7 cesaret olgusu

Umut Gökbayrak
CTO’nun el defteri
5 min readJan 5, 2020

--

Yöneticilik kavramı, 7 farklı cesarete ve bunlardan doğan aksiyonlara ihtiyaç duyar.

1- Kişisel sorumluluk cesareti

Dilediğiniz kadar uğraşın, ekibinizdeki insanları mesleki eğitimlere veya motivasyon kurslarına göndererek falan geliştiremezsiniz. Bir kişinin kendi kendisini geliştirmesinden başka bir yol yoktur aslında. Kendisine sunulanı almak istemeyen bir kişiye, verebileceğiniz bir şey olamaz. Sizin göreviniz, onlara kendilerini geliştirebilmeleri için uygun koşulları yaratmaktan ibarettir.

Öncelikle siz yaptıklarınızın sorumluluğunu almalı ve ekibinize bu doğrultuda bir örnek teşkil etmelisiniz. Hepimiz hata yapıyoruz, aslında hatalarımız önümüzdeki önemli birer fırsat. Mesele, onların sorumluluğunu almayı başarıp, ilerlemeyi becerebilmekte.

Ekibinizin yaptıkları işin sorumluluğunu almasını sağlamak da işin bir diğer boyutu. Bu doğrultuda yapabileceğiniz şeyleri kısaca özetlemek gerekirse

Vizyonunuzu paylaşın. Onların kendilerinden daha büyük bir şeyin parçası hissetmelerini sağlayın. Tek bir kez değil, sürekli olarak işlerin nasıl gittiğinden bahsedin. Ekibinizin vizyonunuzun bir parçası olduğunu ve hatta sizi geliştirdiğini gözlemlemeye çalışın.

Hedef belirleme toplantılarına onları dahil edin. Zor kararların alınması gerektiğinde, tüm ekibinizi bu sürece dahil edin. Onların geribildirimleri ve yorumları ile fikrinizi geliştirin. Böylece sorumluluğu onlar da hissedecek. “CTO istedi de yaptık” demek yerine, “böylesi daha uygundu” demeye başlayacaklardır.

Sebeplerini açıklayarak iş yapın. Sadece neyin yapılması gerektiğini söylemek artık yetmiyor. İş yerleri koşulsuz itaat aranacak yerler olmaktan artık çıktılar. Bir işin neden o kadar sürede bitmesi gerekiyor, neden bu iş için Merve seçildi? Bu ve buna benzer durumların sebeplerini açıklamadan ekibin işine dört elle sarılmasını bekleyemezsiniz.

Nasıl yapılacağını, onların seçmesini sağlayın. Siz problemi ortaya koydunuz, ekibiniz ise çözüm önerileri ile size geldiler. Siz de görüşlerinizi ve şirketin hassasiyetlerinizi ortaya koydunuz. Ama yine de zayıf bir çözüm önerisinde diretiyorlarsa, doğru sorularla onları yönlendirmelisiniz. 5 tane “neden” sorusu sorduktan sonra, doğru yolu bulacaklardır.

Yetkiyi de devredin. Eski dünyanın iş yapış tarzında tipik olumsuz davranıştır bu. Yöneticinin sorumluluğu devrederken, yetkiyi kendisinde tutması durumu. Bir işin ekibinizdeki bir kişi tarafından başarıyla tamamlanmasını istiyorsanız, tüm yetkiyi de devretmelisiniz. Aksi takdirde, elektronik posta kutunuzda nedeni belli olmayan, yüzlerce cc’li mesaj alırsınız. Üst yönetime şov yapan bir kültürün tohumlarını atmak istemiyorsanız, yetki ve sorumluluğu birlikte verin.

Ekibinize güvenin. Aslında eninde sonunda onlara güvenmek zorundasınız. Ama mecbur olmadan bunu yaparsanız, ekibinizin sorumluluk alma hissine büyük katkı yaparsınız. Güvensizlik toplumumuzun bir travması. Ekibinize güvenmezseniz, uzuvlarını kaybetmiş bir vücuttan farkınız kalmaz. Bu, aslında kişinin kendisine olan güveninin de bir yansımasıdır aynı zamanda.

