Okulu Bırakın Uygulama Yapın I

Bölüm 1: Hile Yapmak Üzerine

Doğu Deniz Uğur
Bilkent YES
4 min readOct 7, 2020

--

Yurt dışında yaygın olan ama bizde henüz kabul görmemiş bir konsept var, ismine “gap year” yani boşluk yılı diyorlar. Anlamıysa öğrencilerin örgün öğretime bir yıl ara verip bu arada istediklerini yapmaları; bu süreçte dünyayı gezen insanlar da var para biriktirmek için çalışanlar da.

Türkiye’de gap year konsepti hiç yaygın olmadığı için ben de liseden sonra bir yıl ara veren bir insan olarak kendi hikayemi anlatmak istiyorum. Bu süreçte ben faydalı bir kaç şey öğrendiğimi düşünüyorum ve belki hikayem başka insanlara pozitif olarak dokunabilir.

Photo by Jordan Heinrichs on Unsplash

Lisede Son Yıl

2017 yılının Eylül ayında 12. sınıfa başladım hedefim Massachusets Institute of Technology (MIT)’de okumaktı. Bunun için MIT ve diğer Amerikan üniversitelerine başvuru yapmaya başladım.

Sonuçların gelmesi yüksek oranda hayal kırıklığı içeriyordu, MIT’den kabul alamamıştım. Mühendislik için dünyanın en iyilerinden kabul edilebilecek Georgia Tech’i de içeren bir grup okuldan kabul almıştım ama verdikleri burs miktarı maksimum %30 oranındaydı. Amerikada okumanın yıllık ücretinin ortalama 60 000$ olduğunu, 2018'de Amerikan Doları’nın neredeyse Türk Lirası’nın dört katı olduğunu ve bu giderin dört yıl boyunca devam edeceği de hesaba katılınca Amerika’ya gitmem imkansız oldu.

Ben de üniversite sınavına 3 ay kala, Nisan başı gibi, ilk defa elime bir test kitabı aldım ve sınava çalışmaya başladım… 3 günlüğüne.

Hile Yapmak Güzeldir

Birkaç ay öncesine gitmek istiyorum. Okulun duvarlarına Türk Zeka Vakfı’nın Oyun yarışmasının posterleri asılmıştı, bir iki öğretmenim de katılmam için ısrar etmişti. Ne var ki posterinde de “zeka yarışması” yazmasına rağmen ben bu tarz yarışmaların zekayı ölçtüğünü düşünmüyordum, hala da düşünmüyorum. O yüzden kendime meydan okumaya karar verdim: hiçbir kompleks algoritma kullanmadan, sadece “brute forcing”(olabilecek tüm opsiyonları deneyerek) ile, tüm soruları bilgisayarıma çözdürecektim. İlk iki tur internetten yapıldığı için de bilgisayar kullanmam mümkün oluyordu.

Sonuç ne oldu mu dersiniz? Yarı final 1.’siydim.

Kaynak: http://oyundergisi.tzv.org.tr

Tam sınava çalışmaya başlamadan önce de yarışmanın finali vardı, çok bir umudum olmasa da gitmeye karar verdim ve bilgisayarsız olunca neredeyse sonuncu oldum. Beklediğim bir sonuçtu ama yine de bu deneyimi TZV’nin kurucusu Emrehan Halıcı ile paylaşmak istedim. Hile yaptığımı söylemek belki de en iyi fikir değildi ama ortada bir idealle yapılan “zeka oyunu” varken, ben de bakış açımı sunmak istedim. Yaptıklarımı anlattıktan sonra haftaya senle bir görüşelim dedi.

Önümüzdeki hafta ODTÜ Teknokent’teki ofisine gittim. Ben Emrahan Halıcı ile kahve içip Oyun üzerine muhabet edeceğimizi düşünerek gitmiştim. Halbuki durum öyle değilmiş. Kendimi “seneye bizimle birlikte çalışmak ister misin?” sorusuyla karşı karşıya buldum.

Bu Noktaya Nasıl Geldim?

Aslında kendimi bir mülakatta bulmam tesadüfi bir durum değildi. Bir hafta önce Emrahan Halıcı ile konuşurken seneye gap year yapıp Connected2.me’de çalışmayı düşündüğümü bir cümlede söylemiştim. Connected2.me ile hali hazırda bir anlaşmam veya konu üzerine bir konuşmam yoktu.

Kendimi mülakatta bulmam bir süprizdi ama görüşme kötü geçti diyemem. Bu durumu düşüneceğimi söyledim ve iki hafta sonra tekrardan görüşmek üzerine anlaştık.

O günü çok net hatırlıyorum, görüşmeden çıktıktan sonra annemi arayıp üniversite sınavına çalışmayı bırakacağımı söylemiş ve arkadaşım Onat ile kahve içmeye gitmiştim.

Plana Sadık Kalmak

Aldığım iş teklifi beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı ama benim aklımda Connected2.me’de çalışmak vardı. O yüzden kurucusu Ozan Yerli’ye yazdım ve durumu anlattım, şirketekilerle konuşup bana geri döneceğini söyledi. Ben de iki haftalık bir kamp için İstanbul yolunu tuttum. Birinci haftanın sonunda Ozan’dan mesaj geldi, Ağustos’ta işe başlayacaktım.

Tabii bu noktaya gelmem de tesadüfi değildi, bundan iki sene önce pizza ve Redbull ikram edildiğinden dolayı bir etkinliğe gitmeye karar verdim, ismi yanlış hatırlamıyorsam “Startup Friday”dı, basit bir etkinlikti, girişimcilik fikri olan insanlar mentorlara akıllarındaki soruları soruyorlardı. Ben de tam pizza geldiği sırada Ozan ve Murat Aygüney ile aynı masadaydım, o zamanlar Connected2.me’nin bir Türk girişimi olduğunu bile bilmiyordum. O gün muhabetin başlaması ve uzaması tamamen şans eseriydi.

Şansa bırakmadığım nokta ise iletişimi koparmamak oldu. Hatta bir yaz onlara freelance olarak bir iş bile yaptım. Tüm bu hikaye bir yönüyle tesadüfler sonucu gerçekleşti ama en çok neyin işime yaradığını düşünce aklıma yabancıların “hustle” dediği “koşuşturma/kovalama” ruhu geliyor.

5 Ağustos günü sabahı Dalaman Milyonfest’den döndüm ve hayatımda ilk defa işe gittim. Steve Jobs’un çok sevdiğim bir sözü var: “İleriye bakarak, yaşamdaki noktalarını birleştiremezsiniz. O noktaları ancak, geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz.”. Ben de işe başladığım ilk gün geriye baktığımdan bundan birkaç yıl önce Murat’ın söylediği “Olum MIT’yi boşver gel bizde çalış.” sözü aklıma geldi.

Bir nevi hatıra yazıları olarak bu seriyi devam ettirmek istiyorum, benim için güzel bir deneyimdi ve yazının ilk başında da dediğim gibi belki birilerine ilham olur. Sorularınız veya düşünceleriniz varsa lütfen yorum bırakın ya da iletişime geçin.

--

--

Doğu Deniz Uğur
Bilkent YES

Blockchain Developer | Engineering Student at HKUST