İş Hayatına İlk Adımlar: Bölümünü Araştır!

Batuhan Sahin (Batu)
Bursa I/O
Published in
4 min readMar 15, 2018

Bu yazıya başlamadan önce kendi yaşadıklarım ve gözlemlerim dışında, bu konuda kaynak alınabilecek neler olduğunu merak edip bir araştırma yaptım. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisinde yayınlanan, “ Üniversite Öğrencilerinin Üniversiteden Beklentileri ve Bölüm Memnuniyeti Araştırması” yayını içeriğiyle epey bir ilgimi çekti. Bu araştırmanın içerisinde; öğrencilerin üniversiteyi seçme nedenlerinden, ailelerinin gelir düzeylerine, öğrencilerin bölümlerinden ve üniversitelerinden memnun olma durumlarına kadar bu kapsamdaki konular hakkında istatistiksel veriler ve araştırma sonuçları yer alıyor. Bu araştırmayı incelerken tam da yazmaya hazırlandığım konu ile doğrudan ilişkilendirdiğim bir başlık ve buna bağlı olarak düzenlenen anketin istatistikleri dikkatimi çekti.

Üniversite Öğrencilerinin Üniversiteden Beklentileri ve Bölüm Memnuniyeti Araştırması Anket Sonuçları

Yapılan bu anket sonuçlarına göre öğrencilerin yüzde 42.6'sı üniversitelerin öğrencilere iş dünyasını tanıtmadığını, yüzde 32.9'u bunun aksine üniversitelerin bu konuda etkili olduğunu, yüzde 25.6'sı da bu konuda kararsız olduğunu ifade ediyor. Sonuç; öğrencilerin yüzde 60'a yakın bir kısmı iş hayatı hakkında ve neler yapacakları konusunda kararsız veya bilgi sahibi değil.

Üniversitelerin yeterliliği hakkında ortaya çıkan sonuçlardan sonra, ibreyi biraz da öğrencilere çevirmek istiyorum. Üniversite hayatımın ilk iki yılında bölümüm ile aram hiç iyi değildi. Bu bölümü sevmediğimi, çok teorik ve teknik olduğunu, bana göre bir bölüm ve meslek olmadığını söyleyip duruyordum. Bu söylemler bir anda derslerime olan alakamı, çabamı ve takibimi sıfıra indirdi. Ee süreç böyle olunca doğal olarak, sınavlardan alınan sonuçlar kendini göstermeye başlamıştı. İşin en ilginç yönü de ben bu başarısızlıkların faturasını, bölümüme ve üniversiteme kesiyordum. Benzer durumları yaşayan arkadaşlar yaşanılan hisleri ve güven kayıplarını tekrar hatırlamasınlar, hiç tatmayanların da gözlerini olumsuz hislerle muhatap etmemek adına duygusal süreçlerden bahsetmiyorum bile :)

Üçüncü sınıfın ilk döneminin ilk vizelerine kadar durum bu şekilde devam etti. Vize hazırlıklarına başladığımız ve morallerin pek yerinde olmadığı bir günde, uzun süredir danışmanlığından faydalandığım ve çok değer verdiğim biri bana; “Bölümü sevmiyorum, ben bu mesleğe göre değilim diyorsun. İş hayatında bölümünün mezunları nerelerde çalışıyor biliyor musun?” diye bir soru yöneltti. Cevap veremedim. Okuduğum bölüm hakkında sahip olduğum engin(!) bilgi birikimim; ders ve sınav programlarından oluşuyordu :)

Danışmanımın da tavsiyesi üzerine ilk adımım okuduğum bölümün, iş dünyasındaki çalışma alanlarını araştırmaya ve kendime yakın gördüğüm, yeteneklerimin daha yakın olduğunu gözlemlediğim alanları daha da detaylı incelemek oldu. Araştırmadan önceki süreçte o okumaktan hiç hoşlanmadığım bölüm, bana sağlayacağı avantajları kendime yakın gördüğüm çalışma alanları ile birleştirince son derece yolun başında olduğum bir fırsatlar denizi olarak görünmeye başlamıştı.

Bu araştırmalarım sayesinde:

1- Bölümümden mezun olanların çalışabildiği alanlar ve departmanlar
2- Bu alanlar ve departmanlarda meslektaşlarımın aldığı görevler
3- Bu görevlendirmeler yapılırken göz önüne alınan yetenek ve beceriler
4- İstenilen özellikleri kazanmak için gerekli eğitim ve organizasyonlar

hakkında bilgim, heyecanım ve hareketim artmaya başladı ve kesinlikle ilk yıllarda geçirdiğim süreçlerden bambaşka bir sürece giriyordum. Alanımla ilgili gelişmeleri, eğitimleri, organizasyonları takip etmeye başladım. Katılmak istediklerimin bir çoğunda da bulundum. Ayda en az bir olmak üzere benim gibi bunları takip eden hatta bu takibi ve planlamayı çok iyi yapan arkadaşlarımla (bu insanlara sahip olduğum için çok şanslıyım) şehir şehir, eğitim eğitim gezdim. Böylece edindiğim bilgiler, kazandığım değerli insanlar sayesinde de bilmediğim pek çok şeyi öğrenme imkanı buldum. Çevrem bu ölçüde genişlemeye başladı. En güzeli de ne yapacağınızı bilmeme korkusundan ziyade kendinizi mesleğinizin/bölümünüzün alanlarından bir ya da birkaçında yer alabilecek şekilde ön görebilmeniz oluyor. Çünkü bu his sayesinde kendiniz için ön gördüğünüz rol(-ler) için etrafınızda oluşan fırsatlara ve imkanlara karşı dikkatiniz artıyor. Kendinizi bu süreçler için hazırlama gayretine giriyorsunuz.

Bir şey hakkında bilginiz yoksa onu sevip sevmediğinizi bilemezsiniz. Neler yapacağınızı ön göremezsiniz. Ha bu arada şu anda bir uzun dönem staj sürecindeyim ve son derece teknik bir konuda kodlarla tüm gün güreşiyorum. Bunu itiraf etmek tuhaf ama bu güreşten de çok tat alıyorum. Burada kazanacağım her bir becerinin bana ilerleyen mesleki süreçlerimde katkı yapacağından da eminim. Teknik konuları da yapabileceğimin ve bu süreçlerden tat alacağımın buraya gelene kadar farkında değildim. Denemeden, araştırmadan bilemiyoruz. Yeteneklerinizi keşfedebilmek için harekete geçmeniz, harekete geçebilmeniz için neyin içinde olduğunuzu, neden orada olduğunuzu bilmeniz gerekir. Benim fark edişimin ilk adımı bir araştırma ile başladı. İlk adımlar için içinde olduğunuz süreci tanımaya çalışın. Sizi okuduğunuz bölümle tanıştıracak yeterli sayıda ve içerikte kaynağın olduğuna emin olabilirsiniz, yeter ki deneyin :)

Üzerinde konuştuğumuz konuda gözlemleri, ekleyecekleri, düzeltmeleri olanlar varsa içeriği birlikte zenginleştirelim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Yazımı ilk yayınladığı yer olan: https://www.gelisimistasyonu.com/is-hayatina-ilk-adimlar-bolumunu-arastir üzerinden de okuyabilirsiniz.

--

--

Batuhan Sahin (Batu)
Bursa I/O

Strategic Business Development and Project/Product Management Expert | Technology Entrepreneur | MVP Podcast Owner