Ekonomi Kural Kitabını Yırtıp Atın, Pandemi Radikal Bir Müdahale Çağrısı Yapıyor

Consensus
Consensus
Published in
4 min readDec 23, 2020

Ed Miliband yazdı, Mehmet Akif Çırlan çevirdi

Bu yazı pandeminin ilk aylarında (17 Mart 2020) yazıldı. Henüz pandeminin ekonomik tahribatı tam anlamıyla kestirilemediği bu dönemde ekonomik tahribatı önlemek için yapılması gerekenlere dair bir mutabakat yoktu. Her ülke çeşitli boyutlarda paketler açıkladı. Zaman içerisinde bu paketlerin pandeminin ekonomik etkilerini halklar üzerinde kısmen de olsa azalttığı ve en doğru seçimin pandemiyi tam anlamıyla kontrol altına alarak yapıcı ekonomik paketler açıklamak olduğu (Almanya, Güney Kore, Yeni Zelanda gibi ülkeler bunu başardı) doğrulandı. Dünya genelinde yeniden artan vakalar ve beraberinde gelen önlemler ekonomileri yeniden tehdit ediyor. Dolayısıyla Consensus ekibi olarak bu yazının güncelliğini koruduğunu ve ekonomik anlamda “Ne yapılmalı?” sorusuna iyi bir cevap verdiğini düşünüyoruz. İyi okumalar.

Koronavirüs miyonlarca insanın hayatına ve ekonomiye büyük bir tehdit. Etkilenen tüm çalışanlar için yardım ödemesi sadece bir başlangıç olmalı.

Koronavirüs salgını, sadece birkaç günde yaşayış tarzımızın ne kadar kırılgan olduğunu hepimize gösterdi. Sağlığımız, sevdiklerimiz ve normal yaşam tarzımız hakkındaki temel kesinlikler artık garanti olarak düşünülemez. Korkumuz gerçek ve anlaşılabilir.

Bu yeni koşullarda, hükümetler için en zor ve en önemli şey işlerin yapılma yollarına dair eski kesinliklere bağlı kalmadan kural kitabını yırtıp atmak. Son birkaç günde konu kamu sağlığına gelince görmeye başladığımız tam olarak bu. Şimdi bahsedilen seviyede hareketlerin, hükümetin ekonomik cevabıyla da eşleşmesi ciddi bir aciliyet teşkil ediyor. Henüz, uzak bir mesafe olmasa da o noktaya ulaşabilmiş değiliz.

Ne bir birey ne bir işletme ne bir çalışan ne de bir yardım kuruluşu kendi başlarına ekonomik etkinin sonuçlarını ve riskini yüklenmeleri için terk edilmeli. Pandemi, nihai kolektif eylem sorunudur: Bu işte birlikteyiz ve pandemi hükümet tarafından kolektif olarak yönetilmelidir.

Barlarımıza, küçük işletmelerimize, sinemalarımıza, tiyatrolarımıza onların bomboş olmalarını istediğimizi ve sonrasında işletmelerle çalışanlarını sonuçların karşısında terk ettiğimizi söyleyemeyiz. Bunu yaparsak, ülke genelinde sefalet ve sıkıntıya neden olacak ölçekte iflas etmiş işletmelerle ve işten çıkarılmış işçilerle karşı karşıya kalacağız.

Etkilenmiş diğer tüm işletmeleri de kendi başlarının çaresine bakmaları için terk edemeyiz. Serbest çalışan 5 milyon insana işleri yoksa veya hastalanırlarsa, sonuçlarla tek başlarına yüzleşmeleri gerektiğini söyleyemeyiz. Tüm kazandığını masraflarını karşılamak için harcayan milyonlarca işçiye haftalık £93.50 yasal hastalık ödemesinin bu dönemi atlatmaları için yeterli olduğunu söyleyemeyiz.

Bu kriz sosyal güvenlik ağımızdaki büyük boşlukları gözler önüne seriyor. Halk sağlığı önlemlerinin bu boşluları hızla onarması hem prensipte doğru hem de gerekli. İnsanların, kendileri ya da ailelerinden biri belirti gösterdiğinde kendilerini karantinaya almalarını istiyorsak bu karantinayı ekonomik açıdan onlar için mümkün kılmalıyız.

İlk olarak, krizin ekonomik maliyetleriyle orantılı bir ölçekte harekete geçmemiz gerekiyor. Tahmini zor olmakla birlikte harekete geçmediğimiz durumda talepte olması beklenen düşüş fazlasıyla derin bir resesyona neden olacaktır. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yüz milyarlarca avroluk yardıma ulaşan desteği ulaşılabilir kıldı. Krizin ne kadar hızlı ilerlediği göz önüne alındığında, geçen Çarşambanın bütçesi gerekenin sadece bir kısmını temin etti.

