Kimlik ve Edebiyat İlişkisi Üzerine Bir İnceleme

Consensus
Consensus
Published in
5 min readJun 22, 2020

T. Bora Dayangaç yazdı

Kimlik, psikolojik ve sosyolojik bağlamlarda uzun zamandır tartışılan bir konu. Kavramın kendisi sadece etkileyici unsurlar ve diğer faktörleri kapsamakla kalmayıp o unsur ve faktörlerin devingen yapılarıyla da etkileşim halinde. Bu duruma bağlı kalarak sunulan diğer iddia ise bütün unsur ve faktörlerin aslında habitusun (sosyal çevre) birer parçası olduğu iddiası. Çünkü habitusun kendisi de bağlamında bulunan etkenlerden şekilleniyor. Böyle bir duruma örnek olarak, bahsedilen etkenlerin de ayrıca bir parçası olan, teatral komedi ve otobiyografi türlerini gösterebiliriz. Günümüzde de sıkça rastlanıldığı üzere komedi ve otobiyografi türlerinde edebi araçlar gerçek ile yaratılmış dünya arasındaki alışverişi tesis eden bir düzlem yaratmak amacıyla kullanılmaktadır.

Teatral anlamdaki komedinin kronolojik gelişimine geçiş yapmadan metinde sıkça kullanılacak olan habitus kavramının tercih edilen anlamına bir açıklık getirmek gerek. Habitus hakkında bir tanım üretmek her ne kadar zor olsa da kavram yapısı itibariyle değişimlere oldukça açık. Habitus, bağlamında bulundurduğu bireysel ve çoğul bilinci tesiri altına alan unsurların genişliklerini ifade eden tasavvurdur da denebilir. Aslında bu sayede bulundurduğu her kavramı kucaklayabilen bir tanıma da ulaşılmış olur.

Habitusun tanımı hakkında, kullanacağımız anlamını irdeleyen bir açıklama yaptığımıza göre artık teatral komedinin sosyal çevre bağlamındaki kronolojik sürecinden bahsedebiliriz. Teatral komedinin tarihi Antik Yunan’a dek uzanmakta. “Sanat Tarihi” gibi önemli bir ansiklopedinin de yazarı olan Celal Esat Arseven’e göre komedinin teatral bir türde toplumsal bir amaç güderek ilk kullanımı Menandros ve Philemon gösterimleriyle komedi tarihinin 3. döneminde başlamıştır. Komedi tarihinin bu aşamasında artık amaç, lirik ve mitolojik bağlamlardan alınıp toplumsal olay ile olguları hatırlatıcı bir bağlama taşınmıştır. Amaçta ve bağlamda gerçekleşen böylesine bir değişim, daha geniş bir çerçeveden bakıldığında sosyal dünya ve eserlerin kurgusal alemlerinin yaratımı adına önemli bir gelişme olarak gözükür. Ayrıca bir anekdot geçecek olursak komedinin daha önceden bahsettiğimiz lirik ve mitolojik kullanımları ilk iki döneminde gözükürken bahsettiğimiz gelişmiş hali olan toplumsal kullanımı özellikle 3. döneme ait bir gelişmedir.

Kahramanlar edebi eserlerde karşımıza tip ve karakter olarak çıkar. Bizim ana unsur olarak ele alacağımız tip kavramı ise eserin oluşturulduğu toplumun kesitlerinde görülen, yaygın olan ve benzer davranışlara sahip kahramanlardır. Bu konuda Ken Loach’un (2016) “I, Daniel Blake” filmini burada örnek gösterebiliriz. Filmde ana kahraman ‘dijital bürokrasi’ye yabancılığı yansıtması adına yaşlı biri olarak karşımıza çıkar. Direktörün bürokrasiyle ilişkiyi yaşlı birisi üzerinden temsil etmesi aslında onu kişileştirmesidir. Bu teknik sayesindeyse izleyiciler açısından, onların sosyal dünyası ile yapıtın sosyal dünyası (kurgusal alemi) arasındaki ilişkinin görünürlüğünü kolaylaştırılır ve böylece verilmek istenen ileti de rahatlıkla ulaştırılmış olur.

Bir başka örnek olarak da çoğu kişinin bildiği bir yapıtı gösterebiliriz. Karagöz ve Hacivat, Loach’un da filminde kullandığı kişileştirme çeşidinin sık rastlanıldığı türlerden biridir. Karagöz ve Hacivat’ta bütün kahramanlar alegorik figürlerden oluşur ve her biri Osmanlı toplumundan tipleri yansıtır (Laz, Arnavut, Kayserili, Kürt, Acem vb.). Tıpkı Antik Yunan’ın Grek mitolojisindeki figürlerde olduğu gibi. Bu örnekte sosyal dünyamızda var olan kimliklerin yaşamımızı şekillendirdiğini ve edebi kurguda da bu öğelere rastlandığını görebiliriz.

