Nedir şu ICO (Initial Coin Offering) dedikleri?

Mert Susur
Codefiction
Published in
6 min readAug 20, 2017

Önceki yazımda Ethereum’dan temel bir düzeyde bahsetmiştim. Bu sefer de biraz ICO kavramından ve bunun neden Ethereum ile bu kadar çok duyulmaya başladığından bahsetmeye çalışacağım.

Resim kaynağı — https://www.liannedias.com

Aklınızda uygulamaya koyabileceğiniz güzel bir fikriniz var diyelim, bunu hayata geçirmek için nelere ihtiyacınız var? Tabi ki maliyetlerinizi karşılayabilmek için belli bir miktar para ve zaman!

Peki bunu şu anda girişimciler nasıl sağlıyorlar? Eğer köşede biriktirdikleri paraları ya da aileden gelen servetleri yoksa bunun için yatırımcı bulmaya çalışıyorlar. Sonrasında da tüm umutlarını çıkış yapmaya bağlayarak işlerini büyütmeye çalışıyorlar. Elbette herkes için böyle değil, başarılı olan girişimler emeklerinin ve getirdikleri yeniliklerin karşılıklarını almıyor değiller. Ancak bir çok fikrin de süreç boyunca yok olduğunu görüyoruz.

Evet, başka seçeneğimiz var mı?

Tabi ki var! Anlaması başta zor gelse de blok zinciri teknolojisi ile çok güzel bir başka seçeneğimiz var. Bu seçenekten bahsetmeden önce isterseniz blok zincirinin bize ne kazandırabileceğini kısaca hatırlayalım. Tabi bu faydaları geçen yazımda konuştuğum konuların üzerine oturtuyorum, yani odağımız finansal işlemler ve bunların uygulamaları.

  1. Aracısız ve güvene ihtiyaç duymuyor; Herhangi bir işlem sırasında üçüncü şahıslara ihtiyaç duymadan işlemlerimizi gerçekleştirebiliyoruz. Bunu yaparken de tarafların birbirlerine güvenmek zorunda olmadıkları bir sistemde çalışıyoruz.
  2. Transparan ve değiştirilemez; Blok zinciri üzerinde yapılan tüm işlemler anlık olarak herkes tarafından görülebiliyor böylece yapılan işlemleri takip edebiliyorsunuz. (Bitcoin Ticker | Ethereum Transactions) Bunun bir yan etkisi olarak da tüm işlemlerin geçmişlerini görebiliyorsunuz.
  3. Güvenilir ve dayanıklı; Merkezi olmayan bir şekilde tasarlanmış bir sistem olduğu için tek bir noktadan yönetilmiyor. Böylece bir tek kişi, kurum ya da hükümetin kontrolünde olması teknik olarak mümkün olmuyor. Diğer taraftan tüm veritabanı sürekli olarak sistemdeki diğer katılımcılarla paylaşıldığı için tüm veriler dağıtık bir şekilde duruyor. Ben bu makaleyi yazarken dünya üzerinde bitcoin için 9329 tane full node çalışıyordu. Siz bu yazıyı okurken kaç tane çalıştığını da Network Map üzerinden takip edebilirsiniz. Ethereum için de Ether Nodes sitesini tavsiye ederim.
  4. 24 saat çalışan bir merkez; Bayram, tatil, iş günü gibi kavramlara sahip olmadığı için yılın her günü çalışan bir sistem olarak her an işlem yapmak mümkün, ayrıca uluslararası para transferlerini de bu sistem üzerinden çok küçük ücretlere yapmanız mümkün. Örneğin şu anda Türkiye’deki banka hesabımdan İngiltere’deki hesabıma istediğim anda para transferi yapamıyorum, yapsam da Western Union gibi aracı kurumlara çok fazla para vermem gerekiyor. (Bunu yazarken Türkiye’deki engellenen sitelerden bahsetmek istemiyorum, o yüzden bu yazdıklarımı okurken lütfen ‘pembe bir Türkiye’ hayal edin. Bu konuyu )

Faydaları hakkında daha da uzun konuşabilirdim ancak şimdilik burada duruyorum. Tabi ki faydalarının yanında kötü yönleri de var, ancak bunu başka bir yazının konusu yaparak konumuza geri dönüyorum. Bu faydalarla ilgili yazının sonlarına doğru yeniden konuşacağız ama ben sizi daha fazla sıkmamak için sadede geliyorum.

ICO (Initial Coin Offering) — İlk Dijital Para Arzı

Öncelikle bunun Türkçe çevirisini deneyen ilk kişilerden biri olabilirim, en azından başka yapan bulamadım ne yazık ki. Burada IPO(Initial Public Offering)’nun çevirisi olan İlk Halka Arz’dan yola çıkarak İlk Dijital Para Arzı şeklinde çevirmeyi uygun gördüm. Sorun, Coin kelimesinin Türkçe karşılığının madeni para olması, çünkü bu sistemde fiziksel bir işlem olmadığı için paranın madeni olduğunu söylemek yanlış olurdu. Daha güzel önerileriniz varsa yorumlar üzerinden lütfen fikirlerinizi yazmayı unutmayın.

