Hibrit Savaş Nedir?

Consensus
Consensus
Published in
5 min readSep 23, 2020

Mustafa Eracar yazdı

Geçmişten günümüze tarihin her döneminde teknolojik gelişmeler savaş enstrümanlarını ve savaş stratejilerini şekillendirdi. Her bir gelişme savaşı ve savaşın kurallarını baştan yazdı. Günümüzde bu teknolojiler o kadar gelişti ki iki gelişmiş devletin savaşması durumunda bir kazanan olması neredeyse imkânsız hale geldi ve bu durum “Hibrit Savaş” olarak adlandırılan yeni bir savaş konseptinin ortaya çıkmasına neden oldu.

Ülkeler ve gruplar arasındaki mücadelelerin askeri ve sivil alanda “hibrit” bir biçimde aynı anda gerçekleşmesi askeri ve ulusal güvenlik doktrinlerin değişimini zaruri hale getirdi.

Hibrit Savaş ve Hibrit Savaş Teorisi

Hibrit savaş, adından da anlaşılabileceği üzere, birden fazla savaş tekniğinin birlikte kullanılması anlamına gelmektedir. Bir devletin ya da devlet dışı aktörün hedefine ulaşmak için farklı savaş tekniklerini birleştirerek kullanması, klasik metotlara kıyasla etkili ve daha az sorumluluk yükleyici olması nedeniyle git gide popülerleşen bir savaş tarzıdır.

Hibrit savaş yeni bir disiplin değil. Farklı savaş tekniklerinin bir arada kullanılması oldukça uzun bir geçmişe daynır. Ancak bizim ele aldığımız biçimiyle hibrit savaş kavramı El-Kaide’nin 11 Eylül 2001’de gerçekleştirdiği terör saldırısıyla başlamaktadır. Modern hibrit savaş terör örgütleri ve vekil (proxy) kuvvetlerin bilgisayar, internet gibi teknolojileri efektif bir biçimde kullanmasıyla gündeme gelmiştir.

Frank Hoffman, hibrit savaşın üç savaş prensibinin birlikte kullanılmasıyla ortaya çıktığını savunur. Bunlar: dördüncü nesil savaş (savaş ile barışın ve güvenli ile güvensiz bölge sınırlarının net olarak belirlenemediği girift savaş türü), limitler ötesi savaş (savaşın kapsamının sınırsız olması durumu), birleşik savaş (düzenli ve düzensiz birliklerin bir arada kullanılması).

Hibrit Savaş Uygulamalarına Bazı Örnekler

Geleneksel güvenlik anlayışının hâkim olduğu dönemde ülkeler ve ordular tek boyutlu nizami savaşlara yönelik stratejiler kullanmaktadır. Geleneksel anlayış silahlı faaliyetlere karşı etkili stratejiler üretme kabiliyetine sahiptir. Ancak “yeni savaş”ın tehditlerini öngörecek kabiliyete sahip değildir. Bu kabiliyet yoksunluğunun nedeni hibrit savaşın tehditlerinin silahlardan öte olmasıdır. Ordular askeri bölgelere ve çatışma alanlarına hâkimdir ancak medya, sosyal medya, internet, kitlesel hareketler ve bunlara benzer pek çok sivil mecralarda durumsal farkındalığa sahip değildir ve bu mecralarda etkili bir faaliyet gösteremez.

Amerika, İngiltere ve İsrail gibi küresel düzenin başat aktörü olan devletler hibrit savaş tekniğini profesyonel biçimde hem “düşman”a hem de kendi halkına karşı kullanmaktadır. Amerika’nın özellikle 11 Eylül’den sonra Ortadoğu ve Asya’daki operasyonlarına uluslararası meşruiyet kazanmak için medyayı ve film sektörünü etkin biçimde kullandığını görmekteyiz. Bunun yanında Call of Duty, Counter Strike gibi video oyunları ile Ortadoğulu terörist ve dünyayı kurtaran Amerikan kimliklerini nesillerin zihinlerine kazıyor. Dünyanın öbür ucuna yaptığı operasyonları meşru hale getirmek ve moral desteğini sürdürebilmek için bu çalışmalara çok büyük fonlar harcanıyor.

Bu noktada diaspora ve habercilik faaliyetlerinin savaşlarda aktif olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Örneğin Avrupa’da diaspora faaliyetleri oldukça kuvvetli olan Ermeni topluluklar Fransa gibi devletlerin üzerinden Türkiye ve Azerbaycan’a gözdağı vermektedir. Ermenistan Azerbaycan ile arasındaki Dağlık Karabağ çatışmaları konusunda bahsettiğimiz bu uluslararası gücü aktif biçimde kullanmakta ve yaptığı çeşitli hak ihlallerinin üzerini örmeye çabalamaktadır.

Hibrit savaş konusunda gelişmiş ülkelerden birisi de Rusya’dır. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı kullandığı kapsamlı hibrit saldırıların etkisi Donbas ve Kırım’ın işgaliyle kanıtlanmıştır. Siber, elektronik saldırıların haricinde; -Türkiye’de sık sık gündeme gelmesi dolayısıyla ismine aşina olduğumuz- Sputnik, Russian Today gibi Rusya devletine bağlı basın yayın organları işgale yönelik algı yönetimi faaliyetlerinde bulunmuştur. Rus askerlerinin yarımadaya girişi işgalin başlangıcı değil, işgalin son aşamasıdır. Bu durum Rusya’nın Kırım’da kullandığı stratejinin verimini kanıtlar niteliktedir.

