Fren pedalına konan kelebegin etkisi

Burak Aytekin
DataBulls
Published in
5 min readJul 17, 2023

--

Dev bir kelebeğin arkadasında trafiğe sıkışmış arabalar

Uzun zamandır iş dünyasıyla ilgili yazılar yazıyorum ya da yazılarımı bir şekilde iş dünyasına bağlamaya çalışıyorum. Bu yazımda iş dünyasından bağımsız olarak tatil döneminde yaşadığım uzun yol tecrübesi boyunca gözlemlediğim birkaç konuyu sizlerle paylaşacağım.

Tatilde yaklaşık 3000km mesafeyi bulan şu şekilde bir rota izledim:

İstanbul-Çanakkale-İstanbul-Ankara-Mersin (Toroslar)-Mersin (Tece)-Sakarya (Kocaali)-İstanbul

Yol boyunca yaşadığım tecrübeyi aşağıda sıraladım.

1. 2021 Model VW Golf marka bir araç kullanıyorum. Aracı 23 Haziran Cuma günü rutin bakım için servise bıraktım (Amacım Cuma gününe bırakmamaktı ama elimde olmayan sebeplerden ötürü Cuma’ya kaldı). Cumartesi günü sorunsuz bir şekilde teslim alarak(!) Çanakkale’ye doğru yola çıktım. Yaklaşık 100 km sonra arıza ışığı yandı. Menüden kontrol ettiğimde araca gereğinden fazla yağ konduğu için yağın azaltılması gerektiğine yönelik uyarı verdiğini gördüm.

Önce servisi aradım. Ardından servisin yönlendirmesiyle çağrı merkezini ve onların da yönlendirmesiyle bir yetkili servisi. Zaman kaybetmeden servise gittim. Servisteki çalışanlar molada olduğu için 35 dakika kadar bekledikten sonra aracın yağı boşaltıldı ve tekrar yağ dolduruldu. Sonrasında çeşitli kontroller yapıldı ve yola çıktım. Tüm süreç yaklaşık 2 saat sürdü.

2. Her yıl en az 1–2 kere uzun yol yapıyorum. İlk defa bu sefer bu kadar çok aracın arıza yaptığına veya tekerinin patladığına şahit oldum. Doğal olarak hepsine dikkat edemedim ama bu araçlar genellikle 5 yaşının üstündeki araçlar gibiydi. Ekonomiyle alakalı bir durum mu (lastiklerin eski olması, araç bakımının eksik olması, vb.) bilmiyorum.

3. Tekirdağ’a girdikten bir süre sonra yoğun bir trafiğe girdim. Sebebinin ise yolu kapatmayacak şekilde sağ taraftaki düşük bankete düşen bir kamyoneti izleyen sürücüler olduğunu gördüm. Kaza olan bir noktadan tabi ki 200 km/s hızla geçmemek, hız düşürüp tedbirli bir şekilde geçmek gerekir ama tamamen açık olan bir yolda trafik resmen durdu.

4. Son yıllarda yeni bir yeteneğim olduğunu keşfettim. Araba sürerken telefonla oynayan insanları görmeden anlayabiliyorum. Gönül isterdi ki zihin okuyayım ya da uçabileyim ama elimdeki bu. Bence siz de yapabilirsiniz. Şeritte düz gidemeyen bir araç görürseniz %90 şeyiyle oynuyordur, akıllı telefonuyla.

5. Pazartesi günü Ankara’ya doğru giderken (Bolu Dağı tüneline girmeden bir süre önce) her yerde çöp olduğunu gördüm. Anladığım kadarıyla önceki günlerde trafiğin yoğun olduğu/durduğu zamanlarda trafikte kalan insanlar çöplerini yol kenarlarına bırakmayı uygun görmüşler. Bu duruma birkaç yerde daha şahit oldum.

6. Yol boyunca sürekli olarak araç camlarından izmaritler, sigara kutuları, peçeteler vb. çöpler atıldığına şahit oldum. Birkaç tanesini selektörle veya kornayla uyardım. Özür dileyen de oldu, el kol hareketi yapan da.

7. Çöpler izin verdikçe Tece’den (Mersin) denize girdim. Zaten Mersin’e her geldiğimde aynı şekilde yapıyorum. Bu arada, alelade çöplerden ziyade sanki öğütücüden geçmiş gibi küçültülmüş ambalaj atıkları, poşet gibi plastik, naylon vb. parçalarından oluşan bir yığından bahsediyorum. Anladığım kadarıyla gemiler mersin limanına giderken veya limandan ayrılırken öğüttükleri çöplerini bırakıyorlar. Muhtemelen bu plastiklerin bir kısmını da deniz canlıları tüketiyor; tabi onların bir kısmını da biz. Zaten yakın bir zamana kadar sahildeki filtreler düzgün çalışmadığı için tuvalete girdikten sonra denize girerken sifona bastığınızda denize akan artıklarınızla yarışıyordunuz. Yarışı kimin kazandığını sanırım söylememe gerek yok.

