Daniel Dennett: Kişisel Bir Anma

CogIST
CogIST
Published in
7 min readJul 10, 2024

Bu metin ilk olarak 23 Nisan 2024’te Deniz Cem Önduygu’nun kişisel web sitesinde (İngilizce) yayınlanmıştır: https://www.denizcemonduygu.com/2024/04/daniel-dennett-a-personal-remembrance/

Daniel C. Dennett (28 Mart 1942–19 Nisan 2024) çağımızın önemli filozoflarından ve bilişsel bilim insanlarındandı. Benim idollerimden biriydi ve son 15 yıldır hem düşüncesiyle hem de dostluğu ve desteğiyle hayatıma büyük etkisi oldu.

Dennett çağdaş felsefe dünyasında birçok bakımdan özel bir figürdü. Analitik geleneğe dahildi fakat pragmatist tarafı baskındı; kendini “Quine ile Ryle’ı çaprazladığınızda elde ettiğiniz şey” olarak tanımlıyordu. Nitekim onun metinlerinde açıkça yapılandırılmış, “Öklidleştirilmiş” argümanlar bulmak zordur; Dennett okumak aslen sorularla, örneklerle, metaforlarla, hikayelerle, dolambaçlı yollarla dolu, sonunda size yeni, üretken bir bakış açısı kazandıran oyunbaz bir sohbete benzer. Felsefeci olmayanlar tarafından da keyifle okunmasının nedenlerinden biri bu olsa gerek. (En çok ses getiren makalelerinden birini, konferanslarda sergilediği teatral bir performans olarak kurgulamış, yıllar sonra bir kısa film haline getirildiğinde de başrolde kendisi oynamıştı.) Pek çok konuda radikal görüşleri olmasına rağmen onu okurken ya da dinlerken asıl amacının bu spesifik görüşleri ileri sürmekten çok, bakış açınızı ve kavramlarınızı gözden geçirmenizi sağlamak olduğunu hissedersiniz. Bir Dennett makalesini veya konuşmasını bitirdiğinizde aklınızda kesin bir sonuçtan ziyade, maruz kaldığınız yenilikçi fikirlerin bir tortusu, ferahlık veren bir özgürlük duygusu ve belki de — onu okumaya devam ederseniz güçlenecek olan — bir paradigma değişiminin tohumları kalır. “Felsefe, henüz doğru soruların hangileri olduğunu bilmediğinizde yaptığınız şeydir” iddiasıyla tutarlı olarak, çabalarının çoğu, eski soruları doğrudan yanıtlamaya çalışmak yerine onları daha iyi sorulara dönüştürmeye yöneliktir.

Dennett, felsefecilerin “kalıcı önemi olmayan yapay bulmacalar” yerine diğer disiplinlerle meşgul olmaları gerektiğine inanıyordu ve yaşamı boyunca buna iyi bir örnek oluşturdu. Canlılar, zihinler ve özgür iradeye dair önemli sorularla ilgilendi ve her zaman bilişsel bilimler ve biyoloji alanlarındaki güncel araştırmaları düşünmesine dahil etti. (Çok sosyal bir yazardı, birlikte çalıştığı veya çalışmalarından ilham aldığı araştırmacılara sıkça referans verirdi.) Özcülük-karşıtlığı (anti-essentialism) ve aşamacılık (gradualism) Dennett’in düşün dünyasının en temel öğeleriydi; bunları zihin felsefesine, biyoloji felsefesine, metafiziğe ve ilgili bilimsel alanlara uygulayarak elde ettiği verimli sonuçlar felsefecilerin yanında birçok bilim insanı için de faydalı oldu. Dennett’in çalışma alanlarının dışından düşünürler ve araştırmacılar tarafından da giderek daha çok kullanılan gerçek örüntüler kavramı bunun iyi bir örneği.

