiyor.

Ek olarak şirketin nasıl mülakat yaptığını da değerlendirmeniz lazım, çünkü çalışma arkadaşlarınız bu süreçle değerlendirilmiş kişilerden oluşacak. Görüşme “Merhaba, yarın gel başla” şeklindeyse çalışacağınız insanlar bu değerlendirmeden(!) geçebilecek kapasitede kişiler olacak. Tam tersi; ciddi ve ve sıkı bir eleme sürecinden geçiyorsanız buna göre insanlarla çalışacaksınız.

Öte yandan görüşmede size gösterilen hürmet, sorularınıza alacağınız yanıtlar, size karşı yaklaşım şirket içinde göreceğiniz değerin minik bir demosu olacak. Size görüşmede kendinizi değersiz hissettiren bir şirkette çalışma hayatınız da farklı olmayacaktır.

Şunu da unutmamalıyız ki bazı sorular, sorduğu şeyi öğrenmeyi amaçlamaz. Hep duyduğumuz “Bir başarısızlığınızdan bahseder misiniz?” sorusu gibi. Bu sorunun amacı sizin başarısızlık hikâyenizi dinlemek değil. Kendinizi eleştirebiliyor musunuz, sorumluluk alabiliyor musunuz yoksa suçu başkalarına atmayı mı seviyorsunuz, bu soruların üstü kapalı yanıtlarını almak.

Hedefiniz, “X şirketiyle görüştüm” demek değil, “X şirketine mülakat yaptım” demek olmalı. Çünkü görüşmeden sonra şirketin sizinle ilgili çalışıp çalışmama kararı vereceği gibi sizin de onlarla çalışıp-çalışmama kararı vermeniz gerekiyor.

Görüşmede sorulan sorulara yanıt veremediğinizde nasıl mahçup oluyorsanız, siz sorularınızı sorduğunuzda karşınızdakiler de kendi eksikleriyle yüzleşecek. Bunun olumlu ve olumsuz yanları var. Bunları da bizzat değerlendirmeniz gerekiyor. Olumlu yanları;

  • Eğer siz iş için fazlasıyla yeterli iseniz, karşınızdakiler kendi eksikliklerini görünce sizi ikna etmek için maddi-manevi daha fazla çaba sarfedecek.
  • Detayları düşünüyor oluşunuz, sistematik bir hazırlıkla oraya gitmiş olmanız karşı tarafa sizin iş yapış disiplini sahibi olduğunuz imajını verecek bu şansınızı artıracağı gibi görüşme esnasında daha fazla saygı görmenizi sağlayacaktır.

Olumsuz yanları;

  • Soracağınız tüm sorular aslında sizin onlardan beklentilerinizi temsil ediyor. Bu beklentilerin fazla ve yüksek olması karşı tarafta yetersizlik hissiyatı yaratabilir. Bu durumda şirket sizin beklentilerinizi karşılayamayacağı veya çalışsanız bile uzun ömürlü olmayacağını düşüneceği için süreci olumsuz sonlandırabilir.
  • Eksiklerini dile getirdiğinizde veya farketmelerini sağladığınızda olgun olmayan insanlar negatif bir tepki verebilir. Görüşmede negatif bir hava oluşabilir. Burada karşınızdaki insanlar neyi neden yapamadıklarını anlatırken iyi bir dinleyici olmanız ve mazeretlerini katılmasanız dahi onaylamanız gerekiyor. Zira bu noktadaki bir münâkaşa kimseye yarar sağlamayacaktır.
  • Böyle bir listeniz olması bile karşı tarafta “Sen de mi soru soracaksın, hem de listeyle..” gibi aslında küstahça kabul diyebileceğimiz bir tepki oluşturabilir, bunu yönetmeye hazır olmanız gerekiyor. Ayrıca bu şekilde soru sormanız aşırı öz güven veya ukalalık göstergesi olarak kabul edilebilir. Bunu göze almanız veya iletişimi doğru kurarak böyle algılanmaması için çaba göstermeniz lazım. Görüşmenin diğer kısımlarının başarılı geçip geçmemesi bu bakış açısında önemli bir kriter olacaktır. Sorulan hiçbir teknik soruya doğru yanıt veremediğiniz görüşmenin sonunda karşı tarafı neden unit test yazmadıklarıyla ilgili yargılamaya kalkarsanız bu da hoş karşılanmayacaktır.