Ethereum üzerinde akıllı kontratlar oluşturulabildiğinden daha önce bahsetmiştim. Akıllı kontratlar oluşturarak kendi para birimizi de oluşturmanız mümkün. Yani diyelim ki ben CDF (Codefiction) adında bir para birimi oluşturup bu para biriminin tek sağlayıcısı olabilirim. Bunun detaylarını Ethereum’un sitesinden okuyabilirsiniz, ben de yakında bununla ilgili bir video hazırlayacağım. Şüphesiz böyle bir girişimi fiziksel olarak para basarak yapmam bulunduğum ülkede ciddi bir sorun yaratacaktır ya da halk tarafından kabul görmeyecektir. Ancak Ethereum hiç bir hükümet ya da devlet tarafından yönetilmediği için böyle bir şey yaptığımda kullanım alanına göre değer kazanabiliyor ve ben bunu faydaya dönüştürebiliyorum.

Peki bu yarattığım para birimi nasıl değer kazanıyor? Cevap basit insanların kullanmasıyla ya da başka bir değişle sizin yarattığınız para için sunduğunuz kullanım alanlarıyla. Fiziksel paranın kazandığı değer paranın itibarıyla belirleniyor. Örneğin Türk Lirası arkasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu için anlamlı ve kabul edilen bir para birimi. Konuyu daha iyi anlayabilmek için biraz paranın çok kısa tarihine bakalım, söz veriyorum ICO konusuna hemen geri geleceğim! Eğer bu kısmı merak etmiyorsanız atlayabilirsiniz.

Kısa bir ara, paranın çok kısa tarihi

Eski çağlarda takas amaçlı içerisinde altın, gümüş, bakır alaşımlı madeni paralar kullanılıyordu ancak zaman içerisinde insanlar bunları eriterek kullanmaya başladılar bu da dolaşımdaki parayı etkilediğinden devletlerin ellerindeki gücü zamanla etkilemeye başladı. Marco Polo gezileri sırasında Çin’de banknot kullanıldığını gördü, bunlar kişilerin ticaret yaptığı ve otoriteler tarafından tanınan kağıtlardı. Londra’daki kuyumcular çalınmaya karşı önlem almak için ellerindeki altınları darphaneye teslim ediyorlardı. Ancak zorlu dönemlerde saklanan bu paralara krallar el koyabiliyordu böylece bu sistem güvensiz oluyordu. Bunun üzerine Londra’daki kuyumcular toplanıp kasalar yaptırdılar ve bu kasalarda saklanan altınlara karşılık Goldsmiths’ Note almaya başladılar. Bu kağıtların altın karşılığı olduğu için ticarette de itibar görüyordu. Bu sistem 1971 yılına kadar benzer bir şekilde ilerledi, yani basılan paranın altın karşılığı vardı. Tarihte Nixon Şoku olarak bilinen Birleşik Devletler başkanı Richard Nixon’un dolar ile altın arasındaki bağı kopartan bir yasa çıkartmasıyla paranın altın karşılığı yerine devlet garantisine bağlı değer kazanması Fiat para yani İtibari Para dönemini getirmişti. Yani devletin altın miktarından çok itibarı ve güvenilirliği etki etmeye başladı.

Geri dönelim, Dijital Para diyorduk?

Evet, ürettiğimiz yeni dijital paranın bir anlamı ve amacı olması gerekiyor. Daha da önemlisi insanlara sizin itibarınızla ilgili de bir güvence sağlaması çok önemli. Örnek verelim, varsayalım satıcıların alıcılarla buluştuğu bir ticaret platformu kurduk. Bu platform kullanıcılarına hızlı, güvenli ve sıfır komisyonlu bir alışveriş imkanı sunuyor. Ancak bu platformda alışveriş yapmak istiyorsanız o platformun kendi para birimini kullanmanız gerekiyor. Mesela dijital bir dükkan açmak için platformun para birimini kullanmanız gerekiyor, ya da bu sitede reklam vermek istiyorsanız yine bu para birimiyle ödeme yapmanız gerekiyor. Alışveriş işlemleri de bu para birimiyle oluyor. Tabi böyle bir sistemi blok zincir olmadan da kurabilirsiniz, ancak bu durumda kullanıcıların sizden alışveriş yaparken güvenebilecekleri bir sistem oluşturmak için daha çok para harcamanız ya da güzel bir yatırımcı bulmanız lazım.

Bizim blok zincirli sistemimiz Ethereum’un sunduğu avantajlardan faydalandığı için operasyon sırasındaki insan kaynağı ve yönetim maliyetlerini ciddi bir oranda azaltıyor, çünkü güvene ihtiyaç duymadığı ve dağıtık çalışan bir sistem üzerine kuruluyor. Elbette bunun ilk maliyeti biraz yüksek. Peki bunu nasıl çözüyor? Cevabı ICO’nun nasıl çalıştığında.