Ben onu okumaya üniversitedeyken (2006 civarında) başlamıştım. Tasarım öğrencisiydim ama zihin felsefesi ve biyoloji felsefesine çok meraklıydım ve Dennett’in bu disiplinleri birlikte ele alması bana çok çekici gelmişti. Bilinç konusundaki gizemci yaklaşımlara karşı kahramanca muhalefeti, ve evrimsel düşünce ile memetiği zihinsel süreçlerin açıklamalarına entegre etmesi kafamdaki vizyonla çok iyi örtüşüyor ve ihtiyacım olan kavramsal kaynakları sağlıyordu. 2008–2010 arasındaki yüksek lisans araştırmalarımda bu vizyonu (Dawkins, Blackmore, Campbell vb. ile birlikte) temel alarak tasarımcının zihnini memetik olarak modelleme niyetiyle evrimsel algoritma kullanan bir görsel tasarım programı ürettim.

Dan ile yüz yüze tanışma şansına da tam bu dönemde eriştim. Yüksek lisansımı yaptığım Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği 2009 Darwin Yılı etkinlikleri kapsamında konuşmak için İstanbul’a geleceğini öğrendiğim günkü heyecanımı hala çok iyi hatırlıyorum. Haberi aldıktan sonra organizasyon ekibine dahil oldum ve Dan ve eşi Susan’ı havaalanında karşılamaya ben gittim — insanüstü boyu sayesinde kalabalığın içinde onu bulmam çok kolay oldu. İkisi de çok sıcak davrandılar ve uzun araba yolculuğu sırasında epey sohbet ettik. Dan’in Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki konuşmasını iki kamera ile kaydettim. (“Darwin’s Strange Inversion of Reasoning” başlıklı konuşma, uzman olmayan topluluklar için ne kadar ulaşılabilir ve ilgi çekici olabileceğinin sayısız örneklerinden biriydi.) Ardından birlikte şarap içtik ve yemek yedik. Susan o kadar düşünceliydi ki restoranda eşini daha rahat duyabilmem için yerini bana verdi. Ertesi sabah beni ve arkadaşım Eser Aygün’ü otellerine kahvaltıya davet ettiler; orada bütün kitaplarımızı imzalattık, sonrasında odalarına çıktık ve o dönem Eser’le birlikte geliştirmeye başladığımız evrimsel tasarım programını Dan’e gösterdik, yorumlarını aldık. İlgisini bildiğim için hatıra olarak bir antika masa saati mekanizması hediye ettim. Yıllar sonraki bir konuşmamızda “Benim için değerli birkaç nesneyle birlikte yatak odamdaki şifonyerin üzerinde duruyor” dediğinde çok mutlu olacaktım.

Noel Baba’ya benzerliğiyle ilgili espriler üzerine yaptığım bir foto-manipülasyonun da baskısını hediye ettim. (Bu espriler hep hoşuna giderdi; hatta yıllar sonra bunu Rational Doubt platformunun Noel tebriklerinde kullanmak için benden izin istedi.) Bendeki kopyayı da şöyle imzaladı:

Dan ile zaman geçiren birçok kişide olduğu gibi bende de bir yıldızla tanışma şaşkınlığı vardı; hem zihinsel hem fiziksel açıdan olağanüstü bir mevcudiyete, ve bununla harmanlanmış bulaşıcı bir neşeye sahipti. Etrafındaki herkes için her şeyi kolaylaştıran biriydi. Hayal kırıklığına uğramaya hazırdım ve “Sakın kahramanlarınla tanışma” sözünü aklımın bir köşesinde tutuyordum ancak belli ki Dan Dennett bu açıdan bir istisna idi.

İstanbul günlerinden sonra iletişimimiz artarak sürdü. 2010’da yüksek lisansımı bitirdiğimde akademik kariyerime felsefe alanında, bir ihtimal Tufts’ta devam etme konusunda fikrini almak istedim. Hem böyle bir geçiş sürecinin bürokratik detayları konusunda üniversite yöneticilerinden bilgi alıp bana aktarma zahmetine girdi, hem de paragraflarca tavsiye verdi. Şu sözleri özellikle ilginçti:

“Felsefeyi gerçekten seven ve bu konuda gerçekten iyi olan en iyi öğrencilerimden bazılarına, başka bir işte çalışarak geçimini sağlayan amatör bir filozof olmalarının muhtemelen daha iyi olacağını söylüyorum, sigorta acentesi işleten büyük besteci Charles Ives gibi! Amatörler alanlarında lider olabilirler (Ives gibi) ve hatta giriş dersleri vermeye harcayacakları saatleri ciddi felsefeye ayırabilirler.”