Soruları Filtreleme

Görüşmede kesinlikle yanınızda bulunması gereken defter/ajandaya aşağıdaki soruları o şirkete özel olarak filtreleyerek yazın (çıktı da alabilirsiniz ama çıktı bir form imajı vereceği için biraz olumsuz algılanabilir) ve görüşme esnasında maddelerin karşılarına notlar alın. Türkiye’de görüşmelerde not almayı seven IK personelimiz ilginç şekilde sizin notlar almanıza şaşırıp göz ucuyla yazdıklarınızı okumaya çalışıyor, benim gibi çivi yazısı yazarak bu sorunu aşabilirsiniz 🙃

Soruları şirketlere göre filtrelemeniz ve öncelik sıralamasına koymanız çok önemli. Çünkü görüşmelerin kısa sayılabilecek sabit süreleri var. Tüm sorulara ve detaylara zaman yetmeyebilir veya soruların bazıları o şirket için yersiz olabilir. 5 kişilik bir startupta kariyer basamaklarını veya yazılım süreç detaylarını sormanız yersiz olabileceği gibi, Koç Holding’de şirket hissesi üzerine konuşmak da yersiz olacaktır.

Ayrıca bazı soruların yanıtlarını görüşmeye gitmeden önce internet üzerinden araştırarak veya geçmişte o şirkette çalışan/çalışmış insanlardan edinerek listeyi sadeleştirebilirsiniz.

Listeyi sadeleştirmenin bir yolu da -görüşmelerde genellikle böyle olur- doğru kişilere sorduğunuz bazı soruların yanıtları üzerinden başka soruların cevaplarına ulaşmak ve daha önemlisi bu diyalogda ortaya çıkacak ipuçları üzerinden içeride gerçekte neyin olup olmadığını analiz etmek.

Bunun için görüşmenin ilk anında ayaküstü tanıştığınız insanların rollerini iyi kavramanız, değilse çekinmeden tekrar sormanız gerekiyor. Çünkü verilecek yanıtlar arasındaki tutarsızlıklar ya da kimin neyi nasıl anladığı veya anlattığı size kurumun iç iletişimini tanımanız için altın anahtarlar sunacaktır. Örneğin projenin durumuyla ilgili yöneticinin ve projede çalışan yazılımcının söyledikleri arasında çelişki varsa bu sizin için bir uyarı sinyali olabilir.

Soruları operasyonel, finansal-lojistik ve teknik olarak 3 ana kategoriye ayırdım.

Operasyonel

Şirket

Bu konuyu görüşmeye gitmeden önce sizin de araştırmanız gerekiyor.

  • Servis şirketi mi, ürün şirketi mi?
  • Hangi sektörde faaliyet gösteriyor?
  • Çalışanların ortalama çalışma süresi (turnover rate) nedir?
  • Geçen yılın rakamlarına göre kârlılık durumu ve büyüme hızı nasıl?
  • Şirket kendini 5 yıl sonra nerede görüyor?
  • Rakipleri kim, rakiplerine karşı nasıl fark yaratmayı düşünüyorlar?

Bu sorular sayesinde şirketin vizyonunu ve rakiplerini analiz edip etmediğini değerlendirebilirsiniz.

Şirket kültürü

Nasıl bir şirket kültürünüz var, kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Şirketin aktif projeleri

Bilgi sahibi olmanız faydalı olur, şirketi ve ürünlerini daha iyi tanıma fırsatı elde edersiniz. Görüşmede bunlara referans vererek konuşmanız, araştırdığınızı karşı tarafa hissettirir bu da hanenize olumlu puan olarak geri döner.

Hangi birim/takımda hangi proje

Burası kararınızda en etkin rol oynayacak kısımlardan biri, o nedenle mümkün olduğunca fazla detay edinmeniz gerekiyor. Bu ekipteki görev dağılımlarını da öğrenmeniz yararlı olacaktır.

Ekip kaç kişi, ekip içi süreçler ve iletişim nasıl? Haftalık-aylık toplantılar yapılıyor mu, bilgi-tecrübe aktarımı ne seviyede gerçekleşiyor.

Bu kısımda şirketin/ürünün yol haritasını, büyüme hedeflerini ve bu hedefe giden yolda milestone’larının (kilometre taşı) neler olduğunu sorabilirsiniz. Bu soru sayesinde uzun vade planları olup olmadıklarını, planlama konusunda ne durumda olduklarını ölçebilirsiniz.