8. Belki trafikteki aynı marka/model araç sayısının fazla olmasındandır, bilemiyorum ama trafikte en tehlikeli ve en süratli seyreden araçlar genellikle Fiat Egea marka araçlar oldu. Uygun şekilde sürenleri tenzih ederim ama davranışları sebebiyle 1–2 sefer ciddi kaza atlatıldığına şahit oldum.

9. Takip mesafesi bırakma konusunda çok ciddi sorunumuz olduğunu düşünüyorum. Trafik birazcık yoğunlaşmaya başladığı anda öndeki araçla aranızda bıraktığınız boşluğa giren/girmeye çalışan veya makas atarken bu boşluğu kullanan onlarca araç gördüm. Bunun sonucu olarak ani fren yapmayı gerektiren birçok durum oldu. Yoğun trafikte ani fren yapılması hem kaza riskini ciddi şekilde artırıyor, hem de trafiğin geriye doğru ciddi şekilde birikmesine sebep oluyor.

10. En ufak şansı 1–2 araba geçmek için de olsa kullanan çok sayıda şoför gördüm. Hatta bir tanesi gişelerde 10–15 araç beklerken en sağdan giderek en öne girmeye çalıştı ama aynı anda gişeye giren kamyonla çarpıştı. Kamyon şoförü için gerçekten üzüldüm ama o gişeden kaçmaya çalışan araçlar yüzünden neredeyse başka bir kaza oluyordu.

Sol şeridi kullanma konusunda da biraz kafamız karışık gibi. Şahsen sol şeritte çok üzün süre kalmamaya özen gösteriyorum. Yoğun trafik için yorum yapmayacağım ama 3–4 şeritli ve araç yoğunluğunun çok düşük olduğu zamanlarda bile sol şeride yapışıp giden birçok araç gördüm. Hatta bu süre zarfında sağ şeridin bomboş olduğu zamanlar da oldu. Bu şoförlerin bir kısmı selektör yapıp yol istediğinizde ise ne hikmetse bir anda hızlanmak istiyor. Diğer taraftan, yoğun trafikte gidecek yer olmamasına rağmen arkanıza yapışıp selektör yapanlar da oluyor.

Yıldızlı ve kahverengi bir gece

11. Özellikle yoğun tesislerde tuvalet kullanmam gerektiyse çok büyük gerilim yaşadım. Tuvalete girdiğiniz zaman karşınıza çıkacak manzarayı önceden kestirmek mümkün olmuyor. Tuvalet kağıdı var mı, yerler temiz mi, sabun var mı, hatta tuvalet temiz mi gibi bir çok ayrı değişkeni olan bir denklemle karşı karşıyasınız. Sanırım aramızda tuvalette sanat icra ettiklerini düşünenler var ama yaptıklarıyla sanatı aynı cümlede yazarken utandım. Umarım onlar da bir ara utanırlar.

12. Otoyollardaki asfalt kalitesi gerçekten enteresan. Bazı yollarda aynı yolun iki şeridi arasında bile fark var. Kaldı ki bazı yerlerde yoğun şekilde göçükler ve tümsekler var. Bazı yolların farklı bölümlerinde kullanılan asfaltın kalitesi sebebiyle ise lastik gürültüsünün bir anda kesildiğine şahit oluyorsunuz. Ne yalan söyleyim, insanda uzun süre çalıştıktan sonra kapatılan aspiratörün verdiği rahatlığa benzer bir rahatlık yaşatmıyor değil.

13. Genelleme hakkımı bu paragrafta kullanmak istiyorum. Mersin’den İstanbul’a dönüşte yola sabaha karşı 05:30 civarında çıktık ve yolda uzun süre BMW göremedik. Sanırım 3 KM öteden selektör yaparken maksimum hazzı alabilmek için güneşin batmasını bekliyorlardı. Şaka bir yana, öğlene kadar yolda gerçekten çok az sayıda BMW marka araç gördük.

İşin özü, belki benim haddime değildir ama son yıllarda birbirimize ve çevreye olan saygının giderek azaldığını düşünüyorum. Bu durumu da izlediğim rotada farklı şekillerde onlarca kez gözlemledim. Dilerim bir dahaki bayramda toplum olarak daha gerilimsiz bir yolculuk yapabiliriz.

Daha fazla yazıya aşağıdan ulaşabilirsiniz.

--

--

Burak Aytekin
DataBulls

A curious man interested in technology and (industrial) design who likes to learn from others’ experiences.