Anne! Ben de ICO yapacağım!

Mert Susur
Codefiction
Published in
8 min readSep 10, 2017

ICO kavramından ve avantajlarından daha önceki yazımdan bahsetmiştim. Şimdi de biraz işin başlangıcı ve hazırlık aşamaları hakkında konuşmak istiyorum.

No kidding. (btckeychain on Flickr/CC BY 2.0)

İlk zamanlarına göre ICO yapan girişimlerin kalitesi ve güvenilirliği giderek artmaya başladı. Bunun bir yan ürünü olarak tabi ki her hafta çok daha zekice ICO fikirleri ortaya çıkmaya başlıyor. İlk zamanlarında, belki de az kişinin bilinçli davranıyor olmasından dolayı olsa gerek, genelde girişimciler çok daha karlı bir şekilde ICO’ları başarabiliyorlardı. Ancak yavaş yavaş herkesin bilinçlenmesi, neredeyse her gün ortaya daha fazla proje çıkmasıyla rekabet arttı ve yatırımcı çekmek için girişimcilerin vermesi gereken taviz ve sağlaması gereken güven çok daha önemli olmaya başladı.

Diğer taraftan bu kadar çok girişimin ortaya çıkması tabi ki bir çok mikro girişimcinin de kafasını karıştırdı ve herkes bir şekilde kalkmak üzere olan bu trenden kendine bir koltuk kapma telaşesine girişti. Bu da tabi ki, ister istemez, başarısız olmak için kurulan bir çok saatli bombayı piyasaya çıkartmış oldu.

Peki nasıl başarısız olunur? İki şekilde olabileceğini düşünüyorum, başlangıçta yeterli miktar parayı toplayamamak bir başarısızlık sebebi olabileceği gibi diğer yandan topladığın paralarla sözü verilen ürünün piyasaya çıkamaması da bambaşka bir başarısızlıktır diyebilirim sanırım.

Bu kriterlere uyan bir sürü girişim var, hatta inanmayacaksınız ama başarılı olan ürün sayısı gerçekten çok az. Çünkü teorik olarak blok zincir, her ne kadar güzel bir şekilde bir çok ihtiyaca yönelik sorunları adresliyor gibi görünse de, günümüz dünyasında blok zincir teknolojilerini gerçekten uygulamaya koymak sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Bu zorlukların en başında regülasyonlar ve yasalar geliyor. Her ne kadar blok zincirin devletler kontrolünde olamayacağını söylüyor olsak da günün sonunda ürettiğiniz projenin gerçek hayata bir etkisi olması gerekiyor. Örneğin Türkiye’de bir araba al/sat platformu yaparsanız aracın son işlemlerinin noter tarafından yürütülmesi gerekiyor, ya da Türkiye özelinden çıkalım bu durumda da her ülkeye göre regülasyonlara ve yasalara uymanız gerekiyor.

Konuya biraz ısındığımıza göre detaylara girelim.

Bir ICO’nun anatomisi

Bir ICO’ya başlarken yapılması gereken bir çok hazırlık var. Belki de işin en önemli kısmı burası. Öncelikle fikrinizi, nasıl para kazanacağınızı ve yatırımcılarınıza nasıl fayda sağlayacağınızı çok iyi bir şekilde anlatmanız gerekiyor. Bunun bir çok yolu var, ancak en önemlisi ‘whitepaper’ adındaki dokümanı hazırlamanız. Bu dokümanı hazırlamanın bir çok yöntemi var. Ben kendimce en sağlıklı olduğunu düşündüğüm formatı burada anlatacağım. Bu arada hedef kitlenize göre bu dokümanı bir kaç dilde hazırlayabilirsiniz. Benim gözlemime göre büyük ICO’larda dokümanlarda genellikle İngilizce, Çince ve Rusça dillerinde hazırlanıyorlar. Eğer Türkiye’deki çok ufak bir kesimi hedef alıyorsanız bu durumda Türkçe de hazırlamayı tercih edebilirsiniz ancak dokümanınızı İngilizce hazırlamanız size ciddi bir avantaj sağlayacaktır. Unutmayın, konu blockchain olunca ülke sınırlarının önemi kalmıyor.

Birinci Bölüm — Problemi anlatın

Açılış kısmında hemen konuya dalmanız çok önemli. Sizin dokümanınızı okuyacak kişilerin fikrinizi anlamaları için ilk önce onlara problemleri anlatmanız gerekli. Burada kullandığınız dil ve yararlandığınız kaynakların güvenilirliği çok önemli. Örneğin istatistiklerden bahsediyorsanız dünyaca ünlü dergi ya da gazetelerin yaptığı araştırmalardan bahsedebilirsiniz, ya da devletlerin açıkladığı raporları referans olarak gösterebilirsiniz. Böylece okuyucularınız sorunu sizin gözünüzden diğer kaynakların güvenilirliği ile görmeye başlayacaklar ve size olan güvenleri artmaya başlayacak.