Diğer birim/takımlarla teknik veya teknik olmayan iletişim

Şirket içi iletişim nasıl? Geçmişte aynı şirkette farklı projelerde birbirinden habersiz TLS implementasyonları gerçekleştirildiğini duymuştum. Organizasyon yapısı böyle hatalara müsait mi?

İş tanımı

Bu pozisyon için görev tanımı nedir? İşteki bir günüm tam olarak ne ile geçecek? Çalışacağınız pozisyon ile ilgili şirketin sizden beklentilerini de bu noktada öğrenmeniz gerekiyor. Yöneticinize çay taşımak veya sabahları paspas atmak görev tanımınızın içinde var mı?

Seyit kapıcı mı hamal mı?

Şirketin büyüklüğü, organizasyon yapısı

Örneğin 400 kişilik bir şirket, mühendislik ekibi 150 kişi, bunun 80 kişisi software developer, 30 kişi sistem mühendisliği (ister analizi ve sistem tasarımı) tarafında 30 kişi kalite ve test ekibi, 10 kişi project manager vs gibi. Ekipler departman bazlı mı proje bazlı mı organize oluyor, organizasyon şeması nasıl? Çalışacağım pozisyon bu şema içinde hangi ağacın altında kalıyor?

İlk amir — Yönetici

İlk amir; performans, maaş artışı, prim, terfi durumunuzu doğrudan değerlendiren ve iş yerinde en yakın çalışacağınız yöneticiniz olacaktır. Yani o iş yerinde mutlu olup olmamanız konusunda etkisi en yüksek olacak kişi. Bu kişi hire & fire (işe alım ve kovma) konusunda da yetkili kişi olacağı için görüşmede karşınızda sizi değerlendiren ve karar konusunda da büyük olasılıkla en yetkili kişi olacaktır. Görüşme esnasında bu kişiyi dikkatle gözlemlemeniz gerekiyor. İletişim yeteneğini, size karşı yaklaşımını, görüşme esnasında farklı konularda verdiği tepkileri dikkatle takip edip, karar aşamasında kendinize “Ben bu kişiyle çalışmak ister miyim?” sorusunu sormanız gerekiyor.

Attırırım seni belediyeden!

Mesai saatleri

Şirketin mesai saatleri nasıl, fazla mesai yapılıyor mu, fazla mesai kültürü var mı? Son 3 ayda kaç defa fazla mesai yapıldı? Hafta sonu çalışma veya akşamları/geceleri acil müdahale edilmesi gereken durumlar oluyor mu?

Acil çağrı durumunda veya normal günlerde fazla mesai ücreti ödeyip ödemedikleri de sormanız gereken önemli sorulardan.

Proje/süreç yönetimi metodolojileri

Waterfall, MIL-STD-498, IEEE 12207, XP, Scrum gibi. Özellikle Scrum yanıtı verenlere metodolojiyi nasıl uyguladıklarıyla ilgili sorular sorabilirsiniz. Zira Türkiye’de “scrum yapıyoruz” diyenlerin pek çoğu “kervan yolda düzülür” veya “saldım çayıra mevlam kayıra” metodolojilerini(!) kullanıyor. Böyle bir yerde çalışmanız daha erken kanser olmanıza ve yaşam sürenizin doğrudan kısalmasına neden olabilir.

Projede hangi riskleri gördüklerini sormanız da yerinde olacaktır. Zira bu soru sayesinde projede risk analizi yapıp yapmadıklarını, önlerindeki challengeların ve onların zorluk seviyelerinin farkında olup olmadıklarını veya zorlukları ötelemeyi seçip seçmediklerini ölçebilirsiniz.

Yine bu başlık altında alacağınız yanıtlardan küçük sayılabilecek bir şirkette aşırı süreçselleşme hissetmeniz önemli bir uyarı olacaktır.

Hücuma kalkış süreci

Onboarding süreci ve mentörlük sistemi

Onboarding süreci nasıl ilerliyor, bu süre zarfında ve sonrasında mentörlük desteği alabilecek miyim? Şirketin bu konuda resmî bir politikası var mı? Yönetici haricinde iş tanımı bunu da kapsayan kişiler olacak mı?