Sorunları kendilerinin çözmesini sağlayın. İnsanlar size sorunlar ile gelecek ve çözüm isteyeceklerdir. Bu durumlarda, hemen cevabı verip insanları göndermeyin. Bunun yerine, onlara cevabı kendilerinin söylemesine imkan tanıyacak sorular sorun. Cevabı aldıktan sonra da, tebrik edin; artık bu tarz sorunlar için size gelmelerine gerek kalmadığını söyleyin.

İşlerinden onları sorumlu tutun. Yetki ve sorumluluk ikilisinin bir arada olması bir zorunluluk. Bir işi delege ettiğinizde, başarı veya başarısızlığın da onların ismi ile anılacağını bilmelerini sağlamalısınız. Hesap verebilmek ağır bir yüktür. Bunu taşıyabilecek kapasitedeki kişileri ise genelde çok olumlu etkiler

2- Sezgi cesareti

Kendini daha üst düzeyde geliştirmek isteyen kişi, kendini bir bütün olarak ortaya koymalıdır. Bilinçsiz olarak bir çok şeyi bilir veya sezeriz. İş hayatında bazı kişiler için “altıncı hissi kuvvetli” ya da “tam bir insan sarrafıdır” deriz. Gerçekten de bu böyledir. İyi bir yönetici, karşısındakinin niyetini hisseder ve olası tehlikeleri, daha bulaşmadan engeller. Peki, sezgi doğuştan gelen bir yetenek midir? Yoksa öğrenilebilen bir şey midir?

Bir öğretim görevlisinin sözleri hiç aklımdan gitmez. Bize mühendis nedir diye sormuştu. Teorik bilgiyi pratiğe dönüştüren, diploma sahibi kimse gibi vasat bazı cevaplar verdik ama onu tatmin edemedik. Gerçekte mühendis, “aldığı eğitim gereği, bilmediği bir konuda destekli atabilen kişidir” demişti. Ne kadar da güzel bir tanım değil mi? Geçmişte aldığınız eğitim, muhtemelen bugün artık pratikte çok işinize yaramıyor. Çözdüğünüz Integral problemlerini pratikte kullanmıyorsunuz. Ya da üniversitede gördüğünüz programlama dilleri artık bugün kullanılmıyor. Ama aldığınız mühendislik eğitimi, sezgi yeteneğinizi etkiliyor ve doğru kararlar almanızı sağlıyor.

Benzer şekilde insan sarraflığı da zaman içerisinde gelişen bir yetenektir. Bu işin maalesef okulu yok. En hızlı yolu bol bol başarısız olmak ve başkalarından kazık yemek. Hatalarınızdan ders almayı bir yaşam biçimi haline getirdiyseniz, zaman içerisinde bu yeteneğiniz gelişecek. Gizli bir ajandası olan kişileri kolaylıkla sezmeye başlayacaksınız.

3- Başarı cesareti

İnsan, farklı başarılar ortaya koymaksızın kendini geliştirmeye cesaret edemez. Başarılı olması ve bunu sürekli kılmak için çabalaması gereklidir. Sadece çok çalışmak yetmez.

Tesla’da satış danışmanı olarak çalışan Chris Grosser, “fırsatlar kendiliğinden karşınıza çıkmaz. Sen onları yaratırsın.” der. Başarılı olmayı gerçekten istiyorsanız, riskleri fırsata çevirmek sizin için doğal hale gelir.

Yazar ve girişimci olan Jim Rohn, “başarılı insanlar, başarısız insanların yapmak istemedikleri işleri yaparlar. Her şeyin daha kolay olmasını dilemeyi bırak; yaptığın işte daha iyi olmayı dile.” der. En iyi iş fikirlerinin, insanların “angarya” diye niteledikleri işlerden çıkması, kesinlikle bir rastlantı değildir.

4- Elit olma cesareti

Hemen belirteyim. Burada kastettiğim; güç elitliği değil, başarı elitliğidir. İyi bir yöneticinin; “ben başarılı olmak için buradayım, ben ve çevremde bana inanan herkes de bunun bir parçası olacak” diyebilmesi gerekir. Bu söylediklerinde samimi olan bir kişinin, şikayet etmeye, olumsuzluklardan moral bozmaya imkanı kalmaz.

Elit olduğunu iddia etmek, bunu kanıtlama gereksinimi doğurur. Bunu kanıtlamaya çalışmak ise düşman yaratır. Ama bundan kaçınmamak gerekir.