Bu durum aynı zamanda kurgu alemi yaratımının kendi sosyal dünyalarımızın alışkanlıkları ve yarattığımız kimliklerin pratiğinin yapıldığı işlevini de öne çıkarır. Böyle bir halde kişi bağlı bulunduğu toplumdaki kimlik anlayışlarını sadece edebi dünyaya maruz kalarak dahi tatbik edebilir. Bunu ayrıca algının ve zihniyetin etki altına alınması olarak yorumlayabiliriz. Fakat gözden kaçırılmaması gereken mesele, bahsedilen etkiyi yaratan edebi tekniklerin etkiledikleri kavram ve durumlara göre şekillendiği gerçeğidir. Zira edebi eserde kullanılan her teknik, eserin oluşturulduğu çevrenin veya toplumun kendi mekaniğinden etkilenir ve bu durum aslen o toplumun yapısındaki dinamizmi koruyan unsurlardan biridir. Goffman’ın bu konudaki çalışmasında belirttiği gibi, “Sosyal rol, bir veya birden fazla parçadan oluşur ve bu her biri birbirinden farklı parçalar sahne sanatçısı tarafından kendisiyle aynı arka planı paylaşan yahut kendi aralarında benzer arka plana sahip izleyicilere sunulur.”

Teatral bağlamların dışında, bu halin görüldüğü bir diğer tür ise otobiyografilerdir. Biyografiler üzerinden, özellikle otobiyografi, kişinin sosyal dünyası hakkında epey bilgi edinilebilir. Mesela, Édouard Louis’nin “The End of Eddy” adlı otobiyografik eserindeki kelime seçimlerinde bu duruma rastlarız. “Faggot” ve “Bellegueule” yahut ana karakterin anne ile babasının tutumları hakkında verilen izlenimler yazar Louis’nin sosyal çevresi hakkında okuyucuya bilgiler sunar. Okuyucu verilen bilgileri zihninde işlerken kelime seçimleri yahut çevresel benzerlikler arasında bağlar kurarak kendi sosyal dünyası ile yapıttaki sosyal dünya arasında bir köprü kurabilir. Bu nedenle otobiyografilerde kelime seçimleri sayesinde kurulan benzerlikler, kimlik eşleştirmeleri ve kimliksel kalıpların yansıtılmaları olarak karşımıza çıkar. Hatta kimi zaman okuyucu bu bağı bir aşama öteye taşıyarak kendi gerçekliğinin üzerine koyabilir.

Böylesine bağların kurulmasının sebebi Pierre Bourdieu’nün “Sosyal Kapital” ile E. Durkheim’ın kültür sosyolojisi üzerine düşüncelerinin okumaları üzerinden daha açık anlaşılabilir. Bourdieu’ye göre toplumun her üyesi toplumun oluşturduğu limitlerin bekçisidir, yani diğer bir deyişle bireyler bulundukları toplumun limitlerince koşullandırılmış halde ve o limitlerle gerek sosyal gerekse hukuki bir bağ içerisindedir. Mesela Durkheim için toplumsal ritüeller, gerek dini gerek milli bayramlar, toplumdaki hemen her bireyin kolektif bilinçlerini tekrar ettikleri birer pratik alanı olarak karşımıza çıkar. Bu sayede topluma bağlılık hatırlatılmakla birlikte bireylerin neyin parçasını oluşturdukları da ayrıca anımsatılır.

Pierre Bourdieu

Yazı boyunca farklı edebi türler ve bahislerle de örneklendirildiği üzere sosyal unsurların benzerlik yaratımları aracılığıyla pratiklerinin yapılmasını sağlanır. Bu durumun teatral bağlamda kişileştirilmelerle sağlanırken, düz yazı türlerinde ise sık sık kelime seçimleriyle oluştuğunu belirtebiliriz. Ezcümle, sosyal çevrenin ve kimliğin iki yönlü birbirini besleyen bir ilişkiye sahip olduğu kavranmalıdır. Böylesine bir hareket halinde de edebiyat besleyici bir unsurdur. Edebiyatın oynanabilir yapıtlarından okunan düz yazılarına dek her bir türün bu ilişkinin içerisinde rol almaları bu dinamizmin aslında parçaları olduğunun bir kanıtıdır. Edebiyat, kimliğin oluşumunda hem etken hem de etkilenen bir alandır.

KAYNAKLAR

Antonioli, T., Attab, R., & Carole, B. (Producer), & Loach, Ken (Director, (2016). I, Daniel Blake [Motion picture], United Kingdom: Sixteen Films.

Arseven, C. Esad, “Sanat Ansiklopedisi” in Sanat Ansiklopedisi XVII. Fasikül, (İstanbul, Türkiye: Milli Eğitim Basımevi, 1950.)

Bourdieu, Pierre, “Social Capital in The Forms of Capital from: Richardson, Handbook of Theory and Research for the Sociology of Education (Westport, CT, USA: Greenwood, 1986), pp. 241–258.

Durkheim, Emile, “The Division of Labour in Society in Book One: The Function of the Division of Labour” (Illinois: The Free Press of Glencoe, 1960), pp. 131–135.

Goffman, Ervin, “Presentation of Self in Everyday Life”, (Edinburgh: University of Edinburgh Press, 1956.)

Louis, Édouard, “The End of Eddy (En finir avec Eddy Bellegueule), trans. by Michael Lucey, London: Penguin “Vintage”, 2014.

Yazan hakkında:

Taşkın Bora Dayangaç, Koç Üniversitesi Tarih Bölümünde okuyor.

--

--

Consensus
Consensus

Hukuk, politika, tarih ve sanat gibi alanlarda; bugün ve yarın değer taşıyan konular özgün yazılar ve çevirilerle ele alan fikir penceresi / Fikrini Güçlendir.