Kariyer basamakları

Şirketinizde başarılı bir çalışan olursam 5 yıl sonra kendimi nerede bulacağım? Önümde hangi fırsatlar var ve bunların ön koşulları neler? Bu hedeflere ulaşmak için ne yapmam gerekiyor. Bu soruyu “Kendinizi nerede görüyorsunuz?” sorusuna yanıt olarak verebilirsiniz.

Performans değerlendirme

Çalışanların performansları nasıl ölçülüyor. Terfi, zam ve prim bu performansla ne kadar ilişkili? Metrikler üzerinden takip yapılıyor mu, yoksa yöneticiyle arasını iyi tutan, iş yapıyormuş gibi görünenler mi başarılı kabul ediliyor?

Lojistik ve Finansal

Maaşım var, ikramiyem var, sigortam var, senede 2 takım elbise

Maaş

Listenin bir numarası tabii ki maaş. Türkiye genelde maaş konusu görüşme sürecinin en başında işveren tarafından beklenti olarak sorulur. Bu karşılıklı zaman kaybetmemek adına iyi bir pratik. Güven vermeyen bir şirketle görüşürken siz de en başta bunu talep edebilirsiniz, sadece burada üslubunuza dikkat etmeniz gerekiyor. Çalan telefona direk maaş sorusuyla yanıt verirseniz, iş ile değil sadece para ile ilgilenen bir aday imajı çizebilirsiniz.

Eğer maaş konusu görüşmede konuşulacaksa, görüşmeye giderken kafanızda bir beklenti kesinlikle olsun. Bu beklentiyi görüşmenin gidişatına, işi ne kadar istediğinize göre görüşme esnasında gözden geçirin. İstediğiniz bir iş için düşürebilir veya daha az isteyeceğiniz bir iş için yükseltebilirsiniz. Bu nedenle maaş beklentinizi görüşmenin başında değil sonunda paylaşmaya çalışın.

Size güven veren bir kurumla görüşüyorsanız ve böyle bir seçeneğiniz varsa maaş diyaloğuna hiç girmeyin. Maaş sormanıza veya söylemenize gerek yok. Bu durumda şirket minimum rakamı bile çok dikkatli seçmek zorunda kalacak, bu da sizin lehinize.

Eğer rakam konusunda hazır değilseniz, tavsiyem mecbur kalmadıkça görüşme esnasında bir maaş beklentisi dile getirmeyin. Değerlendirme için 1–2 gün süre isteyin, bu anlayışla karşılanacaktır. Baskı ve stres altında olduğunuz, görüşmedeki verileri dikkatli değerlendiremediğiniz bu zaman dilimi içinde sağlıklı bir karar verme olasılığınız düşük.

Mevcut maaşınızı asla söylemeyin, ısrar edilmesi durumunda şirketinizle olan gizlilik sözleşmesini gerekçe gösterebilirsiniz. Ve kesinlikle aralık belirtmeyin, aralık belirtmeniz o aralığın alt sınırını söylemenizle eş değer.

Firma size maaşla ilgili bir aralık söylediğinde o aralığın üst sınırını baz alın ve pazarlığa buna göre girin.

Net-brüt maaş

Konuştuğunuz rakamların net mi, brüt mü olduğundan emin olun.

Prim, ikramiye, şirket hissesi

Maaşa ek olarak neler sunuluyor? Düzenli ödenen (örneğin yıl sonu veya proje bitiminde) bir ikramiye var mı? Ödül sistemine göre dağıtılan primler oluyor mu? Herhangi bir kritere göre şirket hissesi sahibi olabiliyor musunuz? Eğer olabiliyorsanız bu hisseleri ne zaman satma hakkına sahip olacaksınız?

Yol

Ulaşım konusunda şirket size nasıl bir imkân sunacak, servis, yol yardımı, şirket aracı vs.

Yemek

Ücretsiz/ücretli yemekhane, nakit, sodexo/multinet yemek fişi vs.

Ofis

Çalışacağınız ofis nasıl bir yer, gürültü, uğultu, kendinize özel alanınız (kübik, oda vs) var mı? Havadar mı, merdiven altı mı? Bilgisayarlar internet cafe düzeninde bitişik mi?

Uzaktan çalışma

Şirket uzaktan çalışmaya izin veriyor mu? Bununla ilgili -haftada 1 gün gibi- bir prosedür var mı? Ya da özel bir durumunuz olduğunda evden çalışmanıza müsaade edecek kadar esnekler mi?