Şirketlerin sermayedarları ve yönetim kurulu her zaman elit insanlar ile çalışmak isterler. Şirketin değerli sermayesini, kaybetmeye mahkum insanlara değil, elit bir duruş ile bunu temsil eden insanlara teslim etmek isterler.

Siz şirketin gülümseyen, başarıya aç, umut veren yüzünü temsil etmelisiniz. Bu konuda elit duruşunuzu sergilemekten çekinmemeli, karşınıza çıkacak zorlukların karşısında da dik durabilmelisiniz.

Ekibiniz de sizden bu cesareti bekler.

5- Radikal vizyon cesareti

Şirketiniz için bugün her şey yolunda görünse dahi, bir gün birileri çıkacak ve her şeyi karıştıracaktır. Bir gün Airbnb’nin tüm otelciliği karıştıracağını, ya da taksilerin karşısına Uber’in çıkacağını kim öngörebilirdi?

Bugün büyük başarılar, ağır aksak ilerleyen, ama bir o kadar da kanıksanmış işlerin yeniden tasarlanması ile doğuyor. Çalıştığınız şirkette işler onlarca yıldır böyle ilerliyor diye, o işi yapmanın tek yolunun o olduğu hissine kapılırsınız. Bu son derece insani, doğal bir durumdur. Ama vizyoner bir yönetici olarak, bilirsiniz ki, sıradan olanı hayal ederek bir yerlere gelinmez.

Radikal bir vizyonunuz olmalı ve bunu gerçekleyebilecek bir yerde olmalısınız. Bu amaçla da küçük hedefleri olan insanlardan uzak durmak gerekir.

6- Yönetme cesareti

Yönetmek, tanım olarak başkalarının sorumluluğunu taşımak ve onlara liderlik yapmak demektir. Lider olmak demek ise;

  1. Nihai hedefe göz kulak olmak,
  2. Yön vermek, karar vermek,
  3. Engellerle yüzleşmek,
  4. Duygularını yönetmek,
  5. Başkalarına örnek olmak,
  6. Tavır almak (popüler olmasa bile)
  7. Başkalarının güvenini kazanmak.

demektir. Büyük liderler, daha verimli çalışmak için bazı kurallar koymaktan asla çekinmemişlerdir.

Bir hikayede, Steve Jobs, Apple’ın reklam ajansıyla haftalık bir toplantıya başlamak üzereydi.

Sonra Jobs odada yeni birini gördü.

“Soğuk durdu” diyor hikayeyi bize aktaran kişi, Segall. “Gözleri odadaki doğru görünmeyen bir şeye kilitlendi. Lorrie’ye işaret ederek, “Sen kimsin?” dedi.

Lorrie, sakince, ilgili pazarlama projelerinin bir parçası olduğu için toplantıya davet edildiğini açıkladı.

Jobs onu duydu ve kibarca çıkmasını söyledi.

“Bu toplantıda sana ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum Lorrie. Teşekkürler” dedi.

Steve Jobs, koyduğu kurallara kendisi de koşulsuz uyardı.

Başkan Barack Obama, tüm teknoloji devlerinin yöneticileri ile bir buluşmaya Steve Jobs’ı da davet ettiğinde, toplantıda tercih ettiğinden çok fazla insan olduğunu söylemiş ve nazikçe reddetmiştir.

Siz de gerçek bir lider olarak, şirketinizin ve ekibinizin faydası için bazı kurallar koymaktan çekinmeyin. Yönetmek cesaret ister, tutarlılık ister. Kuralların faydası görüldüğü sürece, zaman içerisinde şirket kültürü halini alacaklardır.

7- İktidar ve güç isteği

Bir şirkette CTO olmak, o şirketin teknik vizyonu için en doğru kişinin kendiniz olduğuna inanmanızı gerektirir. Gerçek şudur ki; Siz en doğru vizyona sahipsiniz ve bu vizyonu gerçekleştirmek için de gerekli güce sahipsiniz. Eğer buna inanmıyorsanız, o şirkette başarılı olma şansınız maalesef ki yok.

İktidar, tereddütlere imkan tanımaz. Alınması gereken bir aksiyon varsa, ne kadar acı reçetesi olursa olsun almak zorundasınız. Kimi zaman düşman edinme pahasına da olsa, gücünüzü kullanmaktan çekinmemelisiniz.

Bu gücü olumlu anlamda kullanmadığımız takdirde hedeflerimize asla ulaşamayız.

--

--