Bana “filozof olarak yaşamanın uzun, belirsiz bir mücadele olduğunu” ve kendisinin sürdürdüğü türden bir yaşamı olduğu için inanılmaz derecede şanslı olduğunu söyledi. (Yaşadığı hayatın ne kadar renkli olduğuna dair fikir edinmek için geçen sene yayınlanan otobiyografisini okumanızı tavsiye ederim.) Bu sözlerini, benim için gerçekçi bir uyarı ve nazikçe bir teselli olarak yorumlamak mümkün — özellikle, felsefe mezunu olmadığım için ve ülke değiştirmem gerekeceği için benim durumumda işlerin daha da zor olabileceğini hesaba katarsak. Ancak, Dennett’in izole bir felsefe pratiğinden ziyade disiplinler arasındaki etkileşimlerle ilgilendiğini, bekçilik anlayışından uzak olduğunu hatırlayarak, bunun aynı zamanda onun amatör filozoflar hakkındaki samimi görüşü olduğuna da inanıyorum. Otobiyografisi I’ve Been Thinking’de, benimsediği disiplinlerarası yaklaşım yüzünden kariyerinin ilk yıllarında kendisini ne kadar yalnız ve dışlanmış hissettiğini açıkça yazıyor. Derinden etkilendiği düşünürler arasında Darwin, Hofstadter, Dawkins, Humphrey, Gregory, Minsky ve Brooks gibi “filozof” olmayan birçok insanın olduğu da malum. Ellerini kirletip bir şeyler (robotlar, yazılımlar, projeler, platformlar) inşa eden insanlara özel bir saygısı vardı ve kendisi de onlardan biriydi. Her halükarda, onunla yaptığım bu konuşma, bir otodidakt olarak kalmaya, profesyonel yaşamıma tasarımcı olarak devam ederken tüm boş zamanımı felsefe ve bilim çalışmak ve bir şeyler inşa etmek için kullanmaya karar vermemin nedenlerinden biriydi.

Yıllar boyunca Dan’e fikirlerimi, taslaklarımı ve projelerimi gönderdim ve hep cesaret verici yorumlar aldım. Bunları ilgilenebilecek diğer insanlara iletmekten de çekinmezdi, insanlar arasında bağlar kurmayı çok seviyordu. Bir yerden sonra o da bana kendi makale taslaklarını göndermeye ve yorum istemeye başladığında onur duydum; en sevdiğim bölümleri listelemek ve kendi uzmanlık alanlarımdan ilgili olabilecek bazı meselelerden bahsetmek dışında pek bir şey sunamasam da hep yazdıklarımın faydalı olduğunu söyleyecek nezaketi gösterdi. (En azından yazım hatalarını yakalamada çok iyiydim.)

Dan aynı zamanda bir heykel sanatçısıydı ve kendisinin bu kağıt heykelini çok sevmişti. (Partnerimin bana hediyesi, Papier Atelier tarafından özel olarak üretildi.)

Mizah, Dan’in kıvrak zihninin vazgeçilmez bir öğesiydi. (Bu konuda bir kitabın ortak yazarlığını da yaptı.) 2013’te beynimde tespit edilen disembriyoplastik nöro-epitelyal tümörün (DNET!) haberini verdiğimde ve ameliyattan sonra f-zombi olduğumu yazdığımda — kötü bir espri çünkü zombi olsaydım bunun farkında olamazdım — şöyle cevap verdi:

“Thank goodness! [Şu yazısına referansla.] DNET’in beyinlerde bulunabilecek iyi şeylerden biri olduğunu bilmek beni rahatlattı. Zombiliğine gelince, bence biraz tersten yorumlamışsın: HER ZAMAN zombiydin; şimdiyse sadece içerisinin karanlık olduğu halüsinasyonlarına maruz kalıyorsun! 🙂 En iyi dileklerimi iletiyorum, umarım beynin iyi fikirler üretmeye devam eder. Ona iyi bak; çok başarılı bir beyin.”