ICO nasıl çalışıyor?

Öncelikle sisteminizi çok iyi anlattığınız bir yazı yazıyorsunuz. Sunduğu avantajları, ulaşmaya çalıştığı hedefi, nasıl çalıştığı ve ne iş yaptığı çok detaylı bir şekilde anlatılıyor. Sonrasında youtube, facebook gibi mecralardan kişilere ulaşıp bu ürünü anlatıyorsunuz. Bu sizin sisteminizi herkesin anlamasını sağlıyor.

Sonrasında Ethereum üzerinde bir akıllı kontrat oluşturuyorsunuz, bu kontrat kişilerin ether katkısı karşılığında sizin sisteminizin para biriminden belli bir ödeme yapıyor. Örneğin, benim para birimim CDF olsun. Diyorsunuz ki eğer bana 1 Ether verirseniz ben de size 1000 CDF ödeyeceğim. Böylece bastığınız para kadar Ether toplamaya başlıyorsunuz. Yani projenize sermaye topluyorsunuz. Buna başlamak için gereken ilk maliyetinizi hesaplamanız ve bunun için gereken Ether miktarını bulmanız gerekiyor. Arkasından sisteminizde dolaşımda olacak para miktarına karar verip, bunu ihtiyacınız olan Ether’e bölerek kendi paranız ve Ether arasındaki kuru hesaplayabiliyorsunuz. Bu para bir teminat olarak kontratınızda saklanıyor ancak projeniz ihtiyacınız olan ilk sermayeyi sağlayamazsa o zaman yatırımcılarınıza paralarını geri veriyorsunuz.

Peki projeniz başarısız olursa yatırımcılarınız paralarını alacaklarını nasıl biliyorlar? İşte işin en güzel tarafı da bu. Yarattığınız akıllı kontratın kodu ve oraya yapılan tüm yatırım işlemleri transparan şekilde görülebiliyor. Kendiniz de bunu kontrol edebileceğiniz gibi bir çok websitesi dolaşımda olan akıllı kontratları gezmeniz için size imkan sunuyor. (Meraklısı için; Örnek bir kontrat için buradaki 305'inci satıra bakabilirsiniz.)

Bu işlemlerin teknik detaylarına girmeyeceğim, bu yazıyı biraz daha konseptin çevresinde ilerletmeyi düşünüyorum.

Diyelim ki yatırımcı arayışınız başarılı bir şekilde tamamlandı, belirlediğiniz minimum değere ulaştınız ve artık çalışmaya başlayacaksınız. Bu noktada yine yatırımcılarınıza verdiğiniz sözleri tutmanız ve bu sözleri kontratınızda kodlayarak yatırımcılarınıza güven vermeniz çok önemli. Örneğin projenizi 6 ay içerisinde bitireceğinizi söz verdiyseniz 6 ay içerisinde bitirmeniz gerekli. İlk üç ay boyunca paranın yarısını kullanacağım diyorsanız yine kontratınız size sadece paranın yarısını çekmeniz için izin vermeli. Aksi halde yatırımcı bulmanız çok güç.

Ancak işin güzel tarafı yatırımcılara platformunuzdan hisse vermiyorsunuz, ancak onlara erkenden sisteme giriş yapıp değerlenmesi halinde avantaj sağlayacakları bir yatırım imkanı sunuyorsunuz. Böylece geleneksel melek yatırımcı yaklaşımından farklı olarak firmanız sizde kalıyor. Tabi bu sistem yine de başka türlü yatırımcı almanızı engellemiyor. Ama inandığınız projenizi hayata geçirirken yatırımcıya firmanızı altın tepside sunmuyorsunuz.

Henüz yeniliklere çok olan bu sistemi hayal gücünüz ve tecrübeniz eşliğinde çok farklı şekillerde kullanmanız mümkün. Ancak kesinlikle üzerine gidilmesi ve incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin size önerim başkalarının ICO süreçlerini nasıl tasarladığını inceleyebilirsiniz. Bunun için en güzel kaynaklardan bir tanesi ICO Tracker sitesi. Buradan ICO yapmakta olan bir çok uygulamanın Whitepaper’ını okuyup daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Ayrıca 23 Eylül — 4 Ekim arasında Türkiye’de olacağım, eğer talep olursa buluşup bu konular hakkında sohbet edip fikir alışverişi yapabiliriz. Hatta ilgilenenler olursa Codefiction olarak başladığımız yeni blok zincir projemizi de anlatabilirim.

Lütfen ne düşündüğünüzü yorumlarda ya da twitter üzerinden bana ulaşarak (@MertSusur)söylemeyi unutmayın, böyle yeni teknolojilerin yaygınlaşması için herkesin katıldığı tartışmalar şart.

Esen kalın!

--

--