İkinci olarak hızla harekete geçmeliyiz. Teklif edilen her yeni önlemin kritik bir testi ne kadar hızlı bir şekilde etki gösterebileceği. Yeni ödeme veya destek sistemleri tasarlamak düşündüğünüzden çok daha uzun sürer. İşçiler ve işletmeler günden güne yardıma ihtiyaç duyuyor, aylık bir periyot değil.

Üçüncü olarak tüm riskte olan işçileri ve işletmeleri kapsayacak boyutta hareket etmeliyiz. İrlanda yeni bir özel işsizlik sigortasıyla neyin mümkün olduğunu ortaya koydu. Danimarka, diğer senaryoda işten çıkarılacak özel sektör çalışanlarının maaşlarının %75’ini karşılamayı tahaattüt ederek daha da ileri gitti. Bu krizin geçici olacağını beklediğimizi düşünürsek eğer mümkünse çalışanları şirketlere bağlı tutmalıyız.

Ölçek, hız ve kapsam açısından sadece hasta olan işçilerin değil, kriz nedeniyle işleri duran ya da ciddi oranda işlerini azaltan işletmelerin çalışanlarının ulaşabileceği şekilde yasal hastalık ödemesini istihdam sürdürme ödemesine dönüştürmeliyiz. Bu miktar ya sabit oranlı bir ödeme ya da Danimarka’da olduğu gibi önceki kazançların bir oranı, diyelim ki % 75'e kadar, olacak şekilde ailelerin geçinmelerini sağlamak için şu andan çok daha yüksek bir seviyede ödenmelidir.

Ekonomiyi desteklemek için geçici evrensel temel gelir de dahil olmak üzere çeşitli fikirler mevcut ve hiçbiri göz ardı edilmemeli. Fakat The Resolution Foundation’ın önerdiği gibi istihdam sürdürme ödemesi bu mekanizmanın yapacağı ödemeyi zaten yapma özelliğine sahip. Bu ödeme, krizden etkilenen tüm çalışanları ve işverenlerin masraflarının önemli bir kısmını kapsayacaktır. Aileleri ayakta tutacak, talebi artıracak ve işletmelere yardımcı olacaktır.

Hükümet, krizden etkilenen ve faaliyet gösteremeyen tüm işletmelerin ücretlerinin bir kısmı için garantör rolü oynayabilir. Böyle bir adım radikal olacaktır, lakin bu adım gerekli.

Açıkçası, bu planlar serbest çalışanları kapsamıyor. Sırf kendi başlarına çalıştıkları için insanlar yalnız bırakılmamalı. Bu noktada haftalık 73 sterlin tutarındaki evrensel kredinin birçok insanın hayatlarını devam ettirebilmeleri için yeterli olmadığı ve talepteki düşüşü derinleştirme riskini taşıdığı gerçeğini düzeltmeliyiz. Kriz bu gerçeği gözler önüne serdi. Evrensel kredi, ciddi oranda arttırılmalı, ihtiyaç halinde olanlara ulaşılabilir kılınmalı ve ekonomiyi canlandırmalı.

Son olarak, işletmeleri ve yardım kuruluşlarını karşı karşıya kaldıkları elemanlarının masrafları ötesinde olacak şekilde desteklemeliyiz. En azından, onları ayakta tutmak için cömert bir faizsiz kredi sistemine ihtiyacımız var, ancak bu, krizden çıktığımızda onları borç yükü altında bırakabilir. Fransa’da işletmelerin elektrik, gaz ve kira ödemelerini ertelemelerine izin verildi.

Tabii ki tüm bu önlemler ciddi oranlarda maliyete neden olacaktır. Lakin tüm bunlar kesinlikle gerekli. Eğer bunları yapmazsak pandeminin sağlık sonuçlarına ek olarak yalnızca fakirlik ve zorluklarla karşı karşıya gelecek olan milyonlar olmayacak, dahası, geri onarması yıllar alacak uzun vadeli ekonomik sorunlara kapı açılmış olacak. Bu acil önlemlerin yanı sıra daha fazla eylem de gerekli olabilir.

Bu, siyasi liderliğimizi sınayan bir an. Hayal gücüne, merhamete ve eyleme ihtiyacımız var. Kaybedecek bir anımız yok.

Ed Miliband, Doncaster North bölgesi İsçi Partisi Milletvekili

Yazının aslı Guardian sitesinden alınmıştır. Bu yazı kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Consensus’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Çevirmen hakkında:

Mehmet Akif Çırlan, Koç Üniversitesi Ekonomi bölümünde okuyor.

--

--

Consensus
Consensus

Hukuk, politika, tarih ve sanat gibi alanlarda; bugün ve yarın değer taşıyan konular özgün yazılar ve çevirilerle ele alan fikir penceresi / Fikrini Güçlendir.