Konuşmalarımızda olası bir buluşma da hep gündemimizdeydi. Beyrut ya da Girit yolculuklarından birinde İstanbul’a uğramayı planladıklarını defalarca yazdı ama ne yazık ki gerçekleşmedi. Onu görmek ve Brainstorming with Dan Dennett & Friends başlıklı konferansa katılmak için 2020’de ABD vizesi aldım ancak etkinlik Covid pandemisi nedeniyle iptal edildi (ve sonrasında tekrar organize edilemedi).

Dan’in bana en büyük desteklerinden biri History of Philosophy projem ile ilgiliydi. 2018’de ona güncellenmiş bir versiyon gönderdiğimde Twitter’da övgüyle paylaştı, bu da uzun soluklu uluslararası bir ilgiye yol açtı. Yakın zamana kadar da düzenli olarak kendisini gelişmelerden haberdar ettim. Projedeki Daniel Dennett özetimin “kusursuz” olduğunu bizzat kendisinden duymak harikaydı. Geçtiğimiz Ocak’ta şöyle yazdı: “Bu mükemmel Cem. Gilbert Ryle bölümüne baktım ve kendi düşüncelerimin sandığımdan çok daha fazlasının onunkilerden ilham aldığını gördüm! Filozoflar için harika bir düşünme aracı ürettin. Umarım her yere yayılır.” Ardından da birçok önemli felsefeci arkadaşını içeren bir e-posta listesine gönderdi. Bu projenin, bizzat konu aldığı filozoflar için ilginç olabileceğini hayal etmemiştim, bu yüzden doğrudan Daniel Dennett’e (Ryle hakkında) içgörüler sunabildiğini duymak benim için inanılmaz bir karşılıktı.

Dan çalıştığı alanların devlerinden biriydi ama benim kendisinden çok genç olmam da, felsefe mezunu veya aktif bir akademisyen olmamam da umrunda değildi. Hep zaman ayırdı ve ilgi gösterdi. E-postalara yanıt vermenin ötesinde, aklına geldiğimde veya hoşuma gidebilecek bir şeye denk geldiğinde kendisi iletişime geçerdi. Yeni bir kitabı veya Türkçe çevirisi çıktığında ben sormadan imzalayıp İstanbul’a gönderiyordu. Her Boston’dan kargo gelişinde ve imzalı sayfadaki notlarını okuyuşumda birkaç günüm çok mutlu geçiyordu. Ona nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyordum.

Rastladığım benzer anekdotlar ve anmalar, Dan’in insanlara zaman ayırma, ilgi ve özen gösterme konusunda çok cömert olduğunu doğruluyor. Bu onun kişiliğiydi: 20. ve 21. yüzyılların en önemli düşünürlerinden biri olmasının yanında, tanıdığım en nazik, en sıcak, en komik, en güzel insanlardan biriydi. Onun hep orada olduğunu bilmek harika bir histi: hem felsefi ve bilimsel tartışmalarda dahice teşhisler ve eşsiz düşünme araçları sunmak için, hem de bizim gibi gençlere geri bildirim ve destek vermek için orada olduğunu bilmek. Dan büyük bir entelektüel ağın merkezî düğüm noktasıydı; muhtemelen benim gibi yüzlerce insan için bir akıl hocası, bir arkadaş ve görsel olarak kusursuz bir dede figürüydü. Onunla doğrudan çalışan şanslı insanlardan biri değildim ama yaptıklarımızı Dan’e göstermenin bizim için büyük bir motivasyon olduğu hissini derinden paylaşıyorum. Artık hepimiz biraz yalnız hissediyoruz. Onu çok özleyeceğiz.

--

--

CogIST
CogIST
Editor for

We are an independent community which is formed by a group of students who love cognitive science.