Doğurganlığın Azalmasındaki En Büyük Faktör: Fosil Yakıtlar!

Elif Köşnek
Blueit Future
Published in
3 min readDec 23, 2021

Danimarkalı bilim adamlarının yaptıkları araştırmaya göre, fosil yakıt kullanımının doğurganlığın azalmasında önemli ölçüde etkili olduğu ortaya çıktı.

pixabay, pexels.com

Biraz daha başa sarıp öncelikle fosil yakıtlardan başlamak istiyorum. Fosil yakıt olarak adlandırdığımız yakıtlar, milyonlarca yıl yerin derinliklerinde kaya ve toprak altında kalmış, ısı ve basınç altında fosilleşmiş bitki ve hayvan kalıntılarından oluşan enerji kaynaklarıdır. En çok bilinen ve kullanılan fosil yakıtlar; kömür, petrol ve doğalgazdır. En önemli özellikleri hidrokarbon ve yüksek oranda karbon içeren doğal bir enerji kaynağı olmaları.

Sanayi devrimiyle birlikte fosil yakıt kullanımının artması, yaşam standartlarında önemli gelişmelere yol açtı. Büyük ve önemli buluşlar, insan hayatının kolaylaşması, üretimin, şehirleşmenin artması gibi pek çok iyi yönde etkileri oldu. Fakat zamanla fosil yakıt tüketiminin çevreye zarar verdiği anlaşıldı. İklim değişikliği büyük ölçüde Co2 gibi sera gazlarının atmosfere salınımından kaynaklanıyor ve bunun en büyük kaynağı da fosil yakıt tüketimi.

Bu şekilde üretilen pek çok ürün yelpazesi var. Her birimizin evine giren, biz farkında olsak da olmasak da ve zaten artık kontrol edemeyeceğimiz kadar çok ürün bir şekilde hayatlarımızın içinde yer alıyor. Örnek vermek gerekirse bugün ev ve çamaşır bakım ürünlerinin çoğu, hammaddesi fosil yakıt olan kimyasalları içeriyor. Bu da demek oluyor ki, kendi evimizde soluduğumuz havaya, tenimize değen temiz kıyafetlere kadar fosil yakıtların etkisi etrafımızı sarmış durumda.

Elbette böyle bir çevrede yaşayan bizler için de, dolaylı yoldan fosil yakıtların zararlarından etkilenmemek elde değil. İnsan vücuduna olumsuz yönde o kadar çok etkisi var ki, hemen yandaki tabloda bunları görebilirsiniz. Fakat bu kez, Danimarkalı bilimadamları, fosil yakıt tüketiminin sebep olduğu bambaşka bir sağlık sorununu ortaya çıkardılar. Doğurganlık oranlarındaki azalma! Hem toplumsal hem küresel çapta bir sorun.

Dünyada doğurganlık oranındaki süregelen azalışın en büyük sebeplerinden birinin fosil yakıtların üreme sağlığını olumsuz yönde etkilemesi olduğu ortaya çıktı. Özellikle de gelişmiş ve sanayileşmiş ülkeler, nüfuslarını sürdürebilmek için gereken doğurganlık oranının altında bir orana sahip. Toplam doğurganlık hızı şeklinde ifade edilen bu oran, bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısını belirtiyor. Araştırma sonuçlarına göre, 1950 yılında 4,7 olan bu oran, 2017 yılında 2,4’e kadar indi.

Yalnızca Danimarka nüfusu üzerinde yapılmış bu çalışmanın , kolaylıkla tüm dünya üzerinde uygulanabileceği açıklandı. Araştırma sonucunda ortaya çıkan çarpıcı sonuçlar ise şöyle:

  1. Son 50 yılda her 10 Danimarkalı çocuktan biri tıbbi yardımla doğdu.
  2. Erkeklerin %20’sinden fazlasının çocuğu olmadı.
  3. 90 yıldan bu yana istenmeyen gebelik kayıpları %1 — %2 oranında arttı.
  4. Küresel olarak yılda 74 bin testis kanseri vakası meydana geliyor.
  5. Biyolojik nedenlerle kısırlık oranları artıyor.
Marcin Jozwiak, pexels.com

Fosil yakıtların ortaya çıkardığı zehirli kimyasallar, doğrudan ve dolaylı yollardan, çeşitli ürünler aracılığıyla insanların kanından, idrara, meniye, plasentaya, anne sütüne ve yağ dokularına kadar ulaşıyor. Vücudun hormonal sistemlerine müdahale edilerek üreme sağlığı olumsuz etkileniyor.

Fosil yakıt tüketimini azaltmaya yönelik olarak Unilever, Temiz Gelecek Vizyonu (Clean Future) kapsamında 2030 yılına kadar temizlik ürünlerinde fosil yakıt kullanımını bırakacağını açıkladı. Üretimde fosil yakıttan elde edilen hammaddelerin bırakılmasıyla, karbon ayak izinde de %20’ye kadar azalma sağlanıyor. Temiz Gelecek Vizyonu’nun merkezinde Karbon Gökkuşağı (Carbon Rainbow) denilen yeni bir anlayış yer alıyor. Buna göre, yenilenemeyen fosil yakıt (siyah karbon) yerine; yakalanan karbondioksit (mor karbon), bitkiler ve biyolojik kaynaklar (yeşil karbon) alg gibi deniz kaynakları (mavi karbon) ve atık malzemelerden geri kazanılan karbon (gri karbon) kullanımını yaygınlaştırmak amaçlanıyor.

Attığımız her adım, gelişme yolunda dahi olsa adeta bir domino etkisiyle çevreye, sağlığımıza, insanlığın devamına kadar pek çok şeyi etkiliyor. Şimdinin torunlarına temiz bir dünya bırakmak için hala çok geç değil. Umalım ki devletler ve şirketler de bu konudaki çalışmaların arttırsınlar.

Kaynakça:

--

--