SGK prim bedeli

Maalesef kurumsal olmayan bazı firmalarda, hatta sektörde çok bilinen bazı kurumsal(!) firmalarda vergi kaçırmak için sigortanın asgari ücret üzerinden yatırılması ve maaşların elden verilmesi gibi bir pratik var. Eğer görüştüğünüz firma çok kurumsal değilse bu soruyu da sormak gerekiyor.

Özel sağlık sigortası

Ayakta tedavi limiti, yatarak ve ayakta tedavilerde karşılama oranı nedir? Sigorta göz, diş gibi ek kalemleri kapsıyor mu?

Yan haklar

Burada ucu açık bir liste giriyor işin içine. Grup şirketlerinde indirim, BES (bireysel emeklilik sistemi) katkısı, senede iki takım elbise herhangi bir şey olabilir.

Kıyafet

Kıyafet konusunda herhangi bir kural veya üniforma var mı?

Organizasyonlar, sosyal ilişkiler

Şirket yemeği, iftarı, yılbaşı partisi, pikniği gibi organizasyonlar yapılıyor mu? Ekip yemeğe birlikte mi çıkıyor, akşamları birlikte zaman geçirme kültürü var mı?

Teknik

Geliştirme ortamı

Linux üzerinde X dili ile Y, Z frameworkleri kullanılarak geliştirme yapılıyor.

Teknolojiler

Yukarıdaki ve aşağıdaki herhangi bir maddeye karşılık gelmeyen her türlü alet, edevat, database, IDE bu kategoriye giriyor. Pozisyona ve iş tanımına göre içini doldurabilirsiniz.

Burada yine tuzak bir sorunuz var. Hangi teknolojiyi neden kullanıyorlar, nasıl seçmişler? Kısa veya uzun vadede değiştirmeyi düşündükleri şeyler var mı? Bu soru üzerinden hype driven olup olmadıklarını, kullanacakları teknolojileri bilinçli seçip seçmediklerini ve konuyla ilgili yeterliliklerini değerlendirebilirsiniz.

Sağlanan ekipman

Macbook Pro 2018 16GB Ram 15.4 + desktop pc, iPhone X vs.

Source control

Kaynak kod yönetimi nasıl yapılıyor. Git, svn, mercurial, TFS gibi araçlardan hangileri kullanılıyor? Dropbox, Google Drive benzeri bir yanıt alırsanız kaçarak uzaklaşın. Gitflow benzeri bir yöntem kullanıp kullanmadıklarını sorun, bu sorulara alacağınız yanıtlar üzerinden süreçlere ne kadar hâkim olduklarını değerlendirebilirsiniz.

Yıllar içinde Türkiye’de özellikle bankalarda “kod ayrıştırma” diye bir kavram duydum. Şöyle ki tüm geliştirmeler ortak olarak master branch üzerinde yapılıyor. Releaseden önce de o versiyonda çıkmayacak, henüz hazır olmayan özelliklere ait geliştirmeler "ayrıştırma"ya tabi tutularak çıkartılıyor. Teori bu iken pratik her release sonrası 2. hatta 3. releasein yapılması ve sebebinin "kod ayrıştırma" hatası olması şeklinde.

Standartlar

Takip edilen herhangi bir endüstriyel (CMMI, MISRA vb) standart var mı? Kodlama ve diğer işlemler için hangi standartları uyguluyorsunuz? Bunlar nasıl kararlaştırılıyor ve nasıl dokümante ediliyor?

Code review & Pair programming

Ülkemizde çok yaygın olmasa da bu ikisi hem yapılan işin kalitesi hem de sizin kişisel gelişiminiz için çok elzem. Bu soruya yapıyoruz yanıtı verenlere kesinlikle hangi yöntem ve araçları (Gerrit, Crucible, Github vs) kullandıklarını sorun. Net bir yanıt alamıyorsanız, code review yapmadıklarını varsayabilirsiniz. Çünkü pek çok firmada code review iki developer haftada bir defa yan yana oturup yarım saat ekrana baksın şeklinde yapılıyor.

Continuous integration & Continuous delivery

CI-CD için hangi araçlar ve yöntemler kullanılıyor? Herhangi birisinin repoya derlenmeyen kod gönderme şansı var mı? Ne sıklıkla releaseler yapıyor, yapabiliyorsunuz?Burada alacağınız yanıt ciddi bir sürecin olup olmadığını ve kurumun hantal olup olmadığını değerlendirmenizi sağlayacaktır.

