Yeşil Bina Nedir?

Küresel ısınmanın etkisiyle birlikte çevreye duyarlı ve karbon ayak izlerini en aza indiren binalar önem kazanmaya başladı.

Tolga Özbilge
DataBulls
5 min readMay 25, 2021

--

Yeşil Bina, sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre dostu gibi pek çok isimle karşımıza çıkan doğal kaynakları en verimli şekilde kullanacak şekilde tasarlanmış yapılardır.

Yapının arazi seçiminden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde değerlendirildiği, bütüncül bir anlayışla ve sosyal & çevresel sorumluluk anlayışıyla tasarlandığı, iklim verilerine ve konumuna özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı, ekosistemlere duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir (cedbik.org).

Yeşil bina kavramı günümüzde küresel ısınmayla birlikte önem kazanmıştır. Endüstriyel devrimden itibaren atmosferdeki sera gazlarında fosil yakıtların kullanılması, ormanların yok edilmesi ve endüstriyel faaliyetler gibi insan kaynaklı nedenlerden ötürü ciddi miktarda bir artış meydana gelmiştir.

Karbon dioksit (CO2), metan (CH4) ve ozon (O3) gibi sera gazları termal radyasyonu tutarak tekrar atmosfere yansıtması nedeniyle dünya genelindeki sıcaklıklarda artış meydana gelmektedir. Bu sıcaklık artışları da iklim değişikliklerine neden olmaktadır.

Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) verilerine göre dünya üzerinde son 100 yılda ölçülen sıcaklıkların yaklaşık olarak 1,5 °C arttığı tespit edilmiştir. Bu rakamın yapılan projeksiyonlarda önümüzdeki 80 yılda + 4,5 °C ‘ ye kadar çıkabileceği öngörülmüştür (IPCC 5. Raporu).

Sera gazlarının en önemlisi hem miktarının fazla olması hem de uzun süre yok olmadan atmosferde kalması nedeni ile Karbon dioksit (CO2)’ tir. Bu sebeple iklim değişikliği göstergeleri karbon ayak izi olarak ifade edilir.

Karbon ayak izi, ulaşım, ısınma, enerji tüketimi veya satın alınan her türlü ürün neticesinde atmosfere yayılan karbon miktarını anlatmak üzere kullanılan bir terimdir (Enerji Yönetimi Raporu, 2018). Son 100 yıl içerisinde dünyadaki Karbon dioksit (CO2) emisyonları 280 ppm’ den 400 ppm’ e kadar yükselmiş ve her geçen gün artmaya devam etmektedir. Bu artış küresel ısınmanın boyutunu göstermektedir.

Küresel ısınmanın gün be gün artması, almamız gereken tedbirleri daha önemli hale getirmiştir. Bu kapsamda çevreye duyarlı ve karbon ayak izlerini en aza indiren binalar önem kazanmıştır.

Günümüzde, enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmı fosil yakıtlardan sağlanmaktadır. Fosil yakıtların üretmiş oldukları sera gazlarının fazlalığı nedeniyle enerji üretiminde fosil yakıtlara bağımlılıktan kurtulmak ve mevcut üretilen enerjiyi tasarruflu bir şekilde kullanmak içinde bulunduğumuz yüzyıl içinde bir zorunluluğa dönüşmüştür.

Bu sebeple, son yıllarda enerji alanında yapılan çalışmalar vasıtasıyla alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme ve enerji tasarrufu için yeni teknolojilerin üretilmesi olmuştur. Dünya’da tüketilen fosil yakıtların %35–40’ının binalarda kullanıldığı düşünüldüğünde binalarda kullanılan enerjinin azaltılması enerji tasarrufu ve enerji verimliliği açısından çok önemlidir (Erten, 2012).

Bina ve yerleşimlerin çevreye olan etkileri salgıladıkları CO2 gazıyla da sınırlı değildir. Aynı zamanda su kullanımının yaklaşık %12’si, atıkların %65’i ve elektrik tüketiminin de %40’ından sorumludurlar (Erten, 2012).

Bu rakamların büyüklüğü, binaların ve yerleşimlerin çevreye olan etkilerinin azaltılması için aynı zamanda büyük bir potansiyelin olduğu anlamına gelir (cedbik.org). Amerika’da yapılan bir çalışma, “yeşil” veya “çevreci” olarak tabir edilen binaların enerji tüketiminde %24–50, CO2 salınımında %33–39, su tüketiminde %40 ve atıklarda %70’e varan bir düşüş sağlanacağını ortaya koymaktadır (Öztürk, 2015).