İkinci Bölüm — Ürününüz ve Çözümünüz

Problemleri anlattınız, okuyucunun kafasını karıştırdınız ve yazarken onları yeterince büyük bir çözümsüzlüğün içine ittirdiğinize göre harika fikrinizi onlarla paylaşmaya başlayabilirsiniz artık. Çözümünüzün ayaklarının yere basması ve kullanıcının sorabileceği olası her soruya cevap bulabiliyor olması çok ama çok önemli. Yani uzun uzun, adeta bir çocuğa anlatır gibi detaylı bir şekilde anlatmanız ve anlatırken onlara güven vermeniz çok önemli.

Üçüncü Bölüm — Token sisteminiz ve sistemin işleyişi

Bu aşamaya kadar okuyucunuza bir problem anlattınız, bu problemi nasıl çözeceğinizi onlarla paylaştınız ve ürünüzden bahsettiniz. Bu aşamadan sonra artık detaylara girmeniz gerekiyor. Bence dokümanın en zor kısımlarından bir tanesi burası. Çünkü bu aşamada ICO ile satışını yapacağınız token’larınızın ne anlama geldiğini oturtmanız gerekiyor. Hadi burada şu dokümana kısa bir ara verelim ve şu token konusunu bir açıklığa kavuşturalım.

ICO’nun ana fikri yatırımcılarınıza paraya dönüşebilir bir token karşılığında sisteminizde kullanıcılarınıza fayda sağlayabilecek başka bir token vermeniz üzerine kurulu. Konuyu biraz daha anlaşılır hale getirmek için gerçek bir ICO örneğinden ilerleyelim. Diyelim ki yeni bir tarayıcı geliştireceğim, evet Chrome, Edge, Firefox gibi bir tarayıcıdan bahsediyorum. Tarayıcım içerisinde otomatik olarak tüm reklamları ve kullanıcılarımın bilgilerini paylaşan cookie’leri bloklayacak ve böylece daha güvenli bir kullanıcı tecrübesi sağlayacak. Kullanıcılarım ancak kendileri isterlerse reklam görecekler ve gördükleri reklam başına para kazanacaklar.

Güzel fikir, değil mi? İşte böyle bir ürünün ICO’sunu yaparken Bitcoin, ya da Ether karşılığında yatırımcılarınıza reklamcıların bu sistemde reklam verebilmelerini sağlayacak token’dan sağlayabilirsiniz. Böylece ileride sahip olacağınız müşterilerinizi sadece fikrinizi anlatarak edinmeye başlayabilirsiniz. Bunun gerçek bir örnek olduğundan bahsetmiştim, bu Brendan Eich’ın kendi firması olan Brave’in ICO’sundan bir örnekti.

Token konusuna geri dönelim şimdi. Ürettiğiniz token’ların sisteminizin içerisinde kullanılması ve bu sistemde yatırımcılarınıza bir fayda sağlaması gerekiyor. Böylece yatırımcılarınızı cezbederek yatırım yapmalarını sağlamalısınız. Brave’deki örneğe bakacak olursak, Eich yaklaşık 3 yıldır Brave adındaki tarayıcı üzerinde çalışıyor ve bir kullanıcı kitlesi ediniyor. Bu kitleyi paraya dönüştürmek için Ad Token adında bir token oluşturarak reklamcılara bir ICO yapıyor ve ileride oluşturacağı platformun müşterilerini henüz platformu oluşturmadan toplamış oluyor. Onların modelini detaylı incelerseniz Brave kullanıcılarının da bu sistemden para kazandığını görebilirsiniz. Aslında Brave’in amacı bu işten para kazanmak değil, ekosistemin kendisini çevirebilir hale getirilmesini sağlamak. İşte buna benzer bir token sistemi oluşturmanız ve bunu whitepaper’ı okuyan yatırımcı adaylarınıza çok iyi anlatmanız gerekiyor.

Dördüncü Bölüm — Takımınız, danışmanlarınız ve, varsa, yatırımcılarınızın anlatılması

Yıllar önce bir kişi tek başına firmaları kurtarabiliyordu ama artık kabul edelim o devir sona erdi. Layıkıyla ürün çıkartmak istiyorsanız bir takıma ihtiyacınız var. Bu takımı da dokümanınızda anlatmanız lazım. Ama tabi ki ‘Bizim ön yüzü de Ahmet yazacak’ gibi değil!

