Doğaya Teşekkür Etmenin Yolları: Bireysel Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik dediğinizde aklınıza ilk ne geliyor? Doğayı korumak, ekolojik, toplumsal, bireysel yaklaşımlar, çevre kirliliği? Bu o kadar büyük bir kavram ki herkesin aklına tek bir şey gelmesi olası değil.
Sürdürülebilirlik aslında bizden sonrakileri düşünmeyi kapsıyor. Bugünümüzü yaşarken, bizden sonraki nesillerin, çocuklarımızın, torunlarımızın yaşayacağı dünyayı da önemsemeyi. Kendimiz için ne kadar sağlıklı, yararlı, duyarlı yaşıyorsak onlar için de aynısını yapmayı. Daha tanımsal haliyle söylemek gerekirse; sürdürülebilirlik gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılamasını tehlikeye atmadan, günümüz kuşağının ihtiyaçlarının karşılanması demek.
Şöyle bir durup düşündüğünüzde tıpkı filmlerdeki gibi ulvi bir göreviniz olduğunu görebilirsiniz. Dünyayı ve insanlığı kurtarma görevi.
“İnsanlığın geleceği bizim şu anki doğal koşulları nasıl koruduğumuza bağlı. İnsanlığın geleceği sürdürülebilir bir yaşamı hayatımıza ne kadar entegre edebileceğimize bağlı.”
Bireysel Sürdürülebilirlik
Her şey de olduğu gibi dünyamızın yararına bir adım atmak istiyorsak, işe önce kendimizden başlamak gerekiyor. Sürdürülebilir yaşam aslında sandığımız kadar zor değil. Yaşam tarzımızda küçük değişikliklerle bireysel sürdürülebilirliğimizi geliştirebilir ve aslında çok büyük bir değişime sebep olabiliriz. Son dönemde, dünyanın alarm vermesiyle ve pandemi sürecinde, pek çok insan sürdürülebilirlik adına yaratıcı çözümler aramaya başladı. Pandemi sürecinde kendimizden başkasını da korumayı, önemsemeyi, gözetmeyi öğrendik. Sürdürülebilirliğin püf noktası da tam olarak bu.
Bireysel sürdürülebilirlik, bir önceki Karbon Ayak İzi yazımızda bahsettiğimiz şeylerin hepsini kapsıyor aslında. Çünkü bütün bu kavramlar birbirini doğuruyor. Şimdi biraz daha derine inip birey olarak neler yapabiliriz ona bakalım.
Sürdürülebilir Kozmetik
Hepimiz bundan yaklaşık 1 ay önce Save Raplh ile bir nevi kalbimizden vurulduk. Aslında bildiğimiz şeylerin acımasızca yüzümüze çarpmasına neden oldu. Hayvanlar üzerinde yaptıkları deneyler ile sadece kozmetik markalarının değil bizim de onlar kadar sorumlu olduğumuzu gördük. Tüketici olarak bu noktadan sonra yeni arayışlara girdik. Hayvanlar üzerinde deney yapmayan, daha vegan ve doğadan ürünler aramaya başladık. Çeşitli markalar ve daha yerel üreticiler bu noktadan sonra adeta bir sürdürülebilirlik yarışına girdi. Hepimizin içten içe dahil olmak istediği bir yarış.
Kozmetik alanında bu konuda büyük bir gelişme yaşanıyor. Çünkü hepimiz bilinçli tüketiciler olarak aldığımız ürünleri daha çok okumaya, daha çok araştırmaya başladık. Ambalajından içeriğine kadar her detayıyla sürdürülebilir bir kozmetik anlayışı başladı. Örneğin benim en çok ilgimi çeken katı sabunlar oldu. Sıfır artık ilkesiyle üretilmiş olan katı sabunlar sayesinde plastik tüketimini büyük oranda azalıyor. Kadınların ilgi alanına giren bir diğer ürünse, yıkanabilir ve tekrar tekrar kullanılabilir regl pedleri ve menstrual kaplar. Kadınlar olarak en çok atık ürettiğimiz bu alanda bir nevi babaannelerimizden öğrendiğimiz bir çözüm tekrar popülerlik kazandı. Babaannelerimizin sürdürülebilir yaşamına biraz daha göz gezdirmemiz gerekebilir.
Bambu kulak çubukları, şimşir taraklar, pamuktan yüz yıkama bezleri, kompost edilebilir lifler ve daha pek çok tekrar kullanılabilir, doğada çözünebilir ve kendini yenileyebilir ürünler sayesinde, belkide en çok çekindiğimiz kozmetik alanında sürdürülebilir bir yaşam mümkün.
Sürdürülebilir Mutfak
Peki aynı anlayışı mutfakta uygulamamız ne kadar mümkün? Mutfak bir evin sürekli olarak atık üreten bir diğer noktası. Haftada kaç kez çöpü çıkardığınızı bir düşünün. Ve bunu milyonlarla çarpın. Gözümüzü korkutan bir durum söz konusu. Ama sürdürülebilir bir mutfak belki de bu kavrama en kolay adapte olabileceğimiz alan. Aslında plastik torbaların ücretli olmasından sonra bu alanda çok büyük gelişmeler yaşandı. İnsanlar kendilerine bez torbalar edinip plastik torba tüketimini önemli ölçüde azalttı. Aynı mantıkla bez torbalar pek çok yerde kullanılabilir hale geldi. Meyve sebzeleri saklamak için, çeşitli bakliyatları muhafaza etmek için bez, keten ve file torbalar kullanılmaya başlandı.
Kent yaşamının vazgeçilmezi, çalışan insanın gününü kurtaran kahveler! Bir günde bir evde, bir ofiste ard arda çöpe giden filtre kağıtları! Bunun yerine yıkanabilir, tekrar tekrar kullanılabilir bez kahve filtreleri üretilmeye başlandı. Tek bir ürün değişimiyle bile ne kadar büyük bir etki yaratılabilir.
Bambu, cam veya metal pipetlerle de öyle. Plastik pipet kullanımı özellikle yaz aylarında büyük oranda artıyor. Çantalarımızda taşıyabileceğimiz bu pipetlerle gittiğimiz her yerde çöpe gidecek bir pipeti azaltabiliriz.
Pet şişe kullanımı da oldukça büyük bir sorun. Ne mutlu ki son yıllarda markalar da bu konuda özenli davranıp cam şişe üretimine ağırlık verdi. Restoran ve kafelerde de cam şişede su bulmak kolaylaştı. Biz ise bireysel olarak yanımızda su şişesi taşıyarak buna biraz daha katkıda bulunabiliriz. Aynı şekilde termos kullanarak karton bardak tüketimimizi azaltabiliriz. Çeşitli kahve dükkanlarında termos kullanımını özendirici pek çok kampanya bile mevcut.
Kısaca attığımız küçük küçük adımlar çoğalarak büyüyecek ve bireysel sürdürülebilirliğimiz toplumsal bir sürdürülebilirlik olarak hem bizi hem de gelecek nesilleri koruyacak. Tıpkı Neil Armstrong’un söylediği gibi;
‘İnsan için küçük, insanlık için büyük bir adım.’
Kaynakça;
https://www.yesilist.com/sur101-surdurulebilirlik-kavramina-kisa-bir-giris/
https://www.ofmark.com/blog/surdurulebilirlik-nedir/
https://www.guzelyasa.com.tr/surdurulebilir-kozmetik-anlayisi/