Projenin odağı

Çalışacağım projenin mevcut hedefi nedir? Yüksek bir tempoyla ilk release mi? Bugfix ve iyileştirme mi? Yeni özelliklerin geliştirilmesi mi? En çok uğraştıkları sorun ne, benim bunun çözümüne nasıl bir katkım olabilir?

Test

Çıktılar nasıl test ediliyor? Unit test, varsa ui test yazılıyor mu? Test ve kalite için görevli ayrı bir ekip var mı? Uçtan uca test süreçleri nasıl işliyor?

Bug takibi

JIRA benzeri bir hata raporlama ve takip aracı kullanılıyor mu? Excel gibi verimsiz çözümler kullananlar var mı? Burada excel ile birlikte mail üzerinden iş takibi yapılması sizin için kırmızı bayrak olabilir.

Teknik borçlar (technical debt) ve bekleyen buglar

Projelerde teknik borçlar birikiyor mu, yoksa bunların ve bekleyen bugların çözümüne dair sistematik bir süreç var mı? Örneğin; bekleyen bugları her sprint sonunda, teknik borçları da ayda bir defa temizliyoruz gibi.

İster Analizi

Tasarlanacak sistemin ihtiyaçları nasıl belirleniyor? Belirlenen ihtiyaçlar hangi seviyede dokümante ediliyor. Dokümantasyonun ne kadar gerekli olduğu tartışmalı bir konu olsa da, Türkiye’de pratikte karşılacağınız durum agile yöntemler seçildiği için(!) dokümantasyon yapılmaması ve sistem mühendisliği rolünün boş kalması şeklinde oluyor.

Bu noktada değerlendirmeniz gereken şey, şirketin sağladığı süreç; isterleri size net bir biçimde sağlayabiliyor mu? Entegrasyon, test gibi diğer paydaşlar için isterler aynı şekilde net mi, arada gerekli ve yeterli koordinasyon sağlanabiliyor mu? Dokümantasyon bunu başarmanın yollarından sadece bir tanesi. Bunun aksi durum, size kaotik bir çalışma ortamı, yüksek stres ve 3 ay sonra kimsenin neyi nasıl ve neden yaptığını hatırlamayacağı başarısız bir ürün sunacaktır.

Planlama

Proje yönetim metodolojisinden bağımsız olarak, teknik işler nasıl planlanıyor. Yöneticiler projenin ne durumda olduğunu net bir biçimde ölçebiliyor mu? Gecikmeleri ve riskleri önceden fark edip müdahale edebilecekleri bir yöntem uygulanıyor mu?

Eğitimler, etkinlikler

Şirket sizi yurt içi veya yurt dışı etkinliklere gönderiyor mu? Kişisel gelişiminiz için eğitim veya e-learning platformu üyeliği gibi şeyler sağlıyor mu? Yerli yabancı kitap veya herhangi başka bir materyal satın alım bütçesi var mı?

Pozisyona özel teknik detaylar

Üzerinde çalışacağınız teknoloji ve araçlarla alakalı her türlü teknik soruyu sormalısınız. Buraya platform, sektör, iş tanımı özelinde kalacağı için örnek soru kalıpları eklemedim.

Teknik soruları karşı tarafa iletirken kullanacağınız yöntem doğrudan “bu nasıl yapılır” şeklinde değil, “siz bunu nasıl yapıyorsunuz” şeklinde olmalı ve sorgulama değil öğrenme amaçlı bir soru olduğu izlenimi yaratmalı. Bu sohbet hem sizin bilgi ve tecrübe seviyenizi daha iyi yansıtmanıza olanak tanıyacak, hem de yer yer tecâhül-i ârif sanatından da yararlanarak bildiğiniz şeyleri bilmiyor gibi davranıp karşı tarafın teknik bilgi seviyesini ölçmenize fırsat tanıyacaktır.

Son soru

Beni işe kabul edecek veya etmeyecek olursanız bunun nedeni ne olur?

Bu soru için görüşmenin özeti diyebiliriz. Karşınızdakiler bu soruya yanıt vermek istemeyebilirler, buna anlayış göstermelisiniz. Ancak sizin de aynı soruya “Ne olursa burada çalışırsın veya çalışmazsın?” şeklinde yanıt vermeye hazır olmanız gerekiyor. Burası sizin kendi adınıza en büyük dersleri alacağınız nokta olacağı için söylenenleri dikkatle dinlemeniz gerekiyor.

