Yetişkin ve Çocuk İletişiminde Duygularla Konuşmak

Gamze Babayigit
Deneyim Ağı
Published in
2 min readApr 25, 2021

Önemsiyoruz Derneği üyeleri ve pro-bono gönüllüleri içinde birbirimizden öğrenme ve aktarım alanı olarak kurgulanan Deneyim Ağı buluşmamızda psikolojik danışman Dilara Ünver ile birlikteydik. Yetişkinler ve çocukların birbirlerini anlamadığı noktalara değinerek gözümüzden kaçan iletişimin ince detaylarını gördüğümüz bir buluşma gerçekleşti. Sohbete öncelikle kendi içimizdeki çocuğa hangi cevapları verdiğimizi yazmamızla başladık. Canımızı sıkan bir olayı ve bu problem karşısında kendimizi nasıl rahatlattığımızı not ettik. Bu notu unutmamak üzere sohbetin sonunda kendimize yeni cevaplar bulduk.

Beynimizin sağ ve sol olarak ikiye ayrıldığını, sağ beynimizin daha duygusal olan ve doğduğumuz andan itibaren aktif olmaya başlayan taraf olduğunu, sol beynimizin ise daha mantıklı ve sonradan gelişmiş olan taraf olduğunu öğrendik. Çocukların üç yaşına kadar sağ beyinlerinin aktif olduğunu ve bu nedenle daha çok duygularını ifade eden, duygularının anlaşılmasını bekleyen bireyler olduğunu dinledik ve aslında yetişkinler olarak çocuklara ne kadar mantıklı açıklamalar yapmaya çalıştığımızı oysa çocuğun mantıklı açıklamaları duymadığı bir anda aslında aynı dili konuşmadığımızı fark ettik. Çocuğun okula gitme kaygısı üzerine ebeveyn “Okul senin bilgiler öğrendiğin yer, gitmen gerekiyor’’ dese de çocuğun o an duymak isteyeceği şeyin farklı olduğu örneğinden hareketle öncelikle çocuğun duygularıyla bağ kurulması gerektiğini anladık. “Seni anlıyorum, bu senin için korkutucu görünüyor’’ gibi cümlelerle çocuğun dalgalı bir deniz olan zihnini nasıl durgunlaştırabileceğimizi örnek diyaloglarla gördük. Sağ beyindeki duygusal tepkileri yavaşlatmanın yolunun öncelikle çocuğun duygularına inmekle ve daha sonra mantıklı bir açıklama getirmenin yararlı olabileceğini böylelikle bir kez daha anlamış olduk.

Çocuk ve yetişkin iletişimi hakkında öğrendiğimiz bilgiler ışığında sohbetin başında not ettiğimiz cevaplarımızı yeniden okuduk. Yazdığımız problem ve o problem için kendimize sunduğumuz açıklamayı, bu problemin bize neler hissettirdiğini tekrar okuduk. Çoğunlukla kendi duygularımızın farkında olduğumuzu ve duygularımıza yönelik cevaplar verdiğimizi gördüğümüzde içimizdeki çocuğa verdiğimiz yanıtları da görmüş olduk. Bu harika bilgilerle dolu keyifli sohbeti bize yaşatan Dilara Ünver’e ve sohbete katılan tüm katılımcılarımıza çok teşekkür ediyoruz!

*Yazı hazırlığında benimle birlikte emek veren Mahmut Ünsal’a teşekkürlerimle.

--

--