Bu kısımda önemli olan oluşturacağınız ya da oluşturduğunuz firmanın organizasyonunu şeffaf bir şekilde anlatmanız. Özellikle CxO seviyesindeki kişilerin tüm sosyal medya hesaplarıyla paylaşmanız çok büyük bir artı sağlıyor. Böylece yatırımcılarınız bu hesaplara girerek firmanızın yönetici kademesini görebiliyor ve bu kişiler gerçek kişiler mi görebiliyorlar. Bunun dışında tabi ki işi yapacak kadronuzdan bahsetmeniz de önemli, ama tüm yazılımcıları tek tek anlatmak yerine Yazılım Takım Lideriniz kimse ondan bahsetmeniz, ya da dijital pazarlama tarafında lider kim olacaksa o kişiden ve geçmişte yaptığı işlerden kısaca bahsetmeniz önemli. Bu aşamada takımınızın tamamen kurulmuş olmasına tabi ki gerek yok, ama en azından bir bütçe planlaması yaptığınızı ve kaç kişiye ihtiyacınız olduğunu bildiğinizi göstermeniz ve hissettirmeniz çok önemli. Unutmayın kimse iyimser planlara bakarak yatırım yapmaz. Gerçekçi olmanız bu aşamada çok önemli. 3 ayda 3 adamla bitirirsek 9 adam ayda biter o zaman 9 adamla 1 ayda bitiririz gibi saçma sapan hesaplar yapmayın. Yeri gelmişken bir bakınız da vermeden devam edemeyeceğim. (bkz: The Mythical Man-Month)

Beşinci Bölüm — Token değeri ve finansal planınız

Bu bölüme gelene kadar okuyucularınızı ayakta tutmayı başardıysanız güzel gidiyorsunuz demektir. Bu noktada token’ınızın değerinden, ICO’nuzun başarı kriterlerinden ve başarılı olması durumunda yatırımcılarınızdan aldığınız ether ya da bitcoin’leri nasıl harcayacağınızdan bahsetmeniz lazım.

Örneğin sisteminizde kullanacağınız token’ın adı CDF (Codefiction kısaltması evet. Reklamlar…) token olsun. Bu token’ın ether ya da bitcoin karşılığını hesaplamanız gerekiyor. Bunu yaparken tabi ki maliyetlerinizi hesaba katmanız ve günün sonunda 1 Ether = 100000 CDF gibi bir sonuç çıkartmanız gerekiyor. İşin bu kısmı çok detaylı ve belki de başka bir yazının konusu ama genelde izlenilen yöntemi kısaca anlatıp devam edeceğim.

Diyelim ki toplam proje maliyetiniz 1 milyon dolar olarak hesapladınız. Piyasaya çıkartacağınız token miktarını da 1 milyon olarak belirlediniz. Bu durumda 1 token’ınız 1 dolara denk gelecektir. Şu anda 1 ether’in de 300 dolara denk geldiğini düşünürsek 1 ether = 300 token gibi bir hesap çıkartabilirsiniz. Tabi böyle bir hesabi yaparken risklerinizi, olası problemleri ve tüm giderlerinizi değerlendirmeniz gerekiyor. Yani gerçek dünya bu hesaptan çok daha karmaşık ve detaylı hesaplar gerektiriyor. Ancak dediğim gibi bu başka bir yazının konusu olacak.

ICO sırasında piyasaya süreceğiniz token miktarını ve değerini belirledikten sonra bir dağıtım planı çıkartmanız gerekli. ICO öncesi ya da sırasında belirli aşamalarda ekstra bonus verebilirsiniz örneğin, ilk gün yatırım yapanlara %20 daha fazla token ikinci gün yatırım yapanlara %10 daha fazla token gibi ya da erken yatırımcılar alıp önceki pazarlama masraflarınızı çıkartabilirsiniz. Bu tamamen sizin ticari zekanıza kalmış!

Bu anlatmanız gereken bir başka konu ise projenizin hangi fazlarında ICO hesabınızdan para çekip ne şekilde kullanacağınız. Burada iki konudan bahsetmek lazım; ICO Hesabı ve yatırım yöntemleri.

ICO Hesabı da ne ola ki?

ICO hesabı tüm ICO’nuzu yöneteceğiniz yani yatırımcılarınızın para gönderip karşılığında token’larınızı alabileceği kontratın kendisi. Nasıl mı çalışıyor? Basit aslında, bir tane akıllı kontrat oluşturuyorsunuz ve oluşturduğunuz bu kontratın adresini web sayfanızdan yayınlıyorsunuz. Yatırım yapan kişiler bu adrese ether ya da bitcoin gönderdiklerinde karşılığında bu akıllı kontratınızın sizin belirlediğiniz token’lardan yatırım yapan kişilerin hesaplarına transfer ediyorlar. Yatırımcılar bu adrese sahip olduklarında isterlerse sizin Solidity ile yazdığınız akıllı kontratınızın kodlarını görebiliyorlar ve nasıl çalıştığını anlayabiliyorlar. Dolayısıyla dolandırıcılık kısmı ortadan kalkıyor. Diğer taraftan aynı kontrat sizin bütün parayı almanızı da bloklayabiliyor, tabi siz öyle programlarsanız. Ama ona geleceğim.