Genel olarak yeşil bina tasarım esasları;

  • İnşaat aşamasında ekolojik malzemelerin kullanılmasına özen gösterilmesi,
  • Alan ısıtma ve soğutması ve su ısıtma yüklerinin minimize edilerek enerji yüklerinin düşürülmesi, ısıtma ve soğutma sisteminin en yüksek verimde olması,
  • Evin enerji ihtiyacına uygun ideal fotovoltaik panel seçimi, sıcak su temini için güneş enerjili sıcak su sisteminin kurulumu,
  • Yağmur sularının depolanabileceği bir oluk sistemi ile temiz su elde edilmesi,
  • Yüksek enerji verimine sahip elektrikli ev aletleri ve aydınlatma sistemlerinin kullanılması ile bu aletlerin ve aydınlatma sistemlerinin kullanılmadıkları sürelerde kapatılması olarak sıralanabilir (Bayar U,2016).

Sadece enerji sistemlerinin dönüşümünü içermeyen bu esaslar aynı zamanda mimari projelerin ve kullanılan malzemelerin önemini de göstermektedir (Özçuhadar T, 2007).

Sarf edilen enerjinin minimize edilmesi için belirtilen tedbirler ile yeşil ev tasarımının ve kullanımının ne kadar detaylı bir çalışma gerektirdiği görülmektedir. Bu uygulamalar vasıtasıyla yeşil evlerin enerji verimliliği maksimum düzeye çıkarılmaktadır.

Yeşil Bina Sertifikaları

Günümüzde binaları çevresel etkilerine göre değerlendiren pek çok sistem geliştirilmiş ve geliştirilmektedir. Bu sistemler, yeşil dönüşüm sürecinde etkili bir araç, önemli bir ilk adımdır. Yeşil binaların yaygınlaşmasını sağlamanın en etkili yollarından birinin bu binalara bir “yeşil etiket” vermektir. Satın aldığımız ürünler için bir “eko etiket” söz konusu ise aynı şeyi binalar için de yapmak bu binaların teşviki ve yaygınlaşması anlamında olumlu bir adımdır (cedbik.org).

Dünya’da birçok yeşil bina sertifika sistemi vardır. Bunlardan başlıcaları 1990’da İngiltere’de ortaya çıkan BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method), 1998’de Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) ve 2009’da Almanya’da ortaya çıkan DGNB (Deutsche Gesellschaft fur Nachhaltiges Bauen)’dir. Bu sertifikalar puanlandırma esasına göre mevcut veya yeni tasarlanan binaların yeşil bina olup olmadığını ifade ederler (Somalı B. vd 2009).

Her bir sertifikanın farklı puanlama sistemi olsa da genel olarak ekosistemi etkileyecek araziyi en uygun şekilde değerlendirme, dönüşebilen ve geri kazanılabilen malzemeleri kullanma, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme, fosil yakıtları olabildiğince az tüketme, gün ışığından maksimum şekilde yararlanma, iç hava kalitesini denetleme, ısıtma, soğutma ve aydınlatma giderlerinde tasarruf sağlama, yağmur suyu toplama ve arıtımına önem verme, katı atık yönetimini teşvik etme ve çatı, duvar, pencere yalıtımını en üst düzeye çıkarma kriterleri dikkate alınır.

Ayrıca bu alanda ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip eden Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) ülkemizde önemli bir boşluğu doldurmak amacıyla, alanında uzman isimlerin katılımıyla ulusal koşullara uygun bir Değerlendirme Sistemi oluşturmak için çalışmalarını yürütmektedir.

Referanslar

Bayar U. (2016) Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kullanılan Bir Yeşil Ev Analizinin Uygulanması; Gazi Üniversitesi Y. Lisans Tezi;

Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK), cedbik.org İnternet sitesi

Erten, D. (2012). Yeşil Binalar. Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Yayınları-V.

Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC) (2014) , 5. Değerlendirme Raporu

İstanbul Gelişim Üniversitesi (2018), Enerji Yönetimi Raporu

Öztürk, A. (2015), Yeşil Bina Sertifikasyon Sistemlerinin Analizi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Teknik Üniversitesi, Enerji Enstitüsü, Enerji Bilim ve Teknoloji Anabilim Dalı, İstanbul.

Özçuhadar T. (2007), Sürdürülebilir Çevre İçin Enerji Etkin Tasarımın Yaşam Döngüsü Sürecinde. Yüksek Lisans Tezi İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü

Somalı B, Ilıcalı E. (2009), Leed ve Breeam Uluslararası Yeşil Bina Değerlendirme Sistemlerinin Değerlendirilmesi; IX. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi

Diğer Yazılar:

--

--