Bitcoin ve Blockchain Üzerine

Yusuf Tok
Codable
Published in
12 min readFeb 5, 2018

2009 yılında Satoshi Nakamoto takma ismini kullanan, gerçek kimliği halen bilinmeyen ve büyük bir spekülasyon konusu olan bir veya bir grup programcı tarafından hayata geçirilmesinden bu yana Bitcoin ve ardındanki Blockchain teknolojisi bir çok badireler atlatmasına rağmen bilinirliğini ve yaygınlığını çığ gibi arttırdı. Öyle ki günümüzde Bitcoin benzeri 1500’ün üzerinde kripto para piyasaya sürülmüş durumda (bkz. https://coinmarketcap.com/all/views/all/).

Söz konusu kripto paraların pek çoğu sadece konu hakkında fazla bilgisi olmayıp, artan popülaritesi nedeniyle ilgisini bu alana yönelten ve bu dünyayı değeri hızla artan alternatif bir yatırım alanı olarak görenlerin parasına konmaktan başka bir amacı olmayan bir nevi saadet zincirinden(ponzy) ibaret. Arkasında güçlü ve güvenilir bir ekip, sağlam bir iş mantığı-önermesi(business case) ve çoğunlukla çalışır halde bir kod bile olmayan bu tarz aldatmacalar kripto para camiasında “shitcoin” veya scam(dolandırıcılık) olarak nitelendiriliyor. Aslına bakarsanız genelde hayata bakışınıza, olayları ve olguları ele alışınıza, özelde ekonomi, para, siyaset, egemenlik ve regülasyon kavramlarına ve bu kavramlar arasındaki ilişkiye yaklaşımınıza göre günümüz şartlarındaki kripto paraların tamamını “shitcoin” olarak görmeniz de pekala mümkün ve pek çok kimse de zaten böyle görmekte. Eğer hayata veya hayatın bu alt kümesine siyah-beyaz net çizgilerle bakmıyor ve gri alanlarda ayıklamalar yaparak ilerlemek istiyorsanız yapmanız gereken doğal olarak konu hakkındaki bilginizi arttırmak. Tabii bu uzun ve zahmetli bir yol. Kripto paralar dünyasına ilişkin gelişmeleri ve haberleri izleyebileceğiniz platformlardan birisi olan cointelegraph.com’da scam veya shitcoinleri nasıl teşhis edebileceğinize dönük temel yaklaşımı konu alan bir makale mevcut: https://cointelegraph.com/news/fool-me-once-how-to-spot-a-cryptocurrency-scam. Ayrıca https://fried.com/crypto-scam-checker/ da bu konuda doğrudan kontrol edilebilecek bir veritabanı sunmakta. Tabii ki bu veritabanına ne kadar güveneceğiniz de sizin sorumluluğunuzda. Sonuçta blockchain dünyasının temel önermelerinden biri güvenilirlik için merkezi bir otoritenin olmaması.

Bu yazıyı okuyor olmanızın birincil sebebi kripto paralara yatırım yapıp kısa yoldan köşeyi dönmekse paranızı çarçur etmeyesiniz diye bir iki önemli tavsiye vermiş olduktan sonra ana konumuza dönelim: Bu yazı dizisinin amacı Blockchain teknolojisinin bileşenlerini ve varyasyonlarını analiz etmek. Önce kuş bakışı genel bir bilgilendirmeyle başlayıp daha sonra ilerleyen bölümlerde konunun madencilik(mining); konsensüs mekanizmaları; açık(public), kapalı(private) ve izne tabi(permissioned) networkler; akıllı sözleşmeler(smart contracts); şeffaflık-mahremiyet çelişkisi(transparency vs. privacy); çatallanmalar(soft vs. hard forks); ölçeklenebilirlik(scalability) sorunu ve bu soruna getirilmeye çalışılan çözüm yaklaşımlarını ele almayı hedefliyorum.

Bitcoin ve Blockchain nedir?

Bitcoin, P2P(peer-to-peer) network üzerinde, merkezi bir otoriteye ihtiyaç duymaksızın çalışan(decentralized), güvenlik için kriptografinin yoğun biçimde kullanıldığı, sistem üzerindeki işlemlerin tarihçesinin tamamının isteyen tüm katılımcılar tarafından tutulduğu ve denetlendiği dijital para birimi sistemi olarak tanımlanabilir.