Yatırım yöntemleri

ICO hesabınızda biriken bitcoin ya da ether vb. token’lar zaman içerisinde birikiyor ve her şey yolunda giderse büyük meblağ oluşuyor. Eğer bu paranın tümünü bir kerede çekip Bahamalara giderseniz bu harika bir güven oluşturmayacağı için ICO hesabınızda bunun korunduğunu göstermeniz gerekli. Bunu dijital ortamda sağlayan güvenilir escrow firmaları bile var! Dolayısıyla paranızın tamamını hemen kullanmak istemeyeceğiniz için yine şeffaf bir yatırım yöntemi ya da planı oluşturmanız lazım. Paranızı ne zaman harcayacaksınız, ne kadarını çekeceksiniz ve çekmeyeceğiniz parayı ne şekilde değerlendireceksiniz gibi. Örneğin yatırım yöntemini beğendiğim ürünlerden bir tanesi olan Indorse, ICO’dan elde edeceği paranın %25'ini ilk 6 aylık operasyon maliyetlerinde kullanacağını ve kalan %75'ini altına endeksli bir cryptocurrency üzerinde tutacağını açıklamıştı. Ama burası yine sizin finans konusundaki tecrübelerinize bakıyor diyebilirim.

Diğer Bölümler ve sonraki adımlar

Bu saydığım beş bölüm bana kalırsa bir ‘whitepaper’ın olmazsa olmazları. Bunun dışında siz de kendi yaratıcılığınızı kullanıp istediğiniz gibi düzenlemeler yapabilirsiniz. Örneğin bazı ürünler mimarilerinden ve sistemin teknik detaylarından bahsederken bazılarının takımı anlattıkları bölümü çok sade geçtiklerini görüyorum.

Ancak tabi ki bir whitepaper yayınlamanız yetmiyor. Sürekli geribildirimler alıp dokümanlarınızı ve sitenizi güncellemeniz çok önemli olduğu gibi bir de sürekli AMA (Ask Me Anything) oturumları düzenleyerek yatırımcıların kafalarındaki soru işaretlerine çözüm bulmanız ve uygulama fikrinizi test etmeniz gerekiyor.

Bana kalırsa whitepaper’ın ilk iki bölümünü yazdıktan sonra geribildirim almaya başlamak çok mantıklı, böylece daha fazla ilerlemeden fikrinizi test etmeye başlamış olursunuz. Ancak tabi bunu yaparken fikrinizi de kaptırmamaya dikkat etmeniz iyi olur.

Peki Nasıl başarısız olurum?

Yukarıda yazdıklarımı özetlemem gerekirse aşağıdaki maddeler sizin başarısız olmanızı sağlayacak şeylerdir diye düşünüyorum.

  1. Kimsenin anlamadığı bir probleme çözüm bulmak
  2. Yönetim kadrosunun güven vermemesi ya da tecrübesiz olması
  3. Çalışan uygulamanın olmaması
  4. İş planının mantıksız ya da çok karışık olması
  5. Zaman çizelgesinin mantıksız ve özensiz hazırlanması
  6. Zamanın ötesinde bir proje olması

Sanırım yazdığım en uzun yazılardan birisi oldu ancak twitter ve facebook üzerinden bana ulaşan kişilerden aldığım geribildirim bu yazılarda biraz daha detaya girmem gerektiği üzerineydi. Okuyan, paylaşan ve yorumlarıyla yazılara şekil veren herkese çok teşekkür ederim.

Kısa bir duyuru; 30 Eylül 2017'de Kadıköy’de bir mekanda toplanıp Ethereum, blockchain, ICO ve cryptocurrency konuşacağız. Daha önceden twitter üzerinden bana ulaşanlarla konuşmuştuk, bir yerde buluşsak hem tanışsak hem de herkesin aklındaki soruları tartışsak nasıl olur demiştik. İşte bu buluşma tam da onu hedefliyor, aslında bir sunum yapmayı düşünmüyoruz ama herkesin aklındaki soruları tartışabileceğimiz ve bu konuyla ilgili yazılımcıları ve fikir sahiplerini bir araya getirebileceğimiz bir platformun temellerini orada atabiliriz.

Detaylar için Codefiction Meetup grubunu takip edebilirsiniz.

Esen kalın!

--

--