Koronavirüs Salgını Çin’in Türkiye’deki Ayak İzini Nasıl Genişletebilir

Consensus
Consensus
Published in
5 min readJul 3, 2020

Rupert Stone yazdı Salih Ulussever çevirdi

Koronavirüs salgını, Türkiye’nin 2018'deki krizden yeni çıkan kırılgan ekonomisine darbe indiriyor.

İhracat ile turizm çöktü ve ülkeyi dövizden mahrum bıraktı. Merkez bankası yakın zamanda rekor seviyeye düşüş yapan Türk lirasını arttırmak için dolar akıtıyor. Türkiye’nin yakında rezervleri tükenebilir. Facianın eli kulağında.

Birçok ülke, Covid-19'dan kaynaklanan ekonomik kriz boyunca onlara yardım etmek için Uluslararası Para Fonu’na güveniyor, fakat Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan fondan yardım istemeyi reddetti. ABD Merkez Bankası ile takas anlaşması için yürütülen görüşmeler şimdiye kadar sonuç vermedi. Türkiye'nin böyle bir düzenleme için kriterleri karşılayacağından şüphe etmek için bazı nedenler var.

Yaptırım Tehdidi

Ayrıca, Ankara’nın Rus S-400 füze savunma sistemi alımı ile Washington’la ilişkileri gerildi. ABD Kongresi şu anda yaptırımları tartışıyor, Türkiye'nin ekonomisi can çekişirken ihtiyaç duyduğu en son şey bu. Birleşik Devletler’in öfkesini dindirmek ve ekonomik desteğini kazanmak için Türkiye bariz bir çabayla Nisan ayına planlanmış olan sistemin aktifleştirilmesini yakın zamanda erteledi.

Erdoğan tıbbi malzemeler ve Trump’a bir mektup yollayarak güven kazanmaya çalıştı. Ancak Ankara, Erdoğan’ın üst düzey danışmanlarından birinin geçen ay doğruladığı bilgiye göre, sonunda s-400'ü harekete geçirme niyetinde görünüyor. Bu ilişkilerdeki iyileşme ihtimalini öldürecek bir durum.

Türkiye şu an yüzünü yardım için başka ülkelere dönüyor. Japonya ve Birleşik Krallık ile takas anlaşmaları planlanma aşamasında olduğu bildiriliyor. Ankara ayrıca Katar ve Çin ile olanakları genişletme görüşmeleri içerisinde; Çarşamba günü Türkiye, Katar ile mevcut yerel para birimi takas anlaşmasını 15 milyar dolara çıkararak üçe katladı. 2019’da, Çin, ABD yaptırımlarının bir önceki yaz lirayı serbest düşüşe itmesinin ardından Türkiye’ye 1 milyar dolarlık takas hattı uzattı.

Ankara’nın Pekin’le uzun süredir buzlu olan ilişkisi son yıllarda Türkiye’nin Rusya dahil, batı dışındaki ülkelere yakınlaşmak için NATO ortaklarından uzaklaşmasıyla hızla iyileşti. Şimdi Türkiye, ekonomisi çökerken ve Washington’la gerilmeler devam ederken Çin’in desteğine daha da fazla güvenmek zorunda kalabilir.

2010’da, Çin Başbakanı Ankara’yı ziyaret etti ve stratejik bir işbirliği anlaşması imzaladı. O zamanda beri, ticaret önemli ölçüde arttı. Erdoğan, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesine (BRI) adanmış büyük bir uluslararası forum için 2017 de dahil olmak üzere Pekin’i birkaç kez ziyaret etti.

Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi Haritası

Trans-Avrasya Bağlantısı

BRI geniş bir demir yolları ve deniz yolları ağıyla Avrupayı ve Asyayı bağlıyor. Doğu ve Batı arasındaki coğrafi konumu göz önüne alındığında, Türkiye bu projede rol oynamak için iyi bir konuma sahip. Ve kendi altyapı planlarından bazıları Çin’in trans-Avrasya bağlantısı vizyonu ile uyumlu. Örnek olarak Orta Koridor ulaşım projesi Türkiye ile Orta Asyayı demir yolu ve feribotla bağlıyor.

2015’te bir protokolde Erdoğan ve mevkidaşı Xi Jinping bu girişimi BRI’ye entegre etmek konusunda anlaştı. 2017’de Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun devreye girmesiyle Orta Koridoru geliştirme noktasında ilerleme kaydedildi. Çin’den Avrupa’ya koridor boyunca giden ilk tren geçen yıl İstanbul’un Marmaray tünelinden geçti.

Sonra limanlar var. 2015’te Çinli bir konsorsiyum Türkiye'nin en büyük üçüncü konteyner terminali, İstanbul’a yakın Kumport’u satın aldı. Mersin, Çandarlı ve Filyos’ta bulunan üç tane limana daha satın almak için bakıyor. Çinli şirketlerin Erdoğan’ın boğaza rakip yeni bir su yolu açacak olan tartışmalı Kanal İstanbul projesine katılmaya istekli oldukları bildiriliyor.

Bir Çinli konsorsiyum da İstanbul’u yeni havalimanına bağlayan boğaz üzerindeki Yavuz Sultan Selim Köprüsünü ve motor yolunu satın aldı. Çin Sanayi ve Ticaret Bankası havalimanının işletilmesi için yaklaşık 6 milyar dolar değerinde kredileri yeniden finans etmek için görüşmelerde bulundu. Ayrıca Türkiye’nin ulaşım ve enerji sektörleri için kredi olarak 3.6 milyar dolar taahhüt etti.