P2P network olması, sistemin aktörleri arasındaki iletişimin ve değer transferinin bir merkez veya aracı üzerinden değil doğrudan doğruya gönderen ve alan arasında gerçekleştiği anlamına gelir.

Bu sistemde işlemlerin geçerliliğini denetleyen, onaylayan, işlem tarihçesini tutan ve tutarlılığı sağlayan tekil bir merkezi otorite yoktur. Aksine bu hak ve sorumluluk sistemdeki tüm aktörlere dağıtılmıştır. Teorik olarak tüm aktörler tüm işlem tarihçesini tutabilir, her işlemi denetleyebilir, onaylayabilir veya reddedebilir. Dolayısıyla sistemin sağlıklı işleyişi açısından aktörler arasında mutabakat(consensus) sağlanması son derece kritik bir önem arz etmektedir. Sistemin sağlıklı ve güvenli işleyişi açısından ilerleyen kısımlarda detaylandıracağım madenci(miner) ve full node rolünde çok sayıda aktör bulunması çok önemlidir.

Merkezi otoritenin olmadığı ve P2P işlemlerin gerçekleştiği bu sistemde güven nosyonu bir otoriteye değil, aktörlerin birbirine güvenmesine ihtiyaç duymayan -trustless- sistem tasarımına ve çalışma mantığına adreslenmiştir. İletişimin güvenliği, kayıtların tutarlılığı ve değiştirilemezliği başta olmak üzere hemen tüm güvenlik konuları da genelde kriptolama algoritmaları özelde Public/Private Key Cryptography, Hashing ve Dijital İmza (Digital Signature) teknolojileri ile sağlanmaktadır.

En temel seviyede bu sistemde alım-gönderim yapmak isteyen bir aktör bir private key ve ona bağlı bir public key’e sahip olmalıdır. Private Key, sahip olduğumuz bitcoin’i başkasına gönderebilmek, yani onu harcama yetkisini başkasına devretmek için uygulamamız gereken dijital imzalama işleminde ihtiyaç duyduğumuz anahtardır. Onunla ilişkili olan public key de hem bize başkalarının bitcoin gönderebilmesi için adres görevi görür, hem de bizim başkasına bitcoin gönderme sürecimizde gerek alıcının gerekse sistemdeki tüm aktörlerin söz konusu işlemin geçerliliğini denetlerken private key’imizle şifrelediğimiz mesajı açabilmelerini ve içeriğini kontrol edebilmelerini sağlar. Eğer bizim imzalayarak şifrelediğimizi iddia ettiğimiz mesaj bizim public key’imizle açılamıyorsa biz doğru bir iddiada bulunmuyoruz demektir ve transfer işlemi geçersiz olur.

Private key’le imzalanan transfer işlemi P2P network’e yayınlanır(broadcast). Yani mesaj sadece alıcıya değil tüm network’e duyurulmak üzere bizim bağlantıda olduğumuz tüm katılımcılara(node) gönderilir. Mesajı ilk kez alan node’lar da işlemin kurallara uygun ve geçerli olduğunu denetledikten sonra onu bağlı oldukları node’lara yayımlar. Böylece kısa sürede transaction, bizim alıcımız da dahil tüm network’e yayılır. Mesajı alan node’lar bizim public key’imizi kullanıp, mesaj içeriğini açmaya yani decrypt etmeye ve içeriği kontrol etmeye çalışır. Eğer bu validasyon işlemi başarısız olursa mesaj reddedilir ve transaction başarısız sayılır.

Madencilik(Mining)

Başarılı transaction’lar miner(madenci) adı verilen node’larda “unconfirmed transaction pool(teyit edilmemiş transaction havuzu)” olarak tanımlanan bir listeye alınır. Buradaki “unconfirmed(teyit edilmemiş)” ifadesi kurallara uygunluğu ve geçerliliği kontrol edilmemiş olarak anlaşılmamalıdır. Kurallara uygun olmayan bir mesajı node’lar alır almaz reddeder. Buradaki teyit edilmemişten kasıt transaction’ın henüz bir blok içinde yer alarak blok zincirine eklenmemiş olmasıdır. Miner’lar teyit edilmemiş transactionlardan “blok” adı verilen belirli bir büyüklüğü aşmayan bir liste oluşturmak için yarışır. Her blok için o blokun içine konulan tüm transactionlara bağlı olarak değişen ve bir önceki geçerli bloğa da referans veren, standart bir formülle hesaplanamayan ancak çok fazla sayıda deneme yaparak (brute force) bulunabilecek olan, özel bir koşulu sağlayan bir sayı (hash) bulmaya çalışır. Bu değeri ilk bulan madenci(miner) yeni blokunu, blok için bulduğu hash değerini ve bu hash’e ulaşmak için yaptığı deneme-yanılmalar sonunda o hash’e ulaşmasını sağlayan “nonce” adı verilen bir başka sayısal değeri network’e yayımlar. Bu işlemi ilk bitirip sıradaki bloku blok zincirine ekleyen madenci bu işlemin ödülü olarak belirli miktarda bir bitcoin’i ve o bloktaki transaction’larda göndericiler tarafından belirtilmiş olan “transaction fee” adı verilen transfer ücretlerini alır. Miner’ların gerçekleştirdiği işlemci-yoğun yarışma sürecine dayalı denetlemeye “mining” denir. Hash ve nonce değerlerini bulma süreci transactionların geçerliliğinin denetlenmesini ve geçerli transactionlardan geçerli bloklar üretilmesini garantiler. Bu işlem çok fazla işlemci gücü gerektirdiği ve geçerli bir hash ve nonce bulunması yapılan validasyon çalışmasının ispatı niteliğinde olduğu için “proof-of-work” olarak nitelenir.

Bir bloka uygun, doğru hash değerini bulmak için trilyonlarca “nonce” değeri denemek gerekebilirken, bir nonce değerinin o blok için o hash değerini ürettiğinin sağlamasını yapmak tek adımlık bir işlemdir. Dolayısıyla madenciler, doğru nonce ve hash değeri için çok fazla işlem yaparken, bunları bulduğunu iddia eden başka bir madencinin iddiasını tek adımda doğrular veya reddeder. Eğer blok, hash ve nonce değerleri tutarlıysa, madenciler bu bloku doğru kabul edip bir sonraki bloğu bu blokun ucuna eklemek üzere yeniden havuzdan bir dizi UTXO(unconfirmed transaction orders) alıp çalışmaya başlarlar.

Bitcoin ve blockchain kavramları açıklanırken sık sık kullanılan “madenciler bir bulmacayı çözmek için yarışır” benzeri ifade de yanlış anlaşılmaya uygundur. Şöyle ki, ortada herkesin çözmek için yarıştığı bir soru veya matematik problemi yoktur. Ayrıca madencilik işleminde daha iyi bir matematik veya programlama bilgisi veya daha iyi bir algoritma ile avantaj yakalamak da söz konusu değildir. Aslında madencilerin yapması gereken iş teyit edilmeyi bekleyen transactionlar içinden toplam veri büyüklüğü belirli bir değeri aşmayan bir dizi transaction’ı seçip bunları ikişer ikişer birbiri ile hashing adı verilen bir işleme sokup sonuçta tek bir hash elde edip, onu da blockchain’deki o andaki geçerli en son blokun hash değeri ile hash’leyerek yeni bir hash elde etmek ardından da networkte o an için belirlenmiş olan hedef sayıdan daha küçük bir hash değeri elde etmek amacıyla, buldukları hash değeri ile tekrar hashlenmek üzere “nonce” denilen bir sayı bulmaktır. Yani miner’ın oluşturmaya çalıştığı bloka eklediği tüm transaction’lardan elde ettiği hash değeri(merkle root), bir önceki geçerli blokun hash değeri ve “nonce” değeri birlikte hash’lendiğinde hedef sayıdan daha küçük bir hash değeri elde edilmelidir. Aslında tüm madenciler zorluk seviyesi aynı olan ama her birinin bloka eklemek için seçtiği transactionlara göre farklılık arz eden, çözüm yöntemi de trilyonlarca deneme yanılma işlemi yapmaktan ibaret olan bir problemle karşı karşıyadır. Bu nedenle daha akıllı bir çözüm veya daha üstün matematik bilgisinin avantaj sağlaması söz konusu değildir. Avantaj sağlamanın yolu aynı sürede daha çok deneme yapabilmektir. Yani daha çok işlemci gücüne(hash power) sahip olmaktır.

Bitcoin Transaction Adımları

Hedef zorluk seviyesi bitcoin networkunde çalışan yazılım tarafından her 2016 blokta(yaklaşık 2 haftada) bir ayarlanır. Ortalama blok üretme süresinin 10 dk. olması hedeflenerek zorlaştırılır veya kolaylaştırılır. Eğer son üretilen 2016 blokun blok başına ortalama oluşma süresi 10 dakikanın altına inmişse zorluk artırılır, tersi olmuşsa zorluk azaltılır. Buradaki zorluk ise madencilerin oluşturduğu blok için bulduğu nihai hash değerinin belirli bir sayıdan küçük olmasıdır. Bu da Merkel root, önceki blokun hash’i ve nonce değerlerinin üçünün hash’lenmesi ile elde edilen ve o blokun hash değeri olarak kayıtlara geçecek olan 16’lık sistemdeki sayının ilk kaç dijitinin sıfır olması gerektiğidir. Yani madenciler öyle bir nonce değeri bulmalıdır ki blokun nihai hash değerinin ilk n dijiti sıfır olmalıdır. Buradaki n sayısı 2 haftada bir sistemin toplam hash gücündeki artış veya azalışa göre artıp azalmaktadır.

Proof-of-work işleminin temel amacı transactionların geçerliliğini kontrol edip, zamanlama açısından tek ve tutarlı bir sıraya koymak ve çifte harcamayı(double-spending) engelleyen, tüm katılımcıların konsensüs sağladığı tek ve geçerli bir transaction tarihçesini korumaktır. Herhangi bir transaction bir blok’ta yer alana kadar teyit edilmemiş(unconfirmed) statüdedir. Bir blok’a girdiğinde bir defa “confirmed” olur. O bloktan sonra blok zincirine her eklenen yeni blok, o transaction’ın confirmation sayısını artırır. Bir transaction ne kadar çok confirm edilmişse o kadar sağlam ve kalıcı hale gelmiş demektir. Merkezi bir otoritenin “tamam bu oldu” yada “bu geçersiz” dediği deterministik dünyanın konforu burada yoktur. Bu da, bu konseptle ilk kez karşılaşan herkeste bir güvensizlik duygusu oluşturur. Ancak pratikte sizin için küçük tutarlar -tabii göreceli- için unconfirmed transaction’ı yeterli görebilir, ciddi tutarlar için yaklaşık bir saatlik bir bekleme gerektiren 6 confirmation’ı tercih edebilirsiniz.

Kötü niyetli bir kişi, aynı miktarı çok hızlı veya eş zamanlı olarak 2 ayrı hedefe göndermek isterse(double spending), teorik olarak tek tek bu iki transaction ilk etapta geçerli gibi görünse de blok oluşturma aşamasında, proof-of-work sayesinde bu işlemlerden yalnızca birinin olduğu bir zincir oluşacaktır. Çünkü yine teorik olarak kısa süreli bir istikrarsızlık mümkün olsa dahi konsensüs kuralları gereği zincir tek hat halinde ilerleyecektir. Proof-of-work işleminin zorluk seviyesi eş zamanlı blok oluşturma ihtimalini neredeyse sıfıra yakın hale getirmektedir. Bu durum gerçekleşse dahi sistem bunu kısa sürede çözümleyecek konsensüs kuralları içermektedir. Bitcoin tarihinde tamamen tesadüfen aynı anda üretilen 2 geçerli blok nedeniyle oluşmuş bir çatallanma(fork) yoktur. Zaman zaman ortaya çıkmış olan çatallanmalar tamamen farklı dinamiklerle meydana gelmiştir. Çatallanma konusunu da ileriki yazılarda detaylandıracağım.

Sistemi açıklarken değindiğim private/public key oluşturma, imzalama, network’e yayımlama, madencilik vb. işlemler arka planda yazılım(lar) tarafından gerçekleştirilen adımlardır. Son kullanıcının sistemle etkileşimi exchange platformları ve wallet(cüzdan) uygulamaları üzerinden gerçekleşmekte olup, bir internet bankacılığı uygulamasını kullanmaktan, bir mobil cüzdan veya ödeme sistemi ile etkileşim içinde olmaktan daha karmaşık olmayan bir kullanıcı deneyimi ile gerçekleşmektedir.

Blockchain’in Olası Kullanım Alanları

Tüm işlem tarihçesinin tüm node’lar veya çok fazla sayıda node tarafından dağıtık yapıda(distributed ledger), birbirine bağlanmış blok zinciri şeklinde tutulduğu, proof-of-work veya farklı konsensüs algoritmalarıyla ve kriptografiyle desteklenen bu adem-i merkeziyetçi(decentralized) yapıya blockchain denilmekte olup, bitcoin veya diğer kripto paralar haricinde de çok farklı finansal veya finans dışı kullanım alanları olabileceği düşünülmektedir.

Blockchain teknolojisinin, gerek finansal, gerekse finans dışı varlıkların(asset) merkezi bir sunucuya ihtiyaç duyulmaksızın peer-to-peer el değiştirmesi istenen senaryoların yanı sıra, partiler arası mutabakat ve takas(clearing) işlemi gerektiren kullanım durumlarında yönetişim, altyapı yatırımı ve operasyonel maliyetleri azaltma noktasında makul bir çözüm sunacak olgunluğa ulaşması mümkün ve muhtemel görünmektedir.

Bu bağlamda finansal aktörler arası takas ve mutabakat mantığına dayalı menkul kıymetlerin el değişimleri (borsalar, bono, çek, senet takas altyapıları) için alternatif bir yaklaşım olmanın yanı sıra, kurumlar arası dijitalizasyonun tamamlanmamış olması nedeniyle bilgi-doküman paylaşımı sürecinin çok yavaş işlediği, bu nedenle uçtan uca işlem tamamlanma süreçlerinin çok uzadığı dış ticaret işlemleri veya bankalar arası sendikasyon kredileri gibi süreçleri hızlandırması ve dijitalizasyon ve otomasyonu kurum sınırları dışındaki ortak alana taşıyabilmesi söz konusudur.

Finansal kullanım durumlarının yanı sıra neredeyse her türlü noterlik hizmetinin blockchain sistemi üzerinde gerçeklenmesi teorik olarak mümkündür. İletişim içinde olduğumuz ve hizmet aldığımız her kurum için ayrı ayrı profillerimizi oluşturmak yerine oluşturulma ve güncellenme süreci kurallara bağlanmış olan dijital kimliğimizi blockchain üzerinde istediğimiz partiyle paylaşabiliriz. Ayrıca yalnızca bizim değil sahip olduğumuz ev, araba gibi varlıkların da dijital birer kimliklerinin olmasıyla, bunların sahipliği ve el değiştirmesi de blockchain üzerinde kayıt altına alınabilir. Bunun yanısıra diploma, sertifika, ehliyet gibi belgelerimiz de blockchain üzerinden ilgili kurumlar tarafından bize dijital olarak verilip yine gerektiğinde anlık olarak geri alınabilir. Bu da geçersiz belge ile işlem yapma ihtimalini minimize edebilir. Bunun yanı sıra şeffaf ve güvenli bir dijital oylama altyapısı blockchain’in muhtemel kullanım alanlarından bir diğeridir.

Gıda güvenliği ve doğal beslenmenin tüm dünyada çok önem kazandığı günümüzde, gerek gıda özelinde gerekse her türlü meta’nın tedarik zincirindeki yolculuğunda geçtiği aşamaları takip edebilmek için blockchain iyi bir altyapı olabilir. Bu sayede marketten aldığımız bir meyvenin veya yumurtanın kodunu cep telefonumuza okutup, o ürünün bize ulaşıncaya kadar geçtiği tüm aşamalar hakkında bilgi sahibi olmamız mümkün olur. Daha önemlisi bu bilginin uydurulmasının veya değiştirilmesinin imkansıza yakın derecede gerçekliğinin sağlanmasıdır.