Rusya hibrit savaş unsurlarını aktif askeri operasyonlarının haricinde de kullanmaktadır. Batılı ülkelerdeki basın özgürlüğü Rusya’nın medya aracılığıyla dezenformasyon gerçekleştirmesini mümkün kılmakta. Yalan haber ve komplo teorilerinin kitleler arasında süratle yayılması hassas konularda kitleleri yanlış yönlendirerek doğru bilgiye ulaşmayı güçleştirerek toplumda dengesizliklere neden olabilmektedir. Siyahi bir ABD vatandaşının polis tarafından öldürülmesiyle başlayan protestolar sırasında Rusya ve Çin menşeli yayın organlarının ve sosyal medya hesaplarının komplo teorileri sokaktaki gerilimin tırmanmasına neden olduğu düşünülmektedir.

Barış zamanında tarafsız ve doğru haber yaparak takipçi kitlesini geliştiren yabancı haber kaynakları ve kimliği belirsiz sosyal medya hesapları kriz anında manipülatif haberler aracılığıyla toplumsal krizlere neden olabilmektedir. Provakatif haberlerin yanı sıra halkın sürekli yalan haber ve komplo teorisine maruz bırakılması kitlelerin sağlıklı düşünmesine, içerisinde bulunduğu durumu kavramasına ve çözümler üretmesine engel teşkil edecektir. Örneğin 5G teknolojisinin Kovid-19 virüsünü yayılmasını sağladığına yönelik üretilen komplo teorileri (bu teorilerin Rusya tarafından oluşturulduğuna inanılsa da ikna edici bir kanıt bulunmamaktadır.) İngiltere’de baz istasyonlarının yakılmaya başlanmasıyla sonuçlanmıştır.

Türk-Rus ilişkilerinin gergin olduğu 2015 yılında Rus haber ajansları ve Rusya kontrolündeki sosyal medya hesapları Türkiye’nin DAEŞ’den petrol aldığına dair propaganda yapmaya başlamıştır. Bu propaganda hızlı bir biçimde yayılarak pek çok insanı etkilemiş ve sürekli olarak gündeme getirilerek etkilemeye devam etme gayretindedir. Rusya’nın gerçekleştirdiği bu hibrit saldırı Türkiye’nin Batı kamuoyu önündeki saygınlığına olumsuz yönde etkilemiştir.

Bilinen modern hibrit savaş tekniklerinin ilk kullanıcı oldukları varsayılan terör örgütleri, hibrit savaş üstüne sofistike teknikler geliştirmişlerdir. El-Kaide, Hizbullah, DAEŞ, PKK/PYD, FETÖ gibi terör örgütlerinin hemen hemen tamamının hibrit savaş tekniklerinden faydalandıkları bilmekteyiz.

İsrail’de gerçekleşen bir bombalı saldırının ardından sosyal medyada bazı hesaplar acil yardıma gereksinim duyulduğu ve bu nedenle halkın bölgede toplanması gerektiğine dair paylaşımlar yapmıştır. Saldırıyı gerçekleştiren terör örgütü birinci bombanın patladığı yere ikinci bir bomba daha tuzaklamış ve sosyal medyadaki çağrıları sayesinde ikinci bombanın etkisini arttırmıştır. (Bu olay TAYS 2018 adlı etkinlikteki bir konuşmacı tarafından paylaşılmıştır.) Bu örnekten anlaşılacağı üzere hibrit savaş teknikleri, basit sosyal medya paylaşımlarını masum insanların öldürüldüğü bombalı saldırılara çevirme kabiliyetine sahiptir.

Sonuç

Savaşlar artık sadece cephede değil, hem masada hem sanal alanda hem sokaklarda hem de haberlerde gerçekleşmektedir. Kendisine düşman tanımlayarak uluslararası alanda ve iç siyasette yerlerini sağlamlaştıran aktörler birçok alandan savaşa dahil olmaktadır. Uzun zamandır savaşın parçası olan hibrit savaş teknolojik gelişmelerin etkisiyle yeni bir boyut kazanarak hayatımızın bir parçası haline gelmiş, savaşı sivillere yaklaştırmış hatta sivilleri savaşın bir aracı haline getirmiştir. Savaşın bir parçası olan bireylerin yayın organlarına, sosyal ağlara hatta sivil toplum kuruluşlarına yaklaşırken bu bilince sahip olmaları bu gün çok daha fazla önemlidir.

Kaynakça

Hybrid Actors, Tactical Variety: Rethinking Asymmetric and Hybrid War, Josef Schroefl

Miroslaw BANASİK, How to Understand the Hybrid War

Mihai Marcel NEAG, A New Typology of War the Hybrid

Yazar hakkında:

Mustafa Eracar, İstanbul Profesör Doktor Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesinde okudu. İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyor. YATA Türkiye’de genel sekreter.

--

--

Consensus
Consensus

Hukuk, politika, tarih ve sanat gibi alanlarda; bugün ve yarın değer taşıyan konular özgün yazılar ve çevirilerle ele alan fikir penceresi / Fikrini Güçlendir.