Çin, üçüncü enerji santralini inşa ederek Türkiye’nin nükleer kalkınmasına katılıyor. Telekom cephesinde, Çinli teknoloji devi Huawei bir 5G ağı kuruyor. İstanbul’da bir araştırma ve geliştirme merkezine sahipken -dünyanın en büyük ikincisi- ZTE birkaç yıl önce Türk şirketi Netas’ı satın aldı. Alibaba 2018 yılında, e-ticaret alanında Türkiye'nin online perakendecisi Trendyol’dan hisse satın aldı.

Çin’in Uygurlara Zulmü

Sonra bu Mart, coronavirus pandemisi tarafından bastırılan çeşitli haberler geldi. Çin’in ana sigorta şirketi, Sinosure, projelere finans ve güvence sağlamak için Türkiye Varlık Fonu’yla büyük bir anlaşmaya vardı. TVF; gaz, madencilik, finans ve diğer kilit alanlardaki çıkarları kontrol ediyor.

Çin-Türk ilişkileri geçmişte, Türkiye’de binlerce Uygur Türkünün yaşamasından dolayı daha geride tutuluyordu. Uygur sürgünü, bu bölgede yaşayan Müslümanların bir milyondan fazla kişiyi toplama kamplarında toplayıp gözaltına aldığı iddia edilen Çin’in zulümden kaçmalarıdır.

On yıllarca, Türkiye Uygurlara sığınma teklif ederek Beijing’i öfkelendirdi. Ama şu an bu değişebilir. Uygurların Türk makamları tarafından tutuklanıp derdest edildiği söyleniyor.

2017’de Türkiye ve Çin arasında bir suçlu iadesi antlaşması taslağı imzalandı. Erdoğan bir zamanlar Uygurlara yönelik Çin zulmüne karşı konuşmuştu, ancak dikkat çekici bir şekilde sessizleşti.

Ancak, ikili ilişkilerin hızla güçlenmesine rağmen, hala uzun bir yol var. Türk Çin uzmanı Altay Atlı’nın yazdığı gibi, periyodik krizlerle ilerlemenin bozulduğu ilişki yükselip alçalıyor. Örneğin, 2019'un başlarında, Pekin ile ilişkilerin ısınması sırasında Ankara, Çin’in Sincan'daki politikalarına tosladı.

Başka sorunlar da var. Ticaret geçen yıl, 2020 için 100 milyar dolar olarak belirlenen hedefin çok altındaydı ve Çin’in lehine büyük oranda dengesizdi ve Türkiye’nin cari açığını daha da kötüleştirdi. Birden fazla sınır ve en az bir deniz şeridini geçen Orta koridor elverişsiz. Çin’in Avrupa’ya tercih ettiği kara yolu, Rusya üzerinden Kuzey koridoru olmaya devam ediyor. Her halükarda, çoğu nakliye deniz yoluyla seyahat eder ve bu demir yolundan daha ucuzdur (koronavirüs demir yolu taşımacılığına geçici bir destek vermiş olsa da).

Doğu ve batıyı dengelemek

Washington’la olan bütün sorunlarına rağmen Türkiye Batı’ya son derece bağımlı olmayı sürdürüyor. Avrupa ve Kuzey Amerika sürekli olarak Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım girişlerinin Çin’den çok daha fazlasını kontrol ediyor.

2019’da Çinli 400,000 ziyaretçiye kıyasla Almanya’dan 4.8 milyon ve İngiltere’den 2.5 milyon turist Türkiye’yi ziyaret etti.

Erdoğan’ın Şangay İşbirliği Örgütü’ne katılma yönündeki tekrarladığı tehditlerine rağmen Türkiye Pekin liderliğindeki gruptan alacağından fazla güç ve güvenliği NATO üyeliğinden alıyor. Çin Türk insanları arasında popüler değil: oylamalar gösteriyor ki Türklerin sadece küçük bir kısmının Çin’e karşı olumlu bir görüşü var. Bu, geçen yıl İstanbul’da, Çin’in Ulusal Günü’nü kutlamak için asılan tabelaların kargaşa yaratmasıyla belirgin hale geldi.

Türkiye, Batı ülkeleriyle bağları kesmek ve Çin’i ABD ve Avrupa’ya karşı değiştirmek için “Asya’ya dönmeye” değil, dış ilişkilerini çeşitlendirmeye ve Doğu ile Batı arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Türkiye’nin Rus S-400 sistemini almasına karşı ABD’nin öfkesi gösteriyor ki böyle bir dengeyi elde etmek oldukça zor. Ve ABD-Çin geriliminin artmasıyla Türkiye taraf seçmek zorunda kalabilir.

Trump yönetimi Çin’e karşı sert bir yaklaşım benimsedi, örnek olarak Huawei’yi İngiltere ve diğer ülkelerden çıkarmaya çalışıyor. Fakat Pekin’in önemli bir NATO üyesi olan Türkiye’deki artan nüfuzu konusunda nispeten sessiz kaldı.

Bu tavır sürdürülemez olabilir. Eninde sonunda ABD ve müttefikleri, en önemli bölgesel ortaklarından birinin git gide Çin’in yörüngesine yaklaştığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacak.

Yazının aslı Middle East Eye sitesinden alınmıştır. Bu yazı kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Consensus’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Çeviren hakkında:

Ahmet Salih Ulussever, Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesinden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk bölümünde okuyor.

--

--

Consensus
Consensus

Hukuk, politika, tarih ve sanat gibi alanlarda; bugün ve yarın değer taşıyan konular özgün yazılar ve çevirilerle ele alan fikir penceresi / Fikrini Güçlendir.