Ayrıca blockchain üzerinde sadece statik bilgi içeren işlem kayıtları değil içeriğinde her node’da çalıştırılabilecek dinamik kod parçacıkları(script) içeren kayıtlar oluşturmak ve yayınlamak da mümkündür. Bu özellik de son derece çeşitli ve heyecan verici yeni kullanım durumları ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir. Bunların en basiti, bir varlığın transferinin birden fazla kişinin onayıyla gerçekleşmesi veya transfer sırasında üçüncü bir partinin ara bulucu olarak konumlandırılmasıdır ki, hali hazırda zaten bitcoin ağında uygulanabilen pratiklerdir. Bunun yanı sıra “programlanabilir para”(programmable money) kavramı, herhangi bir fonun veya bağışın sadece üzerinde mutabık kalınan şartlar ve kullanım alanları çerçevesinde harcanabilmesini, aksi bir biçimde harcanamamasını mümkün kılan önemli bir inovasyondur. Blockchain kayıtlarının programlanabilir olması “akıllı kontratlar”(smart contracts) adı verilen geniş bir kullanım dünyasının kapılarını açmaktadır. Bu da kurulum, yönetişim, fonlanma ve harcamalar dahil her türlü faaliyetini tamamen dijital ortamda blockchain üzerinde gerçekleştiren “Decentralized Autonomous Organization(DAO)” adı verilen, bir merkezi olmayan, otonom bir kodla kendini yöneten organizasyonların kapısını açmaktadır. Bitcoin’den sonra en bilinen blockchain platformu olan Ethereum’un en büyük önermesi de Bitcoin’e nazaran çok daha güçlü bir “smart contract” alt yapısı sunmaktır.

Burada sözünü ettiğim tüm konulara ilişkin yürütülen projeler ve bu konularda faaliyet gösteren girişimler mevcuttur. Toplumsal düzeyde blockchain kullanımı içeren projeler konusunda Estonya ilginç ve dikkate değer bir örnektir.

Başlıca Sorunlar ve Çözüm Arayışları

Bu kadar heyecan verici kullanım senaryosu söz konusu olmakla birlikte blockchain teknolojisinin karşı karşıya olduğu çok ciddi sorunlar ve meydan okumalar da söz konusudur. Bunların başında ölçeklenebilirlik(scalability) sorunu gelmektedir. Söz konusu tüm kullanım durumları çok geniş katılımı ve kullanımı ön gören, yüksek performans gerektiren senaryolarken, hali hazırda yoğun olarak kullanılan Bitcoin ve Ethereum blockchain’leri mevcut durumlarıyla böylesi bir ölçeklenebilirliğin çok uzağındadır. Ölçeklenebilirlik konusunda blockchain’lerin kıyaslandığı Visa için açıklanan saniyede gerçekleşen transaction sayıları ortalamada 2–3 bin, canlı ortamda görülen maximum sayı 14–15 bin ve sorunsuz olarak desteklenebildiği beliritilen teorik maximum 50.000 civarında iken bu sayılar Bitcoin’de ortalamada 2–4 -yazıyla iki dört :)-, teorik maximum 6–8, Ethereum içinse ortalamada 12–14 ve teorik maksimum 25 civarındadır. Sayıların bu kadar düşük olması altyapı yetersizliği vb. bir sebepten çok temel felsefede yer alan konsensüsün sağlanması ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Konsensüsün gerçeklenebilmesi ve konsensüs sürecinde sık sık geçici çatallanmaların (fork), yani blok zincirinin bir süreliğine birden fazla kola bölünmesi, durumlarının önüne geçebilmek için kurgulanmış olan proof-of-work mekanizmasının eş zamanlı blok üretimi ihtimalini minimize etme hedefi blok üretim hızını sınırlandırmaktadır. Gerek Bitcoin gerekse Ethereum ekosisteminde ölçeklenebilirlik sorununa hem benzer hem farklı yaklaşımlar içeren çözümler üzerinde çalışılmaktadır. Bu çalışmaların bazıları 1–2 yıllık bir zaman diliminde yaygın kullanıma geçecek seviyede olgunlaşmış noktaya gelmiştir. Ölçeklenebilirlik sorununu ve çözüm çalışmalarını(Lightning Network, Raiden, Sharding, Plasma, Casper) ileriki bölümlerde detaylandıracağım.

Blocakchain’lerin kullanım senaryolarında soru işareti teşkil eden bir başka konu da mahremiyet(privacy) ve güvenlik konusudur. Blockchain, önerme olarak, tüm işlemlerin herkes tarafından görülebilir ve denetlenebilir olmasını, sistemin merkezi bir otoriteye ihtiyaç duymamasını sağlayan temel direklerden biri olarak ortaya koymaktadır. Her ne kadar gönderen ve alan adresleri açık isimler yerine public key’ler olsa da public key’ler üzerinden gerçekleşen tüm işlemler açıktadır ve bilinen bir işlemden yola çıkıp, ilişkili işlemler takip edilerek her hangi bir katılımcının hareketlerini afişe etmek teorik olarak mümkündür. Oysa bu durum özellikle finansal oyuncuların yer aldığı senaryolarda -aslında pek çok senaryoda- tercih edilen bir durum değildir. Bunun üstesinden gelmenin bir yolu blockchain’i herkese açmamaktır. Bir kurumun kendi içinde işlettiği ve dışarıya kapalı blockchain’e “private blockchain”, katılımın izne tabi olduğu blockchain’e ise “permissioned blockchain” denir. Ancak herkese açık yani “public” olmayan bir blockchain’in “blockchain” tanımına ne kadar uyduğu, bir tür “distributed database” olmanın ötesine ne kadar geçtiği tartışmalı bir konudur. Public blockchain üzerinde mahremiyeti korumanın yolu ise miner veya verifier’ların doğruladıkları kayıtların içeriğini deşifre edemedikleri halde doğrulama işlemini gerçekleştirebilmelerini mümkün kılmaktır. ZCash, Monero, Mimblewimble gibi çözümler bu iddiayla ortaya çıkmıştır. Ancak banka veya devlet kurumlarının bu yaklaşımı benimseyerek public blockchain’ler üzerinde işlem gerçekleştirmesi en azından kısa vadede gerçekçi görünmemektedir.

Daha Fazla Bilgi İçin Kaynaklar

Bitcoin ve Blockchain hakkında daha fazla bilgi edinmek için sırasıyla Khan Academy’deki ücretsiz https://www.khanacademy.org/economics-finance-domain/core-finance/money-and-banking#bitcoin ve Pluralsight’taki https://www.pluralsight.com/courses/bitcoin-decentralized-technology online derslerini izleyebilirsiniz. Pluralsight dersleri normalde ücretli olmakla beraber ücretsiz olarak sağlanan deneme süresi bu dersi tamamlamak için fazlasıyla yeterlidir.

https://www.youtube.com/watch?v=_160oMzblY8 adresindeki youtube videosu ve bu videoda kullanılan basit web uygulaması (https://anders.com/blockchain/hash.html) yukarıda özet niteliğinde aktarmaya çalıştığım blockchain’in çalışma mantığını görsel ve etkileşimli olarak son derece anlaşılır biçimde ortaya koymaktadır.

Bitcoin ve Blockchain konusunda kitap arayışı söz konusu olduğunda tartışmasız en popüler kaynak Andreas M. Antonopoulos’un Mastering Bitcoin: Programming the Open Blockchain adlı kitabıdır. Antonopoulos kendini Bitcoin ve Blockchain’in geniş kitleler tarafından benimsenmesine adamış bir blockchain evanjelist’i olarak nitelendirilebilir. Öyle ki kendisi geçtiğimiz yılın son çeyreğinde Blockchain’e ilişkin çalışmalarını finanse etmek ve daha fazla zamanını bu konuya ayırmak istediğini ifade ederek blockchain-kripto para dünyasında bir kişisel finansman kampanyası düzenlediğinde birkaç gün içinde 2 milyon USD değerinde Bitcoin toplamıştır(http://fortune.com/2017/12/08/bitcoin-prices-anton-antonopoulos-rich/).

Melanie Swan’ın Blockchain: Blueprint for a New Economy isimli kitabıyla Don ve Alex Tapscott’un Blockchain Revolution kitabı da konuya ilişkin olarak öne çıkan eserler arasında yer almaktadır.

Blockchain ve kripto para dünyasındaki gelişmelerin yakından izlenebileceği online platformlar arasında coindesk.com, cointelegraph.com, coinmarketcap.com, blockchain.info sayılabilir.

2017 sonu itibariyle Blockchain ve kripto para ekosistemine ilişkin pek çok istatistiği içeren genel bir değerlendirmeye coindesk.com üzerindeki şu adreste ulaşabilirsiniz: https://www.coindesk.com/bitcoin-2017-stats/. Söz konusu çalışmayı kaleme alan, blockchain dünyasındaki en sıkı developerlardan biri olduğunu düşündüğüm Jameson Lopp’un konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyenler için derleyip paylaştığı yararlı kaynaklar listesine de https://lopp.net/bitcoin.html adresinden ulaşabilirsiniz.

--

--