Bu soruyu daha da geliştirerek görüşmedeki en üst düzey yöneticiye “Ben bu işte tam olarak neyi başarırsam, sizin gözünüzde en iyi çalışanınız olurum” şeklinde de sorabilirsiniz. Tabii ki bu aynı zamanda bir meydan okuma da olduğu için bunun altını doldurmanız gerekiyor. Bu soru karşısında iyi bir yöneticinin yüzünde heyecanı yansıtan gülümsemeyi görebilirsiniz, ancak bu soru yazı boyunca hiç bahsetmediğimiz ama görüşme esnasında orada olan ve sizi muhtemel rakibi olarak görecek olan kişinin hiç hoşuna gitmeyecektir, buna da hazırlıklı olun.

Görüşmede sözlü bir teklif alırsanız kabul etmeyi düşünseniz bile, değerlendirme için 1–2 gün süre isteyin. Kararınızı yakın çevrenizde sağduyusuna güvendiğiniz insanlarla istişare ederek gözden geçirin.

Bitirirken

Yaklaşık 15 dk’nızı bu yazıya harcadınız ve önünüzde bir sürü prosedür var. İtiraf etmeliyim ki yazının içeriği fazlaca profesyonel oldu, haklı olarak şu eleştiriyi yapabilirsiniz. Türkiye’de süreçler bu kadar profesyonel değil. Haklısınız ancak; bu durum sizin profesyonel olmanıza engel olmamalı, siz profesyonelleştikçe, karşınızdakiler de profesyonelleşmek zorunda kalacak. El birliğiyle Türkiye’de sektörü ileri taşıyacağız!

Şimdi kendinize şunu da soruyorsunuz: Bu kadar kasmaya gerek var mı?

Evet var. Çünkü gününüzün yaklaşık 9 saati iş yerinde geçiyor, bu süre zarfında yaşayacaklarınız doğrudan mutlu/mutsuz bir hayat sürmenizi etkileyebilecek seviyede. Yanlış bir iş tercihini fark edip, akabinde vazgeçmeniz 4–12 ay arası bir sürenizi alacağı gibi CV’nizde de kötü bir leke olarak ömür boyu kalacak, kendim yaptım oradan biliyorum 🙃 . Basit bir elektronik eşya veya hemen tekrar satabileceğimiz bir arabayı alırken bile günlerce, haftalarca araştırıp emek sarfediyoruz, peki aynı şeyi mutluluğumuzu, gelişimimizi, geleceğimizi doğrudan etkileyecek bir iş değişikliği için neden yapmayalım?

Peki bu yazıdaki listeyi ve tavsiyeleri uygulayarak başarılı olma garantiniz var mı? Tabii ki hayır. İkili veya çoklu ilişkiler deterministik sistemler olmadığı için sabit bir algoritmayı çalıştırmanız size herhangi bir sonuç garantisi sunamaz. Gün sonunda işe alınıp alınmayacağınız, hangi koşullarda alınacağınız tamamen görüşmenin özü olan beklentiler, teknik olan/olmayan yeterlilik ve uyum ile belirlenecektir. Bu liste sadece görüşme denen olguyu süreçleştirmenize ve daha profesyonelce yönetmenize destek olacak.

Listenin sadece sorulardan oluşan bir kopyasını katkılar veya başka meslek grupları için forklanabilmesi adına github’a koyuyorum.

https://github.com/ifndefgt/yazilim-mulakatinda-isverene-sorular

Şimdiden başarılar!

PS: Masanın diğer tarafında oturan sevgili işe alımcılar, teknik yöneticiler. Buraya kadar okumuş iseniz sizin de acil olarak bu sorulara ne yanıt vereceğinizi belirlemeniz gerekiyor. Gak-guk, kem-küm edeceğiniz noktada adayın aklında bu yazıda vurguladığım soru işaretleri oluşacaktır.

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler ❤️ Varsa yorumlarınızı 💬 veya beğendiyseniz 👍 yazının kendisini paylaşabilirsiniz. İletişimde kalmak veya fikir alış-verişi için Medium veya Twitter üzerinden takip 🏃 🏃 edebilirsiniz.

--

--

Gokhan Topcu
Bilişim Hareketi

Forward engineer by day, reverse engineer